YEREL HABERLER - 29 Ekim 2014 Çarşamba 16:45

Ovacık Kabuğunu Kırmak İstiyor

A
A
A
Ovacık Kabuğunu Kırmak İstiyor

Karabük’ün Ovacık İlçe Belediye Başkanı Mustafa Dursun, Belediyeye ait 38 dönüm araziyi Yüksek Okul yapılması için Karabük Üniversitesine devrettiklerini açıkladı.
1959 yılında kurulan bir ilçe olduklarını ancak ilçeye verilen sözlerin yerine getirilmesini beklediklerini belirten Başkan Dursun, “Ovacık’ın sahibi varsa, Ovacık’a sahip çıkacakalr. Bir Yüksek Okul bizim candamarımız olacak. Temel atılacaktı hani nerde, kim soruyor. Ben şehrin belediye başkanı olarak bunları soracağım elbette. Ovacık’ın sorunu neyse hepsiyle ilgileneceğiz. Ne olursa olsun Ovacık halkı artık kandırılmak istenmiyor, hizmet istiyor” dedi.
“38 DÖNÜM ARAZİYİ DEVRETTİK”
3 ay önce Ovacıklılar Derneğinin gecesinde Karabük Üniversitesi Rektörünün Yüksek Okul yapacaklarının sözünü verdiğini anımsatan Başkan Mustafa Dursun, “ Aynı zamanda Mehmet Ali Şahin’de Ovacık halkına Rektörümüzün sözüne mütakiben bu konu ilke ilgili çalışmalar yapacağını ve Rektörün sözünün altına imza attığını söyledi. Bizlerde Ovacıklılar olarak heycanlamıştık. Bu yıl buranın temeli atılacağı söylendi. Yer konusunda bizden destek istendi. Bizde belediyemiz için çok kıymetli olan 38 dönüm araziyi Belediye meclis üyelerimizle birlikte ortak akıl fikirle Üniversiteye tahsis ettik. Meclis kararını alarak resmi yazımızı Üniversiteye gönderdik. Bunun akabinde Meclis üyelerimizle birlikte Rektörümüzü ziyaret ederek 38 dönüm arazimizi devrettiğimizi söyledik. Mehmet Ali Şahin bey bu konuyu sürekli dillendirdi bunu Ovacıklılar gecesinde ve bayramlaşmada da söyledi. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası kendilerine Meslek Yüksek okulunu sorduğumuzda bana ‘ Bu devlet meselesi, sen bu konuya fazla eğilme’ dedi. Ben oranın belediye başkanıyım. Belki bizim konumuzun içine giriyor veya girmiyor ama Ovacık’a köklü bir çözüm gerekiyor. Bu köklü çözüm askeri birlik veya meslek yüksek okulu olabilir. Ovacık halkı kandırılmak istemiyor. Ovacık halkında bir heyecan var. Biz Ovacık halkını değerlendirirken, siyasetçilerimizin Karabük ve Safranbolu’da oturan 20 binin üzerinde seçmeni olduğunu unutmamalı. Ovacık’ta köylerle birlikte oturan 4 bin civarındaki seçmenden bahsetmiyorum. Buradaki Ovacık halkını da heyecanlandırdı Yüksek Okul. Bu meseleye Karabük’ten bakmak lazım. Herkesin gözü kulağı Ovacık’ta ve verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyor. Bu sözler yerine getirilmezse yeniden mi kandırılmış olacak halkımız. Siyaset var işin ucunda diye 1959 yılında kurulmuş bir ilçe hebamı edilecek. Zaten her geçen gün kan kaybeden bir ilçe. Nevzat Ayaz döneminde yapılan bir spor lisemiz var. Allah’tan 200-300 öğrenci var ve Ovacık’ı ayakta tutmaya çalışıyor. Mehmet Ali Şahin beyin direktiflerinde yapılan yurt ve spor kompleksi var, kendisinden Allah razı olsun. Bunlar yeterli değil. Bir Ovacık var bitmeye tükenmeye yüz tutmuş. Ülkemizin her yerine yardım yapılırken, Ovacık’ta 12 yıllık bir iktidar döneminin belediyesi olupta hizmet almaması, alınmaması beni çok şaşırtıyor. Ovacıklılar cezalandırılıyor mu?. Hadi bize vermediler, geçmişte kendi belediyelerine de hizmet yapmadılar. Sayın Valimiz nerde. Geçmişteki Valimizin Ovacık’a verdiği değerler üzerinde ve Ovacık’ın o zamanki hali ile şuanki hali arasında fark olmadığı ortada. Valimiz bir Ovacık’a çıkıp buranın sorunları var mı diye bir gün dahi gelmedi. İlkokuldaki öğrencilerimiz prefabrik okulda okuyor.Bunlar bu kadar zor şeyler mi?. Bizim 3 tane orman şefliğimiz var, müdürlük almak için yapılmış. Her şey pişmiş, hazırlanmış, sofraya gelmiş aşama bekleniyor. Bugün en azından burada 100’te istihdam olacak müdürlük kurulsa. Bunu yapmak çok mu zor. Bir sağlık ocağı yerine 10 kişilik entegre hastane yapmak çok mu zor. Bunu devlet yapamıyor mu? Köylülerimiz Ovacık’ta durmuyor, sağlık açısında. Adam bir serum yiyecekse, Ovacık’ta bunu yaptırabilmeli. Olmadığından kışın köyleri terk ediyorlar. Sağlık ocağında vatandaşlar zor şartlar altında koridorda serum yiyorlar. Valiye soruyoruz, bir Ovacık’a çıksanız diyoruz, ama Ovacık’ın sahibi var diyor. Bizim sahibimiz Allah” dedi.
