GENEL - 08 Mart 2018 Perşembe 14:00

Kadına şiddete karşı ‘Mutlu Aile Güçlü Türkiye’ projesi

A
A
A
Kadına şiddete karşı ‘Mutlu Aile Güçlü Türkiye’ projesi

Kadına şiddet olaylarının son 7 yılda yüzde bin 400 oranında arttığı belirtildi.

Kadına şiddet olaylarının son 7 yılda yüzde bin 400 oranında arttığı belirtildi. 2017-2018 yılları arasında ise 250’den fazla kadının şiddet gördüğü kişiler tarafından cinayete kurban gittiği ifade edildi.



Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kadına şiddet olaylarına dikkat çeken Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, "Kadına şiddet, toplumun tamamına yapılmış bir şiddettir. Kadına şiddet hiç kimsenin tasvip etmeyeceği, edemeyeceği toplumsal bir sorun haline gelmiştir" dedi.


"2017-2018 yılları arasında 250’den fazla kadın cinayeti işlenmiştir" diyen Ay, kadına yönelik şiddet olaylarını ortadan kaldırmayı amaçlayan ‘Mutlu Aile Güçlü Türkiye’ adıyla yeni bir proje başlatacaklarını söyledi.



Kadına yönelik şiddet istatistikleri hakkında bilgi veren Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay şöyle konuştu: "Şiddet oranları son 7 yılda yüzde 1400, kadın cinayetleri ise son 10 yılda yüzde 400 oranında artmıştır. Her 10 kadından neredeyse 5’i eşinden, birlikte yaşadığı ya da hiç tanımadığı kişilerden fiziksel şiddet görmüştür. 2010 ile 2017 yılları arasında bin 900’den fazla kadın, şiddet gördüğü kişilerce öldürülmüştür. Son bir yılda yani 2017-2018 yılları arasında 250’den fazla kadın cinayeti işlenmiştir".



"Projelerimizle kadına şiddeti ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz"


Kadına şiddeti bitirmeyi amaçlayan projeleri olduğunu ifade eden Ay, "Kadına şiddet, toplumun tamamına yapılmış bir şiddettir. Kadına şiddet hiç kimsenin tasvip etmeyeceği, edemeyeceği toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu sorunun çözümü de toplumun tamamını ilgilendirmektedir. Bir sivil toplum kuruluşu, Temiz Toplum Derneği olarak kadına yönelik şiddet olaylarını ortadan kaldırmak için çeşitli bilgilendirme ve bilinçlendirme etkinliklerinin de yer alacağı ‘Mutlu Aile Güçlü Türkiye’ projemizi yakında başlatacağız. Bu proje ile kadına yönelik şiddet olaylarını azaltmayı ve sona erdirmeyi amaçlıyoruz. İçerisinde panel, konferans, saha çalışmaları, vaka incelemeleri gibi birçok alanda çalışmalarımız olacak. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.