GÜNDEM - 17 Ağustos 2022 Çarşamba 08:12

Bakan Soylu: 'Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz'

A
A
A
Bakan Soylu: 'Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz'

17 Ağustos 1999 büyük Marmara Depremi'nin merkez üssü Gölcük'te, deprem şehitlerini anma etkinliğe katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz. Zamanını bilmiyoruz ama tedbir almak bizim en büyük sorumluluğumuzdur" dedi.

Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti. Depremin yıldönümü sebebiyle anma programı düzenlendi. Program kortej yürüyüşü ile başladı. Kuran-ı Kerim tilaveti ve deprem şehitleri için dualar ile devam etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, AK Parti Kocaeli Milletvekilleri Radiye Sezer Katırcıoğlu, Sami Çakır, Cemil Yaman, İlyas Şeker, Emine Zeybek, Mehmet Akif Yılmaz, MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AFAD Başkanı Yunus Sezer, İl Emniyet Müdürü Veysel Tipioğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Yavuz Selim Kapancı, AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş, MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt, Gölcük Kaymakamı Cengiz Karabulut, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, 81 ilden AFAD gönüllüleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Törende konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Sadece insanlar hatırlamaz. Denizler hatırlar ve şahittirler. Topraklar hatırlar ve şahittirler. Sadece insanların belleği yoktur. Tarihin, medeniyetin, yaşadığımız şehirlerin belleği de vardır. Biraz önce konuşan hocamız yaşadığı ve ifade ederken zorlandığı, kaybettiklerini hala içerisinde hissettiği o anları bizlerle paylaştı. Ben de o geceyi hatırlıyorum. Hanım Samsun’daydı, ben de İstanbul’da rahmetli annemlerle, babamla evimizin balkonunda otururken uyumuşum. Bir ses duydum. Hayatım da ilk defa böyle bir sesle karşılaştım. Koşa koşa hep birlikte aşağıya indik. Kaos, kargaşa. Her kafadan çıkan bir ses. Radyolar ayrı söylüyor, elektrikler gitmiş. İstanbul bambaşkaydı. Ben bu tabloyu Giresun Dereli'de Malatya ve Elazığ'da, Kastamonu Bozkurtta gördüm. İnsanlar belli belirsiz bir yerlere gidiyorlardı. Sanki ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Avcılar’dan Yalova’ya geçtik. Yalova’da gördüğümüz bir kıyamet senaryosu, binlerce ceset yerde, ceset torbaları yok. O günün Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’di. Tansul Çiller yanımdan ikisini de aradı. Acilen konuya müdahale edilmesi gerektiği söyleniyordu" diye konuştu.

“Biz depremi unutabiliriz ama deprem bizi unutmaz Türkiye bir afet ülkesidir”