“OVACIK’IN SAHİBİ VARSA, OVACIK’A SAHİP ÇIKACAKLAR”
Belediye olarak araç sıkıntısı yaşadıklarını çöp arabası ve itfaiyelerinin olmadığını ifade eden Dursun, “ Bunları vermek çokmu zor. Bunları söylerken, kimseyi küçümsemek ve hakaret etmek adına söylemiyorum. Bu devlet güçlü. Bu gücü Ovacık hiçbir yerinden faydalanmaz mı? Siyaset büyüğümüz her zaman Ovacık’ta. Karabük ve Safranbolu’daki Ovacıklılar ilçelerine yapılan hizmetleri göz alarak genel seçimlerde ona göre karar vermeli ve gözardı etmemeli. Hiçbir ayrım kayrım olmamalı. Ben MHP’li belediye başkanı olsamda rozetimi çıkardım, Ovacık Belediye Başkanı olarak hizmet etmeye çalışıyorum. Ovacık’ın sahibi varsa, Ovacık’a sahip çıkacaklar. Bir Yüksek Okul bizim candamarımız olacak. Temel atılacaktı hani nerde, kim soruyor. Ben şehrin belediye başkanı olarak bunları soracağım elbette. Ovacık’ın sorunu neyse hepsiyle ilgileneceğiz. Ne olursa olsun Ovacık halkı artık kandırılmak istenmiyor, hizmet istiyor. Bizlerde verdiğimiz vaatleri zaman içinde yerine getireceğiz. Göreve geldiğim günden beri itfaiye ve çöp aracını istiyorum. Çünkü acil ihtiyaçlarımız var. Bu halk Ovacık’ın seçmeni bunun hesabını muhakkak soracak. Biz tek tek gidip doğruları anlatacağız. Seçmen hizmet alamadığı takdirde buna dur diyecektir. 3-4 defa Bakanlığa yazı yazıp çöp aracı ve itfaiye aracı istedik ve hep red cevabı aldık. Biz konuştuğumuz zaman sorun oluyor. Bizim bir şey yapmak istediğimiz yok, hizmet dışında. Bizim istemek en doğal hakkımız. Bu devlet, bu ilçeye hizmet vermek durumunda. Mevcut iktidar partisinden biz birçok hizmeti alacağımıza inanıyoruz. Bunu almak için her türlü yolu arayacağım. Bunun içi gerekirse Başbakan’a Cumhurbaşkanına kadar çıkacağım”dedi.
