ÇEVRE - 18 Haziran 2018 Pazartesi 17:37

SAREM mühendisi, tıbbi sülük konusunda TÜBİTAK projesi hazırladı

A
A
A
SAREM mühendisi, tıbbi sülük konusunda TÜBİTAK projesi hazırladı

ISPARTA (İHA)– Isparta’nın Eğirdir ilçesindeki Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (SAREM) personeli tarafından sunulan ve TÜBİTAK tarafından kabul edilen ‘Nesilleri Tükenmeden Tanıyorum ve Koruyorum: Tıbbi Sülükler’ projesi kapsamında, katılımcılar birçok ilde hem tıbbi sülük yetiştirmeyi hem de doğayı korumayı öğrenecek.

ISPARTA (İHA)– Isparta’nın Eğirdir ilçesindeki Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (SAREM) personeli tarafından sunulan ve TÜBİTAK tarafından kabul edilen ‘Nesilleri Tükenmeden Tanıyorum ve Koruyorum: Tıbbi Sülükler’ projesi kapsamında, katılımcılar birçok ilde hem tıbbi sülük yetiştirmeyi hem de doğayı korumayı öğrenecek.


Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü teknik personeli Su Ürünleri Mühendisi Dr. Mustafa Ceylan, tarafından hazırlanan TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Projesi kapsamındaki ‘Nesilleri Tükenmeden Tanıyorum ve Koruyorum: Tıbbi Sülükler’ isimli proje kabul edildi. TÜBİTAK ile sözleşme imzalanan proje çerçevesinde, Eylül ve Ekim aylarında düzenlenecek olan eğitim projesinde yer alan eğitmen ve rehber personelin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, katılımcılar ve kamuoyuna projenin işleyişi ve etkinliklerin koordinasyonu hakkında bilgiler verildi.


Proje ile birlikte, nesilleri tehlike altında olan tıbbi sülükler aracılığıyla doğanın ve doğal kaynakların korunarak, sürdürülebilir kullanımına dikkat çekildi.


Toplantıdaki katılımcılara ayrıca, projede bilimsel düşünce becerisinin kazandırılmasının da amaçlandığı belirtildi. Bir canlı grubunun neslinin tehlikeye girme sürecinin irdelendiği proje kapsamında, doğaya yapılan müdahalelerin hassas organizmalar üzerinde olası etkilerinin fark edilmesi ve laboratuvar ortamında bu canlıların üretilerek doğal stokları takviye etmenin öneminin kavranması hedefleniyor. Eğitim projesi ile Eğirdir Akşemseddin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki 9 ve 10. sınıf öğrencileri ile öğretmenlerinin de hedef kitle olduğu kaydedildi.



Sülüğün yetiştiği farklı illerde de çeşitli etkinlikler yapılacak


Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından 2014’te yapılan yasal düzenlemeyle birlikte, belirli hastalıkların tedavisinde sülük kullanımını da kapsayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları hakkında farkındalık oluşturulması da hedeflenen proje; tıbbi sülüklerin yaşadığı Eğirdir Gölü (Isparta), Çapalı Gölü (Afyonkarahisar), Eber Gölü (Afyonkarahisar) ve Çivril Gölü’nde (Denizli) gerçekleştirilecek olan çeşitli etkinlikleri de kapsıyor.


Projede ayrıca, Eğirdir SAREM bünyesinde faaliyet gösteren Tıbbi Sülük Araştırma Laboratuvarı ve sülüklerin beslendiği kanın tedarik edileceği Isparta Belediyesi Mezbahanesi ile örnek bir sülük uygulama kliniği de yer alıyor.



Sülüğü çok yönlü tanıyacaklar


Diğer yandan, proje eğitimi kapsamında, su ürünleri ve sağlık alanında faaliyet gösteren akademisyen, araştırmacı, uzman, ruhsatlı sülük toplayıcısı ve sülük yetiştiricisi dahil edilerek, katılımcıların sülüğü ve sülük ile ilgili sektör ve paydaşları çok yönlü tanımaları hedefleniyor.



Sorumluluk duygusu oluşumuna katkı sağlanacak


Yürütülecek etkinlikler ile katılımcılarda doğa ve tıbbi sülük farkındalığı, bilimsel merak ve aynı zamanda girişimcilik fikri oluşturulmaya çalışılacak.


Katılımcıların laboratuvarda sülükleri beslemeleri, üretmeleri ve laboratuvar koşullarında üretilen yavru sülükleri doğaya bırakmaları sağlanacak.


Etkinliklerde ayrıca, katılımcılarda doğayı ve nesli tehlike altında olan canlıların korunmasına yönelik sorumluluk duygusunun oluşmasına katkı sağlanacağı kaydedildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.