YEREL HABERLER - 24 Ağustos 2016 Çarşamba 17:03

Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş:

A
A
A
Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş:

Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Kastamonuspor 1966’nın bu yılda güçlü bir kadro kurduğunu ve ligde de şampiyon olacağına inandıklarını söyledi.
Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grupta mücadele edecek olan Kastamonuspor 1966’nın, bu yılda ligi birinci sırada bitirebilecek güçte olduğunu belirterek, bu yönde bir kadro oluşturduklarını kaydetti.
Kastamonuspor 1966’nın kişilere bağlı olmasını istemediğini söyleyen Başkan Babaş, “Bugün ben varım, yarın bir başkası olacaktır. Ben varken iyi, ben yokken kötü olmasın. Kurumsallaşmalıyız. Ne zaman ki aynı statüde gidebiliyorsak işte o zaman başarı sağlamış oluruz. İvmesi iyi giden bir sistem var, bunun bozulmasını istemem. Kastamonuspor 1966 Kastamonu’nun takımıdır. Burada bir başarı varsa herkesin başarısıdır. Biz Kastamonu’da milliyetçilik ruhunun pekiştirilmesi için bu spora destek veriyoruz. Kastamonu’nun en iyi tanıtımını sporla yaptık. İsmimizi en iyi sporla duyurduk. Büyük bir turizm aracı bence. Kastamonu işadamlarımız ve bu işe gönül verenlerden destek istiyoruz. İvmesi iyi giden bir sistem var, bunun bozulmasını istemem” dedi.
Kastamonu Belediyesi olarak il merkezinde ciddi projeler yürüttüklerini ve hayata geçirmeye çalıştıkları tüm projelerin takipçisi olduklarını aktaran Belediye Başkanı Tahsin Babaş, 2 yılda birçok belediyenin yapamadığı kadar çok projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, hiçbir belediyenin bu kadar kısa zamanda fiziki açıdan çalışma yapmasının mümkün olmadığını belirtti.
Başkan Tahsin Babaş, “Ekiplerimizle beraber bu işleri başardık. Belediyecilik bir ekip işidir ve ekibimizle beraber çalışmaya da devam ediyoruz. Kastamonu Belediyesi olarak iddialıyız. Her babayiğidin harcı değildir. Sadece laf söylemekle olmuyor. Bu kadar olumsuz nedenlere rağmen çalışmalarımızı aksatmadık. Bir dönemde tek bir proje haricinde bir çalışma yapılmasına gözümüz almazken şimdi adeta şantiye gibi çalışıyoruz. Eleştirilmekten çekinmiyoruz ancak yapılan eleştirilerin de doğru olması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer yapmamışsak, eksik yapmışsak ya da farklı bir durum varsa sorunun temelden çözülmesi için de elimizden gelenin en iyisini yapmaya hazırız. Yeter ki bu memleket için birlikte çalışalım” diye konuştu.
Kastamonu’da bir çok noktada belediyenin çalışmalarının açıkça görülebildiğine dikkat çeken Başkan Babaş, kısa zamanda yapımı devam eden projeleri hayata geçirerek vatandaşların hizmetine sunmayı planladıklarını ve sadece atık su arıtma projesi konusunda biraz sıkıntı yaşandığını, Avrupa Birliği projelerinin yavaş ilerlediğini, 2008 yılından beri uğraştıkları projeden sonuç alamazlar ise İller Bankası kanalıyla projenin hayata geçirileceğini belirtti.
Yaptıkları hiçbir yanlış iş olmadığının altını çizen Başkan Babaş, “Tüm çalışmalarımızı göz önünde yapıyoruz. Fikir alıyoruz. Cumhuriyet Meydanı ile ilgili bir fikir ortaya sunduk. Çeşitli görüşler ortaya çıktı. Görüşleri önemsiyoruz. Kastamonu halkı ne isterse onu yapacağız. Dokuyu bozmadan gereken ne ise yapacağız. Bugüne kadar tarihi doku ile ilgili bir şey yapamamıştık. Ancak bundan sonra tarihi dokunun korunmasına yönelik her türlü tedbiri alacağız. Özellikle mahalle sakinleri ile sürekli irtibat halindeyiz. Sorunları birinci ağızdan duyarak çözüyoruz. Arsa satışlarımız eleştiriliyor. Sattığımız kadar da aldık. Taşköprü yolda 8 bin 500 metre Telekom’un arazisini aldık. Belediyenin gayrimenkul sayısını çok arttırdık. Yeri geldiğimizde vatandaşın işinin çözülmesi noktasında da satışlarımız oluyor. Biz üzüm yemek istiyoruz, bağcıyı dövmek istemiyoruz. Bağcıyı dövmek isteyen varsa da Kastamonuluları da karşılarında görürler. Tartışalım ama dedikodu etmeyelim” şeklinde konuştu.
Güneykent projesine de değinen ve projenin bakanlıkta onay beklediğini anlatan Başkan Babaş şöyle konuştu: “Güneykent’te 2 milyon metrekare gibi bir hazine arazisi var. Bu alana TOKİ’nin konut yapması için elimizden geleni yapacağız. İmar çalışması tamamlanarak bakanlığa gönderildi. Ayrıca Cezaevi’nin orada bir arazi vardı. Bu alanda asgari ücretliler için konut yapmayı planladık ama o zaman il bürokrasini aşamadık. Bu büyük bir kadersizliktir. Orman vasfını yitirmiş alan tekrar ormana çevrildi. Orada kim yanlış yaptıysa, Kastamonu’ya zarar vermiştir. Planlamamız artık havalimanına doğru. O konuda da art niyetli söylemler oldu. Fakat orası 10 yıl önce İl Özel İdaresi tarafından çevre planlamasında kentsel gelişim alanı olarak işaretlenmiş. Orayı da imara açmak kadar doğal bir şey yok. Orada işlerimiz normal olarak yürüyor. Ayrıca Kuzeykent ve Candaroğulları Mahallesi ile ilgili revize alan çalışmalarımız devam ediyor. 400 dönüm araziyi imara açacağız. Belirlenen alanda tamamen kamu yararına binalar, bir şehir stadyumu, asri mezarlık, yurt yerleri, özel eğitim alanları ve sağlık alanları olacak. Konut olmayacak.”
Kastamonu’da yapılması planlanan KastaMall projesi hakkında bilgiler veren yatırımcı firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yıldız ise, “KastaMall AVM, otel ve rezidans olarak bir konsept bir projedir. Proje alanın yetmeyeceği düşünülerek, yandaki cami alanı da istenmiştir. Yeni camii inşaatımızda yüzde 80’e geldi ve 10’uncu ayda ibadete açılacak. Projenin altyapı çalışmaları 1 hafta içinde başlayacak. Bayramdan sonra da süreç devam edecektir. Projenin bitiş süresi 30 aydır. Projenin maliyeti 120 milyon TL’dir” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.