Gece Gölcük donanmaya geldiklerini ifade eden Soylu, "Kapkaranlıktı. Oradaki hali hepimiz biliyoruz. Burada gördüğümüz o tablo, insanın nasıl çaresiz olduğunu ortaya koyuyordu. Elbette, karşı karşıya kaldığımız sıkıntılarda, yetemeyeceğimiz durumlar söz konusu olabilir ama o gün bize hiç hak etmediğimiz bir çaresizlik ile karşı karşıya kaldığımız büyük bir travma oluşturmuştur. 23 yıl önce bugün 18 bin 373 vatandaşımızı kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin. İnşallah o günden sonra yaptıklarımız, bizden sonra yapılacaklar için onlara mahcup olmayız. 23 yıl önce aldığımız ders, her afetten, her zorluktan birçok ders alıyoruz. Her ders bize adım attırıyor. Bugün alacağımız dersler de bize gelecekte birçok adım attıracak. Cenab-ı Allah bunlara dayanıklı olmayı nasip etsin. Bir kardeşiniz olarak söylüyorum; biz depremi unutabiliriz ama deprem bizi unutmaz Türkiye bir afet ülkesidir. 2018 yılının ortasından itibaren AFAD İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. O günden itibaren karşı karşıya kalmadığımız afet kalmadı. Kaya düşmesinden çığa, heyelandan sel baskınına, depreme, orman yangınına kadar birçok afetle karşı karşıya kaldık. Birçok deprem yaşadık. Antalya Manavgat yangınından, Muğla yangınına kadar. Orası bitti, Köyceğiz'de helikopterdeydik. Telefonuma bir çağrı geldi. 'Süleyman abi Allah rızası için bizi kurtar' dedi. Mehmet kardeşim beni aradı. 'Çaresiz bir şekilde evin çatısındayız, çocuklarla beraber' dedi. Helikopterden indik, Kastamonu, Bartın, Sinop'ta sel felaketi haberini aldık. Orada da bir kıyamet tablosu gördük. İki kat boyunca toprakla, kumla kaplı bir şehri gördük. Kastamonu Bozkurt'ta çaresizliği gördük. 1999 ve ondan öncesi süreçlerin tamamından ders çıkaran, ders alan bir Türkiye var. Allah şahittir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, afetten afete koşuyoruz. 1980'den itibaren tüm dünyada afetler 4 kat arttı. Her afetten sonra, her zorluktan sonra, bunu karşınızda söylemekten utanırım ama uzatılan mikrofona Erzurum'dan Erzincan'a kadar vatandaşlarımızın söylediği tek bir cümle vardı, 'Nerede bu devlet?'. Biz 'Nerede bu devlet' sözünü tek bir vatandaşımıza söylettirmedik. Allah bizi milletimize mahcup etmesin. 23 yıldan bu güne herkes elinden geleni yaptı. Kanunlar çıktı, denetimler kuruldu. On binlerce, yüzbinlerce hasarlı binalar yıkıldı, yerine depreme dayanıklı konutlar yapıldı. Dirençli şehirler oluşturabilmek için hepimiz devletimizin kapasitesini ortaya koymaya çalıştık. Geçen gün batı karadenizde sel felaketi oldu. Bartın'da son 5 yılda 3 tane baraj yapıldı. Eğer baraj yapılmasaydı 100 milyon metreküp su şehrin içine girmiş olsaydı, bugün çok daha büyük felaketin üzerinden konuşuyor olurduk. Barajlar, DSİ'nin yaptığı tahkimatlar, bentler aynı zamanda orada yapılan birçok iyileştirme çalışmaları ile uyarı sistemleri ile... Bize biraz kızdılar, bir uyarı gönderdik, ABD'de, Avrupa'da devlet bunu yapıyor. O mesajlar biraz daha sert, ürkütücü şekilde. O uyarılar sayesinde herkes tedbirlerini aldı. Devlet eski devlet değil, Türkiye eski Türkiye değil. Başımız öne eğik olabilirdi, her zaman söylüyorum, millet olarak Ayasofya'nın minareleri kadar dik olun, boynunuzu kimseye eğmeyecek kadar dik olun. Bangladeş'e gittik, Arakanlı müslümanlara gittik. Bir milyon insan bir kampın içinde, bir kapıdan 30-40 tane başın uzandığı tablo içinde yaşıyorlar. STK'larımız, hayır kuruluşlarımızın birçoğu orada ay-yıldızlı bayraklarımız ile duruyorlar. Onları orada bir adaya götürmek istiyorlar. Oraya gittiğimde bana, 'Eğer şu ay-yıldızlı bayrağın altında olan dernekler, oraya gidecekse biz gideceğiz. Türkiye orada olmazsa, biz buradan kıpırdamayız' dediler. Aynı Osmanlı devleti gibi, eminlik oluşturmuş bir milletin ve devletin insanlarıyız. Hatalarımız olabilir ama biz bu millete yanlış yapmadık" ifadelerini kullandı.

"Tendürek Dağımızın tepesine ay-yıldızlı bayrağımızı diktik"

Sabah millete bir müjde daha verdiklerini ifade eden Soylu, "'Tendürek dağını temizledik' dedik. Sadece Tendürek dağını temizlemedik. En tepesine ay-yıldızlı bayrağı diktik ve Allah bize oradan etrafımızdaki coğrafyaya bakabilme fırsatı sağlayacak. Türkiye afet, risk planını yaptık. Afet planını ilk defa Elazığ'da uyguladık. Bütün kurumlar bir arada. Herkes el birliği içinde çalışıyor. Afet iyileştirme planı yapıyoruz. 2.5 yılda 61 bin afet konutu yaptı, AFAD'da. TOKİ de, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da. Cumhurbaşkanımız bize bu talimatı verirken, 'Konut yapacağız. Ben sizden afet konutu istemiyorum. Ben sizden vatandaşımız içine girdiği zaman, birinci sınıf kalitede yaşayacağı, oradaki travmayı içine girdiği zaman atlatacağı konutlar istiyorum' dedi. 41 bini teslim edildi. Diğerleri ise bitme aşamasında. Tüm afetlerden elde ettiğimiz dersler ile yolumuza devam ediyoruz. 2021 yılını Türkiye afet eğitim yılı ilan ettik, 56 milyon insana dokunduk. 54 bin 300 tatbikat yaptık, 60 bin tatbikata doğru gidiyoruz. 5 vilayette yangın tatbikatı yaptık. Biz afetle uğraşıyoruz, bir de yalan afeti ile karşı karşıya kalıyoruz. Yalan söylenmemesi lazım, siyaset her yerde yapılabilir. Hem genel ahlakımıza, hem medeniyetimize, hem inancımıza karşı yapılmaması lazım. Zor zamanda yalan söylenmez. 'Baraj patladı' diyorlar. Barajın patlamadığını anlatmakla mı uğraşalım, yoksa evin dördüncü katından, beşinci katından, 'Ne olursunuz hamileyim' diyerek işaret yapan kadını kurtarmakla mı uğraşalım. Ben de siyaset yaptım, muhalefet partilerinde siyaset yaptım. Afetlerde yapılacak en hayırlı iş, 'Allah kolaylık versin. Allah yardım etsin. Yapabileceğimiz bir şey var mı deyip' Elini taşın altına sokmaktır. Bunlarla da aynı zamanda uğraşıyoruz. Helikopterler ile köylere jeneratör getirdik, 24 saatte elektrik bağladık. Şeker hastası varsa doktoru ayağına helikopterler ile getirdik. Allah başımıza bir daha afet vermesin. Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz. Zamanını bilmiyoruz ama tedbir almak bizim en büyük sorumluluğumuzdur. Allah bizi milletimize mahcup etmesin. 23 yıl sonra bir acıyı, paylaşarak acaba azaltabilir miyiz inancı içindeyiz. Allah bizi dünyaya mahcup etmesin. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. 23 yıl sonra üzerimizdeki sorumluluğu hissediyoruz" şeklinde konuştu.

