SAĞLIK - 21 Mayıs 2018 Pazartesi 11:39

’’Doğum sonrası kanamalara erken müdahale önemli’’

A
A
A
’’Doğum sonrası kanamalara erken müdahale önemli’’

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gönül Çimen doğum sonrası görülen kanamalar hakkında bilgiler verdi. Çimen, doğum sonrası kanamalara erken müdahalenin önemli olduğuna vurgu yaptı.



Doğum sonrası kanamalar, tüm dünyada anne ölüm ve sakatlıklarının önde gelen nedenlerinden bir tanesi. Bunun yanı sıra doğum sonrası kanamalar erken teşhis ile önlenebiliyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gönül Çimen doğum sonrası görülen kanamalar hakkında bilgiler verdi.



Doğum sonrası kanamalara hakkında bilgi veren Op. Dr. Çimen, ’’Vajinal doğum sonrası 500 mililitre, sezaryen ile doğum sonrası bin mililitre kanamanın olması beklenilen bir durumken, bu miktarların üzerindeki kanamalar aşırı kanama olarak tanımlanır. Kanama riski yüksek hastaların belirlenmesi, kanamayı önlemeye yönelik girişimler, tanının erken dönemde konulması, zamanında ve uygun yönetim anne ölümlerinin önlenmesinde anahtar rol oynuyor’’ dedi.



’’Durdurulamayan kanamalar rahmin alınması gibi sonuçlar doğurabiliyor’’


Doğum sonrası kanamaların; erken (ilk 24 saatte olanlar) ve geç (24 saat-12 hafta arasında olanlar) olarak ikiye ayrıldığını aktaran Op. Dr. Çimen, ’’Erken kanamalarda en sık neden; uterin atoni yani rahmin yeterince kasılamamasıdır. Kasılamayan rahim içindeki damar ağızları açık kalarak aşırı miktarda kanama oluşur. Bu sebeple atoni hızla müdahale edilmesi gereken ciddi bir acil durumdur. Müdahalede amaç rahmin kasılmasını sağlamak ve annenin dolaşım sisteminin bozulmasını önlemektir. Bunun için bazı ilaç tedavileri uygulanır. Gerekli hastalarda kan ürünleri tatbik edilir. Eğer ilaçlara yanıt alınıyor, kasılma gerçekleşiyor ve kanama azalıyorsa anne uygun şekilde takip edilir. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kanama devam ediyorsa anne ameliyata alınır, çeşitli cerrahi tekniklerle veya rahim alınarak kanama durdurulmaya çalışılır. Operasyon sonrası annenin hayati tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar yoğum bakım şartlarında bakımı ve tedavisi yapılır’’ şeklinde konuştu.



’’Doğum sonrası oluşan kanamalarda birçok risk faktörü mevcut’’


Atoni kanaması için riski daha yüksek olan gebeleri belirlemek, değiştirilebilir nedenleri düzeltmek alınacak önlemlerdir diyen Op. Dr. Çimen: ’’Çoğul gebelik, iri bebek, amniyon sıvısının fazla olması, 5 veya daha fazla doğum yapmak, hızlı doğum veya doğum eyleminin uzaması, annenin önceki doğumlarında atoni öyküsü olması, anne kilosunun fazla olması, myomlar, doğum öncesi veya esnasında kullanılan bazı ilaçlar atoni gelişiminde risk faktörlerindendir’’ dedi.



Op. Dr. Çimen, doğum sonrası kanamanın diğer nedenlerini şöyle açıkladı: Plasentanın yerleşimine bağlı anormallikler, rahim içerisinde plasenta veya zar parçalarının kalması, genital kanalda oluşan yaralanmalar, rahim yırtılması ve annede kanama-pıhtılaşma bozukluklarının olmasıdır’’.



