SAĞLIK - 18 Mayıs 2016 Çarşamba 12:51

Tüp Mide Ameliyatıyla 15 Günde 11 Kilo Verdi

A
A
A
Tüp Mide Ameliyatıyla 15 Günde 11 Kilo Verdi

Aşırı kiloları nedeniyle hayata küsen kadın, Özel Anadolu Kastamonu Hastanelerinde olduğu tüp mide küçültme ameliyatı sayesinde 15 günde 11 kilo verdi.
Kastamonu’da 120 kilogram ağırlığındaki Zeliha Kuş, aşırı kilolarından kurtulmak için bir yıl önce diyet programları uygulamaya başladı. Tüm çabalarına rağmen kilolarından kurtulamayan Zeliha Kuş, mide küçültme ameliyatı olmaya karar vererek, doktor araştırmaya başladı. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok doktor ile görüşen Zeliha Kuş, Kastamonu’da Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İbrahim Ayvaz ile görüşerek ameliyat hakkında bilgiler aldı. Op. Dr. Ayvaz tarafından tüp mide küçültme ameliyatı olan Zeliha Kuş, tüp mide ameliyatıyla hızla kilo vermeye başladı. Hayatı boyunca kilo vermenin zorluğunu yaşayan Kuş, ameliyat sonrası kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini ifade etti.
15 günde 11 kilo veren Kuş, hedeflediği 60 kiloya düşmek istediğini belirtti. Ayrıca Kuş, verdiği kilolarından dolayı çok rahatladığını belirterek, mide küçültme ameliyatı olmayı düşünenlere de tavsiyede bulundu.
"TÜP MİDE AMELİYATIYLA 15 GÜNDE 11 KİLO VERDİM"
Tüp mide ameliyatıyla 15 günde 11 kilo verdiğini açıklayan Zeliha Kuş (45), "Kilo almaya başladım. Ayaklarımdan topuk dikeni çıktı. Yürüyemez oldum. Normal bir yere giderken yanımda ya eşim yada çocuklarım oluyordu. Ancak onların yardımıyla dışarı çakabiliyordum. Kilolarımdan dolayı dizlerim ağrıyordu. Oturduğum yerden kalkamıyordum. Çocuklarım desteğiyle kalkabiliyordum. Son 5-6 aydır da göbeğimde yara çıktı" dedi.
Mide küçültme ameliyatında korkanlara tavsiyede bulunan Kuş, "Şuanda halimden memnunum. 15 günde tam 11 kilo verdim. Şuanda çok iyiyim inşallah ileride daha da fazla kilo veririm" diye konuştu.
"1 YILDIR DİYETLERLE ZAYIFLAMAYA ÇALIŞIYORUM"
Daha önce zayıflamayı defalarca denediğini söyleyen Zeliha Kuş, "Diyetle kilo vermeye çalıştım ama veremedim. Kendimi çok zorladım ama olmadı. Diyetle kilo veremeyince ben de ameliyat olmaya karar verdim. Bu konuda birkaç hocaya gidip muayene oldum ama ’yapamam’ dediler. En son sağ olsun hocam, zayıflayabilmem için ameliyatımı yaptı" ifadelerini kaydetti.
Mide küçültme ameliyatının kendisine riskli olduğunu söylediklerini fakat her şeye rağmen bu riski göze aldığını ifade eden Zeliha Kuş, şöyle konuştu: "Ama bu taşıdığım kilo da benim için riskliydi. Bu risklerden kurtuldum. Şimdi çok rahatım ve çok mutluyum. Bu ameliyatı olmak isteyenlere de tavsiye ediyorum. Ameliyatın, kiloyu taşımaktan daha az riskli olduğunu düşünüyorum."
"EŞİMİN VÜCUDU, KİLOYU ARTIK TAŞIMAZ OLDU"
Eşinin 2000 yılından beri bu sorunu yaşadığını aktaran Gazi Metin Kuş (45), "Değişik illerde kiloyla alakalı olarak sorunlarını hep dile getirdi ve muayene oldu ama bir çözüm bulamadık. Bir de 2000 yılından bu tarafa göbek fıtığıyla alakalı olarak da hareketsiz olduğu için kilosu hep arttı. Topuk dikeni oldu, kiloyu artık dizleri taşımaz oldu. Kilodan kaynaklı sorunlarından dolayı defalarca endokrin veya dahiliye uzmanlarıyla görüştük. Ancak eşimin kilosunu verebilmesi için bir çözüm bulamadık" dedi.
