EKONOMİ - 20 Eylül 2017 Çarşamba 11:08

Türk domatesinin yasağının kaldırılmasını Ruslar, Türklerden daha çok istiyor

A
A
A
Türk domatesinin yasağının kaldırılmasını Ruslar, Türklerden daha çok istiyor

Türkiye ile Rusya arasında 2015 yılı Kasım ayında Rus jetinin düşürülmesi sonrasında gerilen ilişkiler karşılıklı görüşmeler sonrasında eski günlerine dönüyor.

Türkiye ile Rusya arasında 2015 yılı Kasım ayında Rus jetinin düşürülmesi sonrasında gerilen ilişkiler karşılıklı görüşmeler sonrasında eski günlerine dönüyor. Türkiye’den Rusya’ya ihracatta tek yasaklı ürün konumunda kalan domates Rusya’ya ihracat için gün sayıyor.


Türk, yaş meyve sebze sektörü 2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde Rusya’ya yüzde 150’lik artışla 259 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Rusya, bu ihracat rakamıyla uçak krizinin aşılması sonrasında tekrar en büyük ihraç pazarı konumuna yükseldi.


Rusya’nın uçak krizi sonrasında Türk ihraç ürünlerine koyduğu yasaklar sırasıyla kalkarken, şu anda tek yasaklı ürün domates kalmış durumda. Türk Yaş Meyve Sebze Sektörü, ekim başında Rusya’nın Türkiye’den domates ithalatı yasağını kaldırmasını ve yılın belli dönemlerinde Rusya’ya domates ihracatının önünün açılmasını bekliyor.


Rusya’nın Moskova şehrinde 11-14 Eylül 2017 tarihleri arasında düzenlenen World Food Moscow Fuarı’nda ana gündem maddesinin Türk domatesi olduğuna işaret eden Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Rıza Seyyar, Rusya’nın Türkiye’den domates ithalatı yasağını kaldırmasını Türk ihracatçılarından çok Rusların istediğini kaydetti.


Rusya’nın kendi domates üreticisini korumak istediğini, ancak Rusya’da üretim olmadığı zamanlarda yasağın kaldırılması ve Türkiye’den ithalat yapılması formülü üzerinde durulduğu bilgisini paylaşan Seyyar, “Rusya’nın kendi üretimi domates hem daha pahalı, hem de 12 ay ihtiyaçlarına cevap verecek noktada değil. O nedenle, Türk domatesinin ithalat yasağının kalkmasını Ruslar sabırsızlıkla bekliyor” şeklinde konuştu.



“Domates, Rus-Türk barışının simgesi oldu”


Türkiye’nin kriz öncesinde Rusya’ya yıllık 260-270 milyon dolarlık domates ihraç ettiğini dile getiren TİM Yönetim Kurulu Üyesi Seyyar, şöyle devam etti:


“Türk domates üreticileri Rusya ile yaşanan kriz sonrasında yeni pazarlar buldu. Domatesi salça, ketçap, sos, kurutulmuş domates, rendelenmiş domates şeklinde değerlendirdi. Domates üreticisi mağdur olmadı. Rusya bizim için önemli bir pazar ancak sektörün yasak nedeniyle karalar bağlayacağı bir pazar değil. Domates yasağının kalkması, Türkiye–Rusya ilişkilerinin tam anlamıyla eski güzel günlere döndüğünün sembolü olması açısından daha önemli.”



“İhracat hedefi 1 milyar dolar”


Rusya ile siyasi gerilimin sona ermesi sonrasında Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatında Rusya’nın tekrar lider ülke konumuna yükseldiğini anlatan Seyyar, “2017 yılının Ocak-Ağustos döneminde Rusya’ya 259 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihraç ettik. Domates yasağının da kalkması sonrasında 2015 yılı sonunda Rusya’ya yaptığımız 877 milyon dolarlık ihracat rakamına tekrar ulaşmak, hatta 1 milyar dolar barajını geçmek sektörün en büyük beklentisi” diyerek sözlerine son verdi.


Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, World Food Moscow Fuarı’nda info stant ile yer alırken, Akdeniz İhracatçı Birliklerinin Türkiye Milli Katılım Organizasyonu ile yaş meyve sebze ihracatçılarının bulunduğu 2. holde 11 Türk firması ve 3 birlik yer aldı. Tüm hollerde ise toplamda 40 Türk firması katıldı.


Fuar, gıda ve içecek sektörlerinde toplam 65 ülkeden 1,433 firmaya ve 89 ülkeden 29 bin ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Ziyaretçi profiline bakıldığında, yüzde 61’inin Moskova ve çevre bölgelerinden, yüzde 28’in Moskova dışındaki Rusya bölgelerinden, yüzde 11’inin ise diğer ülkelerden olduğu görüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin Teknoloji çağında gün geçtikçe okuma oranı düşüyor Mardin’de öğrenciler, teknoloji çağında okuma oranının düştüğünü dile getirdiler. Mardin’de kütüphanelerde ders çalışan öğrenciler, okuma alışkanlıklarının her geçen gün düştüğünü söyledi. Okuma alışkanlığının ailede başlaması gerektiğine dikkat çeken Okan Hakan, "Kitap okumaya küçük yaşta başlanmalıdır. Ailenin vermesi gereken bir alışkanlık olması gerekiyor. Yaşa göre okunacak kitap değişir. Kitap okuma konuşma, diksiyon için çok yararlıdır. İlk başta aile, daha sonra okulda bununla ilgili bilgi verilmelidir. Teknolojiye göre kitap tercih edilmesi daha faydalı diye düşünüyorum" dedi. Okuma oranlarının düşmesini teknolojinin gelişmesine bağlayan Fahriye Kübra Teken ise, her türlü bilgiye internet yolu ile erişim sağladıklarını söyledi. Teken, "Her türlü bilgiye oradan ulaşmaya sahip olduk. İnsanlar teknolojiyi daha kolay bulduğu için oraya yöneliyor ama bence okumanın tadı daha farklı. Bu alışkanlığı pandemi döneminde edindim. O zamandan beri düzenli okumaya gayret ediyorum. Ayda üç kitap bitirmeye çalışıyorum. Okumadan önce olaylara daha düz bakıyordum. Kitap okuma alışkanlığı edindikten sonra insanlarla empati kurabildiğimi, hayata daha farklı baktığımı, duygusal ve manevi açıdan daha çok geliştiğimi fark ettim. Kitap okumak insanın bakış açısını genişletiyor. Kitap okumaya başlayan bir daha bırakamayacak. Çünkü kendi içinize çekiliyorsunuz ve bir nevi o karakterlerin hayatında yaşıyorsunuz. Sizin tanıdığınız insanlar gibi oluyorlar. Tanıştığınız her insan, giriştiğiniz her işte daha farklı bakmayı öğrendiğiniz için size bu tarz bir katkıda bulunuyor. Aynı zamanda Türkçemi geliştirmeme de katkısı oldu. Kitap okuyacak herkes bu şekilde faydalanabilir" diye konuştu.