GENEL - 12 Ekim 2017 Perşembe 18:41

Usta sanatçı son yolculuğuna yalnız uğurlandı

A
A
A
Usta sanatçı son yolculuğuna yalnız uğurlandı

Türk Sanat Müziği sanatçısı 69 yaşındaki Semra İnanç son yolculuğuna uğurlanırken, kardeşleri sanatçı dostlarının usta sanatçıyı son yolculuğunda yalnız bırakmasından yakındı.

Türk Sanat Müziği sanatçısı 69 yaşındaki Semra İnanç son yolculuğuna uğurlanırken, kardeşleri sanatçı dostlarının usta sanatçıyı son yolculuğunda yalnız bırakmasından yakındı.


Omurilik ameliyatı olmasının ardından uzun süre tedavi gören ve organ yetmezliği sebebiyle hayatını kaybeden sanat dünyasının önemli isimlerinden Semra İnanç için İzmir’de cenaze töreni düzenlendi. Törene usta sanatçının kardeşleri Sevim Nazlıben, Ayla Ülküdaş, Çetin Nazlıben, Serpil Baklavacı, yeğeni Ahmet Kuruşcu, teyzesinin kızı Halide Asmacık, manevi oğlu Mehmet Köse ve yakınları katıldı.


Törende duygu dolu anlar yaşanırken, sanat camiasından hiç kimsenin katılmaması vefasızlık olarak nitelendirildi.



“Yazık günah böyle vefasızlık olur mu”


Sanat camiasının kardeşlerini yalnız bırakmasına tepki gösteren usta sanatçının kız kardeşi Sevim Nazlıben, “Yazık, günah. Bu kadar nankörlük olmaz ki. Vefasızlık olur mu bu kadar. Çok üzgünüm, çok üzüldüm” dedi.



“Sezen Aksu ile yıllarca jimnastik salonu işlettiler”


Semra İnanç’ın ünlü sanatçı Sezen Aksu ile birlikte çok samimi olduklarına işaret eden Sevim Nazlıben, “İkisi birlikte yıllarca jimnastik salonu işlettiler. Sonra ikisi de İstanbul’a gitti. Ama kimseden ne bir çelenk ne bir başsağlığı var. Ben şok oldum. Sanat için çıldırıyordu, besteler yapıyor, bestelerini parasız veriyordu. Telefonla da kimse aramadı. Sanat camiasında bir kişi arasın ya. Gül Arda ile çok samimilerdi, her gün beraberlerdi. Kardeş gibiydiler. Ben hayret ettim, çok şaşırdım” ifadelerini kullandı.



“Bu son vazifeydi, en azından bir çelenkleri olsaydı”


Semra İnanç’ın tabutu başında uzun süre gözyaşı döken birlikte büyüdüklerini belirten teyzesinin kızı Halide Asmacık, sanat dünyasına sitem etti. Semra İnanç’ın sanat camiasına çok büyük faydaları dokunduğunu dile getiren Asmacık, “Ben özellikle Sezen Aksu’nun gelmesini isterdim. Çünkü onunla çok büyük mazisi vardı. Bende biliyorum, Sezen annemi de çok iyi tanır. Sanat dünyasından arkadaşlarının gelmesi lazım, en azından bir çelenk göndermeleri gerekirdi. Çünkü bu artık son vazife, başka yok. Ama unutmasınlar ölüm herkesin kapısını çalar bir gün” diye konuştu.



“İnşallah onu unutmazlar”


Semra İnanç’ın son zamanlarında hastane sürecinde yanından olan yeğeni Ahmet Kuruşcu, “Omurilik ameliyatı oldu ameliyattan sonra düzelemedi, son zamanlarında yürüyemez hale geldi ve nihayetinde organ yetmezliğinden vefat etti. Maalesef çok üzüntülüyüz, derin acılara büründük. O bir kahramandı. Çok ileri yaşlarda CD yaptı, çok hizmetleri oldu Türk sanat müziğine, inşallah onu unutmazlar” dedi.


