İZMİR (İHA) – İzmir’de klasik araç tamircisi Adem Demirkaya, hem aile mesleğini devam ettiriyor hem de hurdaya ayrılmış klasik araçları ilk günkü gibi eski haline getiriyor. Bu mesleği yapmanın çılgınlık olduğunu belirten Demirkaya, "Bu araçlara sadece para vermekle olmuyor. Aynı zamanda bu araçlar sevgi ve ilgi de istiyor” dedi.
İzmir’in Buca ilçesindeki tamirhanesinde aile mesleğini sürdüren Adem Demirkaya, klasik araçları uzun yıllardır tamir ediyor ve onları ilk günkü hallerine getiriyor. "Kendimi bildim bileli bu mesleği yapıyorum" diyen Demirkaya, "Abim ve kardeşlerimle uzun yıllardır bu mesleğin içindeyiz. Kendimizi bildik bileli bu arabalara bindik, gezdik ve tamir ettik. Oradan kaldı herhalde. Başka bir arabayı ne tamir ediyoruz ne de kullanıyoruz. Günlük hayatta da bu araçları kullanıyoruz” şeklinde konuştu.
Eski araçları restore edip, bakımlarını ve tamirlerini yaptıklarını belirten Demirkaya, "Bazı araçları kendimize ayırıyoruz bazılarını ise satıyoruz. Aldığımız araçlar genelde hurdaya gitme zamanı gelmiş araçlar oluyor. Çok bir değeri olmuyor aldığımızda ama bizler yıllarımızı vererek onları ilk günkü hali olmasa da kullanılacak duruma getiriyoruz. Sattığımız araçların aynı zamanda bakımlarını da yapıyoruz. Dostluk çerçevesinde hem işimiz oluyor bu meslek hem de hobimiz” dedi.
“Bu araçlar sevgi ve ilgi ister”
Bazı hurda araçları yedek parça amaçlı donör olarak kullandıklarını da belirten Demirkaya, "100 aracın üzerinde aracımız mevcut. Bütün araçlarımız bizler için özel ve alırken çok kolay olmuyor. Çünkü aldığımız araçların eski sahipleri o araçlarda uzun zaman geçirdikleri için ayrılamıyorlar. Bize verdiklerinde memnun oluyorlar. O araçları yeniden hayata kazandırıyoruz. Buradaki bazı araçları dizi ve filmler için kiraya da veriyoruz" diye konuştu.
"Görenler fotoğraf çektiriyor”
Klasik araçlarla uğraşmanın çılgınlık olduğunu söyleyen Demirkaya, bu araçların zaman ve ilgi istediğini bu sebepten sadece para vermekle bu işin olmadığını dile getirerek, "Bu araçlara para versen de zamanını ve sevgini de vermen gerekiyor. Bir nevi sevgilin gibi oluyor. Bakımı, kullanması, muhafaza etmesi ve sürekli elinde bir bez ile geziyorsunuz, onu dinliyorsunuz" ifadelerini kullandı.
1930’lu yıllardan başlayan araçlarının olduğunu dile getiren Demirkaya, İstanbul’dan aldıkları bir araç için lüks bir araç ve yüklü bir miktar para verdiklerini söyleyerek mesleğin ne kadar çılgınca olduğuna örnek verdi. Klasik araçları satarken alıcılarda paranın olması gerektiğini ama esas olarak sevgi ve ilgisinin de bulunması gerektiğini kaydeden Demirkaya, "Kapalı bir garajı ve en önemlisi bizimle sürekli bir arada olması gerekiyor. Bu araçlarda bir yaşanmışlık var. Bu araçlarla geçmişte insanlar düğüne, hastaneye, pikniğe gitti. Bu araçlar bir tarihi yaşatıyor adeta. Yolda giderken fotoğraf çektiriyorlar" dedi.
