POLİTİKA - 27 Mayıs 2018 Pazar 22:39

Bakan Soylu’dan muhalefete sert ’Demirtaş’ tepkisi

A
A
A
Bakan Soylu’dan muhalefete sert ’Demirtaş’ tepkisi

Beşiktaş’ta vatandaşlara seslenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefetin oy alabilmek için tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istediklerini belirterek, “Ne battı size? Doğu ve Güneydoğu’daki huzur mu battı size? Gecenin ikisine, üçüne kadar o insanlar, Doğu ve Güneydoğu’da sokaklarda geziyorlar.

Beşiktaş’ta vatandaşlara seslenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefetin oy alabilmek için tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istediklerini belirterek, “Ne battı size? Doğu ve Güneydoğu’daki huzur mu battı size? Gecenin ikisine, üçüne kadar o insanlar, Doğu ve Güneydoğu’da sokaklarda geziyorlar. Ne battı size, 16 yaşındaki kız anasının dizinin dibinden dağa götürülüp terörist yapılamıyor. Akşener, sana bu mu battı? Erbakan’ın partisi, sana bu mu battı? Sayın Muharrem İnce, sana bu mu battı?” dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 Haziran seçim çalışmaları kapsamında Beşiktaş’ta vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Soylu, Dikilitaş’ta bulunan Ebubekir Camii’nin alt kısmında bulunan salonda vatandaşlarla sohbet etti.



"Vatandaşların elindeki tek güç 50 gramlık oy pusulasıdır"


Programda vatandaşlara seslen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bizim, sizin ve bütün vatandaşlarımızın elinde bir tek gücü var. O da 50 gramlık oy pusulasıdır. Bilirsiniz başka gücümüz yok. Musibetleri def edeceksek bununla def edeceğiz. Hayrı getireceksek, daha doğrusu hayra talip olacaksak bununla talip olacağız. Aslında bakarsanız kendimizi oyumuzla savunuruz. Hukukumuzu onunla koruruz. Ekonomimizin nereye gireceğini, zenginleşecek miyiz, fakirleşecek miyiz, onunla beraber belirleriz. Ülkemiz güvende mi? Şehirlerimizde can ve mal emniyetimiz var mı? Onunla belirleriz. Çocuklarımızın ve nesillerimizin refah içinde yaşayıp yaşayamayacağı hep, o küçücük oy pusulasının istikametiyle belli olmaktadır. Oyumuzdan ve hukuktan başka bir gücümüz söz konusu değildir. Ama bilesiniz bu güçte çok büyük bir güçtür" dedi.



“27 Mayıs demokrasiye ve oy hakkımıza yapılan ilk saldırının yıl dönümü”


27 Mayıs demokrasiyi ve oy hakkına yapılan saldırıların yıl dönümü olduğunu söyleyen Bakan Soylu, "Millet bir şeye karar verdi mi, onun önünde kimse duramaz. Dikkat edin güzel cumhuriyetimiz kurulana kadar bu ülkede topla tüfekle saldırdılar. Baktılar ki olmuyor, baktılar ki, bu ülkeyi, bu milletin elinden savaşla almak mümkün değil, oy hakkımıza, millet iradesine ve demokrasiye saldırdılar. Darbeler yaptılar. Bugün 27 Mayıs demokrasiye ve oy hakkımıza yapılan ilk saldırının yıl dönümüdür. Ortadan hiçbir şey yoktu. Hükümet iş başındaydı. Meclis açıktı. Büyüyen bir Türkiye vardı. Köyler ve şehirler birbirine bağlanmıştı. Hikaye hep aynı. Hiç değişmiyor. Birilerinin hazmedemediği bir şey oldu. Türkiye’nin ayakları titresin istediler. Müstemleke gibi yönetilebilen bir Türkiye istediler" dedi.