Ankara’da zayıflamak için ameliyat olmadıklarını aksine Kastamonu’yu tercih ettiklerini anlatan Gazi Metin Kuş, şunları söyledi: "Kastamonu’da ameliyatımız yapıldı. Bu konuda avantajlarımız bize, ’5 ay boyunca her hafta gelip gideceksiniz’ denildi. Bu bir maddiyat gerektiriyor. Bu maddiyatı da kaldıracak boyutta değildik. Buraya her insanın gitmesi çok kolay değil. Biz, Ankara’ya veya başka bir ilde olacağımız ameliyata bu paraları vereceğimize Kastamonu’da Özel Kastamonu Anadolu Hastanesinde Doktorumuz Op. Dr. İbrahim Ayvaz Bey ile görüştük. Yaptığımız hesaplamalara göre, Kastamonu’daki fiyatlar bize daha cazip geldi ve her hafta Ankara’ya gidip gelme tehlikesinden de kurtulmuş olduk."
"TÜP MİDE AMELİYATIYLA BİRLİKTE SAĞLIK SORUNLARIMIZ DA ORTADAN KALKTI"
Eşinin, Özel Kastamonu Anadolu Hastanelerine 120 kilo ile geldiğini belirten Gazi Metin Kuş, "Boyumuz 1.44 santimetre. Yaptığımız araştırmalarda zaten eşimin kilosunun çok riskli bir yerde olduğunu biliyorduk. Bugüne kadar şeker, kolesterol, tansiyon gibi sorunlar yaşadık. Ayak bileklerinin, diz kapaklarının dönme sorunuyla karşılaştık. Ayaklar, aşırı kiloyu taşıyamaz hale geldi. Ben, buna şöyle bir benzetme yapıyorum. Normal kilolarda olan bir insanın sırtına bir şeker çuvalını veya şeker çuvalı ebadında bir malzemeyi koyup sabah, akşam, yatarken, gezerken bununla gezmesi örneğini veriyorum. Benim eşim şuanda burada bulunuyor. Bizim 60 kilo fazlamız var. Bu fazla olan 60 kilodan dolayı yatsa yatamıyor, kolu ağrıyor, sırtı ağrıyor, boynu ağrıyor. Şekerde 280-300’leri bile gördük" diye konuştu.
Şuanda tek düşüncelerinin zayıflamak olduğunu vurgulayan Gazi Metin Kuş, şunları kaydetti: "Şuana kadar hiçbir riskli boyuta girmedi şekerimiz ve biz ameliyattan iki gün öncesine kadar şeker ve kolesterol ilaçlarını kullanmıyoruz. Allah’a şükür şuana kadar şeker veya kolesterol sorunu yaşamadık. Şuanda sadece bizim önümüzdeki tek engel, ilk 6 aylık ve devamında da 1 yıllık süreçlerimiz kaldı. Bu süreçte de kilolarımızı verebilirsek vücudumuzdaki en büyük sorun da gidecek inşallah. Bunun haricinde bir sorunumuz kalmayacak."
"İLERİ DERECEDE ŞİŞMANLIK, ÜLKEMİZİN DE CİDDİ PROBLEMLERİ ARASINDA BULUNUYOR"
Tüp mide ameliyatının ardından kontrole gelen hastasını muayene ettikten sonra bilgiler veren Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İbrahim Ayvaz, "Hastamızın, badimeks indeksi 57.9 çıktı. Yani hastamız, çok fazla obezdi. Bu hastamızın gelecek hayatı için ciddi bir riskti. İleriki günlerde dizlerindeki ağrılardan dolayı artık yürüyemeyecek hale gelecekti. Tansiyonundan dolayı Allah korusun beyin kanaması geçirebilirdi. Damarlarında pıhtılaşma olabilir, akciğeri tıkanabilirdi. Kalp krizi geçirebilirdi. Bunlardan hastamızı korumak gerekiyor. İnsanların aklında şöyle bir soru işareti bulunuyor. Biz, acaba obezite için bir ameliyat geçirirsek, fazla bir risk mi almış oluruz?. Hayır, öyle değil. Obez hastalarımız, şişmanlığı sebebiyle maruz kaldığı risk, ameliyatta alacağınız riskten çok daha fazladır. Bu yüzden riski bir kere göğüsleyip arkasından ameliyat olup, normal hayatını sürdürebilirler. Aksi taktirde bu yüksek kiloyla uzun yıllar çok fazla yaşamayı umut etmeyin. Ama ameliyatı yaptıktan sonra ilk 6 ay içerisinde vücudu zayıflatabilirsek, bundan sonraki yaşantınızı daha zayıf bir insan olarak sürdürebilirler. Obezitenin meydana getirdiği problemlerden daha uzak bir yaşantıları olur" şeklinde konuştu.
