SPOR - 20 Ağustos 2018 Pazartesi 00:34

Fatih Terim: “Santrfor transferi için ısrar ediyorum”

A
A
A
Fatih Terim: “Santrfor transferi için ısrar ediyorum”

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, 1-0 kazanılan Göztepe maçının ardından konuştu.

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, 1-0 kazanılan Göztepe maçının ardından konuştu. İlk haftalarda alınan galibiyetlerin önemli olduğunu söyleyen Terim, transfer konusunda da santrfor ısrarını sürdürdüğünü ifade etti.


Göztepe karşısında 1-0 kazanan ve ilk 2 haftada 6 puan toplayan Galatasaray’da Teknik Direktör Fatih Terim, karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. 2. golü bulmaları gerektiğini belirterek sözlerine başlayan Fatih Terim, karşılaşmada gergin olup olmadığıyla ilgili sorulan soruya, “2. golü bulamadığınız her an oyun kritiktir. Sonuç her an değişir. Tabii ki 3 puanlarla, sezon başının sıkıntılı dönemini geçersek, kredimiz olacağı için gergindim maçta. İkinci yarıda kaçırdığımız goller, ikinci golün habercisi demekti. 2. gol demek, 3 puan demekti ama olmadı. Karşı tarafın çok eksiği vardı ama bizim de eksiklerimiz vardı. Onyekuru henüz hazır değil dedik ama bugün çok iyiydi. Gomis’in hazır olmaması, Serdar’ın beklenmedik sakatlığı vardı. Bu noktaları kayıpsız geçme isteği nedeniyle gösterdiğim reaksiyonlar vardı. Bu kadar basit golleri kaçırdık. İkinci golü atabilirdik diyoruz ama Göztepe de golü atabilirdi. Uzun bir süre gol yemediğimiz için memnunum” yanıtını verdi.



“Santrfor noktasında ısrarcıyım. Sol bek ve stoper de almalıyız”


Transfer konusunda açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, “Transfer konusunu başkan açıkladı. Ndiaye’nin şartları yerine geldiği zaman, kiralık olarak Galatasaray’a katılacak. Yüksek bir rakamla verdiğiniz oyuncuyu kiralık olarak almak önemli bir iş. 31 Ağustos’a kadar vaktiniz var. Eksik noktaları ben söyledim. Santrfor noktasında ısrar ediyorum, sol bek de şart. Bu noktada Nagatomo’nun yükünü hafifletmemiz gerekiyor. Artı bir de stoper istemiştim. Bakıyoruz. Bu arada gitmek isteyen arkadaşlarımız varsa, onlar için de 10 günlük süre var. Profesyonel hayat bu. Biz de değerlendireceğiz. Bakalım bu 10 gün neler getirecek. Bizim için 2 kriter önemli, ekonomik ve teknik yeterlilik kriteri. Emre örneğinde olduğu gibi, genç arkadaşların katılımı, ekonomik olarak doğru bir yatırım şeklinde düşünülebilir. Buna da dikkat ediyoruz. Onyekuru’dan da çok memnunuz. İnşallah daha iyi işler yapacak. Bu 10 gün her ne kadar bayramda her taraf kapalıysa da, bizim öyle bir durumumuz yok. Her şey için hazırlıklıyız. Muhakkak bazı konuşmalarımız ve görüşmelerimiz var, Galatasaray Kulübü’nün bizim için ekonomisi de önemli, faydalı oyuncuyu seçmek de önemli. Gerektiği zaman vermek de satmak da önemli” ifadelerini kullandı.



“Emre’nin hazır gelmesi çok önemliydi”


Şampiyonlar Ligi’nde maçına göre çift forvet çıkabileceklerinin altını çizen Fatih Terim, “Şampiyonlar Ligi’nde belki 2 santrfor kullanırız ve belki ikisi de çabuk olur. Maçına göre değiştiririz. Rodrigues’in sakatlanması da beklemediğimiz bir durumdu. Ümit ediyorum bu hafta döner. Onlar bizim için önemli silahlar. Futbol bugün çabuk oyuncularla, teknik oyuncularla, zeki oyuncularla etkili oynanabiliyor. Onyekuru’nun attığı gol de güzeldi, geriye ve ileriye yardımıyla da geçerli not aldı” dedi. Emre Akbaba ile ilgili de konuşan Terim, “Emre’nin transfer sürecine hiç girmeyelim. Galatasaray formasını giydi, inşallah uzun süre hizmet edecek. Birkaç mevkide oynayacak bir oyuncu. Sağ tarafta da sol tarafta da oynayabilir. Orta sahanın ikilisine de koyabilirim Emre’yi. Buralarda görebilirsiniz. Mümkün mertebe kaleye yakın oynatacağız. Çabuk oyuncularımızla birlikte Emre’nin bugünkü gibi güzel işleri, çoğaltarak yapacağını düşünüyorum. Emre doğru bir transfer ve yavaş yavaş sol ayaklarımız da artıyor. Adaptasyon sürecini iyi şekilde tutacağız. Kulübünde çalışarak gelmesi de fizik olarak iyi bir nokta” diye konuştu.



“Hakan Balta’ya futbolun içinde kalması gerektiğini söyledim”


Futbolu bırakan Hakan Balta’yla ilgili konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, “Hakan Balta gerek Galatasaray’a gerek Milli Takım’a gerekse de Türk futboluna iyi hizmet vermiş bir oyuncumuz. Kulüplerin de vefasını gösterme adına önemli bir jestti. Ben kendisiyle konuştum. Futbolun içinde kalmasını istediğimi ifade ettim. Bugün hizmet verdiği kulübün taraftarlarının, iç sahadaki ilk maçta, Hakan’a teşekkürünü göstermesi önemliydi. Bunlar önemli hatıralar. Ben de kendisine çok teşekkür ediyorum” dedi. Donk’u oyundan erken almasıyla ilgili “Donk’u oyundan alacaktım. Tam o sırada sarı kart gördü, biraz da yakındı kulübeye, hiç uzağa gitmesin dedik, çabuk aldık oyundan” ifadelerini kullanan Terim, takımının gördüğü 4 sarı kartla ilgili olarak, “Temponun yüksek olduğunu düşünüyorum. Genel olarak maçları seyrederseniz, temponun yüksek olduğunu görürsünüz. 4 sarı kartın 2’sinin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bunlar yorgunluk belirtisidir. Bazen artık muhakeme kalmaz bazı arkadaşlarda. Bazıları hazır değil 90 dakika için. Ama öyle bir maç geçiriyoruz ki, bazı sakatlıklar bize sürpriz oldu. Kolay değiştiremiyoruz, değiştirsek istediğimizi değiştiremiyoruz. İlk maçların sıkıntıları bunlar. Aklınızda olmayan sürprizler oluyor. Hakeme bir şey demiyorum, öyle bir yaklaşımım da yok, ama 2 sarı kartın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu sarı kartlar ileride sıkıntı oluşturabilir. Bunları da değerlendirme içine alacağız” ifadelerini kullandı. Fatih Terim son olarak tüm Türkiye’nin Kurban Bayramı’nı kutlayarak sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.