POLİTİKA - 16 Mart 2017 Perşembe 18:25

Başbakan Yıldırım: "Türkiye’nin standartları yükselirken Avrupa’nın düşmeye başlıyor"

A
A
A
Başbakan Yıldırım: "Türkiye’nin standartları yükselirken Avrupa’nın düşmeye başlıyor"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP’nin 18 maddelik anayasa değişikliğini okumadığını ifade ederek, “Nasıl Karabük’ün Kardemir’i varsa, CHP de memleketin yalan fabrikası olmuş” diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP’nin 18 maddelik anayasa değişikliğini okumadığını ifade ederek, “Nasıl Karabük’ün Kardemir’i varsa, CHP de memleketin yalan fabrikası olmuş” diye konuştu.


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan 2017’de yapılacak olan halk oylaması öncesi Karabük halkına hitap etti. Mevcut sistemde yaşanan sorunlara değinen Başbakan Binali Yıldırım, CHP’nin 18 maddelik anayasa değişikliğini okumadığını ve millete doğruları söylemediğini ifade etti. Yıldırım, şöyle konuştu:


“Şu anki sisteme baktığınız zaman HSYK’ya üye atayamıyor. Milletin seçtiği meclis hakimlerin savcıların hakkında karar verecek kurula üye atayamıyor. TBMM bugün cumhurbaşkanını seçime götüremiyor. Mümkün değil. Ancak hükümet kurulmazsa 45 gün içinde mecburi seçime gidiliyor. Hani 7 Haziran’da seçim oldu, tek başına iktidar olmadı. Hükümet de kurulamadı. 1 Kasım’da seçime gittik. Ne oldu millet gümbür gümbür tekrar iktidarı AK Parti’ye teslim etti. Sağ olun var olun. Bu gün TBMM, cumhurbaşkanı bir suç işlese yargılayamaz. Mümkün değil. E hani nerede? ’Meclisi yok ediyoruz. Meclisi zayıflatıyoruz. İşlevsiz hale getiriyoruz.’ Görüyorsunuz hepsi yalan. Bunlar milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Önce adam gibi açın da şu anayasa değişikliği ne diyor, ne demiyor bir okuyun be kardeşim... TBMM bu değişiklikle beraber hakimler, savcılar kuruluna 7 üye atayacak. Milletten aldıkları yetkiyle bunu yapacak. Milletin atadığına laf edeceksin, bürokrasinin atadığına ses etmeyeceksin. Bu demokrasi değil. Bu statükodur. Bu eski Türkiye alışkanlığıdır. Milletin vekillerine güvenmemektir. TBMM artık cumhurbaşkanını seçime götürebilecek. Cumhurbaşkanını siz seçtiniz bu yeni sisteme göre. İyi çalışmadı yanlış işler yaptı. Meclis karar verip seçime gidebilecek. Seçime gittiğinde hem meclis kendisi seçime gidiyor hem de cumhurbaşkanını seçime götürebiliyor. Tersi de olabilir. Cumhurbaşkanı meclisle anlaşamadı seçim kararı alabilir. O sefer kendisi de gidiyor meclis de gidiyor. Çünkü seçimi aynı günde yapıyoruz.”



“Milletin iradesi öncelik kazanıyor”


Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti’nin yanı sıra İngiltere’nin de yargı sistemini hatırlatan Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yargının siyasileştirilmekten kurtulduğunu ifade etti.


TBMM’nin etkinliğini kaybedeceği yönündeki iddialara da sert tepki gösteren Başbakan Binali Yıldırım, “Kardeşim hani nerede? Meclis etkinliğini kaybediyor. Yargı tam bağımsız oluyor. Yeni anayasa değişikliğiyle sizin seçtiğiniz vekiller mecliste hakimler, savcılar kuruluna 7 üye atıyor. Böylece mevcut sistemde rekabete dönük seçim de ortadan kaldırılmış oluyor. Yargı siyasileştirilmekten kurtarılıyor. Milletin iradesi öncelik kazanıyor. Bakın Almanya’da, Avusturya’da, Çek Cumhuriyeti’nde böyle bir sistem yok. İngiltere’de kraliçe yargıçların tamamını atıyor. Biz dersimize iyi çalıştık. Anayasa değişikliğiyle hakimler, savcılar kurulunun 7 üyesini meclis atayacak. Hala bu böyle olduğu halde yargıyı kendilerine bağlıyor demek meclise saygısızlıktır. O meclisi seçen millete saygısızlıktır. Ayıp be kardeşim... Okusalar bunlar böyle olur muydu? Bunların işi gücü konuşmak... Okumadan anlamadan dinlemeden yorum yapmak... Okuyorlar da tersten okuyorlar” dedi.



