GENEL - 22 Şubat 2018 Perşembe 22:06

Azerbaycan Milletvekili Paşayeva: "Türkiye, tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesidir"

A
A
A
Azerbaycan Milletvekili Paşayeva: "Türkiye, tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesidir"

Azerbaycan Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Üyesi Ganire Paşayeva, Türkiye’nin tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesi olduğunu belirterek, “Afrin’de teröristler kırmızı çizgimize kadar geldiler, biz de gereğini yapıyoruz” dedi.

Azerbaycan Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Üyesi Ganire Paşayeva, Türkiye’nin tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesi olduğunu belirterek, “Afrin’de teröristler kırmızı çizgimize kadar geldiler, biz de gereğini yapıyoruz” dedi.


26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık-Karabağ bölgesindeki Hocalı Kasabası’nda 106’sı kadın, 63’ü çocuk toplam 613 Azeri sivil vatandaşın Ermenistan ordusu tarafından öldürüldüğü Hocalı Katliamı’nın 26’ncı yılı Kastamonu Üniversitesinde anıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ile Kastamonu Üniversitesi tarafından “Hocalı Katliamını Anma” programı Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi.


Hocalı soykırımını anma programında konuşan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, “Yeni bir Çanakkale’den geçtiğimiz bu coğrafyada dilde, fikirde, işte birlik, vatan kavramı büyük olan gençlere ihtiyacımız var. Türk Dünyası kavramının altının doldurulması, dilde fikirde işte birlik kolay değil. Ama bizim buna ihtiyacımız var. O düşünceye ve Çanakkale ruhuna ihtiyacımız var” dedi.



“Hocalı, modern dünyanın gözleri önünde haritadan silindi”


Karabağ’da modern dünyanın gözleri karşısında Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin işgal edildiğine dikkat çeken Paşayeva, “Modern dünyanın gözü önünde Avrupa’daki kurumlar bağırırlar insan hakları, demokrasi diye bağırırlar. O insan hakları diye bağıranların nedense işgalci Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan göç etmek zorunda kalan 1 milyon insanın acısı umurunda olmadı. 26 yıldır bu insanlar kendi evlerine dönemiyorlar. Babanızın, annenizin, kardeşlerinizin kabrini ziyaret edemiyorsunuz. Doğduğunuz, büyüdüğünüz evinizi 26 yıldır göremiyorsunuz. Bunun nasıl bir acı olduğunu düşünebiliyor musunuz? 1 milyon kardeşimiz, bu acıyla bugün de yaşıyor. Hocalı adında bir kent modern dünyanın gözleri önünde haritadan silindi” diye konuştu.



“Amerika’nın çıkarına bir karar olsaydı 20 günde uygulamaya başlarlardı”


Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan’a baskı yapmanın zor olmadığını vurgulayan Paşayeva, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 kararı var ama o kararların uygulanması için Ermenistan’a baskı yok. BM’nin 4 kararına göre işgalci Ermenistan’ın çekilmesi lazım Azerbaycan topraklarından ama bunun uygulanması için bir Ermenistan’a baskı yok. Ama yarın Amerika’nın çıkarına bir karar olursa onu alır, 20 gün bile beklemeden silahını topunu tüfeğini de alır, gelir onu uygulatır. Ama 1 milyonun insanın dönememe hakkı o kurumların umurunda bile değil” şeklinde konuştu.



“Hocalı’da soykırıma uğrayanların tek suçu Türk olmaktı”


Hocalı’da Ermenistan tarafından soykırıma uğrayanların tek suçunun Türk olmak olduğuna işaret eden Paşayeva, “O insanlar Azerbaycan vatandaşı olduğu için öldürülmedi. Onu yapan zihniyet bunu kendisi söylüyor. Sadece Azerbaycan vatandaşı olduğu için değil, ’Türk olduğu için onlara o acıyı yaşattık’ diyorlar. Maalesef bu soykırımı görmezden gelenler adalet karşısında henüz cevap vermiş değiller. Azerbaycan’ın yaptığı bütün çalışmalara rağmen ne Avrupa, ne Batı, ne Rusya, hiçbiri onların adalet karşısında cevap vermesi için hiçbir adım atmadı. Rusya’nın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki (AKPM) heyetinin oy hakkını Ukrayna topraklarını işgal etti diye elinden alanlar ama Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal eden Ermenistan heyetinin neden oy hakkını elinden almadınız. O işgali hayata geçiren ve Hocalı soykırımında direkt eli olan o katili, Strazburg’ta AKPM’ye davet ettiler ve alkışlayarak kürsüye çıkardılar. Bize göre bunun anlamı böyledir. Sizin Avrupa’dan, Batı’dan verdiğiniz mesaj bence budur. Hristiyan toprakları işgal edilemez ama Türklerin, Müslümanların toprakları işgal edilirse birde bir Hristiyan devleti tarafından o zaman bunu destekleriz, onu alkışlarla böyle kürsüye çıkartırız” ifadelerini kullandı.



