SPOR - 14 Mart 2018 Çarşamba 15:35

Josef de Souza: “Şampiyonluk şansımızı sürdüreceğiz”

A
A
A
Josef de Souza: “Şampiyonluk şansımızı sürdüreceğiz”

Fenerbahçeli futbolcu Josef de Souza, şampiyonluk şanslarını sürdüreceklerini ifade ederken, Martin Skrtel ise, "19 yıllık seri bu maçta da devam edecek" dedi.

Fenerbahçeli futbolcu Josef de Souza, şampiyonluk şanslarını sürdüreceklerini ifade ederken, Martin Skrtel ise, "19 yıllık seri bu maçta da devam edecek" dedi.


Fenerbahçeli futbolcular Josef de Souza ve Martin Skrtel, cumartesi günü oynanacak Galatasaray derbisi öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Josef de Souza, Galatasaray derbisinin her futbolcunun sahada olmaktan keyif alacağı bir karşılaşma olacağını ifade ederek, “Türkiye’nin en büyük derbi maçı oynanacak. İyi futbol oynayıp şampiyonluk mücadelemize devam etmek istiyoruz. Sezon sonuna kadar bunu devam ettirmeliyiz. Zor bir karşılaşma olacak ve taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz. Şampiyonluk şansımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.



“Maçın anahtarı tüm takım”


Maçın anahtarının tüm takım olacağını belirten Souza, “Sadece oyunun bir bölgesi oyunun kilidini çözemez. Tüm takımlar için geçerli bir durum var ve orta saha takımın önemli bir bölgesi. Ama takım başka oyunculardan da oluşuyor ve sadece benimle değerlendiremeyiz. Orada oynayan tüm oyuncular takıma katkı vermek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Galibiyete katkı sağlamak istiyoruz. Derbilere her zaman farklı bir konsantrasyonla hazırlanıyorum. O maçta sadece ben yokum. Beşiktaş ile oynadığımız maçta iyi bir günde değildik ve sahaya iyi bir performans yansıtamadık. Galatasaray maçları her zaman farklı olmuştur” dedi.



“19 yıl önemli”


Kadıköy’de Galatasaray’a 19 yıldır kaybetmemelerinin önemli olduğunu dile getiren Josef, “19 yıldır en büyük rakibimize kendi sahamızda kaybetmiyor olmak önemli bir veri. Ama her yılın hikayesi farklıdır. Her yıl o statta onlardan daha iyi olduğumuzu ispatlamamız lazım. Bu seriyi devam ettirip futbolumuzu oynamak istiyoruz. İyi oynarsak bu seriyi devam ettireceğimize inanıyorum. Elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Rakip de bu seriye son vermek için elinden geleni yapacaktır” şeklinde konuştu.



“Taraftar bizim gücümüz”


Taraftarın en büyük güçleri olduğunu anlatan Brezilyalı futbolcu, “Bu sezon bazı maçlar stat boştu. Bunda bizim de hatamız var. Biz de onlara iyi bir görüntü veremedik. Ama yeni bir başlangıç için sansımız var. Cumartesi bizim için de bir fırsat. Cumartesi kazanarak yolumuza devam etmeyi başarırsak taraftarlarımız da inanıyorum ki stadı dolduracaktır. Biz şampiyonluğu onlar için istiyoruz. Onlar kulübün en temel taşı” ifadelerini kullandı.



“Galatasaray ve Beşiktaş derbileri farklı”


Galatasaray ve Beşiktaş derbilerinin farklı olduğunu söyleyen Josef, “Bunu hissedebiliyorsunuz. Kazanılan kupaların rekabeti arttırdığını söyleyebiliriz. Beşiktaş ve Galatasaray maçları çok özel maçlar. İki maçında zorluk düzeyi yüksek. Benim aynı tutku ve istekle çıktığım müsabakalar. Trabzon ve Başakşehir maçlarına da aynı hisle çıkıyorum. Fernando’nun oynamamasını tercih ederim. Evet dostuz ve ailelerimiz birbirini tanıyor. Ama maç başlar dostluk biter. Ben kendi menfaatlerim için sahada olurum. Maç biter dostluğumuz tekrar devam eder” diye konuştu.



