GENEL - 19 Nisan 2018 Perşembe 16:58

Türker, “Karabük’te turizmin gelişmesinde KBÜ öncü roller üstlendi”

A
A
A
Türker, “Karabük’te turizmin gelişmesinde KBÜ öncü roller üstlendi”

Safranbolu MYO’nun 1992 yılında açılmasıyla Karabük Üniversitesinin temelinin atıldığını ifade eden Karabük Üniversitesi Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.

Safranbolu MYO’nun 1992 yılında açılmasıyla Karabük Üniversitesinin temelinin atıldığını ifade eden Karabük Üniversitesi Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nuray Türker, “O dönemden başlayarak konuşursak, turizmin gelişmesinde üniversite ya da meslek yüksekokulu çok öncü roller üstlendi” dedi.


Karabük Üniversitesi Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nuray Türker, turizm haftasında Karabük Üniversitesinin Karabük ve Safranbolu turizmine sağladığı katkıları Külliye Karabük’e anlattı.


Safranbolu MYO’nun açıldığı dönemlerde Karabük’te turizmin yeni gelişmeye başladığını söyleyen Türker, “Biz Safranbolu MYO olarak kaymakamlığın katkısıyla 15 tane kadını eğiterek, bunlara sertifika verip pansiyon işletmelerine ön ayak olduk. O dönem tabi bu kadar konaklama tesisi yoktu. Dolayısıyla bir yerden başlamak gerekiyordu. Bir iki tane otel vardı ve bu şekilde buradaki turizmin gelişmesinde üniversitenin önemli katkıları var” ifadelerini kullandı.



“Safranbolu Belediyesi ile Safranbolu turizminin master planını yaptık”


Karabük ve Safranbolu turizmine katkı sağlamak adına bugüne kadar yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler veren Türker, bölgeye yönelik ekoturizm envanterinin çıkarılması için bir TÜBİTAK projesi yürüttüğünü dile getirdi. Yaptıkları diğer önemli bir çalışmanın turizm fakültesinin iki yıl önce Safranbolu Belediyesinin talebi üzerine, Safranbolu’nun turizm master planının yapılması olduğunu belirten Türker, “Projede Safranbolu’nun sorunlarını çözme odaklı ve Safranbolu’da turizmin nasıl gelişmesiyle ilgili önerilerde bulunduk. Önerilen fikirlerin doğru bir şekilde uygulandığı takdirde turizmin gelişmesinde bu anlamda önemli bir katkı sağlanmış olabiliriz” dedi.



“Safranbolu’nun UNESCO tarafından bir ‘Miras Kenti’ olması şehre turizm açısından marka değeri oluşturuyor”


Doç. Dr. Nuray Türker, Safranbolu’nun miras kenti olmasının şehir için bir marka değeri oluşturduğunu ve bu değerin turizm açısından sağladığı katkılara değinerek, “UNESCO tarafından marka kenti olması aslında Safranbolu’ya değer katan, ünlenmesini sağlayan, tanınmasını sağlayan en önemli araçlardan bir tanesidir. Yerli ve yabancı turistlerin kente gelmenin temel sebeplerinden birisi de bu. Turizmin gelişmesinde de önemli bir katkı sağlıyor.” dedi. Miras kenti olunmasının şehrin korunması açısından da önem arz ettiğini vurgulayan Türker, “UNESCO’nun korumayla ilgili çok katı kuralları var. Bu bağlamda hem marka kenti olmak, hem de şehrin korunmasının sürdürülebilirliğine yani bu eserlerin devamlılığında çok önemli katkısı bulunuyor” diye konuştu.



“Karabük’te sadece kültür turizmi ön plana çıkartılıyor”


Karabük’te sadece kültür turizminin ön plana çıkarıldığını, bu yüzden turistlerin konaklama ortalamasının 1-2 geceyi geçmediğini ifade eden Türker, kültür turizmi ile birlikte Karabük’te çok güzel doğal değerlerin var olduğunu ve bu doğa ürünlerinin eklenmesi ile çeşitlendirme ya da pazar genişlemesinin oluşacağını dile getirdi. Bununla birlikte turizmin biçimlerinin birleşmesi gerektiğini söyleyen Türker, “Mesela Antalya’da deniz, kum, güneş var ama bu bölgede her şehirde farklı güzellikler olduğu için bunları birleştirmek gerekir. Bunu biz yapıyoruz, turist buraya geliyor ve sonra Amasra’ya gidip balık yiyor, sahili geziyor. Bir şekilde iki ürünü de birleştirmek söz konusu olabilir. Dolayısıyla bu kalış süresini uzatmak için turistlik ürünü çeşitlendirmek ve birleştirmek için bunlar yapılmalı” dedi.