İleri derecede şişmanlığın, gelişmiş toplumların ve Türkiye’nin ciddi problemleri arasında bulunduğunu ifade eden Op. Dr. Ayvaz, "Şişmanlık sebebiyle insanlar, hayatlarını gereğince yerine getiremiyorlar. Normal olarak dışarıda gezemiyorlar. Evde temizliklerini yapamıyorlar. Şişmanlığın beraberinde getirdiği hastalıkların başında tansiyonları çıkıyor, kalp krizi geçiriyorlar. Cinsel yaşantılarını sürdüremiyorlar. Bu, toplumumuz için ciddi bir problem oluşturuyor. Bunu bir şekilde kırmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"MİDE AMELİYATINI ARTIK KASTAMONU’DA RAHATLIKLA YAPABİLİYORUZ"
Mide ameliyatını artık Kastamonu’da da rahatlıkla yapabildiklerini açıklayan Op. Dr. Ayvaz, şunları kaydetti: "Daha önce hastalarımız, bu problemlerini çare bulmak için büyük şehirlere gidiyorlardı. Ankara, İstanbul gibi şehirlere seyahat ediyorlardı. Buralara gidip gelmek çok zor. Hastalar için de zor oluyor. Çünkü hastalar, hem ameliyat öncesinde hem ameliyat sonrasında sık sık kontrole tabi tutuluyor. Çünkü bizler, ameliyat olacak kişileri her hafta görmek zorundayız. Ameliyat olmak için bu insanların Ankara’ya gittiklerini düşündüğünüzde normal bir insan için aşağı yukarı 2-3 bin TL civarında bir masraf oluşturuyor. Bununla birlikte gidip gelmesi ve yolda yaşadıkları sorunlar da yanında cabası kalıyor. Bunlara artık gerek yok. Bu tür ameliyatlar artık küçük şehirlerde de kolaylıkla yapılabiliniyor. Bizler, bu hizmeti sunmak için buralarda bulunuyoruz. Şişman yakaladığımız insanları bundan sonra artık normal boyutlara inşallah getireceğiz."
"BİZ, MİDE AMELİYATLARINI ESTETİK GÖRÜNÜM İÇİN YAPMIYORUZ"
"Biz, mide ameliyatlarını estetik görünüm için yapmıyoruz" diyen Ayvaz, "Biz, bu ameliyatları insanların şişmanlık sebebiyle sahip oldukları sağlık sorunlarından kurtulması için yapıyoruz. Yoksa derdiğimiz, estetik görünümü güzelleştirmek değil. Bizim, asıl amacımız insanları sağlıklarına kavuşturmaktır. Bazı endeks değerler var. Yaptığımız bu hesaplamada skaladaki değer 35’in üzerinde ise, zayıflamak için ameliyat öneriyoruz. Eğer bu değer 35’in altında ise, diyet veya diğer zayıflama önerilerinde bulunuyoruz. Yoksa siz, ben şişmanım diye gelip ameliyat olacağım diye bir şey yok. Sonuçta bu da bir ameliyattır ve her şeyin kendisine göre bazı riskleri muhakkak bulunur. Burada bir de unutulmaması gereken çok önemli bir şey bulunuyor. Obez hastalar, hayatları boyunca yaşayacakları riskler, ameliyatta aldıkları riskten çok daha büyüktür. Bundan önce yapılan bazı ameliyatları basın aracılığıyla duyuyoruz. Şuanda yeni teknikler geliştirildiği için bu ameliyatların riskleri neredeyse yok denilecek seviyeye kadar düştü" açıklamasında bulundu.
