POLİTİKA - 25 Mayıs 2017 Perşembe 13:28

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İslam Ülkeleri Finans Zirvesi’nde konuştu

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İslam Ülkeleri Finans Zirvesi’nde konuştu

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyadaki finansal aristokrasinin bir çok sorunun kaynağı olduğunu belirterek, “Bu yapı böyle devam edemez.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyadaki finansal aristokrasinin bir çok sorunun kaynağı olduğunu belirterek, “Bu yapı böyle devam edemez. Her sektörün dünya ekonomisinin arkasındaki temel meselelerden birisi, bu küresel gelir dağılımı adaletsizliğini çözebilecek imkanları ortaya koyabilmektir” dedi.


Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenen İslam Ülkeleri Finans Zirvesi’ne katıldı. Zirveye Kurtulmuş’un yanı sıra zirvenin ev sahipliğini yapan Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, Pakistan eski Başbakanı Shaukat Aziz, Azerbaycan Ekonomi Bakanı Şahşn Mustafayev, İngiltere’nin ilk Müslüman Kabine Bakanı Baranes Sayeeda Warsi, Kanoo Group CEO’su Mishal Kanoo, Astana Finans Merkezi Genel Müdürü Sayasat Nurbek de konuşmacı olarak katıldı.


Zirve Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’ın selamlama konuşması ile başladı. Daha sonra kürsüye gelerek bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Zirvenin yapıldığı yer önemli bir yer İstanbul. Türkiye’den bundan sonra inşallah Türkiye’nin gelişimine paralel bir şekilde ve ona uygun bir şekilde önemli bir finans merkezi haline gelecektir. Bu hükümetimizin 2023 vizyonunun bu çerçevede alınmış olan kararlarından birisidir. Ümraniye ilçe sınırları içerisinde İstanbul Finans Merkezi inşallah çok kısa bir süre içerisinde Türkiye ekonomisine ve dünya ekonomisine yön veren önemli bir merkez, önemli bir kuruluş olarak vücut bulacaktır” dedi.


İslam ülkeleri arasında çeşitli alanlarda işbirliklerinin olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, “ Zaman zaman bu işbirliklerinde gelişmeler kaydediyoruz. Ama mal ve emtia alanında karşılıklı ticarete, sınır aşan bir takım ticari çabalardan, eğitim ve kültür alanındaki yardımlaşmalara ve işbirliklerine baktığımızda, İslam ülkelerinin çok da istediğimiz bir düzeyde ekonomik ve siyasi ilişki geliştirememiş olduğunu herhalde bir özeleştiri olarak ifade etmek mümkündür. Dolayısı ile özellikle bu spesifik alanda yani İslami finansman alanında İslam ülkeleri arasında da işbirliğini sağlayacak önemli bir toplantı olacağını ümit ediyorum” diye konuştu.


2008 yılından beridir dünya ekomisinin bir türbülanstan geçtiğini ve bu yüzden bu zirvenin önem kazandığını vurgulayan Kurtulmuş, 1990’lı yıllar ile daha önceki ekonomiler arasındaki farka dikkat çekti. Kurtulmuş, “90 yıllar bu artan küresel rekabetin yeni bir alana taşındığı dönem olmuştur. 90’lı yıllardan sonra adına finans kapitalizmi diyebileceğimiz dünya ekonomisinde yeni bir dönem gündeme gelmiştir. Yani Türkçesi parayı elinde bulunduranlar, finans sektörünü yönlendirenler, paradan rahat bir şekilde para kazananlar, dünya ekonomisinin o sanayileşmenin getirmiş olduğu yapının değişmesinden de istifade ederek dünyanın yeni aristokratları olmuşlardır. Bu çerçevede dünyanın bugün geldiği noktada pastayı elinde bulunduranların da hakim olduğu sisteminde bir sonuna gelindi. 90’lar böyle geçti. 2000’li yıllar böyle geçti. 2010’lu yıllar da böyle geçiyor. Ama artık son 20-30 yılın bu sisteminin değişmek zorunda olduğu da ayan beyan görülüyor” ifadelerini kullandı.