Plasentasyon anomalilerinde, plasentanın rahim ağzını kapatması, rahimle ilgili geçirilmiş cerrahinin olması (sezeryan, myom alınması gibi), anne yaşının ileri olması, annenin sigara kullanması gibi nedenler etkendir diyen Op. Dr. Çimen, ’’Doğum sonrası rahim alınmasının da en sık nedeni. Gebelik esnasında tanı alan hastaların uygun merkezlerde doğumunun yaptırılması bu açıdan önemli. Genital kanalda meydana gelen yaralanmalar için ise genital bölgenin dikkatle incelenmesi ve kanayan alanlarda onarım yapılması gerekiyor. Bu inceleme için doğum yapmış kadının hekime yardımcı olup, muayeneye izin vermesi önemli. Plasenta veya zar parçalarının rahim içinde kalması da anormal kanamaya sebep olur. Bunun tespitini ultrason ile sağlıyoruz. Hem kanamayı önlemek hem de enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak amacıyla cerrahi müdahale ile bu kalıntılar boşaltıyoruz’’ açıklamalarında bulundu.



Op. Dr. Çimen sözlerini şöyle tamamladı: ’’Doğum sonrası kanamalar anne ölümlerinin başta gelen nedenidir. Çünkü gebe uterusta oluşan kan akımı arttığı için (600 ml /dk) oluşabilecek bir kanama oldukça fazla olup, hastanın hemodinamisini kısa sürede etkileyecek düzeydedir. Ölümlerin başlıca nedeni ise tanının geç konulması ve kanama miktarının objektif olarak tespit edilememesidir. Bu sebeple doğum sonrası hastaların hastanede gözetim altında kalması ve sağlık personelinin vereceği izlemde onlara yardımcı olmaları, doğum yapmış bir kadına refakat eden kişinin de iyi takip yapması, en küçük şüphede ilgilileri bilgilendirmesi önemlidir’’.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de havalar ısındı balıkçı esnafın satışları azaldı Eskişehir’deki balıkçı esnafı, havaların ısınmasıyla satışlarının azaldığını belirtti. Son günlerde kent genelinde etkili olan sıcak hava nedeniyle balık tezgâhlarında balık olmasına rağmen satışlarda azalma olduğu belirtildi. Balıkçı esnaf Ertaç Aslanbenzer, 15 Nisan’da büyük teknelerin avlanmasının yasaklandığını, ancak küçük teknelerin avlanmaya devam ettiğini ve bu yüzden balık çeşidinin olduğunu ifade etti. Balık fiyatlarında bir yükselme olmadığını anlatan Taşbaşı çarşısında balıkçı esnaf Ertaç Aslanbenzer “Şimdi büyük tekneler 15 Nisan’da yasak başladı. Ancak yine balıklarımız gelmeye devam ediyor. Küçük teknelerin avladığı balıklar geliyor. Tezgâhımıza devamlı taze balık bulunuyor. İşlerimiz havalar sıcakladı diye eskisi gibi değil, ama yine de işlerimiz oluyor yani çok şükür. Balık severler havalar sıcakladı taze balık yok diye düşünmesin küçük teknelerimiz balık avlanmaya devam ediyor. Her türlü balık yine bulunuyor. Hamsi olsun, uskumru olsun, istavrit, çupra, levrek bunların yanında tatlı su balıkları, her şey var. Fiyatlar, kış aylarıyla aynı uygun. Yani fiyatlarda bir değişiklik yok. Balık, etten çok ucuz. Hamsi kilosu 100 lira, uskumru 120 lira, palamut 150 lira, istavrit 120 lira, sardalya var kilosu 100 lira. Kış aylarında en çok satılan balık hamsiydi her zaman. Ama şimdi şu anda çipura, levrek, istavrit, uskumru satılıyor. Tatlı su balıklarında ise sazan satılıyor” dedi.
Bursa Rus araştırma üniversitesi ile proje işbirliği için ilk adımlar atıldı Rusya’nın önde gelen yüksek mühendislik eğitimi merkezlerinden biri olan Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi (KNRTU) yöneticileri, Bursa Uludağ Üniversitesi’ni (BUÜ) ziyaret etti. Görüşmelerde akademik ve bilimsel işbirliğinin geliştirilmesine dair kararlar alındı. Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. YuryKazakov, üniversitenin Plastik İşleme Bölümü Başkanı Prof. Dr. IgorVolkof ve Yeni Perspektif Proje Departmanı Başkanı Prof. Dr. LeysanDogadina’yı ağırladı. Bilimsel işbirliği, tecrübe paylaşımı ve ortak proje üretilmesi amacıyla gerçekleştirilen ziyarette iki üniversitenin yürüttüğü çalışmalar ve teknik faaliyetler üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. Türkiye’deki 23 araştırma üniversitesi arasında yer alan Bursa Uludağ Üniversitesi’nin yurt dışındaki partner üniversite sayısını artırmak istediklerini söyleyen Rektör Prof. Dr. Yılmaz, Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi’nin bu anlamda özel bir yeri olduğuna işaret etti. Avrupa başta olmak üzere farklı coğrafyalardaki yükseköğretim kurumlarıyla akademik ve bilimsel işbirliklerinin devam ettiğini açıklayan Prof. Dr. Yılmaz, “Üniversitemiz, sahip olduğu donanım ve akademisyen kalitesi ile uzun yıllardır uluslararası arenada çok sayıda proje ortaklığında bulundu. Yeni dönemde farklı üniversitelerin de eklenmesiyle ortaklık yapımızın daha da geliştirilmesini hedefliyoruz. Onlarla yapacağımız projeler ve elde edeceğimiz katma değeri yüksek çıktılar, yer aldığımız araştırma üniversiteleri kategorisinde bizlere çok özel katkılar sağlayacaktır. Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi de bu çerçevede bizim için son derece özel bir yükseköğretim kurumudur. Nazik ziyaretleri için Rektörümüz Sayın Prof. Dr. YuryKazakov ve yönetimine teşekkür ediyor, işbirliğimizin kıymetli projelere dönüşmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Deneyimler paylaşılacak Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. YuryKazakov ise mühendislik alanında sahip oldukları deneyimleri paylaşmak ve Türkiye’nin önemli üniversitelerinden biri olan BUÜ’den akademik ve bilimsel çalışmalarda destek almak istediklerini vurguladı. BUÜ Mühendislik Fakültesi ile proje ortaklığı ve akademik deneyim paylaşımı başlatılması için görüşmeler yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. YuryKazakov, nazik ev sahipliği için üniversite yöneticilerine teşekkür etti. Kazakov, ortak projelerin hayata geçirilmesinin her iki tarafa da fayda sağlayacağına inandığını belirtti. Laboratuarlar incelendi Kazan Ulusal Araştırma Teknoloji Üniversitesi heyeti, daha sonra BUÜ Mühendislik Fakültesi’nde ağırlanarak farklı bölümlerde yürütülen çalışmalara dair bilgilendirildi. Laboratuvar ve merkezleri de inceleyen Rus heyete BUÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Akpınar, Ar-Ge Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilek Kut, Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Çakır, Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yazıcı, İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Babür Deliktaş, Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Düzyer Gebizli, Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serpil Koral Koç ve İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Öztürk de eşlik etti.
Erzurum Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzurum’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen ‘‘çiriş otu’’ dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzurum’un yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Kendini doğaya veren ve İspir ilçesinde yaşayan Bülent Erkan, yaptığı gözlemlerde yaban keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen cirişten bir çok yemek yapıldığını anlatan Bülent Erkan, “kiriş gulik turşusu”nun ise vazgeçilmez bir lezzet olduğunu söyledi. Halk tarafından tedavi için de kullanılıyor İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Cirişten bir çok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor . Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.
Aydın Didim’de Turizm Haftası’nı öğrenciler kutladı Didimli turizm öğrencileri Turizm Haftası’nı düzenledikleri program ile kutladı. Didim Zeynep-Mehmet Dönmez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleri tarafından Turizm Haftasına özel program düzenlendi. Nurullah Kocabıyık Kültür Merkezi’nde düzenlenen program öncesinde öğrenciler tarafından hazırlanan yiyecek ve içecekler ikram edildi. Programa Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, Didim Garnizon Komutanı Albay Ali Saçan, ilçedeki okul müdürleri, STK ve kurum amirleri ile veliler katılım gösterdi. Bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program başlayan Zeynep-Mehmet Dönmez Mesleki Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdürü İsmail Seçkin Üstün açılış konuşmasını