"Bütün korkuları sizlerin sandığa atacağın bir oydur, sizin iradenizdir"


Türkiye’deki vatandaşların birbirine düşmesi için çalıştıklarını söyleyen Bakan Soylu, "Bu memleket insanının birbirine düşmesini istediler. 28 Şubat’ta postmodern bir darbe yaptılar. 27 Nisan’da hükümete bir tehdit mesajı gönderdiler mi? Bak dikkat edin her 10 yılda bir gönderdiler. 15 Temmuz’a bakın. Yine darbe kalkışması. Yeniden bir 10 yıl. TRT’yi işgal ettiler mi? TRT’de okudukları bildiri paçavrasını hatırlayın. Millete ’Size yeni bir Anayasa yapacağız’ dediler. Aynen 1960’da, 1980’de olduğu gibi. Aynen 1971’de değiştirdikleri gibi. Bunları ülkede yatırımlar üçe katlanmışken yaptılar. IMF’ye borcumuz yokken, 1 Kasım’da hükümet kurulmuş ve Meclis açık iken yaptılar. İnsanlar, işinde gücünde, esnaf ticaretiyle uğraşırken yaptılar. Kişi başına milli gelir 11 bin dolarak çıkmışken yaptılar. Ve ihracat rekorlar kırarken yaptılar. Bunların bütün dertleri milletimizin özgür iradesidir. Bu millete itimat etmiyorlar. Seçim sonuçlandığının ertesi günü ’Zaten bu millet, demokrasiye layık bir millet değil’ naraları attılar. Bunların bütün korkuları sizlerin sandığa atacağınız bir oydur. Bütün korkuları sizin iradenizdir. Nereye verirseniz verin. Ne yaparsanız yapın korkuları budur. Bu ülkede milletin iradesi ne zaman iş başına gelmişse Türkiye’ye kalkınmıştır, gelişmiş ve zenginleşmiştir" diye konuştu.



“PKK dinsiz bir örgüttür”


Batının PKK’yı desteklediğini ve teröristlerin yetiştirilmesine yardımcı olduğunu vurgulayan Soylu, "İşin esası şudur. Bu memleketi bölemeyeceklerini biliyorlar. PKK dinsiz bir örgüttür. Doğu ve Güneydoğu’daki kardeşlerimizin medeniyetini ortadan kaldırmak istiyor. Kültürümüzü, aile birliğimizi, kardeşliğimizi, sevincimizi, sevdamızı ortadan kaldırmaktır amaçları. Onları gayesi budur. İşte onun için bugün Almanya’da PKK’ya miting yapmak için izin veriliyor da milletin evlatlarına miting yapma izni verilmiyor. Ben Batı’nın, Almanya’nın, Hollanda’nın, Avusturya’nın ve Amerika’nın derdini anlarım. Bütün bunları anlarım. Ama anlayamadığım bir şey var. Hadi onlar, PKK’ya kucak açıyor da ya bizim arkadaşlar ne yapıyor? Kato Dağı’na Cudi’ye gittim. Şurada huzur içinde yaşayabilmemizi temin edebilmek için şehadet mertebesine erişmeyi kendisine şeref sayan evlatlarımızla beraber oldum. Yalnız bırakmadım onları. Onlara saldırdılar. Bir gün sonra cephede yanlarında oldum. Onlara, ’Merak etmeyin! Bu memleketin Cumhurbaşkanı da Başbakanı da bütün evlatları da sizinle beraberdir’ dedim. Hiçbir gün onlarda yeis, korku ve karamsarlık görmedim. Peki 6-7 Ekim olaylarından bir gün önce ben yine oralardaydım. O zaman İçişleri Bakanı değildim. O tabloyu gördüm" değerlendirmesinde bulundu” dedi.



“Doğu ve Güneydoğu’daki huzur mu battı size, seçiminiz dibe batsın içim acıyor”


