GENEL - 21 Şubat 2018 Çarşamba 17:00

(Özel) Tarihi Nasrullah Camisinde Zeytin Dalı operasyonu için Fetih Suresi okundu

A
A
A
(Özel) Tarihi Nasrullah Camisinde Zeytin Dalı operasyonu için Fetih Suresi okundu

Kastamonu İl Müftülüğü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı için Fetih Suresi okutturdu.

Kastamonu İl Müftülüğü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı için Fetih Suresi okutturdu. Programa katılan Türkiye Diyanet Vakfı 2. Başkanı İlyas Serenli, bu topraklarda bizi, milletimizi, dinimizi, ulusal değerlerimizi boğmak istiyorlar ama yapamayacaklarını belirterek, “Kalplerimiz aynı gaye ve aynı ideal içerisinde çarptıkça bu topraklar bizim olacaktır” dedi.


Kastamonu İl Müftülüğü, tarihi Nasrullah Camisinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı için Fetih Suresi okutturdu. Cami İmam Hatipleri tarafından okunan Fetih Suresine cemaat büyük ilgi gösterdi. Tarihi Nasrullah Camisini dolduran cemaat, Afrin’de operasyonda olan askerlere dualarda etti.


Duadan önce açıklamalarda bulunan Türkiye Diyanet Vakfı 2. Başkanı İlyas Serenli, “1920 yılında Kastamonu’da 20 gün kalan İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Nasrullah kürsüsünde vaaz etmiştir. Bunu Kastamonulular çok iyi bilir. Sadece burada değil Süleymaniyede, Nasrullah Camiinde, Hacı Bayramda, Balıkesir Zağnos Paşa Camiinde, Kütahya’da ve birçok yerde değişik camilerde o zamanki insanlara, o zamanki Müslümanlara durumu anlatmak için vaaz vermiş. Çünkü ülkemiz işgal altındaydı, ondan dolayı insanlarımızı teşvik etmek için, askerlerimizi teşvik etmek için, insanlarımıza moral ve motivasyon olarak yükseltmek için bu kürsüden konuşmuştur. Bizde, Akif’in ruhunu şad ederek konuşuyoruz. O zamanki ordumuzu İslam’ın son ordusu olarak nitelendiriyor. Neden böyle diyor, çünkü Çanakkale’yi geçememişler ama dört bir taraftan bu toprakları işgal etmek istemişler” dedi.


Dün emellerine ulaşamayanların, bugün başka vasıtalarla, başka gayelerle, başka yollarla Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti oluşturarak o emellerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını söyleyen Serenli, şöyle konuştu: “Bu topraklardan o aziz yurtta, bizi, milletimizi, dinimizi, ulusal değerlerimizi boğmak istiyorlar. Ama hiçbir zaman bunu yapamayacaklar. Bu emellerine ulaşamayacaklar. Çünkü bu Kur’an-ı Kerim’de ‘Nusret, Allah’tandır ve Fetihte yakındır’ buyuruyor. Bunu bize müjde olarak Allah veriyor. Ondan dolayı değerli kardeşlerim, bizler bu hassasiyetlerle bugün buradayız ve kutsal topraklar, bizim topraklarımız ve ebediyen de bizim topraklarımız olarak kalacaktır. Bayrağımız inmeyecek, ezanımız dinmeyecek ve bizler bu topraklar asırlar boyunca, kıyamete kadar inşallah birlik ve beraberlik içerisinde yaşayacağız. Birlik ve beraberlik içerisinde yaşamak, bir olmak, beraber olmak, Akif’in dediği gibi ‘Girmeden tefrika millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez’ diyor Akif. Onun için bizim yüreklerimiz, bizim kalplerimiz aynı gaye, aynı ideal, için çarptıkça bu topraklar bizim olacaktır. Asla başkasının olmayacaktır. Bu Allah’ın bize bir Nusret’idir. Bu Allah’ın bize bir vaadidir. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Eğer biz, bölünürsek, parçalanırsak, kalplerimiz ayrılırsa, kalplerimizde tefrika olursa elbette parçalanırız. Birbirimize düşeriz. Ama birlik ve beraberlik içerisinde olursak bugün Afrin’de, yarın başka bir yerde. İnşallah biz, ordumuzun, askerimizin, polisimizin, emniyet güçlerimizin yanındayız. Bizde onlardan birer parçayız ve zafer mutlaka Müslümanların olacaktır.”


Kastamonu İl Müftüsü Osman Aydın ise, programda Fetih Suresini okuyan hocalara teşekkür etti.


