SAĞLIK - 18 Ocak 2018 Perşembe 13:59

’’Türkiye aşılama konusunda çok başarılı ülkelerden bir tanesi’’

A
A
A
’’Türkiye aşılama konusunda çok başarılı ülkelerden bir tanesi’’

Prof.

Prof. Dr. Mehmet Vural, Türkiye’nin aşılama konusunda çok başarılı ülkelerden bir tanesi olduğunu belirterek, aşılarda alüminyum çok küçük miktarlarda var olduğunu ve bu miktarın çocuklarda hiçbir zarara neden olmadığını bildiklerini söyledi.



Türk Pediatri Kurumu, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında geleceğin sağlığını etkileyecek en önemli unsurların başında gelen ’Aşı’ ve ’Yenidoğan Tarama Programı’ konusunda bilgilendirme yaptı. Aşının ve yenidoğan tarama programı önemine değinilirken, cıva ile otizm arasındaki ilişki olmadığı ve aşılardaki alüminyumun herhangi bir zarara neden olmadığı konularında açıklamalar yapıldı. Toplantıya Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Vural, Türk Pediatri Kurumu Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Doç. Dr. Ayşe Çiğdem Aktuğlu Zeybek, Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, Prof. Dr. Yücel Taştan, Prof. Dr. Tufan Kutlu, Prof. Dr. Ayşe Güler Eroğlu ve çok sayıda basın mensubu katıldı.



’’Aşı gerçekten tıbbın, insan hayatına soktuğu çok önemli bir gelişmedir’’


Aşının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Mehmet Vural, ’’Aşı gerçekten tıbbın, insan hayatına soktuğu çok önemli bir gelişmedir. Bu bilimsel bir veridir. Aşılar sayesinde hayatlar uzadı. Bunun için bu aşıların mutlak yaptırılması gerekiyor. Türkiye bu konuda çok iyi durumda. Sağlık Bakanlığı’nın çok iyi programı var. Çok geniz aşılama şeması var. Türkiye aşılama konusunda çok başarılı ülkelerden bir tanesi. Son zamanlarda bir takım aşı karşılarıyla; bu halkımız arasında da olabiliyor, bir takım bilim insanları arasında da ortaya çıkabiliyor. Bu işten yavaş yavaş bir geriye gidiş başladı. Bu tehlikeli bir gidiş. Kızamık aşısı yaptırmadığı için geçtiğimiz senelerde İsviçre’de kızamık salgını ortaya çıktı. Yine ABD’de ve Romanya’da kızamık salgınları ortaya çıkı. Çocuk felci 1998 yılından beri ülkemizde yok. Bu süre sonra bu aşılar yaptırılmadığı takdirde çocuk felci tekrardan ortaya çıkacaktır. Bir takım hastalıklardan kurtulmuşken ve bunun mutluluğunu yaşarken, tekrardan geriye döneceğiz. Onun için bu aşıların çok büyük oranlarda çocuklarımıza yapılması gerekiyor. Aşılama ile sadece çocuğunuzu korumuyorsunuz aslında toplumsal dayanışmaya katkıda bulunuyorsunuz. Çünkü toplumu da aşıma ile koruyorsunuz’’ dedi.



’’Alüminyum serumda da var, aşıya karşı olan kişilerde bu serumu kullanıyorlar’’


Aşılardaki alüminyum konusunda tartışmalara cevap veren Prof. Dr. Vural, ’’Aşılarda alüminyum çok küçük miktarlarda var. Bu miktarın çocuklarda hiçbir zarara neden olmadığını biliyoruz. Alüminyum sadece aşılarda yok, başka diğer ilaçlarda da var. Alüminyum serumda da var. Bu serumları biz çok sık kullanıyoruz. Aşıya karşı olan kişilerde bu serumu kullanıyorlar. Kendilerine ve çocuklarına serum taktırıyorlar. O zaman alüminyum var diye hayati bir durumda da serum taktırmayacağız. Onun için bir takım durumlara karşı çıkarken bilimsel veriler yapmamız gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.



’’Yüzde 99’lara yakın çocuklarımız topuk kanı ile takip ediliyor’’


Türkiye’nin topuk kanında da çok başarılı bir durumda olduğu ifade eden, ’’Yoğun çabalar gösterilmesi nedeniyle yüzde 99’lara yakın çocuklarımız, topuk kanı ile takip ediliyor ve hastalıkları teşhis edilmeye çalışılıyor. Türkiye 4 hastalık bakılıyor ve çok başarılı şekilde bakılıyor. Bu hastalıklar tanısı çok rahat konulan ve ucuza tedavi edilen hastalıklar’’diye konuştu.



’’Aşılar, insanoğlunun hastalıklarla olan savaşında en önemli kazanımlarıdır’’


Aşının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, ’’Aşılar çocuklar için o kadar çok önemli ki; benim bunu bu çağda anlatıyor olma çok utanç verici bir şey. Aşılar, insanoğlunun hastalıklarla olan savaşında en önemli kazanımlarıdır. Aşılar sayesinde çocuklarımız ya da toplumu tehdit eden pek çok hastalık ciddi anlamda azalmıştır hatta bazıları silinmiştir. Çiçek hastalığı 1977’den beri artık yok. Türkiye, 1998’den beri çocuk felcinin olmadığı bir ülke. Bizim asistanlarımız kızamık göremeden yetişiyorlar. Çocuk felci, kızamık, difteri ve yenidoğan tetanozunu görmüyorlar. Bu saydığım hastalıkların her biri çocuklar için ölümcül olabilen ve sakat kalmasına yol açabilen ciddi hastalıklardır. Sırf aşılama sayesinde ülkemizde çocukları bu hastalıklardan koruyabiliyoruz. Hatta menenjit o kadar azaldık ki; eskiden enfeksiyon servisinde çalışırken günde 2-3 tane menenjitli çocuk yatırırdık. Şimdi ayda bir tane yatıramıyoruz ya da öğrenciye gösterecek menenjit bulamıyoruz. Bütün bunlar herhalde aşının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor diye düşünüyorum’’ açıklamasında bulundu.



’’Yapılan bütün çalışmalar aşıların içindeki cıva ile otizm arasında ilişki olmadığını bize gösteriyor’’


Cıva ile otizm hastalığını konusundaki tartışmalara değinen Prof. Dr. Çokuğraş, ’’ Bu tartışma çok yeni bir şey değil. 1998 tarihlerinde çıkan bir yayın vardı, ve bu yayın sonra geri alındı. Bunun olmadığı gösterildi. Bu tarihten itibaren yapılan bütün çalışmalar otizm ve cıva arasında bir ilişki olamadığını gösteriyor. Buna rağmen insanların kafasında soru işareti olmasın diye bizim ülkemizde bütün aşılar cıvasız. Epeydir böyle. Peki otizm sayısında bir azalma oldu mu? Hayır olmadı. Buda doğrudan ikisi arasında bir ilişki olmadığını gösteriyor. Yapılan bütün çalışmalar aşıların içindeki cıva ile otizm arasında olmadığını bize gösteriyor’’ şeklinde konuştu.



Tarama programının öneminden bahseden Doç. Dr. Ayşe Çiğdem Aktuğlu Zeybek, ’’Hastalıkların erken tanı ve tedavisi için uygulanan yöntemlerdir. Yenidoğan taramaları dediğimiz zaman yenidoğan döneminde tanı koyabildiğimiz ve tedaviye başladığımız hastalıklardan bahsediyoruz. Bütün dünyada ufak ya da fazla hastalık taranmaktadır. Bütün hastalıklar tarama programının içine giremez. Ancak erken tanınmaları ve tedavi edilmeleri mümkünse ve toplumu tarayabileceğiniz yöntem varsa tarama programına alabilirsiniz. Aklımıza gelen bütün hastalıklar tarama programının içine girmez. Türkiye’de akraba evlilikleri etkisiyle doğumsal metabolizma bozuklukları çok sık görünür. Bu nedenle belli hastalıklar Sağlık Bakanlığı’nın inanılmaz katkılarıyla Türkiye’de doğan bütün yenidoğanları tarama programı kapsamı içine almaya çalışmaktadır. Tarama programı konusunda farkındalığın çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda belki bizim de hatalarımız var. Belki hastalıkları çok iyi anlatamıyoruz. Çok fazla sesimizi duyuramıyoruz. Çünkü sayımız çok fazla değil’’ dedi.



’’Tarama konunda çok güzel yasalarımız var’’


