EĞİTİM - 24 Mart 2018 Cumartesi 11:59

AGÜ Rektörü Sabuncuoğlu: “Akademisyenler dört duvar arasından çıkıp toplumsal sorunlara el atmalı”

A
A
A
AGÜ Rektörü Sabuncuoğlu: “Akademisyenler dört duvar arasından çıkıp toplumsal sorunlara el atmalı”

Türkiye’de ‘üçüncü nesil üniversite’ kavramını hayata geçiren Abdullah Gül Üniversitesinin Rektörü Prof.

Türkiye’de ‘üçüncü nesil üniversite’ kavramını hayata geçiren Abdullah Gül Üniversitesinin Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, yükseköğrenim kurumlarının toplumdan uzaklaşmamaları ve bu bağlamda akademisyenlerin toplumsal sorunlara eğilmeleri gerektiğini söyledi.



Dünyada ve Türkiye’de yükseköğrenim kurumlarının en büyük problemlerinden birinin toplumdan kopmaları, toplumun ihtiyaçlarından uzaklaşmaları ve toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikteki insanları yetiştirememeleri olduğunu belirten Prof. Dr. Sabuncuoğlu, söz konusu ihtiyacı gidermek için çok sayıda özel ve vakıf üniversitesinin kurulduğunu, ancak bu durumun soruna çözüm olmaktan ziyade zaten enflasyonist artışa sahip olan üniversitelerin sayısını daha da artırdığını ifade etti.



“Özel üniversitelerin sayılarının artması akademik geleneği zedeledi”


Söz konusu artışın üniversitelerin şirketleşmesine ve binlerce yıllık akademik geleneğin zedelenmesine de neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sabuncuoğlu, Abdullah Gül Üniversitesinin, Türkiye yükseköğrenim literatürüne dahil ettiği ‘üçüncü nesil üniversite’ anlayışına dair şunları söyledi:



“Üniversitelerin, toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikte insan yetiştirmenin dışında araştırmalarının da topluma dokunması, araştırma sonuçlarının teknolojiye ve topluma faydaya dönüşmesi lazım. Bu konuda son yıllarda iyi adımlar atılıyor. Bu durum özellikle Amerika’da ve dünyadaki bazı üniversitelerde çok tatmin edici ve ileri boyutta yapılıyor. Artık akademisyenler dört duvar arasından, bilgisayarın karşısından uzaklaşıp ya da içine girdiği laboratuvardan çıkıp toplumun sorunlarına el atan, yaptığı çalışmaları toplumsal bir faydaya dönüştüren, bunun için çaba sarf eden bir şekle geliyor. Ama bizim ülke olarak bunu hızlandırmamız lazım. Tüm bunların ötesinde üniversitelerin bir de içinde bulunduğu şehirlerde belediyelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş ve sanayi dünyasıyla, üniversite öncesi eğitim yapan kuruluşlarla işbirliği ve onlarla etkileşim içerisinde, onların güncel ve çabuk çözülebilecek sorunlarını çözmek için etkileşim içerisinde olması gerekiyor.”



“Topluma katkı kavramını Türkiye üniversitelerinin gündemine yerleştirdik”


Prof. Dr. Sabuncuoğlu, AGÜ olarak toplumsal fayda bağlamında yaptıkları çalışmaları şöyle özetledi:



“Türkiye’de 185 üniversite ve yaklaşık 7 buçuk milyona yakın üniversite öğrencisi var bu popülasyon içinde 100 kadar akademisyeni ve yaklaşık bin civarında öğrencisi olan ve Anadolu’da bulunan bir kurum olmamıza rağmen her şeyden önce toplumla bütünleşme, topluma katkı kavramını Türkiye’nin gündemine yerleştirmiş bir kurumuz.”



“Öğrencilerimizi kurumların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte yetiştiriyoruz”


“Müfredatlarımızı, eğitim metot ve yöntemlerimizi çağa uygun nitelikte uyguluyoruz ve mezunlarımız iş hayatında başladıklarında da umuyoruz ve bekliyoruz ki, çalıştıkları kurumların ihtiyaçlarını karşılayacak bireyler olarak kariyerlerini sürdürecekler.”



“Araştırma mekanizmalarımızı imkanlarımız ölçüsünde belirledik”


“Biz küçük bir üniversiteyiz, az sayıda akademisyenimiz var, her şeyi yapamayız, bunu biliyoruz dedik ve odak alanlarımızı belirlemeye karar verdik. Belirlediğimiz odak alanlarında çağın gerektirdiği disiplinler arası çalışmalar yürütmeye karar verdik ve araştırma mekanizmaları bu doğrultuda şekillendirdik.”



“Belediyelerle, iş dünyasıyla ve eğitim kurumları ile ortak çalışmalar yürütüyoruz”


“Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilçe belediyelerimizle, üniversitemizdeki ilgili birimlerle projeler yapıyoruz. Kayseri bir sanayi ve ticaret şehri. Her ay en az bir, bazen iki ya da üç ar-ge faaliyeti olan bir şirketi ziyaret ederek, onlarla birlikte ar-ge projeleri yapma noktasında çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca kadın derneklerinin yürüttüğü çalışmalara kayıtsız-şartsız gerekli destekleri sunuyoruz. Çok sistematik bir şekilde, yalnızca Kayseri’de değil, bütün Türkiye’de her yıl 160 civarında okulu ziyaret ederek hem üniversitemizi hem Kayseri’yi hem de yükseköğretimi ve meslekleri tanıtıyoruz.”



Abdullah Gül Üniversitesinin, toplumsal fayda kapsamında yaptığı çalışmalardan bazıları şöyle:


Üniversite-Sanayi İşbirlikleri: Kayseri sanayisindeki Bamen Başyazıcoğlu Tekstil, Hasçelik, Aspilsan, Dener Makine, Güven Makine, Kayseri Şeker Fabrikası AŞ, Has Kablo şirketlerinin Ar-Ge Merkezleri ile ortak projeler geliştiriliyor.


2050 Yılında Kayseri projesi ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Kayseri’nin akıllı kent olması çalışması yapılıyor.


Kayseri’deki liselerle yapılan ortaklık projeleri ile lise öğrencilerine hem üniversitenin kampüste imkanları tahsis ediliyor. Öğrencilerin kampüs imkanlarından faydalanmaları sağlanıyor. Örneğin lise öğrencileri, üniversitenin kütüphanesinden faydalanabiliyor. Kampüsteki sınıflarda deneme sınavları ve sınav öncesi kamplara giriyor. Ayrıca üniversitedeki akademisyenlerden üniversite tercihi ve meslekler konusunda destek alıyor. Bazı liselerin öğrencileri üniversitedeki laboratuvarlardan da faydalanıyor.


Çocuk Üniversitesi projesi kapsamında ise Kayseri’deki hem çocuklara, hem de üstün zekalı çocuklara girişimcilik, hukuk, kod yazma, drama gibi atölyelerle eğitimler veriliyor.


AGÜ Akademi birimimizin hayat boyu öğrenme projesi kapsamında KOBİ’lere onların ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda sertifikalı eğitimler veriliyor.


Uluslararası Ofisimizin düzenlediği Kültürlerarası Etkileşim Çalıştayı aracılığıyla lise öğrencileri, üniversitemizin yabancı öğrencileri ile buluşturuluyor. Bu sayede lise öğrencileri hem İngilizce konuşmalarını geliştirip pratik yapma imkanı buluyor, hem de farklı ülkelerin kültürlerini öğreniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Avcılar’da esrarengiz cinayet Avcılar’da gece saatlerinde araç içinde silahlı saldırıya uğrayan 2 genç ağır yaralandı. Yaralılardan 21 yaşındaki Mehmet Koç olay yerinde hayatını kaybederken, araç içinde ıslak mendil paketlerine saklanmış uyuşturucu madde bulundu. Olay, Tahtakale Mahallesi’nde gece saat 03.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre cadde üzerinde araç içindeki Mehmet Koç (21) ve Ahmet H. (20) araç içinde otururken henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı tartıştıkları 2 kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu Mehmet Koç ve Ahmet H. Ağır yaralandı. Olay yerine ihbar üzerine gelen ambulans ekipleri 2 yaralıyı hastaneye kaldırdı. Vücudunun çeşitli bölgelerinden silahla yaralanan Mehmet Koç kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Otostop için durdurduklarını söyledi Olayla ilgili geniş çaplı inceleme yapan Avcılar Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler yaralı Ahmet H.’yı tedavisinin ardından sorguladı. Ahmet H. 2 kişinin yolda otostop için kendilerini durdurduklarını ve araç içinde tartışma çıkardıktan sonra 2 şahsın silahla kendilerine saldırdıklarını iddia etti. Polis, kaçan şüphelileri aramaya başladı. Islak mendil paketinden uyuşturucu çıktı Araç çevrede olay yeri inceleme ekiplerince de çalışma yapıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde araçta mermi izleri tespit edildi. Öte yandan araç dışında ıslak mendil paketleri de dikkat çekti. Paketlerin içinde esrar adı verilen uyuşturucu madde bulundu. Olayı duyan çevre sakinlerinden Hamdi Değerli ise “ Sabaha karşı 4 sıralarında bir araç geliyor. Daha sonra silah sesleri duyulunca güvenlikler geliyor buraya. Yaralılar varmış araç içinde daha sonra polis ekipleri araç içinde uyuşturucu olduğunu söyledi. Islak mendil paketleri içinde olduğu söylenmiş. Şahıslardan birisi çok ağır yaralıymış kalp masajı yapılmış burada. Muhtemelen onun durumu kötüdür. Ben görmedim ama bu şekilde duydum ben” dedi. Olay sonrası güvenlik kamerasına yansıdı Yaşanan olay sonrası anlar ise güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Görüntülerde aracın kapıları açık halde site girişi önüne yanaşması ve sonrasında ise yaralı halde Ahmet H.’nin çevreden yardım istemesi vatandaşların ve ambulansın gelmesi yer aldı.
Mersin Mersin’de gençler, belediyenin açtığı fiziksel yeterlilik kursunda sınavlara hazırlanıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi, Polis Meslek Eğitim Merkezi, Polis Meslek Yüksek Okulu, Milli Savunma Üniversitesi, bekçilik, subaylık, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu ile Astsubay Eğitim Merkezi sınavlarına hazırlanmak isteyen gençleri, açmış olduğu fiziki yeterlilik kursları ile sınavlara hazırlıyor. Gençlik ve Spor Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesinde gerçekleşen ve dışarıda oldukça maliyetli olan kurslara gençler, belediye sayesinde ücretsiz bir şekilde erişim sağlıyor. Seyfi Alanya Spor Salonu’nda haftanın 5 günü uzman antrenörler eşliğinde sınavlara hazırlanan gençler, yoğun ve disiplinli bir tempoda çalışmalarını sürdürüyor. Uzmanlar eşliğinde kondisyonlarını ve fiziksel yeterliliklerini her geçen gün daha da geliştiren gençler, parkura çıkıp yeterliliklerini ölçmek için gün sayıyor. “Haftanın 5 günü yoğun bir tempoda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesinde fitness ve yüzme antrenörü olarak görev yapan Serhat Taşma, POMEM, BESYO, MSÜ, ASEM ile bekçilik sınavlarına hazırlanmak isteyen gençler için, belediye bünyesinde fiziki yeterlilik kursu vermeye devam ettiklerini kaydetti. Seyfi Alanya Spor Salonunda haftanın 5 günü 10.00 ile 12.00 saatleri arasında kurs verdiklerini aktaran Taşma, “Haftanın 3 günü dijital fotosel eşliğinde, birebir sınav parkuruna uyumlu olan parkurumuzda çalışıyoruz. Haftanın 1 günü kuvvet, 1 günü de kros koşusu ve kondisyon çalışıyoruz. Şu anda POMEM başvuruları başladı. Sınavlara hazırlanmak isteyen gençlerimizi kursumuza bekleriz” dedi. “Gençlerimizin eksik yönlerini tespit edip, çalışmalarımızı ona göre yapıyoruz” Fiziksel yeterlilik kurslarının, dışarıda oldukça maliyetli olduğunu belirten Taşma, “Biz burada kursiyerlerimizle birebir ve özel olarak ilgileniyoruz. Onların bu süreçte hangi yönden eksik olduğunu tespit edip, ona göre çalışmalar yapıyoruz. Kondisyonları eksikse, Macit Özcan Spor Tesisinde kondisyon antrenmanlarına ağırlık veriyoruz. Parkurda eksiklikleri varsa haftanın 3 günü parkurda çalışıyorlar. Kuvvet eksiklikleri varsa fitness salonunda ağırlık çalışması yapıyoruz. Dışarıda bunların hepsine ayrı ayrı ücret ödemeleri gerekirken, biz bunu gençlerimize ücretsiz bir şekilde sunuyoruz” diye konuştu.. Ücretsiz kurs sayesinde gençler, hedeflerine tam odaklı bir şekilde çalışabiliyor PMYO sınavlarına hazırlanan Berfin Sude Bensol, kursa gelmeden önce önyargılı olduğunu ama kursa geldikten sonra bu yargıyı kırdığını belirterek, “Daha önce farklı kurslara da gittim ama yetersiz gördüğüm için buraya geldim. 1,5 aylık süreçte kurs sayesinde çok fazla yol kat ettim. Sınavı kazanacağımı düşünüyorum. Ben bu kadar destekleneceğimi beklemiyordum. Sırtımda öyle bir destek var ki inancım daha da yükseliyor. Hocalarımız yapamadığımız konularda yargılamadan, tekrar tekrar, biz öğrenene kadar hareketleri gösterdikleri için daha özgüvenli ve daha motive olabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Genetik faktörler iyi huylu prostat büyümesini tetikleyebilir Prostat büyümesinin hayat kalitesini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Op. Dr. Sezgin Yeni, “İyi huylu prostat büyümesinin gelişmesinde etkili hormon testosterondur. Genetik yatkınlık, iyi huylu prostat büyümesini tetikler. Yakınlarında iyi huylu prostat büyümesi olan erkeklerin bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır” dedi. İyi huylu prostat büyümesinin tanımını yapan VM Medical Park Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Sezgin Yeni, “Böbreklerden süzülen idrar önce mesaneye (idrar kesesi) gelir. Sonrasında ‘üretra’ denilen idrar kanalıyla dışarı atılır. Erkeklerde mesane ile idrar kanalı arasında bulunan prostat bezi yaşla ve hormonların etkisi ile büyüyebilir. Bu duruma iyi huylu prostat büyümesi denilir” diye konuştu. İyi huylu prostat büyümesinin gelişiminde etkili olan hormonun testosteron olduğunu ifade eden Op. Dr. Sezgin Yeni, “Genetik yatkınlık, iyi huylu prostat büyümesini tetikler. Yakınlarında iyi huylu prostat büyümesi olan erkeklerin bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır. Gece uyurken sık sık idrar nedeniyle uyanmak, acil idrar yapma isteği, idrara başlarken bekleme, ıkınma, zorlanma, kesik kesik idrar yapma, idrarını tam boşaltamama, mesanede idrar kalma hissi, idrarı yaptıktan sonra damlama olabilir. Bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş gelişebilir. Bu yüzden hastaların bir kısmı bu şikâyetlerin normal olduğunu düşünebilir” dedi. “Ultrason, PSA ve üroflowmetre tanıda önemli” Teşhis konma sürecinden bahseden Op. Dr. Yeni, şu bilgileri paylaştı; “Prostat büyümesi teşhisinde yapılan tetkikler arasında ultrason, PSA, üroflowmetre (idrar akım testi) önem arz etmektedir. Ultrason ile prostatın büyüklüğü, mesane içine uzanıp uzanmadığı ve mesane içinde deformasyona yol açıp açmadığı anlaşılabilir. PSA prostat kanserinin taranması için kullanılan bir kan testidir. İdrar yolu enfeksiyonu, mesane taşı, sonda takılması veya diğer ürolojik girişimlerde PSA yükselebilir. PSA yüksekliği tespit edildiğinde, prostat kanseri araştırması için prostat biyopsisi veya prostat MR yapılması da gerekmektedir. Bu testler sonucunda kanser tespit edilmezse, iyi huylu prostat büyümesi teşhisi konulabilir.” “İdrar testi ihmal edilmemeli” İdrar testinin iyi huylu prostat büyümesi teşhisi için en önemli testlerden birisi olduğunu söyleyen Op. Dr. Yeni, “Bu testle hekim hastanın ne kadar idrar yaptığını, idrar yapma paternini ve idrar hızını görebilir. Bazı hastalar hafif derecede şikâyeti olduğunu belirtse de, işeme testinde ileri derecede prostat tıkanıklığı tespit edilir. Bu durumda tedavinin başlaması gerekmektedir” dedi. “İlaç ve cerrahi tedavi tercih edilebilir” Tedavi yollarını anlatan Op. Dr. Yeni, “İyi huylu prostat büyümesi tedavi seçeneklerinde ilaç tedavisi ve cerrahi seçenekleri mevcuttur. Hafif dereceli prostat tıkanıklığı olan hastalarda ilaç tedavisi olumlu sonuç vermektedir. Ancak uzun süre ilaç kullanımında ilaca yanıt azalabilmekte ve hastaların şikâyetleri artabilmektedir. İlacı bırakan hastalarda şikâyetler tekrarlayabilir. Orta ve ileri dereceli şikâyetleri olan hastalarda cerrahi tedavi çok daha ön planda tutulmalıdır. Günümüzde kapalı prostat cerrahisi çok ilerlemiştir. HoLEP, THULEP, Bipolep, TURP ile prostat tedavisi başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Bu cerrahilerde komplikasyon oranları düşük, hasta konforu yüksektir. İleri yaştaki hastalar spinal anestezi (belden uyuşturma) ile daha güvenli şekilde ameliyat edilebilmektedir” ifadelerini kullandı. “Zamanında tedavi edilmezse böbrek yetmezliğine yol açabilir” İyi huylu prostat büyümesi zamanında tedavi edilirse hastaların hayat kalitesinin yükselebileceğini dile getiren Op. Dr. Yeni, “Ancak tedavisi geciken veya tedavi edilmeyen hastalarda prostat büyümesi, mesanenin çalışmasını bozarak böbrek yetmezliğine sebep olabilir. 50 yaşından itibaren her erkeğin, akrabasında prostat hastalığı olan erkeklerin ise 40 yaşından itibaren bir üroloji hekimine muayene olması ve testleri yaptırmasında büyük önem vardır” dedi.
Bursa Havalar ısındı, terlikle araç kullananlar arttı Bursa’da hatalı sollama yapan otomobil, başka bir araca çarptı. 1.5 promil alkollü çıkan sürücünün kullandığı araç kiralık çıkarken, ayağındaki terliklerle araç sürmesi ise dikkat çekti. Kaza, merkez Nilüfer ilçesi İzmir Yolu Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sollama yapmak isteyen Hüseyin B. idaresindeki 07 BIC 807 plakalı otomobil, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aynı yönde ilerleyen M.Ş. idaresindeki 34 EFY 400 plakalı otomobile çarptı. İhbar üzerine olay yerine gelen trafik ekipleri, yaptıkları alkol testinde Hüseyin B.’nin 1.5 promil alkollü olduğunu tespit etti. Aracın da kiralık olduğu öğrenilirken, sürücüye alkollü araç sürmekten işlem yapılıp, araç trafikten men edildi. Öte yandan, havaların ısınması ile birlikte terlikle araç kullananların artması akıllara ’Terlikle araç kullanmak yasak mı?’ ve cezası olup olmadığı sorularını getiriyor. Yaz tatilinde tatilcilerin sıkça tercih ettiği terlik, araç kullanımında zaman zaman olumsuzluklar ortaya çıkarabiliyor. Terlikle araba kullanmaya cezai yaptırım uygulanmazken, ancak terlikle veya çıplak ayakla araç kullanmanın sürüş becerilerini olumsuz etkileyebileceği ve sürüş güvenliğini azaltabileceği düşünülüyor. Emniyet yetkilileri, "Genel olarak sürüş sırasında dikkatli ve güvenli olmak önemlidir. Uygun ayakkabı giymek, sürüş becerilerinizi en üst düzeye çıkarır ve yaşanabilecek bir kaza durumunda ayaklarınızı korur" şeklinde görüş bildiriyor. Terliğin öncelikle debriyaj, fren ve gaz pedallarının altına kaçması en önemli riski oluştururken, ayağı rahat saran bir ayakkabı ile terlik kullanımı sırasında gaz ve fren pedalını hissetmek arasında fark bulunuyor. Bir üçüncü riski de terlik giyen kişilerin sürüş esnasında terliği koltuğun altına bırakarak çıplak ayakla sürmeye devam etmeleri oluşturuyor. Sürücü çıplak ayakla bastığı anda pedalları tam kavrayamadığı gibi debriyaj, fren ve gaz ayarını da düzgün yapamıyor. Kaza eksperleri ve bilirkişilere göre terlikle araç kullanmanın cezası yok, ancak bir kazada böyle bir tespit olursa mahkeme aşamasında sürücünün refleks vermesine etkisine kanaat gelirse "trafik güvenliğini tehlikeye düşürme maddesi" işletilebiliyor.