SAĞLIK - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 16:17

Dr. Murat Gürbüz mutluluğun günlük hayattaki etkilerini açıkladı

A
A
A
Dr. Murat Gürbüz mutluluğun günlük hayattaki etkilerini açıkladı

Psikiyatri Uzmanı Dr.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Murat Gürbüz, kişinin genel olarak mutluluk veya mutsuzluk halinin genetik faktörlerdeki etkisinin yüzde 40-50 gibi yüksek oranda olduğunu söyledi.


Mutluluğun kişiden kişiye değişen farklı farklı etkileri olduğunu söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Murat Gürbüz, mutluluğun günlük hayattaki etkilerini açıkladı.


Genetik faktörlerin mutluluk ve mutsuzluk üzerinde yüzde 40-50 gibi yüksek oranda bir etkiye sahip olduğunun altını çizen Dr. Gürbüz "Mutluluk önemli ölçüde dış etkenlerce belirlense de aslında kalıtsal parçaları tamamıyla kişiliğin genetik mimarisiyle şekilleniyor. Yani mizacımız, adaptasyon kabiliyetimiz ve yatkınlığımızın genlerle ilişkisi yüksek. Mesela hep ’sebepsiz mutlu’ ya da ’doğal mutlu’ olarak gördüğümüz insanlar vardır. Araştırmacılar, bu durumun doğuştan sabit bir mutluluk noktası olduğunu belirtiyor. Eğer mutluluk düzeyiniz, denge noktanız, doğuştan yüksekse mutlu olmak için çok çabalamanıza gerek yoktur. Bu avantaja sahip olan kişiler genellikle mutlu olma ihtimalleri diğer insanlara göre daha yüksektir. Hayata 1-0 önde başlamışlardır da diyebiliriz. Tabii ki bu insanlar da mutsuz oluyorlar. Çünkü mutluluğu etkileyen tek unsur genetik değil" dedi.


Beslenme ile mutluluk arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu da belirten Dr. Murat Gürbüz "Ancak bunların önem sırasını zihnimize nasıl oturttuğumuz çok önemli. Beslenme bizim için temel bir gereksinim, mutluluk için her zaman bu durum geçerli değil. ’’Mutlu olmak için nasıl beslenmeliyim’’ diye yola çıkarak sağlığımızı kaybedebiliriz. Sağlıklı olmak ve mutlu olmak her zaman beraber olmak zorunda değildir. Beden sağlığımız ve ruh sağlığımız bir bütündür ve sağlıklı kalmak için beslenmeliyiz her şeyden önce, daha mutlu olmak için değil. Sağlıklı beslenmek ise amacınız, o zaman tabii ki beslenme uzmanına gidebilirsiniz. Çünkü sağlıklı beslenmeyen hiç kimse, sağlıklı bir ruhsal yapıyı da uzun süre muhafaza edemez. Bu nedenle, beslenmenin mutlulukla değil, mutluluğun beslenmeyle olan ilgisinden söz edebiliriz" şeklinde konuştu.


İnsan hayatında en mutlu ve en mutsuz olduğu yaş dönem ile ilgili Dr. Gürbüz, "Her insanın hayatı biriciktir ve insanın mutluluğu içinde bulunduğu yaş dönemleri, ilişkiler, hastalıklar, kayıplar, olumlu olumsuz yaşam olayları gibi birçok faktörden etkileniyor. Yapılan çalışmalar yaş-mutluluk ilişkisinin U şeklinde bir eğriye benzediğini, yirmili yaşlarda azalmaya başlayıp, 40-50 yaş arası hayatımızın en mutsuz dönemi yaşadığımızı sonra tekrar artışa geçtiğini,75 yaş civarı zirveye ulaştığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.


Kadınlar, erkeklere ortalama yaşantılarında daha mutlu olduğunu ancak depresyona daha yatkınlığa sahip olduğunu belirten Dr. Gürbüz, "Kadınların yüzde 15-25’i hayatının en az bir döneminde depresyona giriyor. Evli olmak, mutluluk ortalamasını yukarı çekiyor. Dışa-dönük olanlar daha mutlu bir yaşam sürüyor. İlginç ama çocuk sahibi olmak ortalama yaşamımızda bizi daha mutsuz kılıyor. Yetersiz beslenme ve besin maddesine ulaşabilme, eğitim, işsizlik ortalama yaşam mutluluk düzeyini en çok etkileyen nedenler. Para mutluluk getirmez diyenler yanılıyor, zenginler, fakirlerden birkaç kat daha mutlu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Ayak Tenisi Takımı’ndan Türkiye Şampiyonasında ikincilik Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin (DPÜ) ev sahipliğinde Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen Ayak Tenisi Türkiye Şampiyonası karşılaşmalarında erkek DPÜ erkek takımı ikinci, kadın takımı dördüncü oldu. DPÜ Kapalı Spor Salonu’nda Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından gerçekleşen turnuvaya kadınlarda Kütahya Dumlupınar, Alanya Alaaddin Keykubat, Amasya, Eskişehir Osmangazi, Fenerbahçe, İstanbul Gedik ve Süleyman Demirel üniversiteleri, erkeklerde ise Kütahya Dumlupınar, Amasya, Alanya Alaaddin Keykubat, Eskişehir Osmangazi, Fenerbahçe, İstanbul Gedik, İstanbul Rumeli, MEF ve Süleyman Demirel üniversiteleri katıldı. Üç gün süren turnuvanın ilk maçında Amasya Üniversitesine 2-0 kaybeden DPÜ Erkek Ayak Tenisi Takımı, ikinci maçında İstanbul Gedik Üniversitesini 2-1’lik skorla mağlup ederek finalde yeniden Amasya Üniversitesine rakip oldu. Final maçını 2-0 kaybeden DPÜ, turnuvayı ikincilikle tamamladı. Süleyman Demirel Üniversitesi ise erkekler kategorisini üçüncü sırada tamamladı. DPÜ Kadın Ayak Tenisi Takımı ise Fenerbahçe Üniversitesini 2-0 yenerek başladığı turnuvanın ikinci maçında Süleyman Demirel Üniversitesine 2-0 kaybetti. Turnuvanın son maçında Amasya Üniversitesine 2-0 mağlup olan DPÜ, turnuvada dördüncü sırayı aldı. Kadınlarda şampiyonluğu finalde Süleyman Demirel Üniversitesini 2-0’la geçen Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi kazandı.
İstanbul Sinsi ilerleyen HPV’ye karşı en etkili koz aşı Herkesin hayatının bir döneminde en az bir HPV türü geçirdiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Saadet Ünsal, “Çoğu HPV enfeksiyonu zaman içinde kendiliğinden geçer. Ancak bazen HPV enfeksiyonları daha uzun sürer ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde kansere neden olabilir. HPV enfeksiyonun çoğu geçicidir ve genelde belirti vermeden ilerler. Enfeksiyondan korunmada en etkili ve güvenilir yöntemin HPV aşısıdır” dedi. Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Saadet Ünsal, sık görülen enfeksiyonlar arasında olan HPV’ye karşı uyardı. Dr. Öğr. Üyesi Ünsal, insan papilloma virüsünün (HPV), papillomaviridae ailesinde bulunan bir DNA virüsü olduğunu belirterek “200’den fazla çeşidi bulunan insan papilloma virüsü, cinsel yolla bulaşan hastalıklara sebep olan virüs türlerinden biridir. Bulaşıcılığı yüksek olan insan papilloma virüsünün yaklaşık 40 çeşidi genital siğillere neden olurken bazı türleri kansere neden olur. Neredeyse tüm insanlar hayatlarının bir döneminde en az bir tür HPV ile enfekte olurlar. Çoğu HPV enfeksiyonu zaman içinde kendiliğinden geçer. Ancak bazen HPV enfeksiyonları daha uzun sürer ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde kansere neden olabilir. HPV enfeksiyonun çoğu geçicidir ve genelde belirti vermeden ilerler” şeklinde konuştu. HPV aşısı bu kanser türlerini önleyebilir Enfeksiyondan korunmada en etkili ve güvenilir yöntemin HPV aşısı olduğuna dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Ünsal, şu bilgileri verdi: “Uygun yaş aralığında, tavsiye edilen dozlarda aşı uygulaması yaptırmak HPV’nin ve neden olduğu hastalıkların önlenmesini sağlar ve virüse karşı vücudu korur. Mevcut HPV aşıları; iki, dört veya dokuz tip HPV’ye karşı koruma sağlar. Tüm HPV aşıları, en büyük rahim ağzı kanseri riskine neden olan HPV tip 16 ve 18’e karşı koruma sağlar. HPV aşılarının serviks kanserinin yüzde 70’ini, anal kanserin yüzde 80’ini, vajinal kanserin yüzde 60’ını, vulvar kanserinin yüzde 40’ını önleyebileceği ve HPV pozitif orofaringeal kanserlerin önlenmesinde yüzde 90’dan fazla etkinlik gösterdiği tahmin edilmektedir. Ayrıca HPV tiplerine karşı koruma sağlayan dörtlü ve nonvalan aşılar ile bazı genital siğilleri önlerler. HPV-6 ve HPV-11 daha fazla koruma sağlar. 9 ila 13 yaşlarındaki kızların aşılanması önerilir Dr. Öğr. Üyesi Ünsal, kişiye özel aşıların dozlarının ayarlandığına değinerek şöyle devam etti: “Dünya Sağlık Örgütü, diğer koruyucu önlemlerle tüm ülkelerde rutin aşıların bir parçası olarak HPV aşılarını önerir. Aşılar, kişinin yaşına ve bağışıklık durumuna bağlı olarak iki veya üç doz gerektirir. Günümüz sağlık uygulamalarında HPV aşısının ilk cinsel ilişkiden ve 25 yaşından önce yapılması tavsiye edilir. 15 yaş gününden önce ilk aşısını yaptıran kişilere iki doz HPV aşısı önerilir. HPV aşısının ikinci dozu, ilk dozdan 6 ila 12 ay sonra yapılır. 15 ila 26 yaşları arasında ilk aşısını olan bireyler ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler için üç doz HPV aşısı önerilir. Ayrıca 9 ila 26 yaş arası bağışıklığı baskılanmış kişiler (HIV enfeksiyonu olanlar dahil) için de üç doz önerilir. İlk dozun ardından ikinci doz için 1-2 ay geçmesi önerilirken, üçüncü doz aşı için 6 ay geçmesi beklenir. Tipik olarak 9 ila 13 yaşlarındaki kızların aşılanması önerilir. Aşılar en az 5 ila 10 yıl koruma sağlar. Aşılamadan sonra serviks kanseri taraması hala gereklidir. Nüfusun büyük bir bölümünün aşılanması, aşılanmamış olanlara da fayda sağlayabilir. Enjeksiyon yerinde ağrı insanların yaklaşık yüzde 80’inde görülür. Bölgede kızarıklık, şişlik ve ateş de oluşabilir. Ülkemizde henüz ulusal aşı takviminde yer almamaktadır. Sağlık Bakanlığı bu konuda çalışma yapmaktadır.”