Tarama konusundaki yasalara vurgu yapan Doç. Dr. Zeybek, ’’Aslında çok güzel düzenlemelerimiz var. Taramayı geç almak neredeyse suç durumunda. Yani siz, bir hastanın tanısını geciktirecek olursanız, aile hekimi olarak zamanında tarama testini almazsam o çocuğun hastalığı varsa ve bir takım komplikasyonlar ortaya çıkmışsa ben suçlu duruma düşerim. Ama burada bir takım başka düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bir taraftan da tedaviyi reddetme hakkınız var. Kendinizin tedavi reddetme hakkınız var. Bunu çocuklara uyguladığınız zaman ve ben çocuğumun tedavisini reddedersem; tedavi edilse de olur, tedavi edilmese de olur olan hastalıklar için kullanmıyorum bu sözlerimi. Bu tedavi edilebilir ve önlenebilir hastalıklar için söz konusudur. O zaman çocuk herhangi bir zeka özrü olmadan, herhangi bir bulgusu olmadan yaşama hakkını elinden almış oluruz’’ ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır DTSO’da “Gençlerin Dijital Sektörlerde İstihdamın Artırılması Projesi” düzenlenen etkinlikle başladı Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Bilim Eğitim Vakfı bünyesinde yürütülen AB destekli "Gençlerin Dijital Sektörlerde İstihdamının Arttırılması Projesi" açılışı düzenlenen etkinlikle gerçekleştirildi. Diyarbakır Gastro İnovasyon Merkezin’de düzenlenen DTSO Başkanı Mehmet Kaya, DTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Kamu Kuruluş Temsilcileri ve Sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan DTSO Başkanı Kaya, "Ticaret ve Sanayi Odası olarak kentte işletmelerin büyümesi, yeni girişimlerin kurulması ve daha katma değerli üretim ve hizmet sunumu için insan kaynağının oldukça önemlidir. Bu nedenle kendi kurduğumuz merkezlerde gençlere ve kadınlara yönelik çalışmalara son yıllarda öncelik vermeye başladık” dedi. “Ekonomimiz için oldukça önemli bir avantaj olan gençlerimizin ve kadınlarımızın işgücüne katılımının düşük olması en temel sorunlarımızdan biri” diyen Kaya, “Gençlerimiz iş bulmakta zorlanıyor. İşletmelerimiz de son yıllarda artan bir şekilde çalışan bulmakta zorlanıyor. Bunun nedenlerine odaklanmak, çözümler üretmek ve projeler geliştirmek önceliğimiz oldu. Bu kapsamda da Diyarbakır Sanayi Mektebi başta olmak üzere merkezlerimiz bünyesinde eğitimler, farkındalık çalışmaları, etkinlikler düzenliyoruz. Şimdi de işletmeler tarafında eşleştirme, gençler ile bir araya getirmeye odaklanmaya başlayacağız” ifadelerinde bulundu. Genç nüfusun kalıcı işsiz olması, ev genci denilen, görünmeyen, iş aramayan gençlerin sayısında artışın kent için önemli toplumsal ve ekonomik sorunlar barındırdığına değinen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelecek dönemde en çok eğilmemiz ve üzerinde durmamız gereken hususun gençlerimizin iyi eğitim alması, eğitimlerden sonra desteklenmesi ve istihdama aktif ve sürdürülebilir bir şekilde katılması olmalı. Elbette bu sadece oda olarak bizim işimiz değil ve tek başımıza da yapabileceğimiz bir husus değil. Biz iki yıldır farklı işbirlikleri ile bu alanda çalışıyoruz ve hem gençlerin hem de işletmelerin karşılaştıkları sorunları kısıtları daha iyi görüyoruz. Şimdi tüm STK’larımızın ilgili kurumlarımızın ve yerel yönetimlerimizin bu soruna birlikte daha çok odaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün aldığımız hibe desteği ile başlattığımız çalışmaları sizlerle paylaştık. Bunları yaparken de yerelde işbirlikleri sağladık. Ben proje süresince işbirliği sağladığımız İŞ-KUR Müdürlüğümüze, Milli Eğitim Müdürlüğümüze, Yenişehir Halk Eğitim Müdürlüğüne, Karacadağ Kalkınma Ajansına, Gençlik ve Değişim Derneğine çok teşekkür ediyorum." Daha sonra konuşan DTSO Bilim Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Faruk Korkmaz, “Genç nüfusumuz ilimiz ekonomisi için en önemli avantajlardan biri. Ancak gençler sürdürülebilir bir şekilde istihdama katılamıyor ve iş aramaktan vazgeçiyor. Bu sorunun çok fazla nedeni var elbette. Önemli yapısal sorunlarımız da var. Ancak yerelde çözümler üretilmesi ve yerel dinamiklerin bu sorunu sahiplenmesi oldukça önemlidir. Diyarbakır Sanayi Mektebi’ni 2019 yılında açtık. Önceleri yaygın nitelikli eğitimler ile başladık. KOBİ’ler, çalışanlar, kadın girişimciler için 100’ün üzerinde eğitim düzenledik ve yaklaşık 5 bin kişiye ulaştık. 