GENEL - 08 Aralık 2016 Perşembe 18:43

Prof. Dr. Öner, PISA raporunu değerlendirdi

A
A
A
Prof. Dr. Öner, PISA raporunu değerlendirdi

Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner, "Türkiye’de fen, matematik ve okuma alanlarında başarı düşük. Çok iyi performans gösterenlerin oranı da çok düşük. Bu durum, ülkemizin geleceği açısından ciddi bir soruna işaret ediyor" dedi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) üç yılda bir gerçekleştirdiği ve öğrencilerin özellikle bilim ve matematik alanında öğrencilerin seviyelerinin ölçüldüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) raporu geçtiğimiz gün açıklandı. OECD tarafından toplam 72 ülke ve ekonomik bölgede, 540 bin 15 yaş grubu öğrencinin “Okuma, matematik, sorun çözme ve fen bilgisi” alanındaki bilgi ve yeteneklerini analiz etmek için yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı Testlerinde Türk öğrencilerin aldığı sonuçlar iyi çıkmadı. 72 ülke arasında 50’nci sırada yer alan Türkiye, geçmiş yıllara oranla sıralamada gerilemiş durumda.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi- Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner PISA testi ve bu testin Türk öğrenciler ve eğitim sistemimiz için anlamını değerlendirdi. PİSA sonuçlarının aslında medyada yer alandan çok daha ayrıntılı bilgiler içerdiğini söyleyen Öner, Türkiye’de fen, matematik ve okuma alanlarında başarının düşük olduğunu belirtti. Çok iyi performans gösterenlerin oranının çok düşük olduğunu ve birkaç alanda çok iyi olanların parmakla gösterilecek kadar az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öner, "Türkiye’de fen, matematik ve okuma alanlarında başarı düşük. Çok iyi performans gösterenlerin oranı da çok düşük; hele birkaç alanda çok iyi olanlar parmakla sayılacak kadar az. Bu durum, ülkemizin geleceği açısından ciddi bir soruna işaret ediyor. Üst düzey bilimsel üretim yapacak insan kaynağını yetiştirmekte zorlanacağımız anlaşılıyor. Tersine, öğrencilerin üçte birinde bütün alanlarda ciddi yetersizlik var" şeklinde konuştu.

Üç öğrenciden biri başarısız
Prof. Dr. Özgür öğrencilerin üçte birinin her üç alanda da başarısız olduğunu söyleyerek, “Her 3 alanda da üst düzey performans gösteren öğrencilerin oranı ülkemizde sadece yüzde 0.1 (binde bir). OECD ülkelerinde elde edilen ortalama yüzde 3.7. Aksine, her üç alanda da başarısız olanların oranı Türkiye’de yüzde 31.2; OECD ortalaması ise yüzde 13, çok parlak öğrencilerimiz çok az, öğrencilerin üçte biri ise her alanda ciddi şekilde başarısız” diye konuştu.

“Çocuklar okuduğunu anlamıyor”
Prof. Dr. Özgür çocukların okuduğunu anlamakta güçlük çektiğini vurgulayarak, “Çocuklar okuduklarını iyi anlayamıyor, tam sayılarla işlem yapamıyor ve basit bir deneyin amacını anlayamıyorlar. Öğrencilerin dörtte biri matematikte en düşük işlem düzeyinin de altında (OECD yüzde 9, AB yüzde 7.5). Okumada, 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 13’ü bir metin içerisinde açıkça ifade edilmiş, karmaşık olmayan, yönlendirildiği bir bilgiyi bulamıyor, bildikleri bir konudaki bir metinin ana fikrini bulamıyor (OECD ortalaması yüzde 6.5). Bu, çok ciddi bir durumdur.
Eğitime öğrenci başına OECD ülkeleri arasında en az para harcayan ülkelerden birisiyiz. Genel ekonomik büyüklüğümüz ise eğitime yansımıyor. Öğrencilerimiz fen kulüplerine vs katılıyor ve mühendis olmak istiyorlar, ancak bu durum fen başarılarına yansımıyor. Sosyoekonomik durum başarıyı etkiliyor, ancak durumu nispeten iyi olanların da başarısı yüksek değil. Avustralya, Kanada, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Kore, Japonya, Litvanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya ve Birleşik Krallık’ta toplumun en fakir çeyreğinde yer alan öğrencilerin ortalama fen başarısı bizde en üst ve avantajlı çeyrekte yer alan öğrencilerin başarısından daha iyi görünüyor.
Bize benzeyen başka ülkeler de var; Meksika bunlardan en öne çıkanı. OECD dışındaki ülkeleri de alırsak, okuma düzeyi olarak Bulgaristan, Uruguay, Romanya, BAE, Kosta Rika, Kolombiya, Karadağ, Katar gibi ülkelerle benzer bir düzeyde yer alıyoruz. Son 3 yıl içerisindeki performans değişimimiz de hiç iyi görünmüyor” şeklinde konuştu.

