POLİTİKA - 27 Şubat 2017 Pazartesi 00:32

AK Partili Ünal: “Biz rahatsızlıklarımızı söylersek, ezilirler”

A
A
A
AK Partili Ünal: “Biz rahatsızlıklarımızı söylersek, ezilirler”

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili, 61. Hükümet’in Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, medya üzerinden tezgahlanan darbe çığırtkanlığı için sert karşılık verdi. TGRT Haber’in konuğu olan Ünal, ana akım medyadaki ‘Karargah rahatsız’ manşeti için “Biz rahatsızlıklarımızı söylersek, bu rahatsızlığı ifade edenler, rahatsızlıklarının altında ezilirler” dedi.
Fatih Aktaş’ın sunduğu Gençlerle Büyük Buluşma programında Mahir Ünal, AK Parti’nin 14 yıldır vesayet odakları ile mücadele ederek bugünlere geldiğine dikkat çeki ve “411 el kaosa kalktı, genç subaylar rahatsız; gibi manşetleri gençler pek hatırlamaz. Ama bizim gençliğimiz hep bunlarla geçti. Türkiye’de demokratikleşme mücadelesi, bir demokrasi ve siyasal kültürün oluşması için verilen mücadele bizi bugünlere getirdi. Ayrıca 16 Nisan Süreci’nin de kıymetini hem hatırlattı hem de artırdı” dedi.
“MANŞETTEN AYAR VERMEK, KÖTÜ HATIRA”
‘Karargâh Rahatsız’ manşetini kötü bir hatıra olarak yorumlayan Ünal, Sayın Başbakan’ın dediği gibi; biz siyasiler kendi seçim bölgelerimizde çalışıyoruz. Her bir siyasetçi, Türkiye’nin dört tarafında toplumsal ihtiyaçları, kamuoyu taleplerini ve bizim ne yapacağımızı anlatarak oy alıyoruz, seçiliyor ve Ankara’ya geliyoruz. Ankara’ya geldiğimizde ise bir takım elit ortaya çıkıyor ve diyor ki; ‘Bir dakika, siz seçildiniz; ama kararları biz veririz.’ Biz AK Parti iktidarları olarak 14 yıldır bu vesayet odakları ile mücadele ediyoruz. Bu kimi zaman askeri vesayet oldu, kimi zaman yargı vesayeti; kimi zaman da böyle medya vesayeti olarak ortaya çıktı. Bütün bu vesayet odaları 14 yıldan beri, ‘Her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den kurtulmalıyız’ düşüncesi ile hareket ediyor. Cumhuriyet Mitingleri de gördük, ‘Ordu göreve’ pankartları da yaşadık. Yani aslında her şey, biz yaşarken oldu. Biz ‘kapatma davaları’ gördük. ‘27 Nisan e-muhtıra’ gördük. Gezi’yi gördük, 17-25 Aralık’ı gördük. En son bir de 15 Temmuz’u gördük” ifadelerini kullandı.
“BİZ RAHATSIZLIKLARIMIZI SÖYLERSEK, EZİLİRLER”
Bütün bu mücadele, aslında ‘Devleti kim yönetecek’ sorusunun cevabı niteliğinde… Yani; devleti milletin kendi eli ile seçtiği temsilciler mi yönetecek, yoksa kendisini devletin sahibi olan gören elitler mi yönetecek? ‘Karargâh rahatsız’ manşeti de bu mücadele içinde kötü bir hatıra olarak ortaya çıktı. Hepimize, eski ve hatırlamak istemediğimiz pek çok şeyi yeniden hatırlattı. Sayın Başbakan da sayın Milli Savunma Bakanı da buna gerektiği gibi cevap verdi. Cumhurbaşkanı, başkomutandır. Bu ülkenin siyasi olarak bir başbakanı vardır, bir savunma bakanı vardır. Bütün bunlar varken, siyasi irade varken; birilerinin de çıkıp ‘Karargâh rahatsız’ demesi kadar rahatsızlık verici başka bir şey olamaz. Hele hele 15 Temmuz’u yaşamış bu millete, gençlere biri kalkıp da neyin rahatsızlığından bahsediyorlar? 15 Temmuz-16 Temmuz günleri bizim yaşadığımız rahatsızlıkları biz dile getirecek olursak; altında ezilirler.
“BİZ HİÇBİR ZAMAN DEVLETİMİZE KÜSMEDİK”
Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde mahkûm edildiği Pınarhisar Cezaevi’ne giderken söylediği sözü hatırlattı ve “Biz AK Parti olarak her zaman şunu yaptık; biz hiçbir zaman devletimize küsmedik. Sayın Cumhurbaşkanı, belediye başkanlığı yaparken; bir şiir okuduğu için Pınarhisar Cezaevi’ne konuldu. Hüküm giymeye giderken; kullandığı bir cümle var: ‘Ben devletime asla küsmem.’ Biz de her zaman mücadelemizi demokratik siyasetin çizdiği zeminde verdik” diye konuştu.
“SANDIKTAN ÇIKANIN KARŞISINDA KONUŞACAK GÜÇ YOKTUR”
Mahir Ünal, sözlerini, “Bizi sistem dışına itmek istediler. Marjinalleştirmek istediler. Ama biz her zaman meşru zeminde kaldık, siyasetin zemininde kaldık ve biz millete inandık. Sandıktan çıkarak buraya geldik. Sandıktan çıkanın karşısında konuşacak hiçbir güç yoktur. Tek bir güç vardır; o da sandığın sahibidir. Millet ancak kendi temsilcisine ayar verebilir. Bizim hesabımızı ancak millet görebilir. Onun dışında birilerinin rahatsızlık duyması, birilerinin eski, kötü alışkanlıklarını tekrar hatırlamış olması, bizim yeniden onlara bir gerçeği hatırlatmamız gerektiği anlamına geliyor” şeklinde devam etti.
“MİLLET HAİN İLE ADİL OLANI HER ZAMAN AYIRMIŞTIR”
‘Millet olarak ordumuz ile alakalı bir sorun hiçbir zaman yaşamadık’ diyen Ünal, ‘ama’ vurgusuyla sözlerini şöyle tamamladı: “Hep birileri ordu ve karargâh adını kullanarak seçilmişlere parmak salladı. Ordu içinde birileri, 1960 Darbesi’ni yaptı, yine birileri 12 Mart Muhtırası verdi. 1980 Darbesi de birileri tarafından yapıldı. ‘Bin yıl sürecek’ diye kurguladıkları; 28 Şubat mesela… Ama bu millet, her zaman sabırla ak ve kara olanı birbirinden ayırdı. Ordusuna hiçbir zaman düşman olmadı. Ama ordu içinde kendisine karşı bir takım hesap içine giren, tavır alanları da her zaman temizledi. Bu millet Kenan Evren’in yargılandığını gördü. Bunu sabırla yaptı. 12 Eylül’cülerin, 28 Şubat’çıların ne hâle düştüklerini hepimiz gördük. 15 Temmuz’da da bu millet bu defa, bizzat kendi eliyle, ordu içindeki asker kıyafeti giymiş alçakları çekip aldı. O yüzden biz, toplum olarak hiçbir zaman ordu ile karşı karşıya gelmeyiz. Bizim nezdimizde ordu, peygamber ocağıdır. Orada bizim evlatlarımız var. Onların görevi de bizi korumaktır. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için bugün El Bab’da savaşan Mehmetçikler gibi… Millet her zaman hain ile adil olanı birbirinden ayırmıştır.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.