VERGİLİ OVACIK İÇİN DÜĞMEYE BASTI
Seçim döneminde Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin Ovacık halkına söz verdiğini de hatırlatan Mustafa Dursun, “ Ovacık hizmet istiyor ve bu hizmetler noktasında Karabük Belediye Başkanımız Rafet Vergili söz verdi. Aynı partiye mensup iki belediyeyiz. Kendisi ile 2 saat süren bir toplantımız oldu. Ovacık’ın ne sorunu varsa 10 gün içinde ekibi ile birlikte Ovacık’a gelerek düğmeye basacak. En kısa zamanda Ovacık için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Kendilerinin de yoğun çalışmaları var ve bizde gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Sözünün eri Rafet Vergili’nin Ovacık halkına gerekli hizmet ve desteği vereceğine gönülden inanıyoruz” diye söyledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Oğlunun telefonundan mesaj atıp kapıyı açtırdıktan sonra eşini öldürmüş Ankara’da boşanma aşamasındaki eşi tarafından 15 Nisan’da bıçaklanarak öldürülen kadının, kocası tarafından tuzağa düşürüldüğü ortaya çıktı. Oğlundan gelen mesajın kocası tarafından gönderildiğinden habersiz dışarı çıkan talihsiz kadın, gözü dönmüş eşi tarafından defalarca bıçaklandı. Olayın başladığı anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı. Ankara’da 11 yıl önce evlendiği K.C.’den (36) şiddet gördüğünü iddia eden Yonca Kazan Coşkun (32), boşanma davası açtıktan sonra aile evine döndü. Çiftin 10 ve 7 yaşındaki çocukları ise babalarında kaldı. 6 aylık uzaklaştırma karanın sona ermesinin ardından K.C., eşinin yaşadığı apartmanın önüne gitti. K.C., ele geçirdiği oğlunun telefonundan Coşkun’a “’Anne çok hastayım, okulun bahçesinde seni bekliyorum” yazılı mesaj gönderdi. Her şeyden habersiz endişeli bir şekilde dışarıya çıkan Coşkun, elinde bıçakla bekleyen K.C. ile karşılaştı. Kaçmaya çalışan Coşkun, evinin banyosuna saklandı. Banyo kapısını kıran K.C., saldırdığı eşini bıçakladı. Coşkun, olay yerinde hayatını kaybederken, Kerim Coşkun, gelen polis ekiplerine teslim oldu. İfadesi ortaya çıktı Yakalanan K.C., savcılıktaki ifadesinde, eşiyle cinsel konularda sorunlar yaşadıklarını, eşinin olay günü kendisine hayatında başka birisi olduğunu söylediğini ve ‘Sen erkek misin, erkeklik görevini yapıyor musun?’ dediğini iddia etti. Saldırgan şahıs, sevk edildiği mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bursa Kayıp mürettebatın ailelerinin feryadı: "İhmallerin araştırılmasını istiyoruz" Marmara Denizi açıklarında, İmralı Adası’nın ise güneybatısında batan bin 250 ton mermer tozu yüklü olan Batuhan A gemisindeki 6 mürettebattan 4’ünün cansın bedenine ulaşılırken 2 kişiden ise haber alınamadı. Çalışmalara devam edilmesini isteyen acılı aileler, sorumluların da bir an önce adalete hesap vermelerini istedi. 15 Şubat tarihinde Marmara denizinde batan Batuhan A. isimli kargo gemisinin kayıp mürettebatı arasında bulunan makine stajyeri Ahmet Atav’ın babası Şenol Atav, geminin ihmal sonucu battığını ileri sürerek açıklamada bulundu. Şenol Atav, “Ben 25 yıldır gemiciyim. O gemi o günkü hava şartlarından dolayı ya da geminin yaşından dolayı batmadı. O geminin batış sebebi tamamen ihmaldi. Bu ihmalle birlikte geminin denetimlerinin doğru yapılmadığını delilleriyle savcılığa sunduk ve sunmaya da devam edeceğiz. Bu ihmallerde en büyük kabahatli Marmara Liman Başkanı, Bandırma Liman Başkanı, Bandırma Kara Sörveyi, Gemlik Liman Başkanı ve Gemlik Liman Sörveyi’dir. Geminin rutinlerine uygun yapılması gereken kontrol ve denetimlerin doğru olarak yapılmamıştır. Bundan ihmallerden dolayı oğlumun cenazesine ulaşamıyorum. İlgili kurumların bu konuda ellerinden geleni yapmasını rica ediyorum. “ dedi. Batan geminin kaptanı Hasan Mehmet Uyanık’ın oğlu Abdullah Uyanık ise “Kazadan yaklaşık 45 gün sonra babamın cesedine ulaşıldı. Bulunamayan iki mürettebat üyesinin bulunmasını istiyorum. Aramalara 15 gün sonra son verildi. Aramalara yeniden başlanmasını istiyorum. İhmallerin araştırılması ve adaletin sağlanmasını istiyoruz“ ifadelerini kullandı. Ailelerin avukatı Muhammed Emin Çelik, “15 Şubat tarihinde Batuhan A. adlı gemi Bursa Karacabey açıklarında ne