YEREL HABERLER - 18 Mart 2017 Cumartesi 18:20

Memur- Sen Isparta’da evet için buluştu

A
A
A
Memur- Sen Isparta’da evet için buluştu

Memur-Sen tarafından ülke genelinde başlatılan Memur Sen’e Davet Tercih Evet buluşması Isparta Öğretmenevi Toplantı Salonu’nda gerçekleşti.

Memur-Sen tarafından ülke genelinde başlatılan Memur Sen’e Davet Tercih Evet buluşması Isparta Öğretmenevi Toplantı Salonu’nda gerçekleşti.


Toplantıya Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı, Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, Memur-Sen İl Temsilcisi İhsan Arıcı, sendika şube başkanları ve üyeler katıldı. Memur- Sen Genel Başkan Yardımcısı, Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Memur-Sen üyelerinin bu davanın birer hizmetkarı olduğunu her zaman gösterdiğini belirterek, “Memur Sen olarak uyumadan sıkıntı var demeden günümüzün şartları ne olursa olusun bu yolda mücadelemiz devam edecektir” dedi.



Vesayet sistemine başkaldıran Memur-Sen’dir


Tarihi süreçten bahseden Bayraktutar, “Bir kitapçık atıldı. Başbakan ağlayarak kitap atıldı. Yokluk aldı başını gidiyor. Ülke perişan hele geldi. Hani demokrasiydi. Hani bu milletin seçtiği insanların iktidarıydı. Hani yasama yürütme yargı birbirinden ayı olacaktı? O Mecliste yürütmeyi engellediniz. Tabiki bu böyle gitmez. Bu milleti örgütleyip milletin düşüncelerini dile getirecek bir örgütlenmeden de bizi mahrum ettiler. 28 Şubatta apoletler talimat vermediler mi? Türkiye’yi vesayet altına alan bu kesimlere başkaldıran varsa Memur-Sen”dir” diye konuştu.



Memur-Sen Milli bir kuruluştur


Eşi başörtülü olan birinin laik bir ülkede Cumhurbaşkanı olamayacağı anlayışının olduğu dönemi anımsatan Bayraktutuar, “Kişi laik değildir. Bu devletle kurumlarla ilgili bir kavramdır. Kendi yazdığınız Anayasa’da eşitlik maddesi var” dedi. 27 Nisan e-muhtırası verildiğinde bunun sebebi Abdullah Gülü’nü eşinin başörtülü olması olduğu vurgusunu yapan Bayraktutar, “Kanunları kim yapar. Meclis yapar. 411 oyla başörtüsü serbest bırakılıyor. 10 eşkıya bunu siz yapamazsınız diyor. Egemenlik kayıtsızı şartsız milletindir. Bu söz Mustafa Kemal’indir Bunlar kimin arkasına sığınır. Mustafa Kemal’in arkasına sığınır. Mustafa Kemal’i istismar edecek kadar zavallıdırlar. Sizin demokrasi dediğiniz bu yalanı 16 Nisan’da bu zulüm sözleşmesini ortadan kaldıracağız. Sizlerin bu milleti kandırmasına müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Eroğan’ın ‘ Bu millete bu milletin içinden çıkmış milli insanlar hizmet eder’ sözünü anımsatan Bayraktutar, “Sayın Cumhurbaşkanım bu sözünüzün arkasında duruyoruz. Memur Sen siz ve yol arkadaşlarınız gibi milli bir kuruluştur” dedi.



Milletin ihtiyacına tercüman olmak zorundayız


Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi de hedef olarak 1 milyon 111 bin 111 üyeye ulaşmak istediklerini ve toplu sözleşme mamasına böyle oturmak istediklerini söyledi. Memleketin ihtiyacı olan gençlerin yetişmesi ve bu ülke insanın derdine ortak olunması gerektiğini kaydeden Selvi, “Bunun için hepimize büyük görev düşüyor. Başarılı bir çalışma yapmak istiyorsanız bazı parametreleri harekete geçirmeniz gerekir. Saman alevi gibi parlayıp kaybolan hareketler insanlığa bir şey vermez” dedi. Memur-Sen’in bu ülkenin en örgütlü kurumu olduğunu ve tüm çalışanların kamu görevi ifa ettiğini belirten Selvi, “Böylesine güçlü örgütlü yapının bu ülkenin gelişmesine önemli katkıları olacaktır. Gelecek nesillerin yetişmesi için eğitimin gelişimi ve bunu için reformlar yapılabilmesi için katkımızın olması gerekiyor. Memleketimizin geleceği için hizmet edeceğiz. Tüm yaşanan süreçlerle ilgili olarak milletin ihtiyacına tercüman olmak zorundayız” dedi.