Kurtulmuş sözlerine şöyle devam etti; “ Birkaç tane rakam vermek isterim. Bugün dünya aklınıza gelebilecek her şeyin üretildiği, her türlü malın her türlü emtianın her türlü hizmetin küresel pazarlara satılabildiği, dünyada finans sektöründe de çok çeşitli alternatif finansal araçların dünya piyasalarında alıcı bulduğu bir ekonomiye sahiptir. Ancak bu finansal aristokrasi dünyayı öyle bir noktaya getirmiştir ki, bugün dünya nüfusunun sadece yüzde 1’i , dünyadaki toplam varlıkların yüzde 50’sine sahiptir. Dünyanın en zengin yüzde 10’u, dünyadaki toplam zenginliklerin yüzde 86’sına sahiptir. Bu yapı böyle devam edemez. Her sektörün dünya ekonomisinin arkasındaki temel meselelerden birisi, bu küresel gelir dağılımı adaletsizliğini çözebilecek imkanları ortaya koyabilmektir. Bu öyle bir şekilde gelişmiş bir adaletsizliktir ki sadece gelişmiş ülkeler, gelişmemiş ülkeler arasındaki makas farkı değil aynı zamanda gelişmiş ülkelerin kendi içerisinde de farklı toplumsal kesimler arasında oluşmuş olan büyük bir makas farkıdır. Sadece ABD, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden birisi, toplumsal refahın görece olarak daha iyi görüldüğü bir yer, bu anlamda adaletin daha iyi sağlandığı varsayılan bir yer. 2008’deki kriz sırasında dünyadaki kriz sonrasında ABD ekonomisinin oluşturduğu toplam zenginliğin yüzde 95’i, sadece nüfusun yüzde 1’i tarafından elde edilmiştir. Böylesine bir ekonomi devam edemez. Bu ekonomi dünyadaki bütün sıkıntıların da esas kaynağını teşkil etmektedir. Bunun için bugün dünyadaki görülen 3 önemli ekonomik siyasal krizden bir tanesi bu söylediğimiz küresel finans krizidir. Bunun giderilmesi, bunun bir çözüme kavuşturulması mecburiyetidir. Bunun beslediği ve büyüttüğü küresel gelir dağılımı adaletsizliğidir. İkincisi Türkiye’nin de çok açık bir şekilde yaşadığı önemli ölçüde bu küresel adaletsizlikten de kaynaklanan küresel göç hareketleri ve illegal göçmenler sorunudur. Bugün eğer Asya’dan, Afrika’dan insanlar, bir dilim ekmek, yarım bardak temiz su bulabilmek için Avrupa’ya ya da gelişmiş ülkelere canı pahasına göçebilecek bir durumu göze alabiliyorlarsa, Ege’nin o soğuk sularında çocukları ile eşleri ile birlikte, o derin sularda yok olmayı göze alabiliyorlarsa burada çok büyük bir sorun var demektir. Bu çerçevede dünyanın ikinci önemli politik sorunu olan küresel göç meselesinin de hiç şüphesiz küresel adaletsizlikten beslendiği aşikardır. Üçüncü temel sorun ise dünyadaki işgaller, savaşlar, baskılar ve özellikle ülkelerin içerisindeki iç çatışmalarla ortaya çıkan insani dram ve bir takım adaletsizlikler, eşitsizliklerdir. Sadece Suriye’deki iç savaşın 10 milyona yakın Suriyeliyi, Suriye’nin içinde ve dışında göçmen haline getirdiğini herhalde hiçbir şekilde insanlık tarihi unutmayacaktır. İşte bu üç tane temel neden ve bunların en başında gelen küresel adaletsizliği ortadan kaldırabilmek için gerçekten hep beraber çalışmamız lazım”.


Yeni bir ekonomik bakış açısına ihtiyaç olduğunu ifade eden Kurtulmuş, ekonomik yapıyı daha adil kullanacak adil bir ekonomiye ihtiyaç olduğunu ve bunun içinde İslami finans sektörünün de üzerine görevler düştüğünü söyledi. Dünya ölçeğinde İslami finans sektörünün de ekonomik sisteme katkıda bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, İslam ülkelerinin işbirliğini artırması gerektiğini dile getirdi.