"HASTAMIZI İLK 6 AY İÇİNDE ZAYIFLATMAYI PLANLIYORUZ"
Kastamonu’da yaşayan Zeliha Kuş’un uzun zamandır obez hastalığının verdiği sağlık sorunlarıyla karşılaştığını belirten Ayvaz, "2000 yılından beri giderek artan bir şekilde kilosunu almış ve birçok kez diyetisyene giderek zayıflamak için çabalamış ama kilosunu verememiş. Beraberinde çeşitli problemleri çıkmış. Kalça eklemlerinden sıkıntıları çıkmış, diz eklemlerinde sıkıntı çıkmış, göbek fıtığı oluşmuş, bunların dışında sürekli tansiyonu yükseliyor. Şekeri ise zaman zaman 250-300’leri buluyor. Artık kendisinin badimeks indeksini hesapladığımızda da 57.9 çıkıyor. Boyu 44 santimetre, kilosu da 120 kiloyu bulmuş. Artık bu kilo, kabul edilebilir bir düzeyde değil. Süper obez dediğimiz sınıfa giriyor. Bu yüzden kendisinin bir şekilde zayıflatılması gerekiyor" diye konuştu.
Mide küçültme ameliyatının ardından ilk başta sulu gıdaların hastaya verildiğine dikkat çeken Op. Dr. İbrahim Ayvaz, "Daha sonra yavaş yavaş pelte tarzında gıdalar vermeye başlayacağız. Birinci ayın sonuna doğru normal gıdalara geçeceğiz. Açlık hormonu vücuttan azalmış olduğu için vücut bir şey istemeyecek. Bu yüzden hastamız, sürekli zayıflamaya başlayacak. Vücudumuz akıllı bir organizmadır. Kendisini bir süre sonra korumaya alıyor. Erken dönemde vereceğimiz kilo kayıpları bizler için büyük önem taşıyor. Özellikle ilk altı ayda daha hızlı kilo vermeye çalışacağız. Sonraki aylarda da daha kontrollü kilolar vereceğiz. Bu yüzden ilk 6 ayı en iyi şekilde verimli geçirmemiz gerekiyor. Hastamızın da bu yüzden bol bol yürümesini öneriyoruz" ifadelerini kullandı.
"AMACIMIZ, BİR YIL İÇERİSİNDE KİLOLARIMIZIN YÜZDE 80’İNİNDEN KURTULMAK"
Amaçlarının bir yıl içerisinde fazla kiloların yüzde 80’inden kurtulmak olduğunu sözlerine ekleyen Ayvaz, "Yaptığımız endoskopik incelemeler sonrasında tüp midenin daha ideal olmasına karar verdik. Bu ameliyatı yaparken de kapalı bir şekilde gerçekleştirdik. Karnına dört tane küçük delikler açtık ve bu deliklerden içeriye girerek midesini bir şablon üzerinden ikiye böldük. Artık hastamızın midesi 50-60 cc kadar. Yani halk dilinde iki lokma yediğinde kendisini tok hissedecek" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ’da 21 çift mutluluğa 24.04.2024’te ‘Evet’ dedi Elazığ’da nikahlarını ’24.04.2024’ tarihinde kıydıran 21 çift, mutluluğa "Evet" dedi. Nikah tarihlerini 24.04.24 tarihine denk getirerek özel ve akılda kalıcı bir tarihte evlenmek isteyen çiftler, Elazığ Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde mutluluğa adım attı. Özel bir tarihte evlenmenin mutluluğunu yaşayan çiftler, akrabalarının ve arkadaşlarının huzurunda ’Evet’ dedi. Bu özel tarihte 21 çiftin nikahı kıyılırken, evlenmek için bu özel günü seçen çiftler tarihin kendilerine şans getireceğine inandıklarını belirtti. Yoğun bir gün geçirdiklerini belirten Elazığ Belediyesi evlendirme memuru Özkan Demirel, “Bugün tarih 24.04.2024. Kendileri için anlam taşıyan bugünde evlendirme dairesine müracaat eden toplam 21 çiftimiz oldu. Bu 21 çiftimizin nikah törenleri gerçekleştirildi. Bizim buradan çiftlerimize tavsiyemiz sadece tarih olarak yaşamlarına bir gün olarak anlam katmaları değil, bu anlamı tüm yaşantıları boyunca sürdürmeleri ve mutluluklarının devamı için karşılaşmış oldukları olaylar karşısında birbirlerine destek olmalarıdır. Bundan sonraki yaşantılarında kendilerine sağlık, sıhhat, huzur ve mutluluklar diliyoruz” dedi. Muhammet Kaya ve Şilen Milis çifti, 24.04.2024 tarihini ortak kararla belirlediklerini belirterek, mutluluğa ilk adımı attıkları için de sevinçli olduklarını dile getirdi.
