GENEL - 18 Aralık 2017 Pazartesi 17:18

Berger: “Mülteciler konusunda Türkiye ile hemfikiriz”

A
A
A
Berger: “Mülteciler konusunda Türkiye ile hemfikiriz”

AB Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Türkiye ile AB’nin mülteciler konusunda hemfikir olduğunu ve bir neslin kaybolmasına göz yummayacaklarını belirterek, mültecilere ev sahipliği yapan toplumlara destek verilmesi gerektiğine işaret etti.

AB Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Türkiye ile AB’nin mülteciler konusunda hemfikir olduğunu ve bir neslin kaybolmasına göz yummayacaklarını belirterek, mültecilere ev sahipliği yapan toplumlara destek verilmesi gerektiğine işaret etti.


Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ercan Çelik ile birlikte öğrencilerle buluştu. AB ile Türkiye arasındaki iş birliği çalışmalarında eğitimin de önemli noktada yer aldığını belirten Büyükelçi Berger, “AB’nin yürütmekte olduğu en başarılı programlardan biri de Erasmus + programıdır. Brüksel’de bütçe görüşmeleri yapılırken, nereye ne kadar para aktarılması konusunda bu sene Erasmus + programına daha fazla para aktarılması kararlaştırdı. Bu programdan düne kadar yaklaşık 2 milyon öğrenci yararlandı, 500 binden fazla öğrenci bu program çerçevesinde AB ülkelerine ziyarette bulundu. Erasmus + yalnızca öğrencilerin değil mesleki eğitim almak isteyenlerin yararlanabildiği, araştırma yapmak isteyenlerin, firmaların, akademisyenlerin, STK’ların yararlanabildikleri bir program” dedi.


Bilim ve araştırma alanında da yürütmekte oldukları bir program olduğuna değinen Christian Berger, bu program ile de araştırma enstitülerinin ve şirketlerin aynı alanlarda bir araya gelip çalışmasına imkan sağlandığını ifade etti.



“İslam karşıtlığıyla baş etmenin yolu diyalog kurabilmek”


İletişim kanallarının açık tutulması için yalnızca diplomat ve iş çevreleri ile değil üniversitelerle de iş birliğinin önemli olduğuna işaret eden Berger, “Kendi deneyiminde yola çıkarak net bir şekilde söyleyebilirim ki zaman zaman yaşanılan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, sorunu olsun bütün bunlarla baş edebilmenin yolu da aslında ilaç diyebileceğimiz şey; iletişimde olmak, diyalog kurabilmek diye düşünüyorum” dedi.



“Suriyelilerle ilgili siyasi çözüm bulunması en önemli olanı”


Mültecilerle ilgili olarak Türkiye ile yürütülen önemli iş birliği alanlarından birinin de sosyal hizmetler, eğitim desteği olduğunu dile getiren Büyükelçi Berger, “Suriye krizinde siyasi çözüm bulunabilmesi için birlikte çalışılması en önemli olanı. Sorunun kökünde yatan nedenleri ortadan kaldırmak amacıyla insani yardım, eğitim desteğinin kriz mağdurlarına sunulması büyük önem taşıyor. Bu noktada da özellikle siyasi düzeyde Türkiye-Avrupa Birliği arasındaki ilişkinin son derece iyi düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan, bütün bunlar ülkelerini terk etmek zorunda kalmış göçmenlere yeni bir gelecek sunmanın önemsiz olduğu anlamına gelmiyor, bunlar da aynı şekilde önemini koruyor. Bu çalışmalar da aslında bakarsanız Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğümüz iş birliği çalışmalarının kilometre taşını teşkil ediyor. Bizim bu çerçevede sağladığımız desteğin amaçlarından biri Suriyelilere ve diğer ülkelerden gelen mültecilere destek olunmasıdır. İkincisi ise bu mültecilere ev sahipliği yapan toplumlara destek verilmesidir. Ülkenin birçok yerinde aynı anda hizmet verebilmek amacıyla ikili sistemden üçlü sisteme geçmek zorunda kaldılar. Bu amaçla da küçük de olsa sağlayabildiğimiz katkılardan bir tanesi de ev sahibi toplumların omuzundaki ağır yükün bir nebze hafifletilmesi, 100’e kadar okul inşa edilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda yürütmekte olduğumuz programın bir parçası olarak öğretmenlere hem Arapça hem Türkçe olmak üzere dil eğitimi, eğitimler veriliyor” diye konuştu.



“Mülteciler konusunda Türkiye ile hemfikiriz”


Mülteciler konusunda Türkiye ile aynı görüşte olduklarını dile getiren Christian Berger, “Tabi ki gelişmelerin nasıl ilerleyeceğini hep birlikte göreceğiz. Türkiye ve AB’nin hemfikir olduğu bir konu var. O da bir neslin kaybolmasına göz yummayacağımız; çocukların, gençlerin beklentileri, geleceğe dair umutlarını ellerinden alamayacağımız konusunda hemfikiriz. Sizin üniversiteniz gibi bu anlamda üniversitelerin önemli rol oynadığını düşünüyorum. Bu anlamda önümüzdeki günlerde iş birliği çalışmalarının devam etmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.



“Türkiye AB diyalog alanlarının gelişmesi için önemli”


Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ercan Çelik ise üniversitenin AB ile bilimsel çalışmalar karşısında ulusal ve uluslararası çekim merkezi haline geldiğini belirterek, “Üniversitemiz 20 yıla yakın süredir AB ile ilişkilerine dair eğitim, öğretim, araştırma, seminer, konferans çalışmalarını sürdürmektedir. Bu toplantılar artarak devam edecek. Farklı ülkelerle bu şekilde ciddi çalışmalar yapmak istiyoruz. Türkiye ile AB arasında diyalog alanlarının geliştirilmesi ve iş birliği yapılması açısından bu toplantıyı fırsat olarak görüyoruz” dedi.


DEÜ AB Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Erdut da Suriye göçmen ve mülteci krizinin son derece önemli olduğunu, 2015 yılında üniversite olarak Brüksel’de Suriyeli öğrenciler ile Türk öğrencileri bir araya getirdiklerini belirtti. Şimdiye kadar sorunu çözmek için çok çaba harcandığını ancak yapılması gereken çok şey olduğunu belirten Erdut, birlik ve kardeşlik çerçevesinde her zamankinden daha çok iş birliğine gereksinim olduğuna dikkat çekti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.