YEREL HABERLER - 29 Nisan 2016 Cuma 18:49

Maşalacı'dan Dünya Veteriner Hekimler Günü Mesajı

A
A
A
Maşalacı'dan Dünya Veteriner Hekimler Günü Mesajı

Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Başkanı Halil İbrahim Maşalacı, Dünya Veteriner Hekimler Günü nedeniyle mesaj yayınladı.
Maşalacı, mesajında, Veteriner Hekimlik mesleğinin insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen, modern anlamda eğitiminin 251 yıl önce Fransa’da 28 yaşında Claude Borgelat adlı genç bir Veteriner Hekimin çabalarıyla başladığını ifade ederek, “Hayvan sağlığına hizmet ettiği kadar insan sağlığına da hizmet eden Veteriner Hekimlik mesleğinin öneminin toplum tarafından yeterince kavranması ve anlaşılması için 2000 yılında Dünya Veteriner Hekimleri Birliği’nin aldığı kararla her yıl Nisan ayının son cumartesi günü kutlanmaktadır. Emek, yoğun ve tüm zamanlı çalışan Veteriner Hekimler birçok sorunlarına rağmen özveriyle mesleklerini icra etmekte ve hayvan hastalıklarıyla mücadele ettikleri kadar, hayvandan insana geçen hastalıklarında denetim ve kontrolünde önemli görevler üstlenmektedir. Veteriner hekimlik mesleğinin gelişmiş ülkelerde çok önemli ve saygın meslekler arasında yer almış olmasına rağmen, ülkemizde henüz hak ettiği yeri almadığı aşikardır. Bu durum mesleğe olan rağbeti azaltmakta ve meslekle ilgili alanlarda üretimin ve kalitenin artırılması olumsuz etkilenmektedir. Oysa Veteriner Hekimlik sevilerek ve istenerek yapılan bir meslek olması gerekirken her geçen gün daha az seçilen bir meslek kolu haline gelmektedir. Bu durum ise yetişen Veteriner Hekim kalitesine olumsuz olarak yansımaktadır. Veteriner hekimlik mesleği, insan yaşamına çok önemli katkılarda bulunmuştur” dedi.
Hayvandan insana bulaşan hastalıkların engellenmesi ve kontrolü, gıda güvenliği, çevresel tehlikeler ve zararlar, acil ve afet hizmetleri, hayvan sağlığının korunması ve tedavisi gibi Veteriner Hekimlerin önemli görevler üstlendiğini söyleyen Maşalacı, şunları kaydetti: “150’yi aşkın zoonoz (hayvandan insana bulaşan) hastalık var ve her yıl bir yenisi ile karşı karşıyayız. İnsan ve hayvanlar birbirine yakın ve birlikte yaşadıkları gerçeğinden hareketle, insan sağlığını hayvan sağlığından ayrı düşünmemek gerekmektedir. Hayvan hastalıklarının erken teşhisi ve kontrolü, insanlara zarar verme risklerini azaltır. Çiftlikten sofraya, yemden çatala gıda denetimi ve kontrolü toplumun sağlıklı gıda alması ve sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için gerekli ön koşulların başında gelmektedir. Birçok gelişmiş ve nüfusu fazla ülkenin sağlık bakanlığının programlarına baktığımızda, toplumsal halk sağlığının oldukça önemsendiğini ve ön plana çıktığını görmekteyiz. Ülkemiz de yüzölçümüne göre nüfusu fazla olan ülkeler arasında olduğundan Veteriner Hekimlik ayrı bir önem kazanmaktadır. İnsan ve hayvan sağlığını korumak için gerekli önlemlerin alınmasında bir ülkede kurumlar arasında koordinasyonun sağlanabilmesi de oldukça önemlidir. Bu anlamda, toplumsal halk sağlığının korunmasında Veteriner Hekimlik mesleği ile eşgüdümlü ve işbirliği içinde çalışmak ilgili kurumların başarısı açısından da çok önemlidir. Gelişmekte olan ülkeler arasında kabul edilen ülkemizde kırsal kalkınmanın sağlanması, büyük ölçüde tarım ve hayvancılığın gelişmesine ve sağlıklı üretimin toplumsal ihtiyaçlara göre artmasına bağlıdır. İthal et tartışmalarının yaşandığı günümüzde, hayvancılık ekonomisinde Veteriner Hekimin rolü bir kez daha öne çıkmakta ve mesleğin önemini hatırlatmaktadır. Küreselleşmenin gereği olarak, Dünya Gıda Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslar arası Salgın Örgütü (OİE) gibi önemli kuruluşlarının üzerinde hemfikir olduğu Tek Dünya, Tek Tıp-Tek Sağlık görüşünün ve Veteriner Halk Sağlığının önem kazandığı yeni yüzyılda Veteriner Hekimlik mesleğinin göz ardı edilemeyecek sorunları vardır. Uzun ve zor bir eğitimden