Mersin Vali Pehlivan: "Mersin’de TKDK projelerine 3.6 milyar lira destek sağlandı" Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, TKDK tarafından uygulanan IPARD projeleri çerçevesinde Mersin’de toplam 486 projeye destek verildiğini belirterek, "Bu yatırımların toplam değeri bugünün rakamlarını ifade edecek olursak, 3.6 milyar lira. Projelerin hayata geçirildiği noktalarda da 5 bin ilave istihdam sağlamışız" dedi. Vali Pehlivan, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Mersin İl Koordinatörlüğünce, Suphi Öner Öğretmenevi’nde düzenlenen IPART 3 tanıtım toplantısına katıldı. TKDK tanıtım videosu gösteriminin ardından konuşan Vali Pehlivan, Mersin’de hemen hemen her hafta tarım ve tarımla ilgili bir hususu ele aldıklarını söyledi. Aynı zamanda alanda tarımsal faaliyetlerin takibini ve bazı tespitleri yerinde gerçekleştirmeyi de önemsediklerini kaydeden Vali Pehlivan, bu konularda yaşanan sıkıntıları, beklentileri yerinde görerek, değerlendirmek üzere ilgili birimlerle de bir gayret içerisinde olduklarını ifade etti. "Çiftçimiz nerede, biz de oradayız" sloganını her fırsatta dile getirdiklerini vurgulayan Vali Pehlivan, "Neden böyle söylüyoruz? Çünkü emektar çiftçilerimiz gerek tarımsal faaliyetlerde ki, buna hayvancılık faaliyetlerini, arıcılık faaliyetlerini, balıkçılık faaliyetlerini hepsini dahil ederek ifade ediyoruz. Alın teri ortaya koyuyorlar. Emek ortaya koyuyorlar. Ürün üretmek ve bu ürettikleri ürünleri kıymetlendirmeye çalışıyorlar. Bize düşen de devletimiz adına ortaya konulan bu emeğin karşılığını bulmasını sağlamak" diye konuştu. "486 projeye, 3.6 milyar lira destek verildi" Bu konuda devletin, devlet adına başta Tarım ve Orman Bakanlığının çok çeşitli destekleri, teşvikleri ve projeleri olduğunu söyleyen Vali Pehlivan, bunların bir bölümünün ulusal nitelikte, bir bölümünün de uluslararası iş birliği niteliğinde olan projeler olduğunu kaydetti. TKDK’nın bunlar içerisinde ayrı bir yer tuttuğunu vurgulayan Vali Pehlivan, şöyle devam etti; "Oluşumun gerçekleştiği 2011 yılından bugüne sayısız proje desteklendi. Şimdi artık adeta pergel genişletildi ve 81 ilimizde, ülkemiz genelinin tamamında TKDK projeleri uygulanacak. Bugüne kadar 25 binin üzerinde proje hayata geçirildi, binlerce kişiye istihdam sağlandı ve milyarlarca lira kaynak kullanıldı. Bu süre zarfında Mersin’de de IPARD 1 ve IPARD 2 projeleri hayata geçirildi. Bu süre zarfında toplam 486 projeye destek vermişiz. 486 proje hayata geçirilmiş. Bir kısmının işlemleri devam edenler var ama büyük ölçüde tamamına yakını hayata geçirilmiş. Ve bu yatırımların toplam değeri bugünün rakamlarını ifade edecek olursak, 3.6 milyar lira. Bunun önemli bir kısmı ki, biliyorsunuz projeden projeye hibeler değişebiliyor. Yüzde 50 ile 70 arasında bir hibe desteği söz konusu. 40 yaş altı gençlerimize, kadınlarımıza ayrı ilave puanlarda verilmek suretiyle hibe destekleri de oransal olarak kadınlar ve gençler tarafından yapılan projelerde çok daha fazla. Ağırlıklı hibe temelli olmak üzere toplamda 3.6 milyarlık bir yatırım hacmi ortaya çıkmış. Ve bu yatırımlarla yaklaşık 5 bin insanımızı, 5 bin vatandaşımızı istihdam etmişiz. Bu da çok önemli bir rakam. İlimiz genelinde, özellikle de bu projeler üretildiği, geliştirildiği, hayata geçirildiği noktalarda 5 bin ilave istihdam sağlamışız." "25 binden fazla projeye 45 milyar TL hibe desteği sağlandı" TKDK Başkanlığı İç Denetim Koordinatörü Mesut Ekmekçi ise konuşmasında, kurum olarak 2011 yılından bugüne kadar kırsalda yaşayan insanlara, hayalini kurdukları yatırımlarda ekonomik anlamda destek vererek, gelir seviyelerini ve iş imkanlarını arttırmalarına katkı sağladıklarına söyledi. Bugüne kadar 42 