1,5 yıldır eğitimde, istihdamda ve mesleki eğitimde olmayan gençlere yönelik çalışma yapıyoruz. Moda tasarım, aşçı yardımcılığı, barista, yazılım dilleri gibi eğitimler düzenledik ve sonrasında da işletmeler ile nasıl eşleştirebileceğimize bakmaya başladık. Sanayi Mektebi’nde düzenlediğimiz eğitimleri, İŞ-KUR İl Müdürlüğü, Milli İl Eğitim Müdürlüğü, Karacadağ Kalkınma Ajansı, Yenişehir Halk Eğitim Merkezi, Gençlik Değişim Derneği ile yapıyoruz. Şu an Sanayi Mektebinde animasyon, web tasarım, kısa film ve grafik tasarım eğitimlerimiz var” şeklinde konuştu.
İstanbul Bakan Yerlikaya: "Beraberliğimize, kim yan bakıyorsa biz de onlara düz bakacak değiliz” İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “İstanbul’un Huzuru, Büyükçekmece’nin Huzuru İftar Buluşması” programına katıldı. Yerlikaya, "Son çırpınışlarını gördüğümüz başta bölücü terör örgütü olmak üzere FETÖ, DHKP-C, MLKP, yani bizim birliğimize, beraberliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kim yan bakıyorsa biz de onlara düz bakacak değiliz” dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “İstanbul’un Huzuru, Büyükçekmece’nin Huzuru İftar Buluşması” programına katıldı. Esenyurt Gökevler Mahallesi’nde bulunan bir otelin davet salonunda düzenlenen programa Bakan Yerlikaya’nın yanı sıra AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, AK Parti Büyükçekmece Belediye Başkan Adayı Recep Erol, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar, dernek temsilcileri katıldı. Programda Kuran’ı Kerim Tilaveti okunmasının ardından iftar yapıldı. Programda konuşan Bakan Yerlikaya, “Biz seçimin huzur ve güven ortamında olmasından sorumluyuz. Yol arkadaşlarım ile beraber inandığımız hizmetin tecelli etmesi ile ilgili sizlerin karşısında gelip bunları anlatıyoruz. Birileri bundan huzursuz oluyor. Onları huzursuz etmeye de Allah’ın izniyle devam edeceğiz. 14-28 Mayıs seçimini nasıl huzur ve güven ortamında yaptıysak Allah’ın izniyle İçişleri Bakanlığı 600 bin mesai arkadaşımızla bu huzuru da güveni de en güzel şekilde sağlayacağımıza da inancımız tam” dedi. “Bizim birliğimize, beraberliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kim yan bakıyorsa biz de onlara düz bakacak değiliz” Terörle mücadelede yapılan faaliyetlerle ilgili konuşan Yerlikaya, “Göreve geldiğimiz ilk andan itibaren 40 yıldan beri mücadele ettiğimiz ve artık son çırpınışlarını gördüğümüz başta bölücü terör örgütü olmak üzere FETÖ, DHKP-C, MLKP, yani bizim birliğimize, beraberliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kim yan bakıyorsa Cumhurbaşkanımızdan ve sizlerden almış olduğumuz cesaretle biz de onlara düz bakacak değiliz. Geldiğimiz ilk günden beri istikametimiz, adımlarımız, hukuk, insan hakları dedik ve aynı o şekilde devam ediyoruz ama devletin ve milletin iradesinden daha büyük bir güç yoktur. Biz hükümet ve devlet olarak azim ve kararlılıkla bu tüm terör örgütleri ile ilgili 10 aydan beri ve 21 yıldan beri yaptığımız ve hep üzerine katlayarak gitmiş olduğumuz başarıları Allah’ın izniyle artarak devam ettiriyoruz. Organize suç örgütleri ile mücadele ediyoruz. Bunlar şehir eşkıyaları yani suç işlemekte kibirlenenler. Taptıkları tek şey para. Arkadaşlarıma ‘Şehirde vatandaşlarımızın bildiği, hissettiği bir organize suç örgütü var ve halen siz bunlarla ilgili fiziki, teknik takip, planlı projeli bir iş yapmazsanız sizi orada durdurmam’ diyorum. Benim arkadaşlarım, mülki idare amirleri, illerde valilerimiz, emniyet, jandarma, savcılıklar hep beraber öyle bir uyum içerisinde çalışıyoruz ki 4 Hazirandan bugüne 