GENEL - 21 Mart 2018 Çarşamba 14:38

Dr. Dırık: “Aileler down sendromlu çocuklarına sevgi ve ilgi göstersinler”

A
A
A
Dr. Dırık: “Aileler down sendromlu çocuklarına sevgi ve ilgi göstersinler”

Çocuğunun down sendromlu olduğunu 3 günlükken öğrenen Özel Ege Şehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.

Çocuğunun down sendromlu olduğunu 3 günlükken öğrenen Özel Ege Şehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Alper Dırık, şuan 6 yaşında olan oğlunu tıbbi bilgisi sayesinde daha iyi tanıdığını ve sosyal yaşamdan izole etmeden büyüttüklerini söyledi.


Oğlu Çınar’ın ilk doğduğu zaman down sendromlu olduğunu anlamadıklarını ancak 3 günlükken bazı şeylerden şüphelendiğini anlatan Üroloji Uzmanı Op. Dr. Alper Dırık, daha sonra down sendromlu olduğunu öğrendiklerini söyledi. İlk 6 aylık sürecin kendileri için çok zor olduğunu dile getiren baba Dırık, “Çevremizin de desteğiyle bunun üstesinden geldik. Hemen down sendromuyla ilgili araştırmalar yaptık, tıbbi bilgilerimi güncelledim. Aslında hiç korkulacak bir şey olmadığını, sadece bir farklılık olduğunu, eğitimin biraz daha zahmetli olduğunu fark ettim. Zaten Çınar’ı tanıdıkça, Çınar’la büyüdükçe ‘iyi ki çocuğumuz olmuş’ dedim. Çınar, kendi kendini bize sevdirdi, yaşama sevinci verdi, bize sabrı öğretti. İlk baştaki korkularımdan bir şey kalmadı” dedi.


Down sendromlu bireylerin hangi hastalıklara yakalanabileceklerini araştırdığını da kaydeden Op. Dr. Alper Dırık, “Gerekli testleri yaptırdım, tedavilerine başladık. Çınar’ın çok ciddi sağlık sorunları olmadı” diye konuştu. Özel çocukların sosyalleşmesinin önemine de değinen Dırık, “Çeşitli dernekler aileleri bilinçlendiriyor. İnsanın başına gelebilecek en kötü şey gibi geliyor ilk duyduğunuzda ama büyüdükçe dünyanın en sevimli insanları olduğunu anlıyorsunuz. Ben ‘Çınar iyi ki var, iyi ki olmuş’ diyorum. Başka çocuğum olsa bu kadar sevebilir miyim bilmiyorum” ifadelerini kullandı.



“Bu sadece genetik bir farklılık”


Down sendromlu çocukların çok küçük yaşlardan itibaren eğitimine başlanması gerektiğinin altını çizen Alper Dırık, “Özel eğitim ve rehabilitasyon lazım. Bu çocukların kasları zayıf oluyor. Kaslarını güçlendirecek eğitim ve fizik tedavi programına başlanması gerekiyor. Hiçbir zaman Çınar’ı sosyal çevremizden dışlamadık. Ayrıca bireysel eğitim almaları ve bu eğitimin evde desteklenmesi gerekiyor. Karşılaştığımız işinde uzman ve etik eğitimciler sayesinde çok hızlı yol katettiğimizi düşünüyorum. Gittiğimiz heryere Çınar’ı da götürdük. Onu izole etmedik. Diğer aileler de öyle yapsın. Çocuk daha sevecen oluyor. Hiç çekinmedim çocuğumdan. Bu hastalık değil sadece bir kromozom fazla olmasından dolayı genetik bir farklılık. 20 yaşına geldiklerinde kendi işlerini kendileri yapıyorlar. Çalışıp üniversiteye gidenleri dahi var” dedi.



“Aileler down sendromlu çocuklarına sevgi ve ilgi göstersinler”


Çınar’ın annesi Rahime Dırık ise oğlu Çınar’ın sevgi dolu bir çocuk olduğunu söyleyerek, “Tüm gün mutlu olan, size enerji veren bir çocuk. Zor bir yaşantımız var ama eğitimle atlatılmayacak bir şey değil. Aileler down sendromlu çocuklarına sevgilerini, ilgilerini versinler. Çocuk bunu hissettiği zaman eğitimle birlikte çok şey başarıyor. Her başarısı da sizin için çok özel oluyor” şeklinde konuştu. Anne ve babasıyla birlikte parkta oynamaktan büyük keyif alan 6 yaşındaki Çınar’ın ise en sevdiği marş olan İzmir Marşı’nı ezbere söylerken mutluluğu gözlerinden okundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Başakşehir Şehir Hastanesi’nin sakuraları çiçek açtı Türk-Japon ortaklığında açılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi bahçesine dikilen Japonya’nın ulusal simgelerinden biri olan sakuralar çiçek açtı. İki ülkenin dostluğunu simgelemesi amacıyla hastane bahçesini süsleyen çam ve sakuralar ise havadan görüntülendi. Türk-Japon ortaklığı ile Kamu Özel İş Birliği (PPP) modeli çerçevesinde inşa edilen Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, açılışından bu yana çok sayıda hastaya hizmet vermeye devam ediyor. 2 bin 68 sismik izolatör bulunan yapı, 2 bin 500’ü aşan yatak kapasitesiyle de ön plana çıkarken inşa sürecinde hastanenin bahçesine Türk- Japon dostluğunu temsilen çam ağacı ile Türkçe ‘kiraz çiçeği ağacı’ anlamına gelen, Japonya’nın ulusal simgelerinden biri olan sakuralar dikilmişti. Baharın kendini göstermesiyle pembe renkleriyle açan sakuralar hastane bahçesini süslemeye başladı. Covid-19 pandemisinde de önemli hizmetler sunan bir yanda çam ağaçları bir yanda sakuraların yer aldığı çok sayıda hastaya şifa olan hastane ise havadan görüntülendi. “Japonya Türkiye kardeşliğini yansıtıyor" Hastane bahçesinde iki ülke bitkilerin birlikte bulunmasının hoş bir düşünce olduğunu belirten vatandaşlardan Emre Eroğlu sakuraların rengini çok beğendiğini söyleyerek, “Japonya Türkiye kardeşliğini yansıtıyor bizlere, yerli yerinde olmuş. Yapanın, emeği geçen herkesin eline sağlık. Bahar ayını, pozitifliği, enerjiyi yansıtıyor. İnsanlarımız da bu sayede bir nebze de olsa bu yeşilliklere bakarak bile mutlu olabilirler diye düşünüyorum. Japonların da emeğine sağlık, onların çiçekleri bizim çiçeklerimizle beraber çok güzel ambiyans sağlamışlar. Hastane mükemmel, tam bir modern çağ hastanesi olmuş, ilk defa içine girdim. Çok hoşuma gitti, içeride marketlerden, giyim mağazalarından tutun her türlü şeyi bulabiliyorsunuz” dedi. “İçi de dışı da çok güzel" Çam ve sakuraların birlikteliğini sevdiğini ifade eden Sevde Eroğlu, “Biz ilk defa geldik bu hastaneye içi de çok güzel, aynı şekilde dışına da çıkar çıkmaz mis gibi bahar ayı gelmiş dedik. Biz normalde Edirne’deydik aynı orada da çiçekler aynı şekilde açmıştı. Tema olarak yansıtması çok hoş” şeklinde konuştu.
Hakkari Ahır olarak kullanılan mağaraya kurtlar dadandı: 30 keçi ve 30 oğlak telef oldu Hakkari’nin Depin Vadisi’ne akşam saatlerinde inen aç kurtlar, hayvancılıkla geçimini sağlayan Bedel Akar isimli vatandaşın ahır olarak kullandığı mağaraya dadanarak 30 keçi ve 30 oğlağı telef etti. Kent merkezine 20 kilometre mesafede bulunan Depin Vadisi’nde küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayan Bedel Akar isimli vatandaşın ahır olarak kullandığı mağaraya kurt sürüsü dadandı. 80 küçükbaş hayvandan 60’ını telef eden kurtlar, daha sonra bölgeden uzaklaştı. Sabah saatlerinde hayvanlarına bakmak için bölgeye giden Akar, gördüğü manzara karşısında büyük şok yaşadı. Üzüntüsünü dile getiren Akar, gece saatlerinde kurtlar 30 keçi ve 30 oğlak olmak üzere 60 hayvanını telef ettiğini söyledi. Akar, “Kurt sürüsü sabaha doğru saldırdı. Keçi sürüsü korkudan dağlara dağıldı. Havanın aydınlanmasıyla dağda sürümü aramaya çıktık. 30 keçi dağda telef olmuş. Yaralı hayvanları kendi imkanımla aşağıya indirdim. 30 oğlak ise sanki yok olmuş. Hiçbir yerde izlerine rastlamadım. Maddi olarak zarara uğradım” diye konuştu. Bölgeye gelen Hakkari Belediyesi Veterineri Faysal Cindioğlu da, kurt saldırısına uğrayan yaralı sürüyü muayene etti. Sürü sahibine yaralı hayvanları imha etmek zorunda olduklarını ifade eden Cindioğlu, “Kurt ısırıkları nedeniyle yaralanan keçiler imha edilmeli. Hayvanların veba hastalığı taşıyıp taşımadığını bilmiyoruz. Her ihtimale karşı tedbirlerimizi almak zorundayız. Kurt saldırısı sonucu kuduz virüsü bulaşmış olabilir. Bu hayvanların tüketilmesi tehlikeli olabilir” diye konuştu.