ilde uygulanan IPARD programlarının, IPARD 3 dönemiyle birlikte ülkenin artık tamamında uygulanacağı bilgisini veren Ekmekçi, "Ülkemizdeki tarım ve gıda sektörlerinin sürdürülebilir kalkınması, tarımsal işletmelerimizin gıda güvenliği, gıda güvenirliliği, hayvan refahı gibi kriterlere ilişkin Avrupa Birliği standartları uyum kapsamında, 81 ilimizin tamamında yatırımcılarımıza destek olacağımızı buradan paylaşmak isterim. TKDK olarak yola çıktığımız günden bu yana IPARD destekleriyle rekabet gücü yüksek, en geniş teknolojileri kullanan, sadece yurt içinde değil, aynı zamanda ihracat için de üretim yapan işletmelere verdiğimiz hibelerle birlikte destek olduk. Bugüne kadar 25 binden fazla projeye vermiş olduğumuz 45 milyar TL hibe desteği ile ülkemize yaklaşık 100 milyar TL tutarında yatırım kazandırdık. Ve bu yatırımlar sayesinde de 100 binden fazla istihdama vesile olduk" ifadelerini kullandı. Üretimin çeşitlendirilip arttırılması gerektiğine dikkat çeken Ekmekçi, "Hayvancılık sektörümüzün geliştirilmesi ve modernizasyonu, yerelde yan sanayilerin büyümesi, istihdamın arttırılması ve kırsal nüfusun yerinde tutulması gibi pek çok parametresi olan çok yönlü bir alan olarak ele almaktayız. Bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı politikaları ile tam uyumlu olarak verimliliği, sürdürülebilirliği, kayıtlı üretimin gerçekleştirildiği bir tarım politikası ile IPARD programını, ülkemizin tamamında bakanlığımızın üretim planlaması doğrultusunda katkıda bulunacağımızı vurgulamak istiyorum. Diğer yandan da özellikle yerelde çarpan etkisi ile birçok sektörün gelişimine katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Yaşam standartlarını yükseltmek, tarıma dayalı sanayiyi geliştirmek, yerinde üretmek ve yerinde işlemek amacıyla kırsal alanlarımızda yaşayan ve üreten insanlarımıza daha çok destek olacağız" şeklinde konuştu. TKDK Mersin İl Koordinatörü Beytulllah Uygur’da konuşmasında, 2011 yılından bu yana yürüttükleri IPARD projeleri hakkında bilgi verdi. Uygur, Mersin’in, IPARD projelerinden en fazla faydalanan iller arasında olduğunu vurguladı. Konuşmaların ardından IPARD kapsamında sözleşme imzalamaya hak kazanan yatırımcıları çekleri verildi.
Çanakkale Çanakkale Kara Savaşları’nın 109. yıl dönümü etkinlikleri Şehitler Abidesi’nde törenle başladı Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü anma etkinlikleri, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törenle başladı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın, Atatürk rölyefine çelenk sunmasıyla başlayan tören; saygı duruşunda bulunulması, saygı atışı ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir törende yaptığı konuşmada, "Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığımızca düzenlenen, Çanakkale Kara Muharebelerinin 109. yıl dönümü törenlerine hoş geldiniz. Öncelikle Türk milletine bu toprakları vatan yapanları hayırla yâd ediyorum. Milletimizin tarih yolculuğunda bu uğurda emek verenlerin, can fedâ edenlerin aziz ruhları şâd olsun. Çanakkale şanlı müdafaasının tüm kahramanlarına bin selam olsun. En başta, Çanakkale mahşerinin muzaffer komutanlarından, Anafartalar Kahramanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarının ve kahraman Mehmetçiklerimizin ruhları şâd olsun. O büyük insanları rahmet, minnet ve şükran duygularımızla anıyoruz. 109 yıl önce bu topraklara gelip savaşan, hayatını kaybeden ve şimdi bu toprakların evlatları olan ve Mehmetçiklerimizle koyun koyuna huzur içinde yatan İtilaf Devletleri askerlerini de saygıyla hatırlıyorum. Şimdi barış, huzur ve güven diyarı olan bu müstesna topraklarda huzur içinde uyusunlar. Hepimiz için çok önemli olan bu törenleri yaptığımız Çanakkale Tarihi Alanı, büyük Türk milletinin tarih yolculuğundaki en önemli merhalelerinden olan, şanlı Çanakkale savunmasının yaşandığı müstesna bir yerdir. 