yaptı. Günün anlam ve önemine dair konuşmasını gerçekleştiren Müdür Üstün, “Turizm konusunda toplumda farkındalığı arttırmak ve turizm bilinci oluşturmak, iç turizmi canlandırmak, doğal, tarihi ve kültürel varlıkları sürdürülebilir turizm ilkeleri doğrultusunda değerlendirmek ve halkın turizm hareketlerine daha etkin katılımını sağlamak amacıyla her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında "Turizm Haftası" kutlanmaktadır. Ege bölgesinin incisi olan Didim ilçemiz; tarihi dokusuyla, doğasıyla, denizi ve kumu ile eşsiz güzellikleri ile ülkemizin ve dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisidir. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ilgi ve kabiliyetlerini geliştirecek, gerekli bilgi, beceri, ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlanmasında en büyük görevi yürüten okulumuzda Yiyecek ve İçecek ve Konaklama Seyahat Alanlarında 309 öğrenci ve 28 öğretmenimizle Didim de ve ülkemizde bir ilki gerçekleştirmenin onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Ülkemizde turizmin önemini ortaokul öğrencilerine kavratmak için üç yıldır “Genç Şefler yarışıyor” yarışması düzenleyerek bir ilki gerçekleştirdik. Yarışmaya katılan okulları idarecileri, öğretmenleri ve öğrencilerinin bizleri onurlandırdıkları için kurumum adına teşekkürlerimi sunarım” dedi. Gerçekleştirilen konuşmalar ardından program, öğrencilerin hazırladığı slayt sunumu, yabancı dillerdeki tiyatro ve şarkı gösterileri ile devam etti. Program sonunda Genç Şefler yarışmasında başarı gösteren öğrencilere ödülleri takdim edildi.
Denizli Anadolu’nun renkleri Denizli’de buluştu Denizli’nin ev sahipliğinde düzenlenen Okul Sporları Halk Oyunları Gençler Bölge Şampiyonası, Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonunda gerçekleşen yarışmalarla sona erdi. 8 ilden 14 ekibin performanslarını sergilediği ve iki gün boyunca süren şampiyonada ikinci gün yarışmaları sonunda Geleneksel Düzenlemeli Dal kategorisi yarışmalarında dereceye giren ekiplere ödülleri takdim edildi. Denizli’de gerçekleşen ulusal spor organizasyonlarına bir yenisi daha eklendi. Okul Sporları Halk Oyunları branşında, il şampiyonalarında dereceye girerek Grup Şampiyonası’nda yarışmaya hak kazanan, 8 farklı ilden 14 ekip Bölge Şampiyonası için Denizli’de buluştu. İki gün boyunca süren yarışmalar 16 Nisan Salı günü Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonu’nda yapılan açılış seremonisi ile başladı. Yarışmaların ilk gününde farklı illerden 8 ekip Geleneksel Düzenlemesiz Dal kategorisinde hünerlerini sergilerken, ikinci gününde ise 6 ekip Geleneksel Düzenlemeli Dal yarışmalarında sahneye çıktı. Türkiye Şampiyonasında yarışacak ekipler belli oldu Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonunda yapılan yarışmalarda, ekiplerin uyum ve performanslarına göre Halk Oyunları milli hakemlerinden oluşan jüri tarafından puanlama yapıldı. Son iki yılın Türkiye Şampiyonu 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi, hem Düzenlemeli hem de Düzenlemesiz Dal’da şampiyon olarak final bileti alırken, Düzenlemeli Dal’da Kütahya temsilcisi Altıntaş İstanbul Ticaret Odası Şehit Süleyman Turan Anadolu Lisesi ikinci oldu. Düzenlemesiz Dal’da ise; Aydın Teknik ve Mesleki Anadolu Lisesi ikinciliği, diğer Denizli temsilcisi Kale Mustafa Şipar Anadolu Lisesi üçüncülüğü elde etti. Derece elde ederek Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazanan ekiplere madalya ve başarı belgelerini, Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman ve Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Başkan Danışmanı Ali Aslantaş takdim etti. Halk Oyunları Şampiyonası’na ev sahipliği yapmış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman, halk oyunlarının tarihimizi, örfümüzü ve kültürel değerlerimizi yansıtan en büyük zenginliğimiz olduğunu belirtti. Denizli’de spor organizasyonların artarak devam edeceğini sözlerine ekleyen İlman, Okul Sporları Halk Oyunları Türkiye Şampiyonası’nda ilimizi temsil edecek ekiplere başarılar diledi.