Çok çalışmaları gerektiğini ifade eden Soylu, "Filistin'in bize ihtiyacı var. Bu ülkenin öyle bir Cumhurbaşkanı var ki. Lübnan'da ekonomik kriz yüzünden 0-2 yaş arasındaki çocukların, süt içemediklerinden dolayı, 'Onların nasıl süt ihtiyacını karşılayacağım' diye kendine dert edinen ve karşılamak için çaba üreten, müslüman dünyada kimseyi mağdur, mazlum bırakmamak için gayret sarf eden, bir taraftan Libya'da kendi gücümüzü ortaya koyan, Yemen'de insanlara elini uzatan, Suriye'de kimseyi yalnız bırakmamak için gayret sarf eden bir Cumhurbaşkanımız var" dedi.
Konuşmaların ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve beraberindekiler denize karanfil bıraktı.

Mehmet Ekrem Ceylan - Arda Can Uzun - Enes Azmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aksaray’da nefes kesen polis-hırsız kovalamacası kamerada Aksaray’da inşaat malzemesi deposunu soyan hırsızlar ile polis arasındaki kovalamaca film sahnelerini aratmadı. Elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar bir süre sonra motosikletin aküsünün bitmesiyle bu kez de yaya olarak kaçmaya başladı. Gecenin sessizliğini siren seslerine bıraktığı kovalamacada hırsız kardeşler yarım saat süren takip sonucu yakalanırken, nefes nefese kalan şüphelilerden biri yere yatırılıp ters kelepçe yapıldığı esnada polis memurlarına “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Olay, gece yarısı Tacin Mahallesi’nde bulunan bir inşaat malzemesi deposunda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, depodan oksijen bariyerli yerden ısıtma borusu çalan 2 hırsız, çaldıkları boru paketlerini beraberinde getirdikleri 3 tekerlekli elektrikli motosiklete yükledi. Hırsızlık esnasında çevrede bulunan bir vatandaş durumu fark ederek hemen 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese intikal eden ekipler 2 şahsı depodan hırsızlık yaparken suçüstü kıstırdı. Polisleri görünce neye uğradıklarını şaşıran 2 hırsız deponun duvarından atlayarak bahçe dışındaki boruları yükledikleri elektrikli motosiklete binerek kaçmaya başladı. Şahısların kaçması üzerine polis ekipleri telsizden anons ederek diğer ekiplere kaçış istikameti hakkında bilgi verdi. Ekiplerin hırsızların peşine düşmesiyle gecenin sessizliği siren sesleriyle yankılandı. Polis ve hırsızlar arasında yaşanan kovalamaca ise film sahnelerini aratmadı. Bir süre elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar kaçarken çaldıkları boruları da motosikletin kasasından aşağıya attı. Polis ekiplerinin bölgeyi abluka aldığı kovalamacada motosikletin aküsünün bitmesi üzerine hırsızlar bu kez de motosikleti bırakıp yaya olarak kaçmaya başladı. Taşpazar Mahallesi’nde ara sokaklara ve apartmanların bahçesine girerek izlerini kaybettirmeye çalışan S.Ç. (21) ve U.Ç. (34) isimli 2 kardeş çok geçmeden yakalandı. Yüzüstü yere yatırılarak ters kelepçe yapılan nefes nefese kalan hırsızlardan S.Ç. ekiplerin ters kelepçe taktığı esnada “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Yüzüstü yatırılarak kelepçelenen 2 kardeş gözaltına alınarak polis aracına bindirildi. Şahıslar sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülürken çaldığı yaklaşık 150 bin TL değerindeki malzemeler sahibine teslim edildi. Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.