GENEL - 18 Ekim 2017 Çarşamba 14:39

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan eğitim programında üyelerle buluştu

A
A
A
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan eğitim programında üyelerle buluştu

Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde düzenlenen eğitim seminerine katıldı.

Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde düzenlenen eğitim seminerine katıldı.


Bir otelde düzenlenen seminerin açılışında konuşan Kozaklı Belediye Başkanı Celalettin Güven; eğitim programlarının ilçelerinde yapılmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Eğitim programlarınızı ilçemizde yaptığınız için teşekkür ediyorum. İlçemiz jeotermal kaynağa sahip önemli bir ilçedir. Hasta tedavilerinde önemli işlev görmektedir. Giderek de termal tedaviye talep artmakta ve her geçen gün yoğunluk artmaktadır. Elimizde bulunan kaynaklarımızı geliştirmek için gayret ediyoruz. Makamlar geçici yapacağınız hizmetler kalıcıdır. Sendikacılık, hak alma adına oldukça önemli bir uğraştır. Ben sendikal mücadelede görev alan arkadaşlarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Biz, işvereni de çalışanı da sevmek durumundayız. Amaç; bulunduğumuz işyerine ne katabiliriz? İşveren, emek verenlerin hakkını nasıl verebilirim diye düşünmeli, işçi de nasıl daha iyi hizmet edebilirim diye düşünmeli. Herkes böylesine bir kamu hizmeti yapıyor. Yani kendimize hizmet ediyoruz. Onun için de çalışarak paylaşacağız. Çalıştığımız şehir güzel olursa, çocuklarımıza güzel bir şehir bırakmış oluruz. Onun için şehrimize, vatanımıza sahip çıkacağız. Bu vatan bizim, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var” dedi.


Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise iş kazalarının yüzde 95’inin sendikanın olmadığı yerlerde olduğunu vurgulayarak, dün Şırnak’ta bir maden ocağında meydana gelen göçükte hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diledi. Zihniyet değişikliğine ihtiyacın olduğunu kaydeden Arslan, “Dün yaşanın maden faciasında hayatlarını kaybeden 7 evladımıza, işçi arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına, emek dünyasına sabırlar diliyorum. Kaçak, ruhsatsız bir maden ocağında ekmeği için çalışmaya mecbur bu evlatlarımız şehit oldular. Devlet, derhal en ağır bir şekilde gereğini yapmalıdır. Kazaların yüzde 95’i sendikanın olmadığı yerlerde olmaktadır. TİS düzeninin olduğu işyerlerinde kazalar ender rastlanan bir durumdur. Bu konuda her şeyden önce bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bu konuda bir seferberliğe ihtiyacımız var. Bunun gereğini yapmamız lazım. Denetimler yapılmazsa, kapatılan ocaklara göz yumulursa bu vebal hepimizin üzerindedir. O ailelerin feryatları yüreğimizi dağlıyor. Beşeri sermayemiz gidiyor, gelecek umutlarımızı tüketiyoruz. Bunları asla hak etmiyoruz. Biz elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ama devlet de tüm ilgili kurumlarıyla köklü bir biçimde olaya el atmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği en önemli önceliklerimizdendir. En iyi yasalara sahibiz ama bunun uygulaması önemlidir” ifadelerini kullandı.


15 Temmuz’un bir kırılma noktası olduğunun altını çizen Arslan; “Darbelerin ülkemize neler kaybettirdiğine hepimiz şahidiz. 1960 darbesinden bugüne ülkemiz sürekli darbe ve darbe girişimleriyle uğraşıyor. 28 Şubat, 24 Nisan e-bildirgesi bu ülkeye çok şey kaybettirdi. Ama 15 Temmuz bunlardan çok farklı. Bu öyle bir ihanetti ki, Türkiye’nin işgal edilmesi projesiydi. FETÖ de bunun bir taşeron örgütüydü. Türkiye açık bir işgale karşı direnmiştir. Bu ikinci bir kurtuluş savaşıdır. Milletin dur dediği bir darbe girişimidir. Bu ihaneti milletimizin değerlerini sömürerek, istismar ederek, çocuklarımızı kullanarak yaptılar. Onun için 15 Temmuzu asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Sendikalarımızdan 5 arkadaşımızı kaybettik. 100 civarında da yaralımız var. Bu mücadelenin ön safında yer alan arkadaşlarımız milletimizin onuruna sahip çıktılar. Onlara rahmet diliyorum, şifalar diliyorum. Bu milletin yeniden işgaline karşı direniş gösterdiler. Bunun bedelini ödediler” şeklinde konuştu.


Kamu Hizmetleri, taşeron işçilik konularında belli bir aşamaya gelindiğini sözlerine ekleyen Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Başkanı Mahmut Arslan, “HAK-İŞ’in ve sendikamız HİZMET-İŞ’in mensupları kamunun bütün alanlarında görev yapıyor. Kamu hizmeti bizim için çok kıymetli bir hizmettir. Bizim kültürümüzde insanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir. Emeğimizi sarf ederken rızkımızı kazanıyoruz, hem de insanlara faydalı oluyoruz. Bunun sorumluluğunun bilincindeyiz. Biz, bulunduğumuz şehre güzel hizmetler yapmak için çabalıyoruz. Yaptığımız işin ne anlama geldiğinin farkında olmamız lazım. Adımız taşeron işçi de olsa, kadrolu da olsak, aslında bizim yaptığımız iş değerli ve hayırlıdır. Statümüz değil yaptığımız iş önemlidir. Biz bunun için 2014 yılında taşeron şirketlerde çalışan arkadaşlarımızla birlikte büyük bir kampanya başlattık. Onların haksızlıklarını gidermek için sorumluluk aldık. Yola çıktık, bu mücadelede önemli bir aşamayı geride bıraktık. Mücadelede hattında doğru işler yapmanız gerekiyor. Haklılığınız yetmiyor, yeni adımlar atmanız gerekiyor. Çok şükür belli bir aşamaya geldik. Parlamentoda ilk defa bir kanun düzenlemesiyle taşeron çalışanlarına önemli yasal hak ve güvenceler içeren bir modeli hayata geçerdik. Bunun ikinci aşamasına geldik. Var olan mevcut hakları nasıl ileriye taşıyacağız, şimdi bunun için çaba gösteriyoruz. 750 bin şirket çalışanının arzu ettiği bir düzenlemenin yapılması için bundan sonra da çaba sarf edeceğiz. Biz, hem kamu için hem çalışanlar için mevcut taşeron sistemi artık geçerliliğini yitirmiştir. Şimdi yeni bir sistem ve modelin hayata geçirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.


“Belediyenin temel görevlerinin tamamını taşeron firmalar eliyle yaparsanız kamu sistemini sarsarsınız”


Kamunun bütün işlerinin hemen hemen taşeron işçiler aracılığıyla yapıldığının altını çizen Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü;


“Taşeron işçiler bütünüyle kamu işi yapıyorsa, niçin taşeron aracılığa ihtiyaç hissediliyor? Burada bir problem ortaya çıkıyor. Belediyenin temel görevlerinin tamamını taşeron firmalar eliyle yaparsanız kamu sistemini sarsarsınız. Eski çalışma bakanlarımızdan birisi hastaneye kaldırılmıştı. Demişti ki, birisi geldi odama, hijyenik kıyafet içerisinde geldi. Dedi ki ‘sayın bakanım, ben taşeron işçiyim’. Bu arkadaşımızın bir statüsü olmadığı için o yaptığı işten hukuki bir sorumluluğu yoktu. Böyle çok ciddi bir görevi bile, yasal olarak verilmesi tehlikeli olan bir görevi bu arkadaşımıza veriyorsunuz. Ama bunun taşeron şirkette işçi olarak çalıştırıyorsunuz. Bu çok ciddi bir risk ve çelişkidir. Küreselleşmenin, neo liberal dalgaların, özelleştirme uygulamalarının, yeni dünya düzeninin her şeyi talan eden anlayışı yerine yeni bir anlayış getirmek gerekiyor. Kamunun temel hizmetlerini kamu çalışanlarıyla yapmak gerekiyor. Yeni modeller bulmak ve geliştirmek gerekiyor. Ama temel mantık; kamu çalışanlarını esas almak olmalıdır. Biz ABD’de bu konuda incelemelerde bulunduk. Gördük ki, ABD’de bile taşeron sisteminden vazgeçilmeye başlanmış. Çünkü olumsuz sonuçları giderek yayılıyor ve kamu hizmetleri sekteye uğruyor. Onun için yeni modeller oluşturuyorlar. New York Metrosunun müdürü bize dedi ki; ‘Biz yoksul zenciyi işten çıktıktan sonra kamu hizmeti olarak evine götüremezsek, burayı savaş alanına çeviririz’. Onun için kamu hizmetini zamanında ve kamu eliyle yapmak zorundayız. ABD, dünya kapitalizminin merkezi olmasına rağmen geldiği nokta; kamu çalışanlarıyla kamu hizmetlerini yerine getirmek olmuştur. Biz taşeron sistemine itiraz ederken, devletin kamu hizmetlerinden vazgeçmemesini de istiyoruz. Bu hizmetlerin kamu çalışanlarıyla yürütülmesinin çok değerli ve önemli olduğunu düşünüyoruz. Kamu hizmetlerinin planlamasını, geleceğini kamu kendisi yapmalıdır. Bu alanı tamamen özel sektöre veremezsiniz. Dünyanın büyük metropollerindeki su özelleştirmelerini inceledik. Gördük ki, vatandaşlar ne sağlıklı, ne kaliteli, ne de ucuz su içemiyor. Ülkemizde de Antalya ve Kocaeli’de uygulamaları olmuştu. Ama kısa sürede, sistem çöktü ve vatandaşın tepkisi üzerine bu sistem tasfiye edildi. O yüzden su gibi, şehir içi taşımacılık gibi temel hizmetleri mutlaka kamunun kendi çalışanlarıyla yapmasının gerekliliğini ısrarla vurguluyoruz. Biz taşeron uygulamalarını tartışırken, aslında Türkiye’nin kamu hizmetlerinin geleceğini tartışıyoruz. Hizmet-İş Sendikası olarak bunları da biz uluslararası arenada anlatıp, devletin kamu hizmetlerinden ve kamu çalışanlarından vazgeçmemesini ısrarla vurguluyoruz. Bu konuda kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Hükümetimizden bu konuda beklentilerimiz, taleplerimiz var. Daha önce birlikte çalıştığımız bir arkadaşımız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. Jülide Hanım’la taşeron meselesini birlikte ele aldık. En az bizim kadar bu konuda bilgi ve deneyim sahibidir. O nedenle bu büyük bir avantajdır. Kendileriyle bu konuda sürekli görüşüyoruz. İnşallah, mevcut kazanımlarımızdan geriye gidilmeyecek, daha ileriye taşınacak bir sistem için sonuç alırız. Biz, tüm taşeron çalışanların kamuda kadrolu işçi olarak istihdam edilmeleri konusunda ısrarlıyız. Hükümetimizden beklentimiz bu konuyu artık nihayete erdirmesidir. Bu mesele artık çözülmeli. Türkiye taşeron konusunu daha fazla sürdüremez kamuda tüm çalışan arkadaşlarımız kamunun kendi işçisi olarak görevlendirilmeli. ÖSP gibi ne olduğu belli olmayan bir sistemi asla kabul etmiyoruz. 2014 Temmuz ayında attığımız adım çok önemliydi. Türkiye’de taşeron örgütlenmesinin yüzde 80 den fazlası HAK-İŞ’e üye. Konunun asıl muhatabı biziz. Eğer bir çözüm olacaksa HAK-İŞ’in içinde olduğu destek verdiği bir çözüm olmalı. Umarım yılbaşına kadar bu konu sağlıklı bir sonuca ulaşır. Bu konuda bir takım sendikaların şovlarını ciddiye almayın. Biz işin sorumluluk tarafındayız. Çözüm tarafındayız. Taşeron sisteminin tasfiye edilmesini istiyoruz.”


Başkan Arslan, dün Mersin’de polis servisine yönelik yapılan terör saldırısını da kınadıklarını sözlerine ekleyerek, hükümetin terörle mücadelede atacağı her türlü adıma destek vereceklerini dile getirdi. Programa Hak-İş Kayseri İl Başkanı ve Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik’in yanı sıra Ankara 5-6. Şube ile Aksaray Şubesi üyeleri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Yeni dönemin ilk meclis toplantısı gerçekleştirildi Sivas Belediyesi 2024-2029 dönemi ilk meclis toplantısı Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun’un yönetiminde gerçekleştirildi. Meclis Başkanvekili, kâtip üyelikleri, encümen ve komisyon üyelerinin belirlendiği toplantıda konuşan Uzun, "Yeni dönemin ilk meclis toplantısı ve alınan kararların şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bundan sonraki süreçte el birliği ile Sivas’a en iyi şekilde hizmet etmenin gayretini göstereceğiz" dedi. İlk oturum saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Toplantıda Belediye Meclisi 1. Başkan Vekilliğine 25 kabul, 12 çekimser oy ile Celal Uzman, 2. Başkan Vekilliğine ise Sedat Yağmur seçildi. Kâtip üyeliklere ise Recep Kaygıner ve Banu Berçin seçilirken Kenan Çınar ve Burhan Karatepe yedek kâtip üyeleri oldu. Belediye Encümeni ise Fehmi Taştan, Arif Moğulkoç ve Tarık Bildiren’den oluştu. Toplantının bir sonraki gündem maddesi gereğince Belediye Meclisi İhtisas Komisyonları ve üye sayıları belirlendi. Buna göre yapılan oylamalar sonucu; Plan ve Bütçe Komisyonu; Selami Alçalı, Hikmet Kaya, Sedat Yağmur, Tarık Eminoğlu, Ebru Akça, İmar Komisyonu; Semih Tosun, Tarık Bildiren, Mustafa Hardal, Mustafa Yıldız, Muhammed Burak Kuruçay, Hukuk ve Mevzuat Komisyonu; Esra Şahin, Kenan Çınar, Turan Bütün, Eyüp Demirer, Mustafa Abdulsamet Efe, Eğitim, Kültür ve Spor Komisyonu; Celal Uzman, Özay Baygın, Turan Düzardıç, Burhan Yılmazer, Halit Akgül, Çevre, Sağlık ve Ulaşım Komisyonu ise; Mutlu İtik, Fatih Yıldız, Burhan Karatepe, Ercan Yıldız, Tarık Çam’dan oluştu. Birliklerin seçimlerinde ise Tarihi Kentler Birliği asil üyeliğine Yunus Kantar, yedek üyeliğe ise Semih Tosun seçildi. Sivas Merkez ve Çevre Belediyeler Katı Atık Yönetimi Birliği’ne asil üye olarak Fehmi Taştan, Nazım Güzel, Mutlu İtik Selami Alcalı, Turan Bütün, Turan Düzarduç, Mustafa Hardal, Burhan Karatepe seçilirken, yedek üye olarak da Fatih Yıldız, Banu Berçin, Esra Şahin ve Arif Moğulkoç isimleri belirlendi. Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nde Celal Uzman asil, Mutlu İtik ise yedek üye oldu. Enerji Kentler Birliği’ne asil üye olarak Recep Kaygıner ve Sedat Yağmur, yedek üye olarak da Özay Baygın seçildi.
Antalya ATSO Başkanı Bahar: “Antalya cari açığa pozitif katkı sunmaya devam ediyor” Merkez Bankası tarafından açıklanan ödemeler dengesi istatistiklerine ilişkin açıklama yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, “2024 yılına ise çok hızlı bir başlangıç yaparak ilk 2 aylık dönemde gelen turist sayımızı geçen yıla göre yüzde 10 artırdık. Bu da gösteriyor ki Antalya olarak ülkemizin cari açığına turizm başta olmak üzere tüm sektörlerimiz ile pozitif katkı sunmaya devam edeceğiz” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi istatistiklerine ilişkin açıklamada bulundu. Cari dengenin Şubat ayında 3,3 milyar dolar açık verdiğini ifade eden Başkan Bahar, son 19 ayın en düşük cari açık düzeyi olduğunu kaydetti. 2024 yılının Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerinden daha iyi bir düzeyde tamamlanacağını belirten ATSO Başkanı Bahar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir önceki yılın aynı ayında 9 milyar dolar olan cari açık bu yıl Şubat ayında 3,3 milyar dolar düzeyine gerilerken, yıllıklandırılmış cari açık 2024 Şubat ayı itibariyle 31,8 milyar dolar ile 2022 yılı Temmuz ayından bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. Böylelikle OVP’de 34,7 milyar dolar olarak ön görülen 2024 yılı cari açık gerçekleşme düzeyi, 2024 yılını bu tahminin daha da altında bir açıkla tamamlayacağımızı gösteriyor.” “Antalya’nın katkısı büyük” Ödemeler Bilançosu verilerinde hizmet ticareti dengesinin 2,4 milyar dolar, net seyahat gelirlerinin ise 2 milyar dolar fazla verdiğini dile getiren Başkan Bahar, “Bu fazlanın sağlanmasında Antalya’nın büyük bir katkısı olduğunu biliyoruz. Antalya olarak 2023 yılını 16 milyonun üzerinde rekor sayıda turist ile kapattık. 2024 yılına ise çok hızlı bir başlangıç yaparak ilk 2 aylık dönemde gelen turist sayımızı geçen yıla göre yüzde 10 artırdık. Yaz dönemi için de ciddi oranda rezervasyon artışları olduğunu biliyoruz. Bu da gösteriyor ki Antalya olarak ülkemizin cari açığına turizm başta olmak üzere tüm sektörlerimiz ile pozitif katkı sunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “Cari dengedeki iyileşme enflasyondaki düşüşle anlam kazanacak” Cari dengedeki iyileşmeye rağmen henüz iç talepte belirgin bir yavaşlama olmadığını kaydeden Başkan Bahar, “Şubat ayı perakende satış endekslerinde ciddi bir yükseliş gördük. Talepteki yavaşlamanın Mayıs ayından itibaren kendisini net bir biçimde hissettirmesini bekliyoruz. İç talepteki yavaşlama ile birlikte, bu yıl asgari ücrete ara zam yapılmayacak olması da Temmuz’dan itibaren enflasyonun hızla gerileyeceğini göstermektedir” dedi. Yılın ikinci yarısında ihracat ve ithalat performansının ihracat lehine açılmasını beklediklerini dile getiren Bahar, “2022 ve 2023 Türkiye’nin yüksek iç taleple büyüdüğü yıllardı. 2024 ise net ihracatın büyümeye ciddi katkı verdiği bir yıl olacak. Cari açıktaki gerileme TCMB’nin döviz rezervi birikimine katkı sağlayacaktır” diye konuştu. “Kamuda tasarruf yasası çok önemli bir adımdır” Ülkenin en büyük ekonomik sorununun hala enflasyon olduğunu ve çözümü için sabır gerektiğini belirten ATSO Başkanı Ali Bahar, “Sonbahara kadar enflasyonla mücadelede önemli bir yol kat etmiş olacağımızı düşünüyoruz. Gerek iş dünyamız gerekse vatandaşlarımız bu konuda üzerine düşen hassasiyeti göstermişlerdir, göstermeye de devam edeceklerdir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın önceki gün yaptığı Kamuda Tasarruf Yasası’na yönelik açıklamaları, devletimizin enflasyon konusunu ne derece önemsediğini fazlasıyla göstermektedir” dedi. “Para ve maliye politikalarının asla tek başına yeterli olmadığını ve mutlaka yapısal reformlar ile desteklenmesi gerektiğini çok defa dile getirdik” diyerek sözlerini sürdüren Başkan Ali Bahar, “Kamuda tasarruf ile birlikte verimliliğin artırılmasına yönelik çalışmaların kısa sürede tamamlanması ve bir an önce uygulamaya koyulması büyük önem arz etmektedir. Ancak tek başına kamu harcamalarının azaltılması yeterli olmayacaktır, bunun yanı sıra doğru kaynağın doğru alanlara sevk edilmesi de yerinde bir karar olacaktır. Çünkü tasarruf yalnızca kaynağı azaltmakla değil, verimin de artırılması ile anlam kazanacaktır. Bu vesile ile iş dünyası olarak bu talebimizi de dile getirmiş olalım. Bizler iş insanları olarak elimizi taşın altına koyduğumuzu her fırsatta dile getirdik. Şimdi görüyoruz ki, bu sabrımızın meyvelerini yakın vadede almaya başlayacağımız, istikrarın ve ülkemizin tüm dinamiklerinin uyum içinde çalıştığı bir döneme doğru ilerliyoruz. Bu kararlılık ve azimle 2024 yılını beklentilerin de üzerinde iyi bir noktada tamamlayacağımıza inancımız tamdır” ifadelerini kullandı. “Mart ayında yıllık açık 30 milyar dolara gerileyecek” Mal dengesinin geçen yıl 10,5 milyar dolar açık verdiğini hatırlatan Başkan Bahar, “Mal dengesi de ciddi bir gerileme kaydederek bu yılın Şubat ayında 4,8 milyar dolara gerilemiştir. Ödemeler dengesi açığının Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 5,8 milyar dolar, Ocak - Şubat ayı toplamında ise geçen yıla göre 14 milyar dolar gerileme kaydetmiştir. Bu gerilemenin ihracat artışına ek olarak ithalattaki yavaşlama ile kaydedilmiştir. Bu da gösteriyor ki ithal ikameci üretim sürecini başarı ile yürütüyoruz. Bu politika zaten OVP ile de son derece uyumludur. Önümüzdeki dönemde ithalatta daha hızlı bir azalış yaşanması durumunda hem cari açık dengesi beklentilerin üzerinde bir iyileşme kaydedecektir” diye konuştu.