Usta sanatçının en küçük kardeşi Serpil Baklavacı ise gözyaşlarını tutamayarak, “O benim idolümdü. Her zaman hayranlık duydum ona, o bizim her şeyimizdi ama maalesef kurtaramadık” ifadelerini kullandı.



“Manevi oğluydum ben onun”


Sanatçının manevi oğlu Mehmet Köse de şunları söyledi:


“Manevi oğluydum, aynı zamanda öğrencisiydim. 11 yıldır beraber çalışıyorduk benim sesimi eğiten tek oydu. Milyonlarca besteleri vardı ve hepsini bana öğretti. Çok muhteşem bir insandı. Yetenekleriyle, insanlığıyla, hayat felsefesi ile bir idoldü. Bence evren çok büyük bir enerji kaybetti, çok büyük bir sanatçı kaybetti. Hepimiz çok üzgünüz. Herkesin başı sağ olsun.”


Alsancak Hocazade Camii’nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından usta sanatçı, Karabağlar Paşa Mezarlığı’nda toprağa verildi.



Oğlunu kaybettikten sonra müziğe ara verdi


1 Ocak 1948 doğumlu olan ve asıl adı Semra Nazlıben olan sanatçı, denizde kaybolan oğlunun ardından müzik kariyerine ara vermişti. Usta sanatçı, 1990 yılında Türkan Şoray’ın başrolünde olduğu “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu” isimli filmde Şoray’ın yerine şarkıları seslendirmişti. İnanç, ayrıca 1988’de New York Türk Müziği Cemiyeti’ni kurdu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Ege Bölgesi’ndeki buluşçu öğrencilerin projeleri ilk kez Denizli’de Ege Bölgesinde İzmir’İn dışında ilk kez Denizli’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve 100 projenin sergilendiği Ortaokul Öğrencileri Arası Proje Yarışması Bölge Finalinde görücüye çıkan fikirler büyük beğeni topladı. Ortaokul Öğrencileri Arası Proje Yarışması Bölge Finali ilk kez İzmir dışında bir kentin ev sahipliğinde Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşiyor. Ege Bölgesi kentlerinden İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Uşak ve Denizli’den yarışmaya katılan okullardan toplam 100 proje yarı finale katıldı. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışmasında Ege Bölgesindeki okullarda hazırlanan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek, bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Birbirinden ilginç fikirlerin yer aldığı sergi, Denizli’de 3 gün boyunca yine ortaokul öğrencileri tarafından ziyaret edilebilecek. Muğla’dan başvurdukları 90 proje arasından 13’ü ile yarışmaya katılan Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, “Ortaokul Öğrencileri Arası Proje yarışması bölge finali heyecanını yaşıyoruz. Öğrenciler yıl boyunca hazırladıkları projelerini sundular ve bunlar bir ön elemeden geçti. Davet edilen projeler ise burada 3 gün boyunca sergilenecek. Perşembe günü gerçekleşecek ödül töreninde dereceye giren öğrenciler Türkiye Finallerine gidecek. Biz bugün 13 proje ile buradayız. Şu an burada 100 proje var. Bunun 13’ü bize ait. Ege Bölgesi’ndeki projelerin yüzde 13’ü Muğla Bilim ve Sanat Merkezi’ne ait. Bilim ve teknoloji kuruluna bu yıl 90 proje ile başvuruda bulunduk. Türkiye bazında en çok proje başvurusu yapan ikinci okuluz. Ege Bölgesi’nde birinci sıradayız. Ege bölgesinde böyle bir başarı yok. Okullardan öğrenciler buraya gelerek geziyorlar. Buradaki projeler