KÜLTÜR SANAT - 18 Ağustos 2018 Cumartesi 08:47

Arjantinli yazar Manguel’in novellası ‘Dönüş’ ilk defa Türkçe’de

A
A
A
Arjantinli yazar Manguel’in novellası ‘Dönüş’ ilk defa Türkçe’de

Arjantinli yazar Alberto Manguel’in Türkçe’ye ilk kez çevrilen Dönüş adlı kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı.

Arjantinli yazar Alberto Manguel’in Türkçe’ye ilk kez çevrilen Dönüş adlı kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı.


Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hatırı sayılır bir okur kitlesine sahip olan usta yazar Alberto Manguel’in daha önce İspanyolca, İtalyanca, Fransızca, Almanca, Portekizce ve Arapça gibi dillere çevrilen ustalıklı novellası Dönüş, Ülker İnce’nin çevirisiyle ilk defa Türkçe yayınlandı.


Manguel’in diğer novellası "Ayrıntılara Âşık Adam" da yakında yine Ülker İnce’nin çevirisiyle Kırmızı Kedi etiketiyle okurlarıyla buluşacak.



Borges’e kitap okuyan çocuk


Arjantin kökenli Alberto Manguel’i okurları ilk olarak Borges’e kitap okuyan çocuk olarak tanıdı. Henüz 17 yaşındaydı, Buenos Aires’te Pygmalion adında bir kitabevinde çalışırken Borges çıktı karşısına. Ondan kendisine evinde kitap okumasını istedi. Manguel de kabul etti ve böylece 1964’ten 1968’e kadar aralıksız kitap okudu büyük yazara. O günden sonra kitaplardan hiç kopamadı Manguel. Tüm yaşamını, gerçek ya da düş, tüm evrenini kitap üzerine kurdu; okumak başlıca uğraşı ve hatta geçim kaynağı oldu. Çevirmenlik, redaktörlük ve yayıncılık yaptı, antolojiler hazırladı.


Alberto Manguel, belki hayatta kalmaktan da önce, okumak, okuyabilmek uğruna, doğup büyüdüğü kenti terk etmek zorunda kalmış, askeri diktatörlük zamanı artan "kayıp" vakalarının oluşturduğu dehşetle, Mayıs 68 olaylarından birkaç gün sonra soluğu Avrupa’da almıştı. Yıllar geçtikçe başka toprakları yurt edinecek, başka ülkeleri, başka kentleri memleket bilecekti. Öyküde dediği gibi: "Bütün çocukluğu ve gençliği süresince kendisinin olan kent, artık geçmişte kalacaktı; bir zamanlar yaşanmış olan ama artık yaşamayan bir yere, denizin yuttuğu bir yere ait olacaktı."


Türkçede ilk kez yayımlanan Dönüş, bir bakıma, yıllar sonra ülkesine dönerek Arjantin Ulusal Kütüphanesi’nin başına geçen Manguel’in kendi geri dönülmez eşiğine de dönüştür.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.