109 yıl önce Türk milletinin her bir ferdi koşarak, buradaki yangını söndürmeye geldiği gibi, şimdi de her millet evladı koşarak buraya gelmekte, ecdadını anmakta ve Çanakkale ruhunu teneffüs etmektedir. 109 yıl önce nasıl vatan bellediğimiz toprakların her köşesinde yaşayanların kalbi Çanakkale için atmaktaysa, bugün de her bir millet ferdinin hatta şu anki sınırlarımızın dışında yaşayan akraba ve dostlarımızın kalbi Çanakkale denilince bir başka çarpmaya başlamaktadır. Çünkü Çanakkale ortak bir değerdir, ortak bir paydadır. Dünyayı verseler de cennet vatanını vermeyenlerin ruhu olan Çanakkale ruhu, yüksek karakterli insanların sahip olduğu bir şuurdur. Bu müstesna topraklar, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran aslanların kefensiz yattığı topraklardır. Vatanına, milletine ve kutsal değerlerine kötü niyetli saldıranlara karşı, seller gibi ileri atılıp, göğsünden vurulup, bir gül bahçesine girer gibi, kara toprağa girenlerin ebedi istirahatgahıdır bu topraklar. O yüzden, biz bu topraklara basmaya kıyamayız. Bu toprakları gözümüz gibi koruruz. Çanakkale Tarihi Alanı’nın, Türk milleti için çok müstesna bir vatan toprağı olduğu kadar, dünyada birçok ülke ve millet için de ayrı bir değer ve öneme sahip olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bu müstesna toprakları, Çanakkale Tarihi Alanı, dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı ve dünyanın en büyük açık hava müzesi yapmaya kararlıyız. Çok yakın bir zamanda Tarihi Alan, ülkemizin hatta dünyanın en önemli buluşma noktalarından birisi olacaktır. Gün gelecek bu huzur diyarı toprakları ziyaret etmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kalmayacak, milyonlarca yabancı ziyaretçimiz bu alanı ziyaret edecekler ve tarihin içinde adeta bir zaman tüneli içinde yolculuk yapacaklardır. O yüzden biz Tarihi Alan Başkanlığı olarak Türk milletinin tüm evlatlarını Çanakkale’ye davet ediyor, yabancı misafirlerimizi daha büyük kalabalıklarla burada görmek istiyoruz. Bu toprakların hür havasını bizim teneffüs etmemize vesile olan, Çanakkale Boğazı’nın özgürce ve gururla akmasını sağlayan, 109 yıl önce memleketin kararan ufuklarında şafağı söktüren, milletçe silkinip adeta küllerimizden yeniden doğmamıza sebep olan kahraman şehit ve gazilerimizin ruhları şâd olsun. Allah onlardan razı olsun. Çanakkale’yi geçilmez yapanları, bu mübarek vatan topraklarını kurtaranları, Cumhuriyetimizi kuranları rahmetle anıyoruz. Büyük Atatürk’ü, kahraman arkadaşlarını, aziz şehit ve gazilerimizi saygı ve şükranla anıyoruz. Onları asla unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi. Törende konuşan Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Koramiral Christophe Lucas ise, "Çanakkale Savaşları’nı andığımız böylesi bir günde, çoğu çok genç yaşta üzerinde bulunduğumuz bu yarımadada hayatlarını feda eden cesur askerleri anmak üzere Türkiye gök kubbesi altında sizlerle birlikte bulunmaktan onur duyuyorum. Bundan 109 yıl önce Birleşik Krallık, İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransa’dan gelen on binlerce İtilaf Devletleri askerleri vatan hizmetlerini yerine getirmek üzere ortak tarihimizin en trajik perdelerinden birinin oynandığı bu topraklara gelmişlerdir. Dokuz ay boyunca bugün izlerini halen görebildiğimiz çıkmaz siperlerde ateşlere maruz kalmış, yalnızca savaşın gazabına karşı değil, sıcaklık, susuzluk, açlık ve hastalıklara karşı cesurca mücadele etmişlerdir. Bilanço her iki taraf için de ağır olmuş kayıtları ölçmek imkansızdı. İtilaf Devletleri