ASAYİŞ - 12 Aralık 2017 Salı 10:44

Ay yıldızlı kolye ile gözünü çıkardılar

A
A
A
Ay yıldızlı kolye ile gözünü çıkardılar

İzmir’in Konak ilesinde, otobüs durağında bekleyen Yunus Tuaç ve Anıl Kurt’tan sigara isteyen 2 şahıs daha sonra iddiaya göre ay yıldızlı kolyeyi bahane ederek saldırdı.

İzmir’in Konak ilesinde, otobüs durağında bekleyen Yunus Tuaç ve Anıl Kurt’tan sigara isteyen 2 şahıs daha sonra iddiaya göre ay yıldızlı kolyeyi bahane ederek saldırdı. Saldırganlardan biri Tuaç’ın boynundaki kolyeyi koparıp gözüne sapladı. Olayı soruşturan savcı, hazırladığı iddianamede kolyeyi silah olarak sayarken, her iki tarafa da ’karşılıklı hakaret’, ’basit yaralama’ ve ’yaralama’ suçundan dava açtı. Tuaç’ın avukatı Hasan Bülent Güvençalan, dosyanın hazırlık safhasında büyük bir eksikliğin olduğunu ileri sürerek, "Savcılık aşamasındayken olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış, bu bakımdan hiç değerlendirme yapılmamıştır" dedi.


Davaya konu olay, 12 Nisan 2015 tarihinde, Halkapınar otobüs duraklarında meydana geldi. Olayı soruşturan cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianameye göre arkadaş olan Yunus Tuaç (22) ve Anıl Kurt (24) otobüs durağında otobüs beklerken yanlarına gelen Muhammet İ. (24) ile arkadaşı Haluk D. (24), Tuaç ve Kurt’tan sigara istedi. Sigaralarının kalmadığını belirten Yunus Tuaç ve Anıl Kurt ile sigara isteyen Muhammet İ. ve Haluk D. tartışmaya başladı. Tartışma büyüyerek kavgaya döndü. Yunus Tuaç’ın boynunda olan ay yıldızlı kolyeyi koparan Haluk D., Tuaç’ın gözüne soktu. Orada bulunan otobüs şoförlerinin araya girmesi ile kavga ayrıldı. Savcı hazırladığı iddianamede kolyenin silah olarak kullandığını belirtirken, karşılıklı birbirlerini darp eden 2 grup arkadaşa; ’karşılıklı hakaret’, ’basit yaralama’ ve ’yaralama’ suçundan dava açtı. Dava, İzmir 15 Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılıp görülmeye başlandı.



Kavga ’ay yıldızlı’ kolyeden başladı iddiası


Arkadaşı ile birlikte durakta otobüs beklediğini belirten Yunus Tuaç, "O sırada tanımadığımız iki kişi geldi. Ben durakta oturuyorum, telefonumla oyalanıyordum. Arkadaşım ayaktaydı ona yaklaştılar, dediler ki ’bir sigara alabilir miyim?’ Arkadaşım ’yok kullanmıyorum’ dedi. Bunlar gitti, uzaklaştı. O sıra ben kalktım oturduğum banktan. Arkadaşımın yanına gittim. Birbirimizle uğraşmaya ve şakalaşmaya başladık. O sıra biri geldi bana bakmaya başladı. Ben arkadaşımla göz göze geldim, sonra boynumdaki ay yıldız kolyeyi göstererek ’çıkar lan onu’ dedi. Sonra ’bütün Türkleri şöyle yapacağız’ diye hakaret ederek Türk milletine küfür etmeye başladı. O sıra kolyeye doğru elini uzattı, kolyeyi kopardı. Arkadaş da yanımdaydı, o ittirdi ilk önce, o sıra arbede başladı. Yaklaşık bir 10 dakika boyunca öyle birbirimizle kavga ettik. Sonra ben bir köşeye çekildim. Biri arkadaşımı tuttu, 2 kişilerdi biri boşta kalınca ben ne oluyor diye kafamı çevirince, çevirir çevirmez gözüme kolyeyi sapladı. Ondan sonra ben anlamadım ne olduğunu, bir şeyin gözüme saplandığını fark ettim. Sonra bir 5 dakika daha böyle devam ettik. Ondan sonra iyice ben halsizleştim. Arkadaşım geldi yanıma ne oldu diye derken o sıra beni sırtlar gibi tuttu. Şoförlerin durduğu yere doğru götürmeye başladı. Arada 50-60 metre var. Ondan sonra bunlar kemerlerini çıkararak arkadaşıma vurmaya başladı. Küfürler ederek aydınlığa geldiğimiz zaman kafamı çevirdiğimde benim gözümün dışarıda olduğunu fark ettikleri zaman, bunlar uzaklaştılar. Tabi bunlar durağa giderken sayıları 6-7’ye çıktı. Şoförler falan biraz yardım etti. O sıra ambulansları aradık, ambulans geldi Ege Üniversitesine kaldırdılar. Orada stajyer doktorlardan biri, ’bu göz artık tedavi edemeyeceğimiz boyuta gelmiş, bu gözü alacağız’ dediler. Sabah hoca geldi, ’ameliyata girmeden ben bir şey diyemeyeceğim’ dedi. Ameliyata girdim 2 buçuk saat dikiş attılar gözün iç kısmına göz bebeğine ondan sonra, ’bekleyeceğiz, eğer randıman alırsak bir şey yapmayacağız. Bir şey yapmaya başlarsa ikinci bir ameliyata gireriz’ dediler" dedi.



Askerde çürük aldı


Olaydan yaklaşık 6 ay sonra askere gittiğini belirten Yunus Tuaç, "Sivas’ ta komutanlarımın gözümü fark etmesi üzerine Ankara Gülhane Tıp Akademisine gönderdiler. Oradan Amasya Merzifon‘a gönderdiler. Merzifon’dan sonra, sağ gözümün görmemesi sebebiyle çürük verdiler. Askerliğim 1 ayda bitti. Tekrar Ege Üniversitesi Hastanesine döndüm, orada hocayla konuştum. Hoca, ’bu göz için artık yapacak bir şeyimiz yok. Bu gözü kurtaramayız’ dedi. O sıra protez düşünürsen yardımcı olabilirim dediler. 3 ay sonraya randevu verdiler, 3 ay sonra gittiğimde 4 - 5 gün hastanede yattım. Sağ gözümü tamamen alıp içeriye plastik bir parça yerleştirdiler. Oradan çıktığımda tekrardan gidip protez göz yaptırdım" diye konuştu.



"Olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış"


Dosyanın hazırlık safhasından büyük bir eksikliğin olduğunu belirten Yunus Tuaç’ın avukatı Hasan Bülent Güvençalan, "Savcılık aşamasındayken olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış, bu bakımdan hiç değerlendirme yapılmamıştır. Sanıkların Facebook sayfaları, terör örgütünün övücü yazılarla, resimlerle dolu. Ayrıca kendi mahalleleri kendi çevreleri gibi bu terör örgütü sempatizanı oldukları, hatta militan aşamasında eylemlerde bulundukları da ayırt edilebilecek bir noktada. Savcılık olaya bu şekilde hiç yaklaşmamış sadece basit bir yaralama olarak değerlendirmiş. Bu da dosyanın en baştan itibaren yanlış mecraya yönlendirilmesine sebep olmuştur. Müvekkilim sadece ay yıldız kolye takması sebebiyle bu saldırıya uğradığı çok açık ortadadır. Bu ay yıldız kolye zaten gözüne saplanıyor, bu nedenle uzuv kaybına yol açıyor. Şu an gözünü tamamen kullanamayacak durumdadır. Bu aşamalarda buna dikkat edilmediği için yargı bunu basit bir müdahaleyle giderilemeyecek bir yaralama olarak bahsetmektedir. Bu konuda biz mahkemede gerekli taleplerimizde bulunduk. Olayın terör suçu kapsamına girdiğini, bu fiili işleyen kişilerin terör örgütü üyesi olduklarını, eylem sırasında bir terör örgütünün ismini kullanarak kişiler üstünde baskı ve terör oluşturmaya çalıştıklarını, aynı zamanda kendi etnik kimliklerini de ön plana çıkararak bu sayede de karşı taraf üzerinde baskı kurmak istediklerini çok açık olarak belirttik. Mahkeme de bu sırada karar aşamasındadır. Talebimiz devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.