“Sorun ekonomik değil”
Sorunun ekonomik güçle ilgili olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Özgür, “Diğer bir ilginç istatistik ise ülkenin gelirine göre başarının değerlendirilmesi. Bu analizlere göre, Türkiye OECD ülkelerinde sadece Lüksemburg ve Meksika’dan daha iyi. Yani sorun sadece ülkemizin gelir düzeyi ile ilişkili değil. Diğer ülkeleri ele aldığımız zaman ise Cezayir, Brezilya, Dominik Cumhuriyeti, Lübnan, Trinidad Tobago, Tunus, Birleşik Arap Emirliği’nden daha iyi durumda olduğumuz görülüyor. Ülkenin ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığı zaman fende en başarılı olan 5 ülke Vietnam, Estonya, Japonya, Tayvan ve Finlandiya olarak ortaya çıkıyor. Tabii, ülkenin ekonomik büyüklüğü ile eğitime harcanan kaynaklar da her zaman aynı oranda değil.
Bu arada bir “fen kulübüne” katılım oranı ülkemizde yüzde 21.7 olarak belirtilmiş, bu OECD ortalaması olan yüzde 8.3 oranının ciddi olarak üstünde. Ancak bu kulüp katılımının fen başarısına hiçbir şekilde dönüşmediğini görüyoruz. Yine OECD ülkeleri arasında öğrencilerimizin bildirimine göre doğal olayları bilgisayarda en fazla simüle eden, ekoloji organizasyonlarının web sitelerini en çok ziyaret eden ve bilim, ekoloji gibi konulardaki haberleri ve blogları en fazla takip eden ülkeyiz. Öğrencilerimizin doğru bilgi verdiğini kabul edersek bu veri aslında fen ve bilim ile ilgili olduklarını ancak bunu başarıya çeviremediklerini ve yeterli eğitim almadıklarını düşündürüyor” ifadelerini kullandı.

“İlk, orta ve lise öğretimi sırasında Türkiye’nin öğrenci başına toplam harcaması 32.752 dolar”
Prof. Dr. Öner, şunları kaydetti:
“Bu arada, en üst ve en alt sosyoekonomik düzeyler arasında en belirgin fark olan OECD ülkelerinden olan Meksika’dan sonra en alt sıradayız. Buna karşın, en üst ve en alt sosyoekonomik çeyreklerdeki öğrenciler arasındaki fen başarısı farkı en az Türkiye ve İzlanda’da. Ancak, İzlanda başarılı, biz ise değiliz. Yani, İzlanda sosyoekonomik durumu kötü olanlara da iyi eğitim veriyor, biz ise sosyoekonomik durumu iyi olanlara da kötü eğitim veriyoruz gibi görünüyor. Avustralya, Kanada, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Kore, Japonya, Litvanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya ve Birleşik Krallık’ta toplumun en fakir çeyreğinde yer alan öğrencilerin ortalama fen başarısı bizde en üst ve avantajlı çeyrekte yer alan öğrencilerin başarısından daha iyi görünüyor. Uluslararası bir indeks ile değerlendirildiğinde Türkiye’deki öğrencilerin üçte ikiye yakını en dezavantajlı sosyoekonomik durumda yer alıyor, bu OECD ülkeleri arasında çok yüksek bir oran. Norveç’te ise bu oran sadece yüzde 3.
İlk, orta ve lise öğretimi sırasında Türkiye’nin öğrenci başına toplam harcaması 32.752 dolar olarak belirtilmiş. Bu OECD ülkelerinde Meksika’dan sonra en düşük sayı.”

