SAĞLIK - 08 Kasım 2018 Perşembe 12:44

"Balık değil, plastik yiyoruz"

A
A
A
"Balık değil, plastik yiyoruz"

Özyeğin Üniversitesi 10’uncu yıl etkinlikleri kapsamında, ÖzÜ-Sürdürülebilirlik Platformu tarafından ilki düzenlenen ’Sürdürülebilirlik Konuşmaları: Mavi Gezegen mi Plastik Gezegen mi?’ başlıklı konferans, canlı yaşamını olumsuz etkileyen plastik atıkların denizlerimizde oluşturduğu tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Özyeğin Üniversitesi 10’uncu yıl etkinlikleri kapsamında, ÖzÜ-Sürdürülebilirlik Platformu tarafından ilki düzenlenen ’Sürdürülebilirlik Konuşmaları: Mavi Gezegen mi Plastik Gezegen mi?’ başlıklı konferans, canlı yaşamını olumsuz etkileyen plastik atıkların denizlerimizde oluşturduğu tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Deniz Temiz TURMEPA Derneği Çevre ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Şeyda Dağdeviren Hill’in konuşmacı olarak katıldığı konferansta, makro ve mikroplastikler aracılığıyla insan hayatının ne denli tehdit altında olduğuna rakamlarla dikkat çekildi.



Hayatın hemen her aşamasında yer alan kullan at plastiklerin oluşturduğu kirlilik, başta denizler olmak üzere yaşamın var olduğu tüm alanları tehdit eder boyutlara ulaştı. Rakamlar, dünyada plastik kullanımının son 50 yılda 20 kat artış gösterdiğini ortaya koydu. Ekolojik dengeyi ve dolayısıyla canlı yaşamını tehdit eden plastik atıkların oluşturduğu kirliliği en aza indirgemek için her ne kadar önlemler alınmaya çalışılsa da sivil toplum kuruluşlarına göre çabalar hala yetersiz. Küresel bazda, üretilen plastiğin sadece yüzde 9’u geri dönüştürülüyor. Yakılan yüzde 12’lik oranda plastik ise ortaya çıkardığı gazlar nedeniyle çevreye zarar vermeye devam ediyor. Geriye kalan yüzde 79’luk kısmın büyük bir bölümü ise çöplüklere gidiyor. Ancak çok dayanıklı bir materyal olan ve doğada hiçbir zaman tam bir şekilde çözülmeyen plastik, çöplüklerden özellikle rüzgar aracılığıyla nehirlere, nehirler yoluyla da deniz ve göllere taşınıyor. Araştırmalara göre; bu sürece dâhil olan plastik atık sayısı her yıl yaklaşık 8 milyon ton. Hâlihazırda denizlerde varlığını sürdüren 150 milyon tondan fazla plastik atık ise canlı yaşamını tehdit etmeye devam ediyor. Üstelik geleceğe dair öngörülen rakamlar daha da ürkütücü: Eğer önlem alınmazsa 2050 yılında denizlerdeki plastik ağırlığı, balıklardan daha fazla olacak.



"Denizlerdeki kirliliğin boyutları yalnızca deniz canlılarını değil insan yaşamını da tehdit edecek seviyeye ulaştı"


Deniz Temiz TURMEPA Derneği Çevre ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Şeyda Dağdeviren Hill, denizlerdeki plastik atık kirliliğine dikkat çektiği Özyeğin Üniversitesi 10’uncu yıl etkinlikleri kapsamında, ÖzÜ-Sürdürülebilirlik Platformu tarafından ilki düzenlenen ’Sürdürülebilirlik Konuşmaları: Mavi Gezegen mi Plastik Gezegen mi?’ başlıklı konferansta yaptığı konuşmasında, kirliliğin boyutlarının yalnızca deniz canlılarını değil insan yaşamını da tehdit edecek seviyeye ulaştığının altını çizdi.



Denizlerdeki plastik atıklar nedeniyle sudaki besin zincirinin bozulduğuna dikkat çeken Hill, "Denizler değişti. Balıklar başta olmak üzere tüm deniz canlıları yoğun bir plastik kirliliğiyle karşı karşıya. Deniz kaplumbağaları denizanası sandıkları plastik poşetleri yiyor. Bu yalnızca denizdeki canlıların yaşamını ilgilendiren bir konu değil artık. Balıkların yediği plastikler ne yazık ki tabağımıza yemek olarak geri dönüyor. Bu kirli zincir nedeniyle biz de farkında olmadan plastik yiyoruz” dedi.


Uzmanlar, ortalama miktarda deniz mahsulü yiyen herkesin yılda yaklaşık 11 bin plastik parçacığını da yediğini kaydediyor.



Mikro plastikler tehlike saçıyor


Toplantıda yapılan bilgilendirmede; görünür plastiklerin yanı sıra insan ve canlı yaşamını tehdit eden bir diğer unsur da mikroplastikler. Boyutları 5 mm’den küçük olduğu için gözle görülmesi mümkün olmayan ancak şampuandan deterjana, cilt temizleme ürünlerinden diş macunlarına hatta kıyafetlere kadar yaşamın bir parçası haline gelen mikroplastikler de solunum ve dolaşım sistemlerine kolayca nüfuz ederek insan sağlığını tehdit ediyor.



Şeyda Dağdeviren Hill, mikroplastiklerin en büyük kaynaklarından birinin, sentetik kumaşlardan üretilen kıyafetler olduğunu belirtti.


Hill; "Bu kıyafetler çamaşır makinelerinde yıkanırken yıpranıyor yani çok küçük boyutlardaki plastik ipliklerini kaybediyor. Bu iplikler çamaşır makinesinden kanalizasyona ve oradan da denizlerimize ulaşıyor. Maalesef mikroplastikleri atık sudan temizleyecek herhangi bir arıtma yöntemi de yok. Mikroplastiklerin oluşturduğu problemler bununla da sınırlı değil. Doğaya karışan mikroplastiklerle beslenen sivrisinek larvaları bu parçacıkları başka canlı formlara da taşıyor. Mikro plastiklerin sivrisinek larvaları tarafından yutulması ve suyun üzerinde uçuşan sivrisineklere yapışmasıyla plastiğin sudan karaya yolculuğu da başlıyor. Sinekler aynı zamanda kuşlar ve yarasalar birer besin kaynağı olduğundan, yalnızca deniz canlılarının değil kara hayvanlarının midelerine de mikro plastikler ulaşabiliyor” dedi.



"Plastik kirliliğinin oluşturduğu problemleri en aza indirgemek için bireysel adımlar atılabilir"


Deniz Temiz TURMEPA Derneği Çevre ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Şeyda Dağdeviren Hill, plastik kirliliğinin oluşturduğu problemleri en aza indirgemek için bireysel adımlar atılabileceğinin de altını çizdi.


Hill, "Alışverişlere kendi bez torbalarımızla çıkmak veya suyu tekrar kullanılabilen şişe veya mataralarda tüketmek gibi küçük adımlarla bireysel plastik tüketimimizi azaltabiliriz. Gezegenimiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için bu tür adımlar artık tavsiyeden çok bir zorunluluk halini aldı" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.