Martin Skrtel: “Derbiler özeldir”


Derbilerin özel olduğunu ifade eden Martin Skrtel, “Derbiler taraftar, kulüp ve oyuncular için özeldir. Ben daha önce birkaç kez oynadım. Motivasyon rakipten gelmez. Buradaki herkesin motivasyonu Fenerbahçe gibi büyük bir kulüpte oynamaktan doğal şekilde ortaya çıkıyor. Motivasyonumuz taraftardan geliyor. Maçlara bütün halinde değerlendirerek hazırlanıyoruz. Sahada rakibinden daha iyi olmak isteyen 11 oyuncu olacak. Çünkü bu etmenler bir araya gelince başarıya ulaşıyorsunuz. Bu karşılaşmaya hazırlanıyoruz ve özgüvenimiz yüksek. Ben şunun sözünü verebilirim. Sahada bulunan herkes ellerinde ne gerekiyorsa verecek ve inanıyorum ki 3 puanı alan taraf biz olacağız” dedi.



“Stresimiz yok”


Takımda stres olmadığını belirten Skrtel, “19 yıllık seri bu maçtan sonrada devam edecek. Buna inanıp güveniyoruz. Taraftarın atmosferine ve desteğine inanıyoruz. Onların desteğiyle galibiyetle ayrılan taraf olacağız” açıklamasını yaptı.



“Stadın dolu olması güzel”


Maçlarda stadın dolmasının güzel olduğunu söyleyen Martin Skrtel, “Herkes dolu tribünlere karşı oynamak ister. Stadımız tamamen dolu olacak. Taraftarlar heyecanla bekliyor bizde bekliyoruz. Türkiye’nin en büyük derbisini oynayacağız. Heyecanlıyız ve o ilk çalacak düdüğü bekliyoruz. Umarım taraftarlarımıza o güzel oyunu gösteririz” diye konuştu.



“Her maç farklıdır”


Her maçın farklı olduğunu anlatan Skrtel, “Bazı maçlarda topun sizde olması lazım. Ama bazı maçlarda farklı şeyler denersiniz. Maça uyumunuzla ve adapte olmanızla alakalı bir durumdur. Rakibe karşı oynarken onlarda aynı düşünceyle sahaya çıkacak. Her maç aynı şeyleri yapmaya çalışmazsınız. Sonuna kadar tüm çalışkanlığımızı ortaya koymaya çalışıyoruz. İyi oynadığınızda topun sizde kaldığı maçta iyi futbol gözükürse puan alamayabilirsiniz. En önemlisi puanları alıp taktiği doğru belirlemek. Taktiğiniz size 3 puanı getiriyorsa o başarılı bir taktiktir” şeklinde konuştu.



“Burada alacağımız 3 puanla diğer 3 puanlar aynı”