İslam ülkelerinin hiçbir eksikliğinin olmadığını ancak iktisadi zenginliğin adil bir şekilde dağılmamasından dolayı sorunlar yaşandığını vurgulayan Kurtulmuş, “Baktığınız zaman her şey var ama yanlışlıklar dolayısı ile özellikle ekonomi politikalarındaki yanlışlıklar dolayısı ile bu zenginliğin içerisinde yine Türkçe’nin güzel tabiri ile varlık içinde yokluk çekiyoruz. Bütün bunların hepsinin ortadan giderilebilmesi yeni bir ekonomik perspektifi ortaya koymadan geçiyor. Acil olarak bu ekonomik perspektifin bazı temel öğelerinin üzerinde durarak konuşmamı bitirmek istiyorum. Bunlardan birisi adaleti esas almayan, gelir dağılımının ve varlığın hakça paylaşımını esas almayan bir ekonomik düzen yürümez. İslam ülkeleri bu anlamda adalete dayalı, varlığın hakça paylaşıldığı bir ekonomik düzen üzerinde yoğunlaşmak mecburiyetindedir. İkincisi mevcut durumda var olan bir takım adaletsizlikleri giderebilmek için sosyal politika tedbirlerini geliştirecek yeni adımları ortaya koymak mecburiyetindedir. Sadece sosyal yardımlar değil, sosyal yardımlar bu işin bir kısmıdır ama esas itibari ile bir ekonomik bütünlük içerisinde sosyal politika tedbirleri ile İslam ülkelerinin durumunu geliştirmek mecburiyetindeyiz. Üçüncüsü ve beklide bütün dünyaya ışık tutacak olan şeyse ekonomi-ahlak ilişkisini kurmak ve ahlaki temeller üzerinde bir ekonomik sistemi inşa etmek mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beyoğlu’nda 23 Nisan coşkuyla kutlandı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Beyoğlu Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklerle renkli anlara sahne oldu. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney de etkinliklere katılarak çocukların bayram sevincine ortak oldu. Beyoğlu Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 23 Nisan etkinlikleri ile birlikte çocuklar eğlenceye doydu. Hasköy Kültür Sanat ve Gösteri Merkezi’nde gün boyu düzenlenen etkinliklere katılan çocuklar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı doyasıya yaşadı. Oyun ve eğlence alanlarında gün boyu eğlenceli vakit geçiren minikler burada, müzikli çocuk tiyatrosu, animasyon ve karaoke yapma fırsatı buldu. Beyoğlu Belediyesi tarafından bayrama özel gerçekleştirilen bir diğer etkinlik ise KÖFN Konseri oldu. Kasımpaşa Sahili’nde gerçekleştirilen konsere yoğun ilgi gösteren Beyoğlu sakinleri, burada da çalınan parçalarla birlikte doyasıya eğlendi. Gün boyu gerçekleştirilen etkinliklere Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’de katılarak çocukların bayram sevincine ortak oldu. “Beyoğlu’nun çocukları, Beyoğlu’nun sokaklarında güvenle oynasın istiyoruz” Etkinlikler hakkında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun diyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 104’üncü yaşı. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bu vecizeyle süslediği ve çocuklara armağan ettiği bir gün. Dolayısıyla bize bir vazife yüklüyor Mustafa Kemal Atatürk. Çocuklara sahip çıkma, çocuklar ülkenin geleceği. Bu anlamda da biz Beyoğlu’nun çocukları, Beyoğlu’nun sokaklarında güvenle oynasın istiyoruz. Biz Beyoğlu’nun çocukları hak ettiği parklara kavuşsun istiyoruz. Hak ettiği kreşlerde eğitim alsın, sanatla, kültürle bugün olduğu gibi festivallerle buluşsun istiyoruz. Bu anlamda Beyoğlu’nun bugüne kadar hak ettiği yerde olmadığına inanıyoruz. Bundan sonra sokakları neşeli, festivalleriyle, sanatlarıyla, kültür hizmetleri ile kitap fuarlarıyla, yeni nesli geleceğe hazırlama adına, belediye olarak onların yanında olacağız” ifadelerini kullandı. Etkinliklere katılan Asya Kaplan, “Ben bugün okula gidip 23 Nisan için gösteri yaptım. Buraya da yeni geldim, hoşuma gitti. Biraz oynayacağım, kaydıraktan kayacağım bir sürü şey var" dedi. Firuze Ayşe Yılmaz ise, “ ben normalde evden çıkmayı sevmem. Sevdiğim birinin konseri olduğunda hoşuma gidiyor geliyorum” ifadelerini kullandı.
İstanbul TFF, Süper Lig’de 33. haftanın VAR kayıtlarını açıkladı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Trendyol Süper Lig’in 33. haftasında oynanan karşılaşmaların VAR kayıtlarını açıkladı. TFF, Süper Lig’in 33. haftasında oynanan 3 karşılaşmanın Video Yardımcı Hakem (VAR) kayıtlarını Youtube hesabından ses ve görüntülü olarak paylaştı. Videoda yer alan maçlar ve alınan kararlar şöyle: - İstanbulspor - Fatih Karagümrük müsabakasının 35. dakikasında konuk ekibin Markao ile bulduğu gol potansiyel ofsayt için inceleme verildi. Hakem Burak Şeker, pozisyonu monitörden izleyerek golü iptal etti. - Aynı müsabakanın 45+2. dakikasında ofsayt ile durdurulan pozisyon öncesi kaleci Alp Arda’nın Rohden’e müdahalesi için inceleme tavsiyesi verildi. Hakem Şeker, pozisyonu izleyerek penaltı noktasını gösterdi. - İstanbulspor - Fatih Karagümrük maçının 90+1. dakikasında İstanbulspor ceza sahası içerisinde hava topu mücadelesi sonrası 3. kez VAR uyarıda bulundu. Hakem Burak Şeker, Coly’nin topu elle oynadığını belirleyerek penaltı kararı verdi. - Kayserispor - Trabzonspor maçının 28. dakikasında ev sahibinin kazandığı penaltı, inceleme sonrası iptal edildi. - Aynı müsabakanın 52. dakikasında konuk ekibin Enis Bardhi ile bulduğu gol sonrası VAR’dan tavsiye kararı verildi. Hakem Çağdaş Altay, pozisyon başlangıcı öncesi faul olduğunu tespit ederek golü iptal etti. - Sivasspor - Fenerbahçe karşılaşmasının 87. dakikasında VAR uyarısıyla hakem Cihan Aydın kenara geldi. Pozisyonu izleyen Aydın, kaleci Livakovic’in Rey Manaj’ın ayağına müdahale ettiği gerekçesiyle penaltı noktasını gösterdi.