GENEL - 18 Ekim 2017 Çarşamba 10:29

İzmirli akademisyen 4 kıta ve 43 ülkeyi motorla gezdi

A
A
A
İzmirli akademisyen 4 kıta ve 43 ülkeyi motorla gezdi

İzmir’de bulunan özel bir üniversitede öğretim üyesi olan Yrd.

İzmir’de bulunan özel bir üniversitede öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Özhan Ünverdi, 13 yılda Gobi Çölünden Sahra Çölüne, Sibirya’dan Norveç’e, Fas’tan Kırgızıstan’a kadar 4 kıta, 43 ülke gezip motosikletiyle yaklaşık 160 bin kilometre yol katetti. Ünverdi bu sürüvenin 2003 yılında İngiltere’de doktora öğrencisiyken okula daha ucuza gidip gelebilmek için aldığı mopetle başladığını söyledi.


Yaşar Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özhan Ünverdi’nin, 2003 yılında İngiltere’de doktora öğrencisiyken okula daha ucuza gidip gelebilmek için aldığı mopetle başlayan motosiklet yolculuğu, kısa sürede bir tutkuya dönüştü. Ünverdi, aradan geçen 13 yılda, yorucu iş temposuna karşın fırsat bulduğu her anında vazgeçemediği tutkusunun peşinde Gobi Çölünden Sahra Çölüne, Sibirya’dan Norveç’e, Fas’tan Kırgızıstan’a kadar 4 kıta, 43 ülke gezip motosikletiyle yaklaşık 160 bin kilometre yol katetti.


Yrd. Doç. Dr. Özhan Ünverdi, kimi zaman yıllık izinlerinde kimi zaman ücretsiz izin alarak “Suzi” adını verdiği motosikletiyle iki teker üstünde dünyayı dolaşıyor. Doğayla, insanlarla, yolla etkileşim halinde olmakla, “yalnız başına kalma ve yabancı olma hissini” sevmekle tutkusunun ilk temellerinin atıldığını ifade eden Özhan Ünverdi, “İngiltere Loughborough Üniversitesi Fizik Bölümünde doktora yaparken bir arkadaşımla birlikte internetten aldığımız Çin malı mopet kutuda bize geldi. Bir fizikçi ve bir makine mühendisi, motorları bir ayda monte ettik. Mopetlerimiz 110 cc idi, çok az benzin harcıyordu. Bir süre sonra okula gidip gelmenin dışında İngiltere içinde gezmeye başladım, bundan büyük zevk aldım. Yalnız kalma, yolda olma, yol hikayesi biriktirme hissi bana hitap etti. Sosyal bir insan olduğum için gezmeyi, yeni kültürler tanımayı seviyordum, motosiklet bu hissi geliştirdi. Yeni bir motosiklet alarak 2006’da ilk kez uluslararası bir yolculukla İngiltere’den çıkıp bütün Avrupa’yı geçerek 5 bin kilometre yolculukla Türkiye’ye geldim. Asıl amacım, o zamanlar barış hakim olan Ortadoğu’yu gezmekti. Motorum arıza nedeniyle ciddi bir sorun çıkartınca İstanbul gümrüğünde perte çıkartmak zorunda kaldım. Bir süre sonra da İngiltere’ye döndüm” diyerek ilk yolculuklarını anlattı.



Avrupa ve Afrika yolculukları


Yrd. Doç. Dr. Ünverdi, motor tutkusunun hiç azalmadığını ifade ederek, “İngiltere’ye dönünce bir daha motosiklet alamadım. Ancak bendeki tutku azalmadı ve Türkiye’ye döner dönmez hemen bir motosiklet aldım. Çöle gitmek istiyordum. Nereye gideceğimi düşünürken 2009’da çok güzel bir doğaya sahip, oryantalist ama bir yandan Avrupai olan Fas’a gitmeye karar verdim. Avrupa’yı geçerek gittim ve Sahra Çölünde, Fas’taki şehirlerde inanılmaz güzel günler geçirdim. Türkiye’ye döndükten sonra akademik araştırmalarım için Almanya’ya ve ABD’ye gittim, ancak bu iki ülkede yoğun çalışma nedeniyle motosiklet alamadım. Türkiye’ye dönüşte yeniden motosiklet aldım ve 2013’te üniversite arkadaşımla birlikte İran’a gittik, 3 haftada bütün ülkeyi gezdik. 2014’te küçük bir Avrupa turu yaptık. Yunanistan, İtalya Amalfi sahillerinden oluşan harika virajlara ve keyifli bir sürüşe sahip küçük bir Avrupa turu oldu” dedi.



61 günde Orta Asya turu


2015 yılında, 61 günde Orta Asya turu yaptığını da belirten Ünverdi, “Yaşar Üniversitesine başladığım dönemde, daha işe başlamadan 2 ay ücretsiz izin alıp Orta Asya turu yapmak istediğimi söyledim. Tek başıma Gürcistan–Rusya–Kazakistan–Özbekistan–Tacikistan-Kırgızistan, tekrar Rusya oradan Moğolistan’a inip güney rotasını geçtim. Dönüş yolcuğuna da Rusya’nın Ulan Ude şehrinde başlayıp Güney Rusyave Gürcistan’ı geçip yurda ulaştım. Bu gezi çok başkaydı, hiçliğin ortasında 5 gün motor sürdüm 2 çöl, 2 sıradağ ve Sibirya’yı geçtim. Yokluğun çaresizlik olmadığını, insanın isteyince her şeyi elindeki imkanlarla yapabildiğini, çare bulabildiğini gördüm. Hiç uykum gelmese, hiç benzin bitmese, hiç karnım acıkmasa da motorun üzerinden inmeden sürsem dediğim zamanlar oldu. Tacikistan’da Pamir’i geçerken 4 bin 650 metreye tırmanırken Kazakistan’da Hazar Denizinin etrafında dolaşırken eksi 32 metre irtifada sürdüm. Sibirya Tayga ormanları Altay Bölgesi beni çok etkiledi, sonsuz akan bir nehirden su alıp çay yapmak, yüzümü nehirde yıkamak inanılmaz bir duyguydu. Çok güzel insanlar tanıdım, hayat boyu unutulmayacak hikayeler biriktirdim. Orada tanıştığım birçok farklı milletten arkadaşım daha sonra Türkiye’ye geldi” diye konuştu.



19 ülke geçip Norveç’e gitti


Geçen yıl da kız arkadaşıyla birlikte Kuzey Işıklarını seyretmek ve Avrupa’da karayoluyla ulaşılabilinen kuzeydeki son nokta olan Nordkapp’ı görmek için Norveç’e gittiklerini söyleyen Özhan Ünverdi, “İpsala’den çıkıp 19 ülke geçtik. En kısa zamanda, en fazla ülke geçilen bir rotaydı. Avrupa’yı hızlı geçip Norveç’e gittik. Çok düşük bir ihtimali yakalayıp hava açık olan bir gecede Kuzey Işıklarını görme şansımız oldu. Ancak beni en çok etkileyen fiyortlar oldu. Fiyortların dibinde kamp kurmak, geceyi orada geçirmek inanılmaz bir deneyimdi” şeklinde konuştu.



Küçük bir tebessüm tüm kapıları açıyor


Yolda olmanın insana çok şey öğrettiğini ifade eden Ünverdi, en çok aklında kalanları, kendinde en çok iz bırakanları da anlattı. Ünverdi, “Yalnızca bir kez Moğolistan’da çölde takla attım. Bu da kendi hatamdan kaynaklanan bir kazaydı, küçük sıyrıklarla atlattım. Ancak aldığım eğitim, kurallara uymam, doğru kıyafet ve donanım, yoldaki başkaları kaynaklı olası tehlikelere karşı öngörülü olabilmek kazaların önüne geçiyor. Dil problemlerini ise batıda İngilizce, Asya’da ise çeviri programları vasıtasıyla aşmaya çalışıyoruz. Gideceğim yerlerin ana dilindeki temel cümlelerini öğrenmeye çalışıyorum. Onların dilinde birkaç kelime öğrenip konuşunca daha fazla yardımcı oluyorlar. Biriyle iletişim kurarken kaskınızı çıkartırken küçük bir tebessümle konuşmaya başlamak her şeyi bir anda çözüyor. Bugüne kadar nereye gittiysem hep misafirperverlik gördüm, özellikle de motosiklet kullananlar yardımcı olmaya çalıştı. Bunları sanılanın aksine çok parayla da yapmadım, para biriktirerek, lüks yaşam yerine kamp yaparak, yemeğimi kendim pişirerek, minimum gider minimum harcama ile bu kadar ülkeyi görme şansım oldu” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Turizmde Sivas hızına hız katacak Sivas Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde hazırlanan ‘Turizmde Sivas’ın Hızına Yetiş Projesi’ açılış toplantısı, STSO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir Başkanlığında gerçekleştirildi. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) öncülüğünde hazırlanan ve kentin turizm rakamlarını artıracağı düşünülen Turizmde Sivas’ın Hızına Yetiş Projesi’nin açılışı yapıldı. STSO’da gerçekleştirilen açılış toplantısına; Sivas Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan, Oran Kalkınma Ajansı Sivas İl Koordinatörü Yunus Emre Şeker, Buruciye AŞ Genel Müdürü Mustafa Altun ve Turizm tesislerinin personel ve yöneticileri katıldı. Projeyi Oran Kalkınma Ajansı ile birlikte yürüttüklerini belirten Başkan Özdemir, “Sivas’ın Hızına Yetişin” projemizin başlığında yer alan hız kavramı, Yüksek Hızlı Trenin ilimize gelmesiyle oluştu. Yüksek Hızlı Trenimizin Sivas’a getirdiği en önemli katkı, turizm sektörüne yapacağı katkıdır. Sivas’a daha çok turist getirmek adına turizm sektörüne eğitim anlamında faydalı olmak istedik. Hocalarımızın bilgilerini sektör yöneticilerine ve çalışanlarına aktarmak adına bu projeyi yaptık” ifadelerini kullandı. Programda konuşan Oran Kalkınma Ajansı Sivas İl Koordinatörü Yunus Emre Şeker, Sivas TSO’nun şehrin önemli meselesine dayanan bir proje hazırlayarak destek almaya hak kazandığını ifade etti. Programların projeler geldikçe var olduğunu belirten Şeker, projelerdeki üst amacın Hızlı Tren odağında Sivas’ın turizm hamlesine katkı sunmak dedi. Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan ise, Turizm sektörünün gelişmesinde Sivas TSO’na teşekkür ederek, projenin sonucunda güzel bir çıktı elde edileceğine inanıyorum dedi. Sivas’ta bulunmaktan ve böyle bir proje yer almaktan memnuniyet duyduğu ifade eden Eğitmen Doç. Dr. İrfan Mısırlı, verilecek olan eğitimler hakkında bilgiler verdi. Sekiz gün sürecek olan eğitimlerde; Konukla İletişim, Müşteri Memnuniyeti, Sosyal Davranış Kuralları ve özellikle Misafir ve İnsan İlişkileri konuları üzerine eğitimler verilecek. Eğitim programını tamamlayan katılımcılara sertifika verilecek.
Ankara YÖK Başkanı Özvar: "2027 yılına kadar üniversitelerimizin tamamına yakınının akreditasyon süreçlerini tamamlamasını bekliyoruz" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "2027 yılına kadar üniversitelerimizin tamamına yakınının akreditasyon süreçlerini tamamlamasını bekliyoruz" dedi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Itri Konferans Salonu’nda Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı gerçekleştirildi. Konferansta konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, yükseköğretime kayıtlı örgün ve açık öğretime devam eden yaklaşık 7 milyon öğrenci ve 185 bine yakın akademik personel olduğunu belirterek, "Sahip olduğumuz bu kapasiteyle Avrupa Yükseköğrenim Alanı içinde önde gelen ülkelerden biri konumundayız. Ancak bizler ulaştığımız noktayı yeterli görerek yavaşlayacak bir anlayışta olamayız. Yükseköğretim Kurulu olarak bir yandan kapasitemizi iş dünyası ile öğrencilerin eğilim ve beklentileri doğrultusunda düzenlerken, diğer yandan üzerinde hassasiyetle durduğumuz kalite güvencesi standartlarımızı yükseköğretim sistemimizin bütün alanlarına yaygınlaştırmaya çalışıyoruz" dedi. "350 bine yaklaşan uluslararası öğrenci sayımız var" Uluslararasılaşma ve kalite bağlamında üniversitelerin uluslararası görünürlüklerini artırmayı hedeflediklerini aktaran Özvar, şunları kaydetti: "Uluslararası sıralamalardaki üniversite sayımızı yükseltmek, akademisyenlerimizin yer aldığı uluslararası projeler ile nitelikli ve etki değeri yüksek yayınların sayısını çoğaltmak; akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin uluslararası hareketliliğini artırmak öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Bu alanlarda sağlayacağımız başarı, bir taraftan yükseköğretimimizin kalitesini artıracak, diğer taraftan çok daha fazla sayıda nitelikli uluslararası öğrencinin üniversitelerimize ilgi göstermesini sağlayacaktır. Böylece 350 bine yaklaşan uluslararası öğrenci sayısıyla dünyada ilk 10 içinde yer alan ülkemiz, ilk 5 ülkeden biri olma hedefine bir adım daha yaklaşmış olacaktır." "İyi bir seviyeye ulaşmış olsak da daha atmamız gereken adımlar var" Üniversitelerin yüzde 35’inde kurumsal akreditasyon olduğunu hatırlatan YÖK Başkanı Özvar, "Bu anlamda iyi bir seviyeye ulaşmış olsak da daha atmamız gereken adımların var olduğu anlaşılmaktadır. 2027 yılına kadar üniversitelerimizin tamamına yakınının akreditasyon süreçlerini tamamlamasını bekliyoruz. Hiç şüphe yok ki kalite süreçleri sonu olmayan ve sürekli iyileşmeyi ilzam eden bir uğraşı alanıdır. Program bazındaki akreditasyonlar ise YÖKAK tarafından yetkilendirilen 24 ulusal ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşu tarafından yürütülmektedir. Mevcut durumda yükseköğretim sistemimizde akreditasyondan geçen programların sayılarının artmasını beklediğimizi ifade etmek isterim" dedi. Konuşmaların ardından YÖK Başkanı Erol Özvar, üniversite rektörleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.