“Kılıçdaroğlu, o eski alışkanlıklarını hatırladı”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin gelmesi halinde anayasanın ilk üç maddesinin değişeceği yönündeki sözlerini hatırlatan Yıldırım, böyle bir değişikliğin olmayacağına dikkat çekerek şöyle devam etti:


"Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı sistemi gelirse anayasanın ilk üç maddesi değişecek diyor. Türkiye, cumhuriyettir. Türkiye’nin marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır. Ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütündür. Demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir. Bunlarda bir değişiklik yok. Nereden çıktı. Yok. Ama o yine eski alışkanlıklarını hatırladı. Sen değil miydin terör örgütünün televizyonuna çıkıp o üç madde değişir diyen. Hiç kimse heveslenmesin. Türkiye’nin üniter devlet yapısına milletiyle ülkesiyle bağımsız bütünlüğüne göz diken kim varsa bu millet onun gözünü oyar. Hiç kimse merak etmesin. Bu aziz millet senin terör örgütü propagandası yapan, söylediğin o sözleri unuttu mu zannediyor. Neye hayır dediklerini bilmedikleri için milleti korkutmaya ve aldatmaya devam ediyorlar. Biz bunları tanıyoruz. 15 yıldır yalan, dolan ve iftiradan başka bu millete hiçbir şey söylemediler. Nasıl Karabük’ün Kardemir’i varsa, CHP de memleketin yalan fabrikası olmuş. Tek bildikleri ve ürettikleri yalan. Kandil’in koltuğunun altına girmiş onların emrinden çıkmayan, bölücü parti çukur siyasetinin mimarı HDP, PKK, FETÖ, DEAŞ... Kandil’den üst üste beyanatlar... Hayır çıkarsa biz bittik demiyorlar da evet çıkarsa biz bittik diyorlar. Buradan söylüyorum. Evet çıkacak siz de (Kandil) biteceksiniz. Bu aziz millet terör belasından kurtulacak. Başka kim hayır diyor? Avrupalılar. Avrupalılar da hayır kervanına katıldılar. Hollanda, Almanya, İsviçre... İşi o kadar ileriye götürdüler ki gazetelerini Türkçe basıyorlar. Bunlar çifte standartçı. Bunlar iki yüzlü. Alman devlet televizyonunda Türkçe hayır propagandası, gazetelerde hayır manşetleri var. Yükselen İslam karşıtlığı hakkında sizleri uyarıyoruz. Fransa’da en son başörtüsünü yasakladılar. Bu Avrupa için utanç verici bir şeydir."



"Türkiye’nin standartları yükselirken, Avrupa’nınki düşmeye başlıyor"


Hollanda ile yaşanan krizi hatırlatan Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin standartlarının yükselirken Avrupa’nın standartlarının düşmeye başladığını ifade etti. Yıldırım, "Türkiye eski alışkınlıkları bırakıyor. Türkiye’nin standartları yükselirken Avrupa’nınki düşmeye başlıyor. Seyahat, gösteri-yürüyüş özgürlüğünü engelliyorlar, basın özgürlüğünü engelliyorlar. O akşam Hollanda ne kadar değeri varsa ayaklar altına aldı. Bunlar Suriye’de öz kardeşlerimiz katledilince sesleri çıkmaz. 15 Temmuz darbe girişimi olunca Türkiye’de sesleri çıkmaz. Başbakan devrilecek diye cumhurbaşkanı alaşağı edilecek diye ellerini ovuşturdular. Çifte standart bunların yaşam tarzı haline geldi. Almanya’ya Hollanda’ya hayır çalışması yapmaya gidenlere kapılar sonuna kadar açık, evet kampanyası yapmaya gidenlere yasak. PKK’ya, HDP’ye, FETÖ’ye serbest ama AK Parti ve MHP bu çalışmalara giderse yasak kardeşim. Ne yaparsa yapsınlar engelleyemezler. 16 Nisan’ın ayak sesleri, Avrupa işte Karabük... Rotterdam oradaysa Karabük burada. Bu meydandan haykırıyor. Soğukkanlı olacağız. Sağduyulu olacağız. Yapılan bu haksızlığı bu saygısızlığı onların yanına bırakmayacağız" dedi.