Derbide alacakları puanla diğer maçlardaki puanların aynı olduğunu söyleyen Skrtel, “Sanki bir final ve son maçmış gibi davranılıyor. Evet bir derbi maçı, çok önemli. Ama burada alacağınız 3 puan da aynı diğer maçlarda da aynı. Ne kazandıktan sonra şampiyon olacağız ne de istemediğimiz puan alırsak bir şeyler bitmeyecek. Son karşılaşmanın son düdüğüne kadar her şeyimizi vereceğiz. İstediklerimiz çok belli. Şampiyonluk için mücadelemiz devam edecek” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yusuf Şimşek; "Tek isteğim polis ya da asker olmak ancak, okumak yerine tarlada çalışıyorum" Tarım işçilerinin çocukları okumak yerine anne ve babaları gibi tarlada çalışmak zorunda kalıyor. Bu çocuklardan 14 Yaşındaki Yusuf Şimşek, okuyup polis ya da asker olmak istediğini söyledi. Uçsuz bucaksız tarım arazilerine sahip Adana’ya her sene binlerce işçi başka kentlerden geliyor ve tarıma istihdam sağlıyor. Şanlıurfa’dan Adana’ya gelerek tarım sektöründe çalışan tarım işçileri, okul çağındaki çocuklarıyla birlikte yaz kış demeden tarlalarda hasat yapıyor. Tarlalarda kurdukları çadırlarda barınan ve tarım sektörüne ciddi şekilde katkı sağlayan Şanlıurfalı tarım işçileri, çocukları da okula gitmek yerine tarlada çalışıyor. Tarlalarda aileleriyle birlikte çalışan çocuklar ise okumak istediklerini ve hayalleri olduğunu söyledi. "Okusam asker ya da polis olurdum" Ailesiyle birlikte tarlada çalışan çocuklardan Yusuf Şimşek (14), "Okula gitmiyorum. 5 yıl önce okulu bıraktım. Yazmayı biliyorum, okumayı bilmiyorum. Günlük 50-60 lira kazanıyorum. Yaşım büyüdükçe para artacak. Ailecek burada çalışıyoruz. Küçük kardeşim var 4 yaşında. O da okula gitmiyor ama ben büyüyünce okula gidip onu okutacağım. Soğan bitince portakala gideceğiz sonra karpuza gideceğiz. Nerede iş varsa oraya gideceğiz. Okusam ya asker ya polis olurdum. Şimdi tarım işçisi oldum" dedi. "Çocuklar okuma gitmek istiyor" Tarım işçilerinin elçisi Gülçin Hanter, “Çocuklar okula gitmiyorlar. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Çocukları aileler kendileriyle birlikte süründürüp getiriyor. Bu çocuğu çadırda bıraksa suya girer sonrada boğulur. Bizim Çukurova bir iş alanıdır. Çukurova’da tarım işçileri için barınma alanları istiyoruz. Eğitim alanı olsun ve çocukları güvenle bırakabilelim istiyoruz. Bu aileler 4-5 ay daha kalacaklar. Çocuklar okuma gitmek istiyor” ifadelerini kullandı. 9 çocuğuyla birlikte tarlaya çalışmaya gelen Eyüp Yörük, “Çocuklarımla birlikte burada çalışıyoruz. Biz Şanlıurfa’dan buraya geldik. Biz tatildeyiz şuanda. Çadırda kalıyoruz. Çocuklar okula gitmiyor. Göndermek istiyoruz ama gönderemiyoruz. 8 tane çocuğum var gitmiyorlar okula” diye konuştu.
Çanakkale Çanakkale Kara Savaşları’nda broşürle propaganda savaşı Çanakkale Kara Savaşları’nda çetin mücadeleler yaşanırken, her iki taraf bir yandan da broşürlerle propaganda savaşı verdi. Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, "Savaş sırasında özellikle İngilizlerin Osmanlı askerlerine din vurgusu yaparak asıl Müslümanlığı kendilerinin koruduğunu, kendilerinin Müslümanlığın gelişmesi için çaba sarf ettiklerini belirten broşürler attıkları görülmektedir. Özellikle Osmanlı askerlerine eğer teslim olurlarsa çok iyi bir şekilde yaşayacakları, iyi beslenecekleri konusunda propagandalar yapıldığı görülmektedir. Hatta uçaktan atılan propaganda metinlerinde şişman bir İngiliz askeri ile zayıf Osmanlı askerini çizilmiş şekilde gösteren broşürlerle karşı karşıya kalıyoruz" dedi. 109 yıl önce dünya harp tarihine ‘son centilmenler savaşı’ olarak geçen Çanakkale Kara Savaşları’nda Türk ve İngiliz askerleri silahlı mücadelenin yanında propaganda savaşıyla da karşı karşıya kaldı. Savaş sırasında her iki tarafta da sayısız propaganda broşürleri ve yöntemleri kullanıldı. Gelibolu Yarımadası’ndaki şiddetli Çanakkale Kara Savaşları sırasında Türkçe ve