“Terörü destekleyenler Türkiye’nin, Azerbaycan’ın güçlü olmasını istemiyor”


Terör örgütlerinin, Türkiye’nin, Azerbaycan’ın güçlü olmasını istemeyen devletler tarafından desteklendiğine işaret eden Paşayeva, şöyle konuştu:


“PKK/PYD/YPG adı ne olursa hepsi terör örgütüdür. Biz de insanlık adına bu terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Hayır, edemezsiniz, bu ameliyatı yapamazsınız, bunu durdurun. Basınlarında yalan yanlış haberlerle terörle mücadeleyi farklı göstererek yanlış algı oluşturmaya çalışıyorlar. Neden terörle mücadelede yanımızda değiller biliyor musunuz? Aslında terörün arkasında kimlerin durduğunu da bu vesileyle daha iyi görmüş oluyoruz. Eğer bir olayın arkasında kimlerin olduğunu görmek isterseniz, üzerine gidin. Üzerlerine gittiğinizde üstünüze çıkarlar, şimdi hepsi üste çıkmaya başladı. Biz, biliyorduk ki o silahlar, o politik destekler nereden geliyordu. O yüzden de Türkiye’mizin terörle mücadelesinde, nasıl Azerbaycan’ın yanında yoktular Türkiye’mizin de yanında değiller. Her türlü engel olacaklar, çünkü Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın güçlenmesini istemiyorlar.”



“Hristiyanlar Ermenistan’a sahip çıkarken, birçok Müslüman ülkesini yanımızda göremiyoruz”


Ermenistan’ın arkasında Hristiyan dünyasının bulunduğuna dikkat çeken Paşayeva, şunları kaydetti:


“Hep arkasında oldular. Ama maalesef ki üzücü bir olay o ki, bugün Türkiye’de de aynı durumu görüyoruz, Hocalı’da da, Karabağ’da da birçok Müslüman ülkesini yanımızda göremiyoruz. Yoklar, çoğu da suskun. Düşmanlar karşımızdaydı, dostlarımızı göremiyorduk. Yanımızda sadece Türkiye vardı, Müslüman ülkelerden Pakistan, Özbekistan kardeşlerimiz vardı. Bugün aynı durumda da aynı ülkeleri görüyoruz. O yüzden diyorum ki yeni bir Çanakkale’den geçtiğimizde o ruha ihtiyacımız var. O ruh birbirine sahiplenme ruhudur. Birlik ruhudur. Çünkü bugünkü dünyanın şartları bu. Bugünkü dünyada uluslararası hukuk çökmüştür. Uluslararası kurumlar, büyük güçlerin çıkarlarına hizmet dışında hiçbir şey ile ilgilenmiyorlar. Bugünkü dünyada haklı olmanız yeterli değil. Çünkü bu dünyanın artık tek bir kuralı var güçlü olacaksınız. Eğer güçlüyseniz hakkınızı koruyacaksınız, eğer gücünüz yoksa hakkınızı koruyamayacaksınız.”



“Bu bölgede büyük güç olmayalım diye her türlü senaryo ve oyun kuruluyor”


Bu bölgede büyük güç olmamaları için her türlü senaryo ve oyunun kurulduğunu anlatan Paşayeva, şöyle devam etti:


“Biz, bir zaman büyük bir millet olmanın farkını unuttuk ya da o kadar farkında olmadık. Ama başkaları bunun ciddi farkındaydı. Her türlü oyunlar, senaryolar kuruldu ki bu bölgede büyük güç olamayalım diye. Böyle acılar ve üzüntüler, kurulan senaryoların sonucu olarak karşımıza çıktı. Bizim de bir yerde hatalarımız oldu. Onlar senaryolar, oyunlar kurarken biz ise devlet ve vatan kavramının farkını ayırt edemedik. Çünkü Türkiye devlet, Azerbaycan devlet, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan veya diğerleri bir devlet. Vatan ise, Doğu Türkistan’dan tutun Kırım’dan, Bayırbucak’tan, Ahıska’dan, Kıbrıs’tan baktığımız bu büyük coğrafya ise vatandır.”