“Safranbolu’da turist sayısını arttırmak yerine, turist harcamasını arttırmak gerekiyor”


Safranbolu turizminin ileri seviyeye getirilmesinin turist sayısıyla ilgili olmadığının altını çizen Doç. Dr. Nuray Türker, “Şehrin turist kapasitesi 750-800 bin civarı. Bunların 200 bini konaklama yapıyor. Geri kalanlar ise günübirlikçi. Bu sayı Safranbolu için oldukça fazla. Turistler o kültürü deneyimlemek, o havayı solumak, oradaki insanlarla bir kahve içmek, onları tanımak ki burası kültür şehri, kültürü tanımak için geliyor. Bu bağlamda turist sayısını arttırmak yerine turist harcamasını arttırmak ve turistlere aktiviteler yaratmak gerekiyor. Bu hediyelik eşya olabilir ya da rekreatifik günlük geziler olabilir” dedi.



“Turistler otopark ve acente sıkıntısı yaşıyor”


Doç. Dr. Türker, otoparkın en büyük sorunlardan bir tanesi olduğunu, bunun dışında bir takım fiyat politikasından kaynaklı şikayetlerin de olduğunu belirtti. Şehirdeki acenta sıkıntısını da dile getiren Türker, “Şehirde sadece iki tane acenta var. Ama tabi bu da sonuçta bir arz talep meselesi. Dolayısıyla talep olsa belki arz kaynakları da çeşitlenecek. 3 bine yakın yatak var ama maalesef iki tane acenta var. Dolayısıyla bu da yerel gezilerin, yerel turların olmaması anlamına geliyor. Turist geliyor, çarşıyı geziyor ve gidiyor. Ama bir takım başka rekreatif seçenekler olsa ki bazı acentalar bunu yapıyor, turistleri mağaraya götürüyor ve gezdiriyor. Yani bu tarz faaliyetler turistlerin kalış sürelerini uzatır. Bu da daha çok gelir demek olur” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Çöl tozu Muğla’ya ulaştı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarı sonrası Afrika üzerinden gelen çöl tozu bulutu, Muğla kıyılarına ulaştı. Akdeniz’den giriş yapan çöl tozu bulutu Antalya, Muğla, Isparta ve Burdur illerini etkisi altına aldıktan sonra Marmara ve Karadeniz üzerinden ülkeyi terk edecek. Muğla’da öğle saatlerinde etkisini arttıran Afrika çöl tozu, hava yağışlı olmamasına rağmen araçların üzerinde çamur zerrecikleri oluşturdu. Güneş ışınlarını örten toz bulutu, küçük yağmur tanecikleri halinde uzun süredir park halindeki araçların üzerini kapladı. Çöl tozu nedeniyle, özellikle kronik sağlık ve solunum problemi bulunan, kalp hastaları, çocuklar ve 65 yaş üstü kişiler gibi yüksek risk grubundaki kişilerin her türlü fiziksel egzersizden ve açık hava aktivitelerinden kaçınması önerildi. Milyonlarca metreküp toz minerali Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere irili ufaklı milyonlarca metreküp toz minerali yükseldiğini belirterek, “Şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere yüz milyonlarca metreküplük toz mineralleri yükselmektedir. Toz minerallerinin büyüklüğüne bağlı olarak büyük çaplı mineraller daha yakın mesafede, kısa çaplı mineraller ise çok daha uzun ve kilometrelerce uzağa hareket edebilmektedir. Geçtiğimiz haftalarda bir benzerini yaşadığımız olayı bugün tekrar yaşıyoruz. Önümüzdeki birkaç gün beklediğimiz bu kum hareketi boyunca Kuzey Afrika’dan yüzlerce kilometre uzunluğunda gelen bir kum örtüsü Akdeniz ve ülkemizi geçerek Karadeniz’e kadar uzanmaktadır. Güneşin yeryüzüne erişmesini engellemesi nedeniyle yerküre içeresindeki sıcaklığı mevsim normallerinin altında tuttuğunu söyleyebiliriz. Gökyüzüne baktığımız zaman güneşi göremiyoruz ve gökyüzünün turuncu renk aldığını görüyoruz. Düşen yağışlar ve azalan rüzgar hareketlerine bağlı olarak yerküre üzerinde çamurlu bir durum ile karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. Yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalara uyarı Doç. Özçelik, çöl tozlarının sağlık açısından da değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Metreküpte 50 mikrogramın üzerinde bir toz solunumunun insan sağlığı için zararlı olduğu ifade edilmektedir. Özellikle açık havada çalışan astım hastası insanlar için risk teşkil etmekte, çocuklarda ve dezavantajlı gruplar içeresinde gerekli önlemlerin alınması, maske kullanılması ve toz hareketlerinin yoğunluğunun takip edilmesi uygun olacaktır” dedi.