sonra, ağır koşullarda ve hastalık riskleri ile karşı karşıya çalışan Veteriner Hekimlerin sorunlarını ise; “Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü gibi ayrı bir teşkilatlarının olmayışı, günümüzde işsizlik sorunu yokmuş gibi görünse de her yıl mezun olan Veteriner Hekimlerin kamuda iş garantisinin olmayışı, 6343 sayılı yasanın güncel sorunlara göre yeniden düzenlenmemiş olması, birçok kamu kesiminde Veteriner Hekim istihdamı gerekli olduğu halde, Veteriner Hekim istihdamından kaçınılması, İstikrarsız hayvancılık sektörüne bağlı olarak serbest Veteriner Hekimlikte de birtakım sorunların yaşanması, Kamuda çalışan Veteriner Hekimlerin mesleklerinin icrasından çok evrak işlerinde çalıştırılması, Serbest Veteriner Hekimlerin meslek hatalarından ve insana bulaşan hastalıklardan kaynaklı oluşabilecek risklerini güvence altına alacak bir sistemin ülkemizde henüz kurulmamış olması, Mesleğin öneminin kamuoyunda yeterince kavranmamış olması, yeni açılan Veteriner Fakültelerinde eğitim ve öğretim ile ilgili alt yapının Avrupa standartlarına göre yetersiz olması, Veteriner Hekimlerin daha verimli ve etkin çalışması iyi bir mevzuat, teşkilat ve eğitim ile mümkün olabilir”
Sağlıklı toplumun ancak sağlıklı hayvansal gıda tüketimiyle mümkün olabileceğini aktaran Maşalacı, “Veteriner Hekimlik mesleğinin önemi tüm dünyada her geçen gün artmaktadır. Köylerde baytar, tarihte Mehmet Akif’iz, Avrupa’da üstad, memlekette küçümseniriz. Hayvan sağlığı bizden sorulur, Zoonozları ezbere biliriz, halk sağlını korur, çevre bilincini benimseriz. Gıdayı kontrol eder, canlıyı ayırt etmeyiz. Var olan bütün hayatlara hizmet ederiz, çünkü veteriner hekimiz biz. Bu gerçekten hareketle ülkemizde de Veteriner Halk Sağlığı, Gıda Güvenliği ve Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele gibi kavramların istenilen düzeye ulaşması ümidiyle; Bütün meslektaşlarımın, bugün ülkemizde 16.sı gerçekleşen ‘Dünya Veteriner Hekimleri Günü’nü kutlar, sağlıklı ve mutlu nesillerin yetiştiği güzel yarınlar dilerim” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Doğaseverler Kadıralak Yaylası’nda bir araya geldi 15-22 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 48. Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde bir çok doğasever Kadıralak Yaylası’nda bir araya geldi. Mavi yıldız çiçekleri ile ön plana çıkan Kadıralak Yaylası’nın eşsiz güzelliği ve doğal zenginlikleri, Trabzon turizmi açısından büyük bir önem taşıyor. Bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarının da içinde bulunduğu bir grup doğasever 15-22 Nisan Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde bir araya geldi. Etkinliğe Tonya Kaymakamı Adem Eser, Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü Tamer Erdoğan ve vatandaşlar da katıldı. Etkinlikte konuşan Tonya Kaymakamı Adem Eser, Kadıralak Yaylası’nın tanıtımının tüm Türkiye’ye yayılması temennisinde bulunarak "6 aydır burada görevliyim. Bu yaylanın ilçemiz sınırları içerisinde olmasından dolayı çok mutluyum. Trabzon’un içinden ve şehir dışından gelen ziyaretçilerime hoş geldiniz diyorum" dedi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Tamer Erdoğan ise, "Burada doğa spor dernekleri ve diğer derneklerimiz ile beraber bugün buradayız. Turizm Trabzon’un vazgeçilmez bir unsuru. Trabzon ekonomisinin yüzde 70’i turizmden geliyor. Turizm sezonu başladı ve bu sezonun 2023 yılına göre daha iyi olmasını bekliyoruz. Tüm hazırlıklarımız tamam. Bayram tatilinden itibaren yoğunluk başladı. Önümüzdeki aylardan itibaren yoğunluğumuz her geçen gün artarak devam edecek" diye konuştu. Bilindiği üzere ‘Uluslararası Bern Sözleşmesi’ gereği korunan yörede “Mor Yayla” ismi ile de bilinen her yıl Nisan ayında açan mavi yıldız çiçekleri ile meşhur Trabzon’un Tonya ilçesine bağlı son yıllarda vatandaşların uğrak yerlerinden biri haline gelen Kadıralak Yaylası binlerce turisti ağırlıyor.