Konuşmanın ardından Afrin’de operasyonda olan askerler için dualar edildi. Kılınan Öğle Namazının ardından da Kastamonu Belediyesi tarafından cami cemaatine etli pilav ve ayran ikramında bulunuldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Üç kültürel unsur daha insanlığın ortak mirası olma yolunca Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılında yapılacak olan 20. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nda değerlendirilmek üzere üç kültürel miras unsurunu daha Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nde (UNESCO) aday gösterdi. Türkiye’nin zengin somut olmayan kültürel mirasının görkemli örneklerinin UNESCO aracılığıyla tüm insanlıkla paylaşılması, Anadolu kültürünün zenginliğine vurgu yapılarak somut olmayan kültürel miras unsurlarının taşıdığı turizm değerlerinin tüm dünyaya anlatılması, tanıtılması ve ecdat yadigarı kadim kültürel miraslarının korunarak gelecek nesillere aktarılması vizyonuyla gerçekleştirilen çalışmalar devam ediyor. Türkiye’nin 2006 yılında taraf olduğu, insanlığın somut olmayan kültürel mirasının korunması amacı ile imzalanan UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında önümüzdeki yıl değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü tarafından üç ayrı aday dosya hazırlandı. Bu kapsamda beyaz kumaş üzerine iplik sayılarak ve çekilerek yapılan “Antep İşi Nakışı”, yün gibi hayvansal liflerin üzerinde bulunan pulların sıcaklık, nem ve basınçtan dolayı sürtünme yoluyla birbirine kaynaşması ile ortaya çıkarılan “Geleneksel Keçe Yapımı” ve “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar”ı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine eklenmesi için Türkiye tarafından UNESCO’ya sunuldu. “Antep İşi Nakışı” ulusal dosya olarak, “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar” Türkiye’nin moderatörlüğünde Bulgaristan’ın katılımı ile, “Geleneksel Keçe Yapımı” ise çok uluslu ve Kırgızistan’ın moderatörlüğünde Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkiye’nin katılımı ile UNESCO Sekretaryasına gönderildi. Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği otuz kültürel miras unsuru ile en çok kültürel değer kaydettiren ikinci ülke konumunda.
Ankara ’Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması’ şiddetle mücadelede önemli bir kaynak oluşturacak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca 2008 ve 2014 yıllarında yapılan "Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması"nın üçüncüsü gerçekleştirilecek. Bakanlığın şiddetle mücadele politikaları için önemli bir kaynak oluşturacak projede “veri ambarı” oluşturularak, yapay zekâ algoritmaları kullanılacak. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile TÜBİTAK işbirliğinde Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (1007 Programı) kapsamında yapılacak Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması-2024 Projesi’ne ilişkin çağrı duyurusu yayımlandı. Çağrı kapsamında hazırlanacak proje başvuruları, https://ardeb-pbs.tubitak.gov.tr/ adresi üzerinden 10 Mayıs’a kadar kabul edilecek. Bakanlığın şiddetle mücadele politikaları için önemli bir kaynak oluşturacak proje çerçevesinde Türkiye genelinde kapsamlı bir saha araştırması yürütülerek, kadına yönelik şiddete ilişkin mevcut durum sosyodemografik özelliklere göre incelenecek. Araştırma ile kadına yönelik şiddet konusunda politika ve hizmetlere temel oluşturacak bilimsel kanıtlar elde edilecek. Yapay zeka modelleri kullanılacak Toplanacak veriler, 2008 ve 2014 yıllarında yürütülen araştırmaların sonuçlarıyla bir araya getirilerek kadına yönelik şiddetle mücadelede “veri ambarı” geliştirilecek. Zengin veri görselleştirme imkânları sunacak “veri ambarı” çerçevesinde kadına yönelik şiddetle mücadelede risk analizleri ve önleyici çalışmalar konusunda yapay zekâ algoritmaları kullanılacak. Şiddet mağdurları için psikososyal destek modeli hazırlanacak Proje çerçevesinde nicel veri toplanmasının yanı sıra şiddet mağdurları ve hizmet sunucularla nitel görüşmeler gerçekleştirilerek, psikososyal ihtiyaçların tespiti de yapılacak. Şiddet mağdurları için hazırlanacak psikososyal destek modeli sayesinde psikolojik ve sosyal işlevselliğin artırılması için sistematik, bütüncül ve etkili müdahaleler gerçekleştirilecek.
İstanbul Çekmeköy Belediyesi’nden 23 Nisan çocuk şenliği sürprizi Çekmeköy Belediye 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenleyeceği 23 Nisan Çocuk Şenliğiyle kutlayacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir coşku ve heyecanla kutlanacak. İlçe kaymakamlığı koordinasyonunda düzenlenecek resmi törenlerin ardından 13.00-18.00 saatleri arasında Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenlenecek 23 Nisan Çocuk Şenliği, 7’den 70’e binlerce Çekmeköylünün katılımıyla tam bir bayram havasında geçecek. Eğlenceli aktiviteler, animasyon gösterileri, atölye alanları, dj performans, ikramlar, karikatür çizimi Atölyesi ve oyun alanları ile dolu dolu geçecek şenlikte final MASALbozanLAR konseriyle yapılacak. Muhtemel bir karışıklığın önüne geçilebilmesi ve tüm çocukların etkinliklerden faydalanabilmesi için şenlik alanında yer alacak atölyelerden faydalanmak isteyen vatandaşların aynı gün etkinlik alanında kayıt yaptırmaları gerekiyor. Çocuk şenliğine katılmak isteyen vatandaşlar için tüm muhtarlıklardan 23 Nisan Salı Günü saat 11.00’dan itibaren servisler kaldırılacak. Çekmeköy’de bayram coşkusunu tüm komşularımızla birlikte yaşayacağız diyen Başkan Orhan Çerkez, “Çekmeköy’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı büyük bir coşku ve heyecanla tam bir bayram havasında kutlayacağız. Yavrularımızın yüzleri gülecek doyasıya eğlenecekler. Ailelerimiz de oluşturduğumuz bu sosyal ortamda bir nebze olsun nefes alacak ve rahatlayacaklar. Günün sonunda genç, yaşlı ve çocuk tüm yüzler gülecek. Bu gülümsemeler bizim çalışma şevkimizi artıracak, motivasyon kaynağımız olacak. İnanıyorum ki herkes doyasıya eğlenecek. Tüm komşularımı bu önemli şenlikte aramızda görmek dileğindeyim“ dedi.
Van Yağış sonrası Van Gölü’nün su seviyesi yükselmeye başladı Van’da şubat ve mart aylarında yoğun kar yağışının, nisan ayında ise yağmurun etkili olması dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde iyileşmeye neden oldu. Dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı. “İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu” İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi. “Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var” Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu. “Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir” İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen karların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor.”