İngilizce metinlerin yer aldığı propaganda broşürleri siperlere hem uçaklardan hem de gönüllü askerler tarafından atıldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Kara Savaşları’nda propaganda savaşının askerlere etkilerini anlattı. Çanakkale’de Kara Savaşları’nın 25 Nisan 1915 tarihinde başladığını belirten Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, "Burada özellikle Anzakların buraya gelmesi ile ilgili olarak daha hemen savaş başlar başlamaz İngiltere Krallığı, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan asker almaya karar verdi. Oraya gönderdiği emirnameler çerçevesinde oradaki gençleri askere çağırdı. Bu askere çağırma sırasında özellikle o gençlerin Avrupa’ya gidecekleri ve Avrupa’yı görecekleri, orada yaşayacaklarına da dem vuruldu. Pek çok insan oralar ıssız olduğu için ve oradaki yaşamdan kurtulmak için savaşa gönüllü olarak yazıldılar ve hatta orada tarımsal alanda çalışacak insan konusunda büyük zafiyet çekildi. Anzaklar Mısır’a geldiler, orada eğitim yapmaya başladılar. Bu eğitim sırasında özellikle Doğu’nun ve Osmanlı Cihan Devleti’nin elinde bulunan Şam, Bağdat, Kudüs, İstanbul gibi şehirlerin Doğu’nun gizemli şehirleri olduğu, oradaki yaşam biçimlerinin çok farklı olduğuna vurgu yapılarak, onları cezbedecek şekilde propaganda yapıldığı görülmektedir. 25 Nisan tarihinde Kara Savaşları’nın başlaması ile birlikte Anzak askerleri özellikle ilk önce Mondros‘a geldiler, oradan da Gelibolu Yarımadası‘na sevk edildi. İşte o zaman savaşın gerçek yüzüyle tanışmış oldular. 25 Nisan tarihinde savaşın birinci günü Anzak askerleri çetin bir direnişle karşı karşıya kaldılar. Ve savaş sırasında özellikle propaganda çok dikkat çekici oldu. Bu propaganda içerisinde özellikle cepheye gönderilen dergiler, mecmualar, gazeteler propagandada bir araç olarak kullanılmıştır. Ayrıca savaş sırasında özellikle İngilizlerin Osmanlı askerlerine din vurgusu yaparak asıl Müslümanlığı kendilerinin koruduğunu, kendilerinin Müslümanlığın gelişmesi için çaba sarf ettiklerini belirten broşürler attıkları görülmektedir. Özellikle Osmanlı askerlerine eğer teslim olurlarsa çok iyi bir şekilde yaşayacakları, iyi beslenecekleri konusunda propagandalar yapıldığı görülmektedir. Hatta uçaktan atılan propaganda metinlerinde şişman bir İngiliz askeri ile zayıf Osmanlı askerini çizilmiş şekilde gösteren broşürlerle karşı karşıya kalıyoruz. Türk askerlerinin mesela 2 Mayıs tarihinde yaptıkları taarruz sırasında ceplerinde fındık, fıstık, kuru üzüm gibi kendilerinin aç kalmadığını, hatta bu kadar güzel yiyecekler yediklerini gösteren gıdaları da ceplerine sokarak taarruz yaptıkları görülmektedir” dedi. Çanakkale Savaşları’nda özellikle siper savaşları olduğu dönemde başka askerlerin Türk dilini kullandığını ifade eden Atabay, şöyle devam etti: “Özellikle Ermeni askerlerinden yararlanıldığı görülmektedir. Türkçe’yi kullanarak Türklere seslendikleri, hatta ezan okudukları ve ezan okunuyor diyerek ortaya çıkan Türk askerini özellikle şehit ettikleri görülmektedir. Buna karşılık da Türk askerleri çeşitli hücumlar yaparak özellikle bu propagandayı ortadan kaldırmaya çaba sarf ettiler. Ayrıca o dönemde çıkan çeşitli gazeteler ve broşürler vasıtasıyla da bu propagandaya büyük önem verildiği ve resmi tebliğler yayınlayarak savaş meydanındaki gerçek olayla halkın bilgilendirmesi konusundaki metinler arasında büyük farklılıklar görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu metinler içerisinde Sarıkamış yenilgisi sonrasında ve Erzurum’un düşman işgaline geçmesi konusunda yayınlanan bir tebliğde, Enver Paşa Osmanlı askerinin Erzurum’un doğusundan Erzurum’un batısına geçtiğini belirterek, yeni bir savunma kurulduğunu ifade etmektedir. Halbuki bunun Türkçe karşılığı Erzurum düştü demektir. O yüzden halkı yanıltıcı bilgilerin de yer aldığı bu propaganda sırasında görülmektedir.”