PİSA sonuçlarının ayrıntıları ise şu şekilde:
“Türkiye’de değerlendirilen öğrencilerin yüzde 1.6’sı okuma, matematik veya fen alanlarının en az birinde üst performans grubunda saptanmış. Üst düzeydeki öğrencilerin oranı çok kötü bir performansa işaret ediyor, çünkü ortalama olarak bizim altımızda yer alan Katar, Trinidad Tobago, Gürcistan, Karadağ, Brezilya, Lübnan gibi ülkelerde üst performans gösteren çocukların oranı daha yüksek. Yani, ülkemizde üst düzeyde bilimsel performans gösterecek çok az sayıda öğrenci yetişiyor. İzlanda, İsrail, Malta gibi ülkelerin ortalama puanları bizden iyi olmakla birlikte çok yukarılarda değil, ancak bu ülkelerde üst performans gösteren öğrencilerin oranı sırasıyla 13.2, 13.9 ve 15.3; yani birçok üst düzey ve ümit vaat eden öğrencileri var. OECD üst düzey öğrenci ortalaması da yüzde 15 civarında.
Fen değerlendirmesine bakarsak, en üst seviye olan 6. seviyede performans gösteren öğrencilerin oranı yüzde 0 (sıfır), 5. seviyede olanların oranı ise yüzde 0.3 (binde 3). 5 ve 6. seviyede olan öğrencilerimizin oranı 2012’de ise yüzde 1.8 olarak saptanmış. Fende seviye 2 ve altında olan öğrencilerin oranı yüzde 44.5. Ortalamalar dikkatle incelendiğinde, ne yazık ki, Japonya’da ortalama fen başarısı gösteren bir öğrencinin Türkiye’de oldukça üst düzey bir öğrenci olacağını görüyoruz. Tersine, bizde en iyi yüzde 5 içerisinde yer alan bir öğrenci OECD ülkelerinin büyük çoğunluğunda sadece vasat bir performans göstermiş oluyor.
Okuma başarısında da benzer bir durum var: , en üst seviye olan 6. seviyede performans gösteren öğrencilerin oranı yüzde 0(sıfır), 5.seviyede olanların oranı ise yüzde 6 (binde 6). Okuma seviyesi 2 ve altında olan öğrencilerin oranı yüzde 40. OECD ülkelerinden sadece Meksika bizden kötü. Türkiye’de en iyi okuyan yüzde 5 içerisinde yer alan bir öğrenci, Yunanistan, Meksika, Şili, Slovak Cumhuriyeti, Litvanya dışındaki hiç bir OECD ülkesinde en iyi yüzde 25’e bile giremiyor.
Matematikte, en üst 6. seviyede performans gösteren öğrencilerin oranı yüzde 0.1 (binde bir), 5. seviyede olanların oranı ise yüzde 1. Matematik seviyesi 2 ve altında olan öğrencilerin oranı yüzde 51.4. Yine Meksika ile birlikte OECD ülkeleri içinde en alt iki sırayı paylaşıyoruz.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa BUÜ Badminton Takımı süper ligde Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Badminton Takımı, Üniversitelerarası Badminton Bölgesel Lig müsabakalarını başarıyla tamamlayarak süper lige yükselme hakkı elde etti. Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin (MAKÜ) ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Üniversitelerarası Badminton Bölgesel Lig" müsabakaları sona erdi. Türkiye’nin 30 farklı üniversitesinden gelen 200’e yakın sporcunun katıldığı turnuvada ilk dört dereceye giren takımlar süper lig bileti aldı. Turnuvada takım halinde ve bireysel olarak mücadele eden BUÜ Badminton Takımı, organizasyona damga vurdu. Takım halinde maç kaybetmeden şampiyon olan takım, ferdi müsabakalar ise kadın ve erkek kategorilerinde aldığı galibiyetlerin ardından kürsüye çıkma başarısı gösterdi. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, turnuvadan başarılı sonuçlarla dönen Badminton Takımı’nı ağırladı. Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramiz Arabacı, Sağlık Kültür Spor Daire Başkanı Mehmet Aydemir, BUÜ Spor Koordinatörü Öğr. Gör. Tuncer Topsaç, Spor Müdürü Mehmet Şerif Arslan ve Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Aygül Akça’nın da hazır bulunduğu ziyarete öğrenciler aldıkları kupa ve madalyalarla katıldı. Gençlerin her anlamda daha üretken, aktif ve donanımlı olmalarını istediklerini vurgulayan Rektör Yılmaz, elde edilen başarının hem üniversite hem de öğrenciler adına kıymetli kazanımlar sağlayacağının altını çizdi. Yönetim olarak spora ve sporcuya desteği sürdüreceklerini de aktaran Yılmaz, başarıların ötürü öğrencileri ve yöneticileri tebrik etti.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.
Yalova Yalova’da bisiklet yolu ağı genişliyor Yalova Belediyesi’nin Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde başlattığı yeni bisiklet ve yürüyüş yolu çalışmaları, Kemer Köprü Caddesi’nden başlayıp 8. sokağa kadar devam edecek olan asfalt ve baskı işlemleri devam ediyor. Yalova Belediyesi, yeni bisiklet ve yürüyüş yolları için çalışmalarını sürdürüyor. Sağlıklı yaşamı ve kent içinde bisiklet kullanımını teşvik etmek amacıyla başlatılan bisiklet yolu projesinde Gaziosmanpaşa Mahallesi’ndeki 8. Sokak’ta asfalt serimi devam ediyor. Toplam 770 metrelik yol güzergâhında çalışmalar, Kemer Köprü Caddesi’nden Gaziosmanpaşa Caddesi’ne kadar devam edecek. Kemer Köprü Caddesi ile Şelale Sokak arasında kalan alanda ise dekoratif aydınlatmalar kullanılarak göze hitap edecek bir çalışmaya imza atılmak isteniyor. Çalışmalarla ilgili bilgi veren belediye yetkilileri, “Bisiklet ve yürüyüş yolu çalışmalarımızda aşınma tabakasının serimi ile baskı işlemleri eş zamanlı olarak devam ediyor. İlk olarak Kemer Köprü Caddesi’nden başlayan çalışmalar, yaklaşık 590 m uzunluğundaki Gaziosmanpaşa Caddesi’ne kadar devam ediyor. Akabinde yaklaşık 180 metre uzunluğundaki 8. Sokak’ta da çalışmalarımızı da kısa sürede tamamlayacağız. Baskı çalışmamızın tamamlanması sonrasında dekoratif boyama asfalt boyama, çizgi çalışmaları, dekoratif aydınlatma ve peyzaj çalışmalarını da tamamlayarak yolumuzu hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız” ifadelerine yer verdi.