EKONOMİ - 22 Nisan 2017 Cumartesi 11:34

Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay:

A
A
A
Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay:

Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe bu yıl boşluk yaşandığını söyleyerek, “Şeker kurulunun bir Bakanlığa verilmesini istiyoruz” dedi.

Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe bu yıl boşluk yaşandığını söyleyerek, “Şeker kurulunun bir Bakanlığa verilmesini istiyoruz” dedi.


Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektörüyle alakalı değerlendirmelerde bulundu. Başkan Akay, şeker kuruluna atama yapılmamasının sektörü olumsuz etkilediğini kaydederek “Şeker sektörü özellikle bu yıl maalesef bir boşluk yaşıyor. Bu süreç ağustos ayında başladı. 28 Ağustos da şeker kurulunun görevi dolmuştu. O zamandan bu yana şeker kuruluna atama yapılmadı” dedi.


Şeker kurulunun şeker sektörünü düzenleyen bir kuruluş olduğunun altını çizen Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi yönetim kurulu başkanı Hüseyin Akay, "Şeker kurulu atanmayınca şeker kurumu işlevsiz hale geldi ve sektör üzerindeki yaptırımları ortadan kalktı. Denetim görevi yapılamaz hale geldi. Biz yaşananlara göre bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Şeker sektörü de bu manada bir boşluk içerisinde kaldı. Şeker kurulu her yıl şeker fabrikalarına kotalarıyla ilgili yazı gönderirