YEREL HABERLER - 11 Aralık 2016 Pazar 14:38

(Özel Haber) Kayseri’nin kadın dostu üniversitesi Nuh Naci Yazgan Üniversitesi

A
A
A
(Özel Haber) Kayseri’nin kadın dostu üniversitesi Nuh Naci Yazgan Üniversitesi

Üç üniversiteli Kayseri’nin ‘kadın dostu üniversite’si, erkek akademik personele oranla daha fazla kadın akademik personeli bünyesinde barındıran Nuh Naci Yazgan Üniversitesi oldu.
Biri vakıf, ikisi devlet olmak üzere üç üniversitesi bulunan Kayseri’de, yılın ilk altı aylık verilerine göre, erkek akademik personel sayısına oranla, en fazla kadın akademik personel çalıştıran üniversite, kuruluş sırasına göre son en sonda yer almasına rağmen Nuh Naci Yazgan Üniversitesi (NNYÜ) oldu. 64 akademik personel içinde kadın akademik personel oranının yüzde 53 olarak görüldüğü vakıf nitelikli NNYÜ’yü, oranlarına göre sırasıyla şu üniversiteler takip etti:

Devlet Üniversiteleri Daha Az Kadın Dostu
Listenin ikinci sırasında kentin en eski ve köklü üniversitesi olan Erciyes Üniversitesi (ERÜ) yer aldı. 2 bin 332 akademik nüfuslu üniversitede, akademik nüfusun yüzde 38’ine denk gelecek biçimde, 890 kadın akademik personel olduğu görüldü.

AGÜ üçüncü sırada
Kentin, en son sıradaki kadın dostu üniversitesi ise yine devlet üniversitesi niteliğinde olan Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) oldu. Kuruluş yılına göre ikinci sırada yer alan AGÜ, 192 akademik personelin sadece yüzde 36’sına denk gelecek biçimde, 71 kadın akademik personele yer verdi.

Vakıf üniversitesi NNYÜ devlet üniversitelerine göre daha fazla ‘kadın dostu’
Genel oranlara bakıldığında, iki devlet üniversitesinde, vakıf üniversitesi niteliğinde olan Nuh Naci Yazgan Üniversitesine göre daha az kadın akademik personele yer verdiği görüldü.

En Çok Yönetici Kadın Nuh Naci Yazgan Üniversitesi’nde
Fakültelerin yönetiminde bulunan kadın sıralamalarında da yüzdelik oranlamaya göre yine NNYÜ, yüzde 8 ile birinci sırada yer aldı. Keza, üniversitedeki 34 kadın akademisyenden, 2’si dekan, 1’inin de müdür yardımcısı görevinde yer alıyor.

AGÜ yönetici kadın sıralamasında ikinci sırada
NNYÜ’yü yüzdelik oran bakımından AGÜ izledi. 71 kadın akademisyenin bulunduğu AGÜ’de sadece 1 kadın akademisyenin dekanlık görevin bulunduğu, dolayısıyla yönetici kadın akademisyenlerin, toplam kadın akademisyen sayısı içindeki oranının yüzde 1.4 olduğu görüldü.

ERÜ yönetici kadın sıralamasında üçüncü sırada
Yöneticilik yapan kadın akademisyenlerle ilgili listenin üçüncü sırasında, sayıca fazla olsa da, yüzdelik oranlamaya göre geride kalan Erciyes Üniversitesi yer aldı. ERÜ’deki 890 kadın akademisyenden, yalnızca 3’ünün dekanlık, 4’ünün dekan yardımcılığı, 1’inin müdür, 3’ünün de müdür yardımcılığı görevinde bulunduğu görüldü. Buna göre ERÜ’deki kadın akademisyenler içinde yöneticilik görevinde bulunan kadın akademisyenlerin oranı yüzde 1.2.

Kadın akademisyenler sağlık ve sosyal bilimlerde kümelenmiş
Yine aynı verilere göre, kadın akademisyenlerin sağlık bilimleri ile ilgili alanlar başta olmak üzere, sosyal ve beşeri bilimlerde, güzel sanatlarda ve mimarlık gibi bölümlerde öbeklendiği; bunun yanı sıra, toplumun da çoğunlukla erkek mesleği olarak kabul ettiği bölümlerde erkeklerin sayısının fazla olduğu görüldü.

Nüfusun yarısı kadın ama akademik camiada kadının yok!..
Konuyla ilgili açıklamada bulunan, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KAÇAUM) Müdürü Prof. Dr. Asuman Gölgeli, nüfusunun yarısı kadın olan Türkiye’de, akademi camiasında toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı bir tavır sergilendiğini söyledi. Prof. Dr. Asuman Gölgeli, “Üniversitelerimizde, toplum nüfusunun ortalamasına denk biçimde, neredeyse öğrencilerimizin yarısı kızlardan oluşuyor. Mezun olma durumu ve akademik başvurularda da hemen hemen eşitlik görüyoruz. Ancak akademik seçme söz konusu olduğunda erkek tercihlerinin yapıldığını görüyoruz. Kadının evlenmesi, çocuk doğurması, bunlardan dolayı işinden uzaklaştırılacağı şeklindeki yaygın endişelerin çoğunlukla buna neden olduğunu biliyoruz.” diye konuştu.

Erkeklere yakıştırılan mesleklerin bölümlerinde erkek daha fazla…
Akademide de toplumda görüldüğü gibi ‘erkek mesleği’ tabirinin varlığından söz eden Prof. Dr. Asuman Gölgeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağlıkla ilgili hemşirelik, diyetisyenlik, rehabilitasyon, fizik tedavi; mimarlık bölümlerinde özellikle iç mimarlıkta, güzel sanatlarda, eczacılık fakültelerinde kadın akademisyen sayısının fazla olduğunu görüyoruz. Ziraat fakültelerinde sayı yakın olabiliyor, veteriner ve hukuk fakültelerinde de bir artış söz konusu ama halen daha erkek egemenliği var. Mühendislik gibi alanlarda yine erkek akademisyenler egemen. Yaptığımız bir araştırmanın sonucunda, vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerinde devlet üniversitelerine göre daha fazla kadın akademisyene rastladık, hatta bazı vakıf üniversitelerinde yüzde 50’nin üzerine çıktığını bile gördük.”

Kadınlar karar mekanizmalarında yok denecek kadar az…
Kendisi de bir dönem rektör yardımcılığı görevinde bulunan Prof. Dr. Asuman Gölgeli, üniversitelerde karar verme mekanizmalarında kadın sayısının düşük olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Asuman Gölgeli, “Kadın akademisyenlerin fazla olduğu bölümlerde dekanlık gibi görevlere kadınların daha fazla atandığını görüyoruz. Yani totalde eşit bile olsa, karar verme mekanizmalarına gelindiğinde kadın akademisyen sayısı gitgide azalıyor hatta yüzde 1’lere düşüyor, şu an Erciyes Üniversitesinde olduğu gibi.” dedi.

YÖK’ün kararı: yetmez ama evet!..
Son olarak, YÖK tarafından alınan, pozitif ayrımcılık kararını değerlendiren Prof. Dr. Asuman Gölgeli, “Bu tür tavsiye kararları YÖK tarafından her zaman veriliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da biz bunları sürekli konuşuyoruz. Fırsat eşitliğinin hepimize verildiği ifade ediliyor, ancak iş atamalara kalınca tercihler farklı yönde kullanılabiliyor. Bir taraftan bakıldığında da rakamlar çok şeyi ifade etmiyor. Erkeklerin söylevleri ve davranışlarını da kriter olarak almamız gerekiyor, yani erkek egemen bakış açısından kurtulabiliyorlar mı? YÖK’ün pozitif ayrımcılık uygulanması ile ilgili tavsiye kararını olumlu buluyoruz, kota uygulanması gerektiğini zaten hep söylüyoruz. Biz bunları yönetime ilettiğimizde biz cinsiyete yeterliliklerine bakıyoruz diyorlar. Ancak bu, çok fazla da inandırıcı olmuyor. Sadece bir dekan atanmasını da yeterli görmüyoruz. Madem ki sayımız yarı yarıya, üst kademelerde de en azından yarıya yakın olmayı isteriz.” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.