Muhalefete yüklenen Bakan Soylu, "Muhalefet partilerin hepsi birden ’Demirtaş çıksın’ diyor. İçim parçalanıyor. Yeni kurulanı, eski olanı, Erbakan’ın partisi, ’Ben Atatürk’ün partisiyim’ diye sağda-solda gezenler, ’Ben milliyetçiyim’ diye yeni parti kurup naralar atanların hepsi ’Demirtaş çıksın’ diye konuşuyorlar. Var mı böyle bir şey ya? Hukuk nerede? Oy alabilmek için, Batı’ya selam çakabilmek, onların şemsiyesinin altına girebilmek için bunları söylüyorlar. Ne battı size? Doğu ve Güneydoğu’daki huzur mu battı size? Gecenin ikisine, üçüne kadar o insanlar, Doğu ve Güneydoğu’da sokaklarda geziyorlar. Ne battı size, 16 yaşındaki kız anasının dizinin dibinden dağa götürülüp terörist yapılamıyor. Akşener, sana bu mu battı? Erbakan’ın partisi, sana bu mu battı? Sayın Muharrem İnce, sana bu mu battı? Belediyeleri paraları teröre akmıyor. 6 bin 300 kilometrenin üzerinde sıcak asfalt yapıldı. 10 milyon metrekare parke taş döşendi. 93 tane belediyeye el koydu, yüzlerce park, kültür merkezleri, çocuklar üniversiteye hazırlanıyorlar. Nasıl çocuklara burada üniversiteye hazırlanıp mühendis olmak istiyorlarsa O insanların çocukları da üniversiteye hazırlanıyorlar. Onlar da çocuklarını doktor, mühendis yapmak istiyorlar. Çocuklarını terörist yaptırmak istemiyorlar. Bu mu battı size? Yazıklar olsun. Seçiminiz dibe batsın sizin. İçim acıyor. Şehitlerimize nasıl hesap vereceğiz? Ben İçişleri Bakanlığı yaptım Kolay mı? Şehit olduğu zaman yarım saat sonra o kişinin babasını-anasını arayıp ’başın sağ olsun’ demek kolay mı? ’Vatan sağ olsun’ diyen o vatandaşın bu sözlerinin altına ezile ezile aradım. ’Bir oğlum daha var. Onu da bu ülke için şehit veririm yeter ki, bunlar başımıza çıkmasınlar’ diyen o analara-babalara ne diyeceğiz. Yazıklar olsun. Cumhurbaşkanı olsan ne olur? Parlamentoya girsen ne olur? Hakkaniyet, adalet, olmadıktan sonra Adalete olmadıktan sonra. Bu memlekette Menderes asıldığı gün, Saraçhane Meydanı’nda davul çalanları biliyoruz. Rami Kışlası’ndan çıkıp naralar atanları da biliyoruz. Bizim hafızamızı silemezler, yok edemezler. Ama inan ki, içim acıyor. Her şey bu kadar ucuz olmamalı. O çocukları, niye ay yıldızlı bayraklara sarıp gönderdik?" diye konuştu.



"24 Haziran’da güzel bir başlangıç yapmalıyız"