günlük hayat problemlerinde çıkardığımız tahlillerdir. Patent ve inovasyon değerine sahip projeler yaptılar” dedi. Yarışmaya katılan Muğla Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinde Elif Su Demir ise “Benim projem, Bir Doğal Boyar Madde Kaynağı: Xanthoria Parietina. Xanthoria Parietina bir diken türü. Günümüzde sentetik boyar maddelerin özellikle insanlara ve çevreye pek çok etkisi olduğu bilinmektedir. Bu etkileri azaltmak için doğal boyar maddelere ihtiyaç vardır. Xanthoria Parietina’dan elde ettiğimiz doğal boyar maddenin ahşap üzerindeki etkinliğini ortaya koymak projemizin amacıydı ve amacımıza ulaştık. Elbette literatürde bu doğal boyar madde var. Ancak ahşap üzerindeki etkinliğinin olmaması bizim projemizi özgün kılmakta” ifadelerini kullandı.
Sivas Sivaslı kadınlar artık madımak toplamak yerine pazardan satın alıyor Sivas’ta baharın gelmesiyle birlikte dağlardan toplanan madımak otu pazar tezgahlarında satışa sunuldu. Pazar esnafı artık köylerde yeni neslin madımak toplamadığını belirterek, "Şimdiki nesil madımak toplamıyor. Birkaç seneye kadar da bu emekçi kadınlarımız ölürse madımak olayı biter" dedi. Türkiye’nin geleneksel yemek kültüründe önemli bir yere sahip olan ve türkülere dahi konu olan madımak, yıllar boyunca özellikle kırsal bölgelerde yaşayan genç kızlar tarafından doğada tek tek elle toplanırken, günümüzde halk pazarlarında veya marketlerden hazır olarak satın alınıyor. “Şimdiki nesil madımak toplamıyor, hamburger yemeye gidiyor” Pazarda madımak satan Ethem Yıldız, “10 senedir madımak işi ile uğraşıyorum. Madımak nisan ayında toplanmaya başlanır ve haziran ayına kadar devam eder. Bunu toplayan şu an köylü kadınlarımız, emekçi kadınlarımız var. Ne yazık ki o eski kadınlarımız da artık yaşlanıyor ve nesli tükeniyor. Şimdiki nesil madımak toplamıyor. Birkaç seneye kadar da bu emekçi kadınlarımız ölürse madımak olayı biter. Şimdi çocuklar pizza yemeye, hamburger yemeye gidiyorlar. Böylesi zararlı şeyleri yiyorlar ve madımak gibi yararlı bir şeyi yemiyorlar. Önceden kadınlarımız madımağı kendileri severek topluyordu. Şimdi ise nesil değiştiğinden dolayı kadınlarımız da tembelleşti ve madımak toplamıyorlar. Satın almaya geldiklerinde ise ’Bunun toplamasında ne var ki’ diyorlar. Madımağı toplaması kolay değildir. Madımağı topladıktan sonra 1 ay boyunca hasta yatabilirsiniz. Emekçi kadınlarımızın ellerine sağlık, çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Madımak da pazara düştü” Pazara alışveriş yapmaya gelen Ahmet Turan Yıldırım, “Kadınlar şimdi her şeyin hazırına koşuyorlar. Önceden bizim annelerimiz, nenelerimiz bunu toplarlar, güzelce bıçakla kıyarlardı ve bunun yemeğini yaparlardı kuşbaşı etle. Katı bir yemek olurdu, onu yufka ekmekle sokum ile yerdik. Bakar mısınız madımak da pazara düştü. Bundan köylerde çok var ama toplayan yok” şeklinde konuştu. “Genç kızlar daha madımağın ne olduğunu bile bilmiyorlar” Doğada elleriyle tek tek madımak toplayan Zeynep Gedikli, “Gençken biz topluyorduk, şimdiki cahiller ise daha madımağın ne olduğunu bilmiyorlar. Genç kızlar daha madımağın ne olduğunu bile bilmiyorlar” ifadelerini kullandı.