en az 60 bin kayıp vermiş bunlara 125 bin yaralı ve hastalık sonucu ölen 100 bin kişi eklenmiştir. Ne kayıpların miktarı, ne de savaşın şiddeti burada mücadele eden erlerin gösterdikleri yiğitliği eksiltmemiştir. Cesaretleri ve fedakarlıkları asla unutulmayacaktır. Bugün burada Türkiye ve eski Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz Milletler Topluluğu, Fransa ve deniz aşırı topraklarından gelen bu hiddetli savaşta mücadele eden hayatını kaybeden ve yaralanan askerleri anıyoruz" diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı ise şu an içinde bulundukları alanın, Boğaz’ın ve topyekûn Çanakkale’nin, bundan 109 yıl önce bir büyük mücadeleye sahne olduğunu ifade ederek, "Çıkarma gemilerine bindirilip kıyılarımıza indirilen çeşitli uluslardan binlerce asker daha ilk günden nasıl zorlu bir harekatın içine düştüklerini çarpıcı bir şekilde anlamışlardır. Adeta bir avuçluk toprak parçasında birden çok milletten, binlerce muharip önlerinde vatanını savunan kahraman Türk askeri, arkalarında tarih boyunca nice orduları yutmuş Çanakkale Boğazı olduğu halde tam bir sıkışıp kalma hali yaşanmaktaydılar. Tarih hiç de eşit olmayan şartlarda başlayan, başlatılan bu muharebeyi son tahlilde vatanını müdafaa edenleri not edecekti. Yaklaşık 8.5 ay süren çok şiddetli çatışmalar Türk askerinin ruhen de, bedenen de yenilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir. Dünya harp tarihinin ilk modern amfibi harekatında vatan mücadelesi için siperlerde, tünellerde, menfezlerde, denizaltında, havada kısacası akla gelebilecek her zeminde verilen mücadele emsalsizdi. Başta ‘ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere her kademedeki subay, askerlerin inanç ve irade yüklü duruşu bu destansı mücadelenin en temel itici gücü, ufuktaki zaferin de teminatıydı. Bugün burada bu abidenin önündeyiz ama söylemek gerekir ki Müslüman Türk askerinin asıl abidesi bütün bu topraklardır. Mehmetçik Kirte’de, Kanlısırt’ta, Zığındere’de, Bombasırtı’nda, Conkbayırı’nda, Gelibolu Ovası’nda mübarek kanını akıtarak en büyük abideyi bizzat inşa etmiştir. Bu topraklardaki mücadele bir başka özelliğiyle de çok dikkat çekicidir. Çanakkale muharebeleri 600 yıla aşkın bir süredir yaşamış ve ömrünü tamamlamış Osmanlı İmparatorluğu’nun son büyük destanıdır. Yine Çanakkale muhabereleri Türk milletinin hep yeni bir direniş, bir filizlenmeyle Milli Mücadele’ye, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan taze başlangıcının da ilk büyük destanıdır" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı ve şehitler için dua edildi. Daha sonra askeri bando eşliğinde askeri birlik, konuk askerler, gaziler ve izciler resmi geçit töreni ve SOLOTÜRK gösteri uçuşu gerçekleştirdi. SOLOTÜRK gösterisi nefesleri kesti. Çanakkale Kara Savaşları’nın 109. yıl dönümü törenlerine Kültür ve Turizm Bakanı Gökhan Yazgı, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles, Avustralya Büyükelçisi Miles Armitage, Avustralya Birleşik Güçler Komutanı John Frewen, Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Koramiral Christophe Lucas, Fransa Büyükelçisi Isabelle Dumont, Afganistan Büyükelçisi Amir Mohammad Ramin, Avusturya Büyükelçisi Gabriele Juen, Yeni Zelanda Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral David Proctor, Birleşik Krallık Büyükelçisi Jill Morris, Birleşik Krallık’tan Tuğamiral Robb Pedre, Pakistan Büyükelçisi Yousaf Junaid, ABD Büyükelçisi Jeffry Flake, Belçika Büyükelçisi Paul Huynen, Malta Büyükelçisi Therasa Cutajar, İrlanda Büyükelçisi John Mccullagh, Sri Lanka Büyükelçisi Saranya Hasanthi U.Dissanayake, Kanada, Senegal, Macaristan, Hindistan ve Güney Afrika’dan da üst düzey yöneticiler katıldı.