421 yerel, bölgesel, ulusal, çapta organize suç örgütünü çökerttik götürüp adalete teslim ettik” ifadelerini kullandı. “Huzur yerelden başlar diyoruz" Uyuşturucu ile mücadeleyle ilgili yapılan faaliyetleri de anlatan Bakan Yerlikaya, “Huzur yerelden başlar diyoruz. Bizler polis, jandarma, sahil güvenlik, istihbarat ile beraber suçun her türlüsü ile uğraşıyoruz. İki görevim var benim: Önlemek, yakalamak. Suç işlenmesini önlemek için sahaya iyi basmam lazım. Teknolojiyi kullanmam lazım. İstanbul ve Büyükşehirleri kamera ile donatmam lazım. Sayıyı artırmam lazım. Bunları yapıyoruz. Daha 3 ay evvel İstanbul’a 7 bin polis, 1800’e yakın araç verdik. Günlük trafik devriye sayısı 395 idi. Şu anda bin 296. Şimdilik ve daha bunları artıracağım. Asayiş devriyesi bin 200 küsur idi. 2 bin 400’e çıktı. Evden hırsızlık 2024 Ocak, Şubat, Mart ayında 75 gün günlük Türkiye ortalaması 98’dir. 1 yıl önce 2023’teki ilk 75 günde 162 idi. Çünkü benim polisim öyle bir heyecanla çalışıyor ki. Onlarla gördüğünüz yerde öz çekim yapın. Sözde en büyük baronundan sokaktaki torbacıya varıncaya kadar 10 ayda 120 tona yakın yakaladık. Günlük sahayı çok iyi takip ediyoruz. Sizden yardım istiyorum. Duyduğunuz gördüğünüz, bildiğiniz, hissettiğiniz uyuşturucu temini satışı veya kullanışı ile ilgili bir mesele varsa rica ediyorum. 112’yi arayın çünkü NARVAS diye bir yazılım sistemimiz var ve 3 yıldan beri çalışıyor. Bunun mucidi İstanbul Narkotik Şube. Gelen telefonları tek tek kaydediyoruz. Gördüklerinizi söyleyin bu seferberlik ruhuyla yapılabilecek bir mücadele” diye konuştu. Konuşmasının devamında Bakan Yerlikaya, “Belediye başkanlığı şehrin gelişmesi, güzelleşmesi hemşehrilerin tüm ortak ihtiyaçlarının emanet edildiği emin kişi demektir. Sizin içinizden burayı bilen yukarıya çıktıktan sonra sizi tanımayacak olan değil, kibir yapacak olan da değil, makam verildiği zaman daha tevazu, indiği zamanda çıktığı zamanda aynı duruşta olan birisi. Takım oyunu oynayacak. Teşhisi doğru yapıp tedavisini doğru yapacak. Yaptığı zaman ben ben demeyecek. Biz yaptık diyecek. İyi ki varsınız diyecek. Muhtarlarımıza STK’larımıza hangi vilayetten buraya geldi ve artık Büyükçekmece nüfusuna kayıtlıysa ister 50 yıl önce, ister dün sabah sen benim hemşerimsin sen benim kardeşimsin kucaklaşmasını yapacak. Bizim kardeşimiz Recep Erol tam da böyle birisi” dedi.
Muş Muş Valisi Çakır, üs bölgesinde askerlerle iftar yaptı Muş Valisi Avni Çakır, Şehit Jandarma Üsteğmen İsmail Moray Üs Bölgesi’nde görev yapan askerlerle iftar yaptı. Muş-Diyarbakır karayolunun 35 kilometresindeki Şehit Jandarma Üsteğmen İsmail Moray Üs Bölgesine gelen Vali Çakır, askerlerle bir araya gelerek iftarını açtı. Vali Çakır, askerlere hitaben yaptığı konuşmada zorlu şartlarda kutsal bir görev ifa ettiklerini belirterek, "Her gün iftar soframızı, ramazanın bereketine uygun bir şekilde sizin gibi kahramanlarımızla, vatandaşlarımız ve öğrencilerimize beraber paylaşmaya gayret ediyoruz. Bu akşam da Moray üs bölgesindeyiz. Şehir merkezinde kar yok. Ama üs bölgesinde bir metre yaklaşan kar örtüsü var. Ne kadar güç şartlarda çalıştığınızı bir kez daha gördük. Zorlu şartlarda görev yaptığınıza şahitlik ederek bir kez daha sizlerle gurur duyduk. Hafta sonu yapılacak yerel seçimler de sizlerin üstün görev anlayışınızla huzur ve güven içerisinde geçmesi için desteğiniz çok önemli. Vatandaşımızın güven ortamını hafta sonu sağlayacağız. Çok zor şartlarda kutsal bir görev ifa ediyorsunuz. Sizlerin bu ramazanda görev şartlarınızı, zorluğunu daha da arttığında farkındayız. O yüzden sizlere tekrar tekrar vatanımız, milletimiz, devletimiz adına teşekkür ediyorum. Hepinizin oruçlarını Allah kabul etsin. Hepinize bundan sonraki yaşantınızda sağlık, mutluluk ve başarı dolu hayırlı günler diliyorum" dedi. İftar programına İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Kasım Ermiş ve İl Emniyet Müdürü Serkan Karaman katıldı.