yazık ki ağır ihmaller sonucu batmıştır. Devletimiz Kızılay, AFAD, Türk Silahlı Kuvvetleri, Bursa Valiliği, Karacabey Kaymakamlığı başta olmak üzere bütün organlarıyla arama çalışmalarını sürdürmüştür. Ancak, ne yazık ki Batuhan A gemisindeki 6 mürettebattan yalnızca 4 kişinin cesedine ulaşılmış, kalan 2 mürettebat hala bulunamamıştır. Bizler mavi vatanın bütünlüğüne inanıyoruz. Deniz emekçileri de mavi vatanın bir parçasıdır. Denizcilerimiz asla ihmal edilemez ve göz ardı edilemez. Bu doğrultuda Batuhan A. Gemisinin batmasına sebep olduğu düşünülen bütün ilgili kurum, kuruluş ve şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu açıklamaktayız. Batuhan A. Gemisi 53 yaşında bir gemidir. Bu kadar yaşlı ve artık tamir görmekten paslanmış bir geminin özellikle bu hava şartlarında seyrine izin verilmesi nasıl mümkün olabilir. Geminin azami alabileceği yükün üzerinde yük almasına kim neden müsaade etmiştir. Bilindiği üzere geminin denize ve yüke elverişli olması gerekmektedir. Brandasının dahi sertifikası olmayan bir gemiye denize elverişlilik belgesi kim tarafından verilmiştir. Bu bahsettiklerimize ek olarak gerekli hususlar Karacabey Başsavcılığına sunulmuştur. Ancak bu sebeplerden daha fazlası bulunmaktadır ve bu sebepler göstermektedir ki Batuhan A. Gemisi hava şartları nedeniyle değil, ağır ihmaller sonucunda batmış olmakla birlikte 6 mürettebatımız elzem bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Bizler gemilerimiz batmasın, denizcilerimiz yaşasın istiyoruz” dedi.
Zonguldak Zonguldak’ta 4. Bahar Sempozyumu başladı Zonguldak’ta 4. Bahar Sempozyumu açılış konuşmaları ile başladı. ZBEÜ Sezai Karakoç Konferans Salonu’nda 4. Bahar Sempozyumu “Ortopedik Cerrahilerde Anestezi ve Hasta Güvenliği” konusuyla başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu programın açılış konuşmasını ZBEÜ Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Hilal Ayoğlu yaptı. Ardından Türkiye Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği İç Anadolu Şube Başkanı Atilla Erol konuşma gerçekleştirdi. Türkiye Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Ali Fuat Erdem, “Biz dernek olarak özellikle Anadolu’da farklı illerde sempozyum, kurs ve kongrelere büyük önem veriyoruz. Özellikle hasta güvenliği konusuna temas etmek istiyorum. Hilal Ayoğlu hocam konuda Türkiye’de önemli bir isim. Böyle bir konuyu seçmesinden dolayı da son derece mutlu olduk. Kendisi Dünya Anestezi Dernekleri Federasyonu’nda Hasta Güvenliği Komitesi’nin bir üyesi. Bu konuda sadece Türkiye değil dünyada çalışmalar yapıyor. Ayrıca kendisi Dünya Anestezi Federasyonu’nun Avrupa temsilcisi. Böyle bir değerli hocamızın burada emekleri çok fazla. Avrupa Anestezi Derneği ile hasta güvenliğiyle ilgili bir protokol yaptık. Bu protokol ile sertifikasyonları artık Türkiye’de yapacağımız kurslardan sonra vermeye devam edeceğiz. Çünkü bütün dünya hasta güvenliğini çok önemsiyor” dedi. ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ise “Sağlık alanındaki modern yenilikler ve çığır açıcı buluşlarla geçmişten günümüze insanlığın karşı karşıya kaldığı, nice hastalığın tedavisinde gerek tıp camiasındaki çalışmalara ışık olup gerek hastaların yaşam kalitesini artırarak umut olduğu aşikardır. İşte bu hususta tıbbın ve teknolojin birlikteliğinde; yakın zamanda tüm insanlığın maruz kaldığı Covid-19 pandemisinde dahil cerrahi tedavilerin titizlikle uygulandığı ve hasta güvenliğin sağlandığı konusunda hemfikiriz. Nitekim bulaşıcı hastalıkların ortadan kaldırılması, tüm tıbbi tedavi yöntemlerinin ve hasta güvenliğinin sağlanmasında ülkemizin bütün sağlık kuruluşlarında yapılan çalışmaların değerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Ortopedi tedavilerindeki anestezi uygulamalarında da büyük başarılar elde edilmektedir. Bunun yanında anestezi ve sağlık hizmetlerinin temel taşlarından olan hasta güvenliğinin de her yönüyle ele alınarak geliştirilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi. Sempozyum, açılış konuşmalarının ardından “Ortopedik cerrahilerin intraoperatif yönetiminde hasta güvenliği” oturumuyla başladı.