Bütünün parçasından vazgeçemezdik


15 Temmuz’dan önce de sonrada Memur-Sen olarak devamlı nöbette olduklarını kaydeden Selvi, “Teyakkuz halinde olup nerede olumsuzluk varsa karşısına çıkacağız. Nerede olumlu bir şey varsa onun gerçekleşmesi için yanında olacağız. Bizim asıl amacımız bir anayasa değişikliğiydi. Sivil anayasa yapalım istedik. Partiler bir araya gelip bunu başaramadılar. O zaman bütünü elde edemiyorsak onun içindeki parçasından vazgeçemezdik. Onun için bu değişimi son derece olumlu buluyoruz. Yasama yürütme yargı hepsi görevini yapacak. Şu anki sistem vesayet oluşturan sistemdir” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ayhan Bora Kaplan davası sanığı: “Sözde tetikçiliğimi yapan adamlarla bir alakam yoktur” Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına devam edilirken savunma yapan sanık Fethi Koyuncu, “Ne Bora Kaplan’ın benimle, ne de sözde tetikçiliğimi yapan adamlarla bir alakam yoktur” dedi. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın içerisinde bulunduğu 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları yer aldı. Mahkeme başkanı 1 günlük verilen aranın ardından yargılamanın sanık ifadeleriyle devam edeceğini belirtti. Bora Kaplan’ı tanımadığını ancak ismen bildiğini söyleyen tutuksuz sanık A.E., 2019 yılında “Loop” adlı mekanda çalıştığını söyledi. A.E. mekanda çok fazla ekip değişikliği olduğundan dolayı “Ayhan” adlı kişiyi tanımadığını iddia etti. “Eğlence mekanlarına çöktüğüme dair delil yok” 2018 yılından itibaren “Albüm” ve “Tren” isimli mekanlarda ek gelir için valelik yaptığını söyleyen tutuklu sanık Fethi Koyuncu, “1 yılı aşkın çalıştım sonra pandemi dönemi başladı. 2020 yılında eğlence sektörünü bıraktım. Kızılay’da bir bijuteri dükkanım vardı. Sadece orayla ilgileniyordum. Ardından eğlence mekanları olan Cemil Kumaşçıoğlu ve Emre Topel ile ortak oldum. Kızılay’daki dükkanımı kapattım. Bana operasyon yapıldı. Polis memuru suçlandığım maddeleri okuduğunda şok oldum. Taksi duraklarına çökmüşüm, eğlence mekanlarının hepsi benimmiş. Benim bu suçları işlediğime dair bir delil yoktu” iddialarına yer verdi. Koyuncu, örgüt lideri olduğu öne sürülen sanık Kaplan’la bir samimiyeti olmadığını iddia ederken, Kaplan’ın tanınan birisi olduğu için fotoğraf çektirdiğini söyledi. “Sözde tetikçiliğimi yapan adamlarla bir alakam yoktur” Güvenlik ekiplerince yapılan operasyonlara rağmen telefon numarasını değiştirmediğini söyleyen Koyuncu, “Beni her aldıklarında benim telefonum incelemeye gitti. Ama bir şey bulamadılar. Daha ne olabilir ki diye düşünürken yine bir dosyayla geldiler ve cinayetten de yargılandığımı söylediler. Ne Bora Kaplan’ın benimle, ne de sözde tetikçiliğimi yapan adamlarla bir alakam yoktur. Bana ait olan İletişim Tespit Tutanağında suç unsuru olan bir şey olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullanarak beraatini talep etti. Diğer tutuklu sanık İsa Aktaş ise örgüt üyeliği suçlamalarını kabul etmeyerek, mahkemeden beraatini