“Afrin’de teröristler kırmızı çizgimize kadar geldiler, biz de gereğini yapıyoruz”


Afrin’de Türkiye’nin varlığının sorgulandığını hatırlatan Paşayeva, “Ama biz de size soruyoruz o zaman, sizin ne işiniz var o zaman orada. Sınırımıza kadar geldiniz, sizin ne işiniz var orada, onu da bize bir anlatın. Biz bilelim. Ama ne işleri olduğunu biz biliyoruz. Artık kırmızı çizgilere kadar geldiler. Şimdi kırmızı çizgilerde onları durdurup, geri tepmek için bizim tekrardan o Çanakkale ruhuyla bunu yapmamız gerekiyor. Ben, Türkiye’yi Azerbaycan kadar vatanım olarak görüyorum, seviyorum. Çünkü biliyorum ki o da vatan, bu da vatan. Bu vatan güçlü olursa o vatan güçlü olacak. Bu vatan zayıflarsa o vatan da güçlü olamaz. O vatan güçlü olursa senin oradaki gücün artar, o vatan orada zayıf olursa senin burada gücün artamaz” dedi.



“Afrin’de gerekirse ben de canımı veririm”


Afrin’de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Zeytin Dalı Operasyonunda gerektiğinde kendisinin de canını verebileceğini söyleyen Paşayeva, “Bu yüzden Afrin’de gerekirse ben de gider savaşır, canımı veririm. Çünkü bu vatanın gücü hepimizin gücüdür. Zayıflaması demek hepimizin zayıflaması demek. Hocalı’da Ermenistan katliam yaptığında, bugün Türkiye’de terörle mücadelede Mehmetçiklerimiz şehit olursa bizim gençlerimizin eğlenmeye hakkı var mı? Yok. Bugün biz, hepimiz birer asker olmamız gerekiyor. Vatan topraklarının savunmasında asker orada savunur, biz ise sosyal medyadan tutup her yerde de savunmak bizim vazifemizdir” şeklinde konuştu.



“Türkiye, tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesidir”


Paşayeva, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık son kalemize geldiler. Bunu iyi bilmeniz gerekiyor. Bütün kalelerimizi aşa aşa son kale olan Türkiye’mize geldiler. Türkiye, tüm Müslüman dünyasının en güçlü kalesidir. Burası zayıflarsa tekrardan bu coğrafyanın toparlanması çok zor olur. Size yemin ederim, o yüzden her yerde o gün bugündür. Türkiye’ye her yerde sahip çıkacağız, daha çok sahip çıkacağız. Azerbaycan’a daha çok sahip çıkacağız. Bizim dedelerimiz Çanakkale İstiklal Mücadelesinde ‘söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ demiştir. Hangi dinde olursanız olun, hangi millette, hangi düşüncede olursanız olun, hangi partiden olursanız olun, hangi ideolojide, hangi mezhepten olursanız olun fark etmez. Çünkü bugün söz konusu olan vatandır. Biz de dedelerimiz ve ninelerimiz gibi gerisi teferruattır deyip birbirimize sarılacağız. İzin vermeyeceğiz ki bizim içimizden bizi vursunlar. Kendi içimizden kendi insanlarımızın eliyle bizi vurmalarına izin vermeyeceğiz. Birlik ve beraberlik içerisinde bugün bu kalemizi zayıflatmak isteyenlere nasıl Çanakkale’de dedelerimiz o dersi verdilerse, biz de o dersi onlara vereceğiz. Bunu sadece Türkiye için değil, Bayırbucak, Kerkük, Karabağ, Hocalı, Kırım, Kuzey Kıbrıs, Ahıska, Doğu Türkistan’a kadar bütün bu vatan coğrafyası için mücadele edeceğiz.”


Konuşmasının ardından Kastamonu Üniversitesi tarafından Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’ya ‘Fahri Doktorluk Unvanı’ verildi. Fahri Doktorluk Unvanı tevdi töreninde Kastamonu Üniversitesinin cübbesini ise, Paşayeva’ya Rektör Aydın giydirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.