24 Haziran seçimleriyle ilgili konuşan Bakan Süleyman Soylu, "Bu topraklarda hep güzel başlangıçlar yaptık. Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet ve çok partili hayatla siyasi hayatta güzel işler yaptık. 21. asrın başında AK Parti ile güzel bir başlangıç yaptık. Şimdi 24 Haziran’da güzel başlangıçlar yapmalıyız. Bu ülkede bir daha bu arabayı devirmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. İşimizi yarım bırakmamalıyız. PKK ile yabancı terörist savaşçılarla mücadele eden biziz. Göçle mücadele eden biziz. Uyuşturucu ile mücadele eden biziz. Bütün bunları ortaya koyuyoruz. İstikametimiz düzgündür. Ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Türkiye, bu kadar ateş çemberinin içerisinde olmasına karşın dünyanın en güvenli ülkelerinden biri haline geldi. Bu güzel İstanbul’u dünyanın en güvenli şehri haline getirdik. Hiç merak etmeyin. Uyuşturucuya karşı büyük bir mücadele yürütüyoruz. Yılbaşından bu güne kadar yaklaşık 5 bin uyuşturucu satıcısı tutuklanarak hapse gönderildi. Okulların etrafında onlara nefes aldırmıyoruz. 2016’da 5 bin kilo eroin yakaladık. Sadece 2018’in ilk dört ayında 5 bin eroin yakaladık. Emniyet görevlilerimiz, jandarmamız herkes bu illetin terörizm karar tehlikeli olduğunu bilmektedir. Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanından ‘Çöl tozu’ açıklaması : “Hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH’lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. ‘Neden olduk’ diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım” dedi. Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan’ın başkenti Atina’yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye’yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. “Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH’lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında” Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri’nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH’lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama ‘Penceremizi çok açalım, havalandıralım’ gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım” dedi. “Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, “Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. ‘Neden olduk, ne değişti’ diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’u erguvan ağaçları süsledi Yeşil, Mavi ve Pembe tonlarının İstanbul Boğazını adeta bir tabloya dönüştüren erguvan ağaçları çiçek açtı. Boğaz manzarası ile birlikte havadan çekilen erguvan ağaçları pembeye boyadığı kıyılar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Baharın müjdecisi olarak bilinen erguvanlar İstanbul’u süslemeye başladı. İstanbul Boğazının her iki yakasında zarif dallarıyla şehre ayrı bir güzellik katıyor. Her yıl Nisan ve Mayıs ayları arasında çiçek açan erguvan ağaçları kenti adeta bir tabloya dönüştürüyor. Vatandaşlar tarafından oldukça ilgi gören pembe çiçekli ağaçlar Ahmet Hamdi Tanpınar, Edip Cansever gibi şairlerin de mısralarında yer aldı. İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu erguvan ağaçlarının her yıl takip ederek, ağaçların daha çok tanıtılması için birçok proje hayata geçiriyor. “Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor” Bahar geldiği zaman erguvan ağaçlarının çiçek açtığını dile getiren İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu, “Erguvanın bir zamanı var Nisan 15 ila mayıs ayının 15’i arasıdır. Bu zaman dilimi bazen nisanın başına doğru bazen mayısın sonuna doğru kayabiliyor. Bir 15 günlük zaman içerisinde çiçekler açıyor. Kahverengi dalların üzerinde birden önce kırmızı sona çiçekler açınca pembe çiçekleri olan bir ağaçtır. Bu ağaç İstanbul boğazının yeşil yamaçlarının üzerinde sanki birisi fırça ile pembe lekeler atmış gibi bir görüntü çıkıyor. Bu izlemesi çok hoş bir manzara oluyor. Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor. Osmanlı döneminde şairler fark ediyor erguvan ağaçlarının çiçeklerini. Modern ve klasik dönemdeki şairlerimiz de erguvan ağaçlarının çiçeklerin bir metafor olarak kullanıyor. Erguvan İstanbul gönüllüleri diye bir gurup oluşturup, İstanbul’dakilere sürekli olarak bunu anlattık. 20 sene önce herkes erguvanı tanımazken şimdi biliyorlar. Osmanlı Padişahlarından 3. Selim’in bir fermanı var “Erguvan ağaçları azaldı biraz erguvan ağaçları dikin” diye. Erguvan ağaçları bizim bütün Marmara ve Akdeniz kıyılarında var” diye konuştu.
Mersin Tarsus’ta sanatsal etkinlikler artıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Tarsus’a Değerler Katanlar Kurulu (TADEKA) tarafından sanatsal etkinlikler tüm hızıyla devam ediyor. TADEKA’nın öncülüğünde ’Dünya Sanat Günü’ne özel olarak hazırlanan ve birçok sanatçının eserinin yer aldığı ’Sanat Güzelleştirir’ adlı karma resim sergisi, Mehmet Bal Sanat Galerisi’nde açıldı. Açılışa Büyükşehir Belediyesi Kent Katılımı ve Sivil Toplum ile İlişkiler Şube Müdürü Başar Akça, TADEKA üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve sanatseverler katıldı. Birçoğu Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Berdan Konukevinde 2 gün süren resim çalıştayında ortaya çıkan eserden oluşan sergi, 30 Nisan’a kadar açık kalacak. “Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” Serginin küratörlüğünü yapan ressam Nurettin Gözen, açılışta yaptığı konuşmada, eserlerin birçoğunun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak gerçekleşen atölye çalışmalarında yapıldığını ifade ederek, “Herkesin eline sağlık. Bundan sonra devam edecek, daha güzel şeyler yapacağız. Sanat iyileştirir, sanat moral verir, sanat insanı güzelleştirir. Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” dedi. “Çalışmaların tamamına ful destek olacağız” Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, yapılan çalışmalarla Mersin’in çok daha ilerilere gideceğini kaydederek, “Hep birlikte bu çatı altında sanat çalışmaları yapmak bizim için çok büyük bir fırsat. Özellikle Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesinde olduğumuz için TADEKA çatısı altında kadın çalışmalarının tamamına destek olacağız. Dernekler bazında yeni projelerle geliyoruz” diye konuştu. “Sergilemenin gururunu yaşıyoruz” Sanatçılardan Seda Yıkılmazpehlivan da Büyükşehir Belediyesi tarafından ’8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Berdan Konuk Evinde gerçekleştirilen resim kampına da katıldığını belirterek, “57 ressamın katıldığı çalıştayda 75 küsur resim ortaya çıktı. Onlardan iki tanesi de bana ait. Hem keyifli bir organizasyon içerisinde yer aldık hem anlamlı bir güne, anlamlı resimler üretmeye çalıştık. Biz çok eğlendik. Bu değeri görmekten de mutlu olduk. Bugün de sergilemenin gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Yozgat Korkutan artış: Yozgat’ta son bir haftada 255 kişinin vücudundan kene çıkartıldı Havaların ısınmasıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanırken, Yozgat’ta son bir haftada 255 kişi vücuduna yapışan kene nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. KKKA hastalığının yoğun şekilde görüldüğü illerden biri olan Yozgat’ta ilkbahar mevsimiyle birlikte kene vakaları başladı. İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle Yozgat, Sivas ve Tokat çevrelerinde sık görülen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan keneler kırsal kesimde yaşayanlar için risk oluşturuyor. KKKA’nın ölümcül sonuçlar doğurduğunu söyleyen uzmanlar ise, tarım alanları, yeşil alanlar ve hayvancılığın yapıldığı yerler ile pikniğe giden vatandaşlara uyarılarda bulunarak tedbirli olmalarını istedi. En çok vakaya Saraykent ilçesinde rastlandı Uzmanlar, kırsal alanda vatandaşların vücudu kapatan kıyafetler tercih etmelerini, pantolon paçalarını çorapların içine sokmalarını tavsiye ederken, ateş, halsizlik, baş ağrısı, vücut ağrısı, ishal gibi şikayetleri bulunan kişilerin ise en yakın sağlık kuruluşuna gitmelerini önerdi. Uzmanlar ayrıca, vücuda yapışan kenenin bulunduğu yerden çıplak elle temas etmeden çıkartılması gerektiğine dikkat çekti. Yozgat ili genelinde son bir haftada 255 kişinin vücuduna kene yapışırken, kene vakalarının en yoğun olduğu ilçe ise Yozgat’ın Saraykent ilçesi oldu. Saraykent ilçesinde 60, Sarıkaya ilçesinde 30, Kadışehri ilçesinde 27 ve diğer ilçeler olmak üzere 255 kişi sağlık kuruluşlarına müracaat ederek, vücuduna yapışan keneyi çıkarttı. Kene yapışması nedeniyle Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 2, Yozgat Şehir Hastanesi’nde ise 1 olmak üzere 3 kişinin de tedavisinin devam ettiği öğrenildi. “Keneye karşı tedbirli olun” Yozgat Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Doktoru Dilek Yılmaz, keneye karşı vatandaşları uyararak, almaları gereken tedbirler konusunda uyarılarda bulundu. Yılmaz, “Vatandaşlar dağa, ormana, tarlaya, bahçeye giderken açık renkli ve kapalı kıyafetler giyinmeliler. Pantolon paçalarını çoraplarının içerisine koysunlar, kırsal alandan döndükten sonra kıyafetlerini tamamen çıkartıp vücutlarını kontrol etsinler. Özellikle kasık bölgeleri, diz arkaları, kulak arkası ve ense ve saç diplerine bakıp kene kontrolü yapsınlar. Eğer hastaya kırsalda kene temas ettiyse kendileri sağlık ocağına başvurmadan önce güvenli bir şekilde keneyi kendileri çıkarsınlar. Tabii ki bunu çıplak elle yapmayıp, eldiven, bez veya poşet ile kenenin kafa kısmına en yakın yerden tutup keneyi çıkarsınlar. Kene tuttuktan sonra kendilerini 10 gün boyunca gözlemlemeliler. Ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerin bir ya da birkaçı olursa o zaman hastaneye başvursunlar. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ölümcül bir hastalık ve bu nedenle vatandaşlarımızın çok dikkatli olmalarını öneriyoruz” dedi.
İstanbul Net UYP açığı 314,2 milyar dolara yükseldi Net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre Şubat sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 2,4 oranında azalışla 320,2 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,2 oranında artışla 634,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 8,8 oranında azalışla 128,5 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 3,3 oranında artışla 126,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 8,1 oranında artışla 50,4 milyar ABD doları oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 11,3 oranında artışla 176,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,9 oranında artışla 102,5 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 16,7 oranında artışla 34,5 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 6,2 oranında artışla 2,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 2,8 artışla 43,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,3 oranında azalarak 355,6 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 9,1 oranında artarak 18,6 milyar ABD doları oldu. Bankaların toplam kredi stoku yüzde 0,6 oranında artarak 63,6 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,9 oranında azalarak 99,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.