talep etti. Olayın yaşandığı 22 Temmuz 2016 günü Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde Komiser olarak görev yapan tutuksuz sanık Umut Ö., dosyanın mağdurlarından Erkan Doğan’ın polis merkezine geldiği sırada odasında oturduğunu, şahsın karakola gelerek kaçırıldığını ve işkence gördüğünü söylediğini anlattı. Doğan’ın sorulan sorulara cevap vermediğini söyleyen sanık Umut Ö., Organize Suçlarla Mücadele ekiplerine teslim edildiğini söyledi. Aradan geçen 7 yılın ardından evinde gözaltına alındığını ifade eden Umut Ö., “Konunun ne olduğunu söylemediler. Organize şubeye götürdüler. Üstümü aradılar, nezarete attılar. Daha ortada HTS yok. Hiçbir şey yok. Şahsın teslim edilmesi talimatı, Gasp Büronun talimatıdır dedim. Müştekiye benim 2008 yılındaki fotoğrafımı gösteriyorlar ve teşhis ediyor. Daha sonra ben gözaltındayım canlı teşhis yaptırılmıyor. Olay gün ki şahıs katıldığı televizyon programında diyor ki bana Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğünde ki polis Ayhan Bora’nın yanında halay çeken şahıstır diyor” dedi. Sanık Umut Ö., alıkonularak işkenceye maruz kaldığı iddia edilen Doğan’la konuşmadığını söyleyerek, mahkeme heyetinden beraatini talep etti. Örgütle bir alakası olmadığını iddia eden tutuklu sanık Mahmut Gökhan Çanga, Bora Kaplan’ı avukat olarak girdiği bir duruşma esnasında gördüğünü anlattı. Çanga, Maktul Semih Arslan’ın hayatını kaybettiği dairenin kendisine ait olduğunu ve tek suçunun da Arslan’ı evine aldığını söyledi. Maktul Arslan’ın hayatını kaybettiği günü anlatan Çanga şunları iddia etti: “Olay günü Muhammed ve Semih geldi. Semih, ‘Bir kavgaya karıştım birini bacağından vurdum kalacak yere ihtiyacım var’ dedi. Zaten evimde geniş değil iki üç koltuk var, bir de esrar yetiştirdiğim bir odam var. içeri aldım. Sonra bunlar markete gitti geldi. Geldiklerinde hiç ‘nereye gidiyorsunuz’ diye sormadım yedek anahtar bile verdim. Sercan ve Semih geldi. ‘Muhammed nerde?’ dedim. ‘Teslim oldu, ben de teslim olacağım’ dedi. Ardından duş aldı, oturduk bana ‘ceza evi nasıl bir yer’ diye sordu. Ben de ‘Oğlum ben firariyim hiç bilmiyorum’ dedim. Kız arkadaşının olduğunu söyledi, ’Seni seviyorsa bekler rahat ol’ dedim. Sonra dışarda oturuyorduk bunları konuşurken, uyuya kalmışım kalktım tuvalete girdim Semihe baktım yoktu. Balkona çıktım, dışarı doğru baktım sonra karartı gördüm dikkatli baktığımda Semih’i gördüm aşağıda hemen Sercan’ı uyandırdım ’Semih intihar etmiş’ dedim. Olaya ait görgüm bu kadardır. Beraatimi talep ediyorum.” Sanık beyanlarının ardından duruşmaya 15 dakika ara verildi. Verilen arada Organize Şube ekiplerince Bora Kaplan’a ait telefon kendisine verilerek şifresinin açılması istendi. Kaplan, hatalı şifre girerek telefonun süreli olarak kitlenmesine neden oldu. Tutuksuz sanıklar Muammer Ç., Gürkan Ü., Metehan O. ve tutuklu sanıklar Muhammet Kaplan ile Murat Sağlam’ın beyanlarının ardından mahkeme başkanı duruşmanın yarım devam etmek üzere ertelendiğini bildirdi.