Karabük’teki yatırımlar


Karabük’te son 14 yılda 5 milyar lira yatırım yapıldığını ifade eden Yıldırım, Karabük’teki yatırımları anlattı. Yıldırım, Kardemir örneğini vererek şöyle devam etti:


"Karabük’teki kardeşlerimizin sorunlarıyla çok yakından ilgileniyoruz. Karabük’te son 14 yılda 5 milyar yatırım yaptık. Helali hoş olsun. Eğitimde Karabük’te okul sayısını 125’ten 251’e çıkardık. Bin 186 derslik yaptık. Okullarımızı bilgisayarlarla donattık. Bilişim teknoloji sınıfları yaptık. Tablet bilgisayarları evlatlarımızın eline verdik. Beş yıldızlı okul konforunda 300 yataklı Karabük Devlet Hastanemizi hizmete açtık. Göreve geldiğimizde sağlıkta Karabük’ün durumu ortada, 3 tane ambulansı var. Koca şehrin 3 ambulansı var. Şimdi 2’si karda kışta her zaman her yerde gidecek şekilde olmak üzere toplam 32 ambulansı var. 2002-2016 arasında 127 milyon lira ve spor tesisini Karabük’e kazandırdık. 8 bin 800 kapasiteli 7 öğrenci yurdu yaptık. 3 bin yataklı üç yurdun da yapımı devam ediyor. Göreve geldiğimizde Karabük’te sadece 7 kilometre bölünmüş yol vardı. Bunun üzerine 102 kilometre daha bölünmüş yol yaptık. Yolları böldük, hayatları birleştirdik. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Gönülleri birleştirdik. Yolları böleriz, ekmeğimizi böleriz, Türkiye’yi böldürtmeyiz. Bunları yeterli bulmuyoruz. Emeğin alın terinin şehri Karabük’e ne yapsak azdır. Karabük’e çevre yolu yapacağız. Plan ihalesi yapıldı. Bir de hayır severimiz var. Şefik Dizdar bey.. Karabük Üniversitesi sivil havacılıkta eğitim gören havacılar için bir eğitim havalimanı yapacak. Pisti yapacak. Havalimanınızı da Şefik Dizdar yapacak."


Karabük’te kurulu bulunan Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın kapanma noktasındayken şimdilerde başka ülkelere ray satar hale geldiğini ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:


"Kardemir’in durumunu biliyorsunuz. Neredeyse kapanıyordu. Biz de rayları gidiyoruz dışarıdan alıyoruz. O zaman Ulaştırma Bakanıydım. Milli Eğitim Bakanı da bizimle beraberdi. Biz bu rayları dışarıdan almayacağız. Karabük’te yapacağız. Karabük Demir Çelik’te yapacağız dedik. Olmaz, yapamazlar edemezler dediler. İnat da bir murattır dedik. Şimdi dışarı satıyorlar. Bakın Karabük ne hale geldi. Şehrin üreten alın ve akıl terine, Karabükspor’a, Karabük’e destek veren en önemli yer haline geldi. Başka memleketlere ray satıyor. İstihdam seferberliğinde Kardemir ben de varım dedi. Yüzde 10 çalışan sayısı kadar yeni işçi alacak. Yetmedi biz tekerlik imalatı yapacağız dediler. Trenlerin teker imalatını da Karabük yapacak. Bunun için de 500 milyonluk yatırım yapacak. Rayların 36 metrelik yapıyordu şimdi artık 72 metrelik ray yapıyor. Karabük, Irmak, Zonguldak tren yolunu sıfırdan yeniledik. Hizmete aldık. Yetmedi Karabük, Safranbolu, Bartın yolunu da bölünmüş yol haline getiriyoruz. 16 Nisan’dan sonra bu aziz millete daha fazla hizmet üreteceğiz. Bu anayasa değişikliği ile birlikte Türkiye iki kat daha büyüyecek. Üç trilyon milli gelire ulaşacak. Kişi başı milli gelir 25 bin dolar olacak. İçeride dışarıda milletin aklını çelmek için akla hayale gelmedik planlar, yalanlarla maalesef milleti oyalamaya çalışıyorlar. İstikrarlı güçlü Türkiye’nin emek şehri olan Karabük."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Açık alanda çalışan işçilere sıcak hava uyarısı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşılaşılan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek açık alanda çalışan tarım işçileri başta olmak üzere vatandaşlara yapmaları gerekenleri anlattı. Hava sıcaklıklarının arttığı Hatay’da ve ülke genelinde bölge bölge termometreler 35 derecenin üzerine çıkmayı başladı. Hava sıcaklığının arttığı bu günlerde vatandaşları bekleyen tehlikeyse sıcak çarpması. Tarım kenti olan Hatay’da açık alanda çalışan vatandaşlarda sıcak çarpmasına sıklıkla maruz kalıyorlar. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabileceği giysilerin tercih edilmesi söyledi. Dr. Polat, vatandaşlara sıcak havaya karşı yapmaları gerekenleri anlattı. “Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir” Sıcaklık çarpmasının halk arasında güneş çarpması olarak bilindiğini söyleyen Dr. Polat, “Yaz aylarının gelmesiyle sıcaklıkların artışı, her zaman sıcak çarpması olarak kendisini gösterir. Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir. Her zaman şuur kaybı veya şuur bozukluğuyla kendini göstermeyebilir. Biz 2 kademeli şekilde inceliyoruz. Özellikle açık alanlarda korunaksız ve önlemler alınmadan yapılan çalışmalarda fiziksel hareketin fazla olduğunda sıcak çarpması meydana gelir” dedi. “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar” Açık alanda çalışan tarım işçilerinde sıklıkla görülen sıcak çarpmasına karşı sıvı tüketiminin önemli olduğunu belirten Dr. Polat, “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar. Halk arasında önlemler hakkında bilinen birkaç yöntemde olsa da doğru değildir. Sıcak çarpmasına karşı önlem olarak sıvı alınımına dikkat etmek gerekiyor. Sıvı tüketiminde hastanın oral olarak sıvı verilirken şuur durumunun yerinde olması gerekir Vücut ısısını dengede tutmak için vücut terleme ve ışıma olarak yayılmasıdır. Terlemenin vücut sıcaklığında etkisi çoktur. Pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabilecek giysilerin tercih edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Hatay 180 bin ton pamuk üretilen Hatay’da 3 bin depremzede çiftçiye pamuk tohumu dağıtıldı Asrın felaketinin yaralarının sarıldığı Hatay’da 3 bin depremzede çiftçiye 21.3 milyon TL değerinde sertifikalı pamuk tohumu dağıtıldı. Asrın felaketinin yıkıma uğrattığı Hatay’da depremin yaraları sarılmaya devam ediyor. Depremzede çiftçilerin yeniden ayağa kalkması için başlatılan devlet destekleri devam ediyor. Geçtiğimiz yıl 180 bin ton pamuk üretilen Hatay’ın Amik Ovası’nın bereketli topraklarında üretim yapan 3 bin çiftçiye “Hatay Depremin Yaralarını Pamuk ile Sarıyor” projesi çerçevesinde 21.3 milyon liralık sertifikalı pamuk tohumu dağıtıldı. Hatay Valisi Mustafa Masatlı’nın katılımıyla Kırıkhan ilçesinde gerçekleştirilen tohum desteğinin bölge çiftçisine bir nebze de nefes olması bekleniyor. Depremin yaralarını sarmak için yapılan desteklerin devam ettiğini belirten Vali Masatlı, "Türkiye’nin en önemli ve en verimli ovalarından biri olan Amik Ovası’nda başta pamuk tarımı olmak üzere sertifikalı tohum dağıtımlarını gerçekleştirdik. Burada da yaklaşık 21.3 milyon TL’lik tohumu bugün vatandaşlarımızla buluşturuyoruz. 3 bin vatandaşımıza sertifikalı tohum dağıtımı yaptık. Asrın felaketiyle beraber tarım sektörümüz de ciddi hasar aldı ama bu süreçte 1.1 milyar TL’lik destek yapıldı. Bugünkü projemiz sertifikalı pamuk tohumunun dağıtımı da buradaki vatandaşlarımızın üretimine güç katacaktır. Buradaki üretim kabiliyetimizi ve üretim miktarımızı arttırmasına ve kaliteli ürün elde etmemize ciddi katkı sunacak" dedi. 3 bin üreticiye sertifikalı tohum dağıttıklarını söyleyen Hatay İl Tarım Müdürü Abdurrahman Türkmen ise, "Yıllardır temel kaynaklardan biri olan tarım sektörü önemini her gün arttırmaktadır. 180 bin ton pamuk üretimiyle ilimiz Türkiye pamuk üretimi konusunda 4’üncü sırada yer almaktadır. 6 Şubat asrın felaketi sonrasında pamuk üretiminin devamlılığının sağlanması amacıyla birçok proje hayata geçirilmiştir. ’Hatay Depremin Yaralarını Pamuk ile Sarıyor’ projesi ile Antakya, Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı, Hassa, Belen, Altınözü ilçelerindeki yaklaşık 3 bin üreticimize sertifikalı tohum dağıttık" diye konuştu.