Edirne Edirne’de AFAD gönüllüleri sertifikalarını aldı Edirne’de eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını düzenlenen törenle aldı. Törende konuşan Edirne Valisi Yunus Sezer, Türkiye’de 6 Şubat depreminden önce 500, 600 bin civarında olan afet gönüllüsü sayısının şu anda yaklaşık 1 buçuk milyonu bulduğunu söyledi. Deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerde görev almak için çeşitli eğitimlerden geçen destek AFAD gönüllüleri, sertifikalarına kavuştu. Özellikle 6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bu tür eğitimlere talep oldukça arttı. Kentteki bir tesiste düzenlenen sertifika töreninde destek AFAD gönüllüleri ile bir araya gelen Edirne Valisi Yunus Sezer, her birine çalışmalarında başarılar diledi. Ülkenin her noktasında neredeyse afet riski ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Edirne Valisi Yunus Sezer, bunların sel, deprem, yangın, heyelan gibi tehlikeli afet durumlarından oluştuğunu aktardı. Tokat Sulusaray merkezli ve çevre illeri etkileyen bir deprem yaşandığını ve artçı depremlerin hala devam ettiğini ifade eden Vali Sezer, "Karadeniz Bölgemiz ise heyelan ve sellerle karşı karşıya bir tehdit halinde. Bugün Edirne ilimizde de benzer yağışlar ve bunun getireceği tehlikeli taşkınlar ihtimali var. Bunları biz kendi imkânlarımızla, AFAD personellerimizle de olsa üzerinden gelme imkânımız yok. Afetlerde ilgili olarak eğitim sürecinde de öğrenilen şey, afetlerle mücadelede önemli olan şey riski azaltmaktır. Risk azaldıkça, afetlere müdahale başarısı da ters orantılı olarak artmaktadır. Riski azaltmadan afetlerde mücadelede başarıya ulaşmanın imkânı çok düşüktür. Ancak müdahalede başarılı olursunuz. Müdahale kapasitemiz ülke olarak, risk yönetimi çok fazla olmasa da kriz yönetimimiz belki de dünyada ilk sırada yer alıyor. Krizlerle ülke olarak başarılı olarak, afetlerde özellikle görüldüğü gibi başa çıkıyoruz. Belki dünya tarihinin yaşamış olduğu en büyük depremlerden birini 6 Şubat’ta, 20 ilimizi etkileyen Maraş Pazarcık merkezli depremde gördük ve bu deprem 6 ay geçmeden neredeyse barınma problemleri başta olmak üzere, birçok problemi halletmiş bir ülkeyiz" ifadelerine yer verdi. "Riski azaltma aşamasının en önemli noktası gönüllülük sistemidir" Afet sonrasında iyileştirme noktasında çok iyi noktada olunduğunu ve riski azaltma aşamasının en önemli noktasının da gönüllülük sistemi olduğunu vurgulayan Vali Sezer, gönüllülük sisteminin ülke genelinde çok iyi seviyede olduğuna değindi. Hem Kızılay, hem de AFAD gönüllüleri olduğunu belirten Vali Sezer, bu görevin çok önemli olduğunu ve yeri geldiğinde ailesinden, işinden feragat ederek her türlü fedakarlığın göstergesini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Edirne’de bir sivil toplum kuruluşunun akredite olduğunu söyleyen Vali Sezer, itfaiye ve diğer sivil toplum kuruluşlarının eğitimlerinin devam ettiğini ve 2 bin arama kurtarma personeli yetiştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Edirne’yi balkanları da içine alacak şekilde arama kurtarmanın merkezi yapmayı da hedeflediklerini söyleyen Vali Sezer, "Edirne’de afet olmayabilir ama komşu illerimizde bir afet meydana gelebilir bu yüzde Edirne’yi merkez yapmak için çalışıyoruz. Balkanlardaki üniversitelerin de katılımıyla bir arama kurtarma merkezini burada oluşturmayı düşünüyoruz. Şuanda 299 AFAD destek gönüllümüz var. 6 bin de AFAD gönüllümüz var. Bu sayıyı daha da arttırmalıyız" dedi. Gönüllülerin yanlarında olmasının ve kendileriyle çalışmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Edirne İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürü Elvan Kaya, destek AFAD gönüllüleri ile Kahramanmaraş merkezli depremlerde zor işlerde beraber görev yaptıklarını belirtti. Sertifika töreninde konuşan Destek AFAD Gönüllüsü Selda İnanç, Geçmiş afetlere bakıldığında ülkede büyük kayıplar yaşandığını hatırlattı. 1999 Marmara depremi ile 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve pek çok ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından afetlerle baş edebilmek için toplumun oluşturduğu gönüllü yapılanmaların afet öncesi ve sonrası meydana gelen kayıpları en aza indirme noktasında ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyleyen İnanç, ellerinden gelecek her şeyi yapabilmek ve faydalı olabilmek adına AFAD arama kurtarma gönüllüsü olabilmek için elleri, kolları sıvadıklarını ve bu işe adım attıklarını ifade etti. Konuşmaların ardından eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını Edirne Valisi Yunus Sezer’in elinden aldı. Düzenlenen tören toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.