EKONOMİ - 17 Mayıs 2018 Perşembe 13:49

Kilosu 220 TL’ye çıktı, İzmir fıstıklı baklavayı boykot kararı aldı

A
A
A
Kilosu 220 TL’ye çıktı, İzmir fıstıklı baklavayı boykot kararı aldı

İzmir’de Antep fıstığı fiyatlarındaki artışı protesto eden baklava üreticileri, 4 gün boyunca fıstıklı baklava üretmeme kararı alırken, müşteriler de destek olarak gerekirse hep cevizli baklavayı tercih edebileceklerini söyledi.

İzmir’de Antep fıstığı fiyatlarındaki artışı protesto eden baklava üreticileri, 4 gün boyunca fıstıklı baklava üretmeme kararı alırken, müşteriler de destek olarak gerekirse hep cevizli baklavayı tercih edebileceklerini söyledi.


Fıstığın kilosunun 150 TL’ye ulaşmasının ardından, baklava üreticileri fıstıklı ürün çıkarmama kararı aldı. İzmir Ticaret Odası Pasta ve Şekerleme Grubu Meslek Komitesi Üyesi Veysel Murat, Antep fıstığının geçtiğimiz yıl 60 lira olan kilogram fiyatının bu yıl 150 liraya çıktığını ve bu fiyata son 4 günde 60 lira da ekleyince fiyatların 200-220 TL’ye çıktığını söyledi.



“Kilosu 200-220 liraya çıktı”


Fıstık fiyatlarındaki fahiş artışın normal olmadığını belirten Veysel Murat, “2017 sene başındaki fıstığın kilogram fiyatı 60 lirayken 150 liraya çıktı. Son 4 günde de 60 TL üstüne koyup 200-220 liraya çıkınca, İzmirli tatlıcılar olarak buna isyan edip bir boykot kararı aldık. 17- 20 Mayıs arasında İzmir’de 400 tane satış noktasında uygulanacak. Fıstıklı ürün yapmayacağız, artık fıstıklı olarak yaptığımız ürünleri cevizli olarak üreteceğiz” dedi.



“Pahalı bir ürün almaktansa daha uygunu alıyorlar”


Müşterilerinin kendilerini desteklediğini ve fıstıklı baklava yerine cevizli baklava aldıkları belirten Murat, “Şu an için destekler çok güzel, insanlar takdir ediyor. Pahalı bir ürün almaktansa daha uygun fiyata yine aynı ürünü almayı tercih ediyorlar. Biz de buna zam yapmaktansa İzmirli tatlıcılar olarak duruşumuzu sergiledik ve üretmeme kararı aldık. Bu anlamda müşterilerimizden de olumlu tepkiler alıyor, desteklerini görüyoruz” ifadelerini kullandı.



Fiyatlardaki artış stokçuluktan


Fıstık fiyatlarındaki fahiş artışın sebebinin stokçular olduğuna dikkat çeken Veysel Murat, “Antep’te 5-10 fıstık tüccarı birbirleri arasında mal alış verişi yaparak da fıstığın fiyatını yükseltiyorlar. Birinin malını biri 160’a 170’e, alıyor ertesi gün 180’e kadar çıkıyor. Burada vurgunculuk yapılıyor. Bizde buna geçit vermemek için fıstıklı ürün yok cevizli ürün üretiyoruz. Nitekim ‘Bugün fıstık yok boykot var’ dedik. İnsanlar fıstıklı ürün yerine cevizli ürün de tercih ediyor” dedi.



“Maalesef üreticinin cebine de hiçbir şey girmiyor”


Fıstıkta 2 aya kadar yeni mahsul çıkacağını ifade eden “Bu sene ağaçtaki mahsul çok bereketli ve bol. Bizlerde bir şekilde tepkimizi koyarsak bu fırsatçılık yapanların fırsatları kursaklarında kalıp, fıstık fiyatları biraz inecek. Mahsul zamanında normal fiyatlardan yine üreticiden alınacak. Ama bu fahiş fiyatlarla maalesef üreticinin cebine de hiçbir şey girmiyor. Şu anki ürün üreticinin elinde değil bundan vurguncular istifade ediyor. Ama 2 ay sonra mahsul çıktığında fiyatların oturacağına inanıyoruz. Bizim şu an mahsul çıkınca kadar 120 TL, sezonda da fıstığın 70-80 lira arasında olmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.



“Bundan sonra cevizli baklava yiyeceğiz”


Ramazan ayında baklava almaya gelen müşteriler ise yapılan boykota destek verdi. Gerekirse fıstıklı baklava yemeyebileceklerini ifade eden İzmirliler, “Fıstıklı almadık, cevizli baklava aldık. Bundan sonra cevizli yiyeceğiz artık seviyoruz. Olsaydı tercihimiz olurdu ama fiyatlar çok yüksek. O yüzden fıstıklı baklava biraz tuzlu geliyor. Boykot edilmesine şaşırmadık. İzmirli satıcılar da bilinçli tüketiciler de bilinçli. Sadece baklava konusu değil her konuda İzmirli doğru karar verir” diye konuştu.



“Çok pahalı olduğu için cevizliyi tercih ediyorum”


İnci Çetinbudaklar isimli vatandaş ise fiyatların bir an önce indirilmesi gerektiğine işaret ederek, “Fıstık çok pahalı, çok pahalı olduğu için cevizliyi tercih ediyorum. Ben zaten annemden, anneannemden de cevizli baklava yaparlardı öyle gördüm. Bayramda da zaten bir tepsi cevizli baklava alıp misafirlerime de onları ikram edeceğim. Herkes cevizli baklava yesin” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.