GENEL - 30 Nisan 2017 Pazar 09:50

Türkiye’de sosyal medyada en çok siyaset konuşuluyor

A
A
A
Türkiye’de sosyal medyada en çok siyaset konuşuluyor

Son dönemde kahveden otobüse, iş yerinden eve her yerde siyaset konuşulduğuna dikkat çeken ve sosyal medyada konuların gündem belirleyiciler tarafından etkinleştiğini belirten İletişim Uzmanı Didem Büyüktaş, “Türkiye’de sosyal medya kullanıcıları en çok siyaset konuşuyor.

Son dönemde kahveden otobüse, iş yerinden eve her yerde siyaset konuşulduğuna dikkat çeken ve sosyal medyada konuların gündem belirleyiciler tarafından etkinleştiğini belirten İletişim Uzmanı Didem Büyüktaş, “Türkiye’de sosyal medya kullanıcıları en çok siyaset konuşuyor. Dünyada siyaset kavramı bizim kadar önde değil. Kahveden taksiye, otobüsten dolmuşa her yerde siyaset konuşulduğu için sosyal medyada da en çok konuşulan konu siyaset” dedi.


Sosyal medya ile dünyanın birbirine hiç olmadığı kadar yakınlaştığını belirten İletişim Uzmanı Didem Büyüktaş, sosyal medya, internet, teknoloji ile gelişen iletişimin kişilere yepyeni bir ufuk, çağ ve çığır açtığını ifade etti. Sosyal medya ile insanların kendine sınırsız özgürlük olarak gördükleri yeni bir alan oluşturduğunu dile getiren Büyüktaş, “Bu özgürlük alanları içinde şu anda gelişmekte olan iletişim çağında, kontrolsüz bir büyüme ve inanılmaz bir güç var. Bugün dünyada insanlar bu karşılıklı iletişim kanalında, toplumlara ve sosyolojik yapılara göre değişkenliği olan bir bocalama içerisindeler. Türkiye de bu bocalamadan payını alıyor ve Türk toplumu alışık olmadığı kadar kendini ifade etme alanı buldu. Bu kontrol edilemez durumunda, sosyal medyadaki bu çığ gibi büyümeyi kontrol edemiyoruz” dedi.



“Sosyal medya okuryazarlığı eğitimleri verilmeli”


Özellikle Türkiye gibi dinamiklerin daha siyasi olduğu toplumlarda ayrışmaların daha fazla olduğuna işaret eden Didem Büyüktaş, sosyal medya tartışmalarında agresif bir dil kullanıldığını söyledi. İletişim Uzmanı Büyüktaş, “Toplum bu konuda bilinçli olmadığı için, bir sosyal medya okuryazarlığı olmadığı için, bir yazı dili kontrolümüz olmadığı için bu konuda zorlanıyor. Bizim gibi toplumlarda dinamiklerin daha siyasi olduğu toplumlarda, siyasi ayrışımlar çok ciddi göze çarpıyor. Bu özgürlük alanında insanlar kendilerini sınırsızca ifade edebileceklerini düşündükleri için kontrolsüz bir ifade etme özgürlüğü içerisindeler. Bunu da şu anda çok ciddi ayrışım olarak görüyoruz. Toplumun önde gelenleri, gündem koyucuları dillerini değiştirmediği sürece kesinlikle sosyal medyanın dilindeki bu agresiflik geçmeyecek” diye konuştu.



“Emojiler ifade edemediklerimiz için var”


Sosyal paylaşım siteleri dahil bütün yazılı iletişimde sorunu anlatmanın daha zor olduğuna dikkat çeken Büyüktaş, “Konuşma dilinde ellerimizle, kollarımızla, mimiklerimizle konuşuruz. Ama sosyal medyada yazarak konuşuyoruz. Yazarak konuştuğumuz zaman kelimelerin anlam ve ifadeleri de değişir. Anlamlar ve kelimeleri ifade edebilmemiz için emojiler var. O emojileri kullanarak ancak üzüntümüzü, kederimizi, sevgimizi belli edebiliyoruz. Ama o emojiler de yeterli olmuyor, kelimeleri yeterince iyi kullanamıyoruz” ifadelerini kullandı.



“Sosyal medyada çıkan tartışmayla insanlar öldürülüyor”


Sosyal medya dilinin ve sosyal medyada kullanılan görsellerin gücünün çok yüksek olduğunu vurgulayan İletişim Uzmanı Büyüktaş, sosyal medyada birilerinin dayatması ile değil otokontrol ile dile hakim olunması gerektiğini, aksi takdirde yanlış anlaşılmalardan, karşısındakini kırmaya hatta sosyal medyadan kaynaklı boşanmalara sebep olunduğunu dile getirdi. Sosyal medyada çıkan tartışmalarla geçtiğimiz ay Konya’da bir gencin öldüğünü hatırlatan Büyüktaş, topluma mutlaka sosyal medya okur yazarlığı eğitimlerinin verilmesi gerektiğinin altını çizdi.



“Toplumda konuşamayanlar da sosyal medyadan konuşuyor”


Ailesinin yanında, okulda, işte konuşamayan kişilerin kendilerini sosyal medyada sınırsızca ifade etme olanağı bulduğunu kaydeden İletişim Uzmanı Didem Büyüktaş, “Büyüğün yanında konuşulmaz denen bir öğretiden geliyoruz. Bayanlarla konuşurken dikkat edilmesi gerektiğine inanan bir kültürden geliyorduk. Sosyal medya ile birlikte bu kültürümüzde garip bir yozlaşma oluştu. Konuşamayan toplumlar, aile içinde, okulda, iş yerinde konuşamayan bireyler kendilerini sınırsızca konuşabilir halde buldular. Ve bu sınırsızlığın sonucudur ki dil başka bir boyuta taşındı. Klavye silahşörleri çok doğru bir tabir geliyor bana. Klavye silahşörleri demek o klavyenin arkasında oturduğunda kendini tek başına güçlü hisseden bireylerin insanlara her sözü söyleme hakkını kendinde bulma hakkını kendinde bulma halini getirdi. Ve onlar kendilerini söyledikçe iyi hissetmeye başladılar. Bu da toplumun sosyologlar ve psikologlar tarafından çok ciddi incelenmesi gereken bir konu” diye konuştu.



“Asosyal kişiler sosyal medyada çok daha agresif”


Sosyal paylaşım sitelerindeki dilin çoğu zaman hakaret ve küfürlere gittiğini belirten Büyüktaş, “Hakaret ederek dikkat çektiğimizi düşünüyoruz veya tartışma kültürümüzde kelimelerimizi çok iyi kullanamadığımız için kendimizi küfrederek ifade ediyoruz. Veyahut da kendimizi hiçbir alanda güçlü hissedemeyen bu da istatiksel olarak saptanmış, daha asosyal kişiler sosyal medyada çok daha agresif tutum sergiliyorlar” dedi.



En çok siyaset konuşuluyor


Yaptığı araştırmalar neticesinde dünyadaki hiçbir ülkede Türkiye’deki gibi sosyal medya üzerinden siyaset konuşulmadığını belirten İletişim Uzmanı Didem Büyüktaş, “Bugün bizim sosyal medyamızda siyaset çok önde ve dünyada bizim kadar önde değil bu kavram. Siyaset bizim toplumuzda kahveden taksiye, otobüsten dolmuşa her yerde konuşulduğu için sosyal medyada da en çok konuşulan konu tabi siyaset. Açıkçası siyasette gündem belirleyicilerimiz ve siyasette algı yönetenler sosyal medyayı çok ciddi anlamda provake edebilir, yönlendirebilir veya bugünkü tartışma ortamlarını oluşturabilirler. Siz bir kişiye konuştuğunuz zannederken onun listesinde 5 bin kişi varsa, siz aynı anda 5 bin kişiye konuşuyorsunuz. Doğal olarak o 5 bin kişiden de tepki alabiliyorsunuz. Siz bugün siyaseten arkadaşınıza bir çift laf ediyorsunuz, arkasından başka kanallardan 30 tane laf duyuyorsunuz. Ve hiç tanımadığınız insanlardan” dedi.


Büyük kavgaların çıktığı sosyal medya dilini düzeltme konusunda eğitimlerin yeterli olmadığını ifade eden Büyüktaş, yasaların da bu anlamda çok yeterli olmadığını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Orman yangınlarıyla mücadele için ormancılara İHA pilot eğitimi verildi Bolu’da orman personeline, orman yangınlarıyla mücadele için kullanılacak olan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi verildi. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde başta orman yangınlarıyla mücadele çerçevesinde kullanılacak olan, orman alanlarındaki dumanın, orman yangınlarında tehlike arz eden noktaların tespitini ve yayılış yönünü görme imkanı sunan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi orman personeline verildi. Orman suçları ile mücadele ve orman koruma çalışmalarında, kaçak hafriyat döken araçların veya şahısların koordinatını hassas şekilde veren, belirlenen hedefleri 8 kilometre yarı çapında takip edebilen ve en önemlisi termal kamerası ile gece net görüş sağlayan İnsansız Hava Aracı (İHA) kullanımına yönelik eğitim alan ormancılar, artık ormanlarda İHA’ları kullanacak. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Kadıoğulları tarafından verilen eğitime Aladağ Orman İşletme Müdürü Ahmet Toklu ve Mengen Orman İşletme Müdürü Emre Koçak ile tüm işletme müdürlüklerinden işletme müdür yardımcıları ve işletme şefleri ile Bolu Orman Bölge Müdürlüğü teknik personeli katıldı. Özellikle maden ve izin saha kontrolleri, kaçak hafriyat dökümlerinin takibi, açma ve işgal suçlarının tespiti, kaçakçılık ile mücadelede gece korumaları, orman yangınları, kadastro çalışmaları, arama-kurtarma çalışmaları, ağaçlandırma çalışmaları, fidan sayımları, teras ve yol ölçümleri görüntüleme, tespit ve sayısallaştırma çalışmaları olmak üzere birçok konuda kullanım alanına sahip olan İHA ve entegre kamera sistemlerinin aktif olarak daha verimli kullanımına yönelik eğitimlere devam edileceği öğrenildi.
Afyon ‘Geçmişe Yolculuk’ isimli tiyatro oyunu büyük beğeni topladı Afyonkarahisar’da Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği, İçişleri Bakanlığı desteğiyle ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi kapsamında İstanbul’da tiyatro oyunu sergiledi. Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği’nin ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi İçişleri Bakanlığı tarafından kabul gördü. Proje kapsamında 16 kişilik ekip 5 skeçten oluşan “Geçmişe Yolculuk” isimli tiyatro gösterisini İstanbul Pendik Yunus Emre Kültür Merkezinde sahneledi. Tiyatro gösterimlerinde kayınvalide-gelin ilişkisi, Afyon gastronomisi ve davet kültürü, düğün gelenekleri, şifalı su tanıtımı ve kadına şiddet konuları ele alındı. Gönüllü Hanımlar Derneği Başkanı Fulya Bolcal, "Gerçek bir tiyatrocu nasıl olur, kimdir, bu soruların cevapları bizlerde yok aslında. Doğuştan yetenekli ya da ömrümüzü bu işe adamış da değiliz. Öğrenmeye çalıştık, gönül verdik. En önemlisi, her ayrıntısı gizemle dolu bu sanat dalını çok sevdik. Ocağımızdaki yemeğimizin altını kısıp koştuk eğitimlere, kekimizi fırından çıkarıp sıcağıyla paketleyip geldik provalara. Bu yaştan sonra ne çok alışkanlığımızdan vazgeçtik sahnelerde sesimiz daha gür çıksın diye. Kimimiz anne, kimimiz anneanne, kimimiz babaanne, kimimiz ev hanımı, kimimiz iş kadını olan bir avuç kadınız" dedi.
Adana Hisarcıklıoğlu: “Adana, yüksek dönüşüm kapasitesine sahip iller arasında” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana’nın yüksek dönüşüm kapasitesine sahip iller arasında olduğunu belirterek, “Sürdürülebilir olması için iş birliği içinde, stratejik planlarla gelecek vizyonu oluşturulmalıdır” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, Adana Sanayi Odası Meclis Başkanı İsrafil Uçurum, Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyeleri ile bir araya geldi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, kentin sanayi potansiyeli ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Hisarcıklıoğlu, Adana’nın sadece bölgesel değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeyde önemli bir sanayi merkezi olduğunu vurguladı. Kendisinin ve TOBB’un Adana’nın sanayi alanındaki gelişimini yakından takip ettiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şehrin sanayi altyapısının güçlendirilmesi ve yenilikçi projelerle desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Hisarcıklıoğlu, “Adana, Anadolu’nun sanayileşmesinin lokomotif illerinden biridir. Adana, yüksek dönüşüm kapasitesine sahip iller arasında yer alıyor. Ancak, bu başarı sadece bugüne ait değil, aynı zamanda gelecekte de sürdürülebilir olmalıdır. Bunun için, sanayi odaları, yerel yönetimler ve iş dünyası iş birliği içinde olmalı ve stratejik planlarla gelecek vizyonu oluşturmalıdır” dedi. Ayrıca, teknolojik dönüşümün öneminin altını çizen Hisarcıklıoğlu, Adana’nın dijitalleşme ve yenilikçilik konularında da öncü bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. TOBB Başkanı ayrıca, Adana’nın sahip olduğu coğrafi konumun ve lojistik altyapısının, uluslararası ticarette önemli bir avantaj olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, Adana Sanayi Odası’nın üyelerinin yaşadığı sektörel sıkıntıları ve taleplerini dinleyerek, çözüm odaklı yaklaşımların benimsenmesi gerektiğini ifade etti. Üyelerin karşılaştığı sorunların çözümü için iş birliği ve dayanışma içinde olunması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin güçlenmesi için Adana’nın öneminin giderek artacağını belirtti. Adana olarak büyük bir değişimin ve dönüşümün eşiğinde olduğunu belirten Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, “Adana’mız, yüzyılı aşkın bir süredir edindiği sanayi kültürü ile kentimizde çok çeşitli üretimin gelişimini desteklemiştir. Bugün, otomotivden elektronik karta, makineden mobilyaya, gemiden, tekstilde, yemeklik yağdan, kimya ürünlerine kadar yüzlerce farklı alandaki üretimiyle dünya pazarlarında yer almaktadır. TEPAV tarafından yapılan çalışmada Adana, Türkiye’de gelişim potansiyeli yüksek iki ilden biri olarak gösterilmiştir. Bu ilin gelecekteki konumu açısından önemli bir mesaj niteliğindedir. Adana’mız, toplam 5 yeni organize sanayi bölgesi, 15’e yakın küçük sanayi sitesinin kurulmasıyla Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacak en önemli illerin başında yer alacaktır. Şimdilik 100 milyon metrekarenin üzerinde alanı sanayiye açıyoruz. Adana’mız bu yatırım alanların faaliyete geçmesiyle Türkiye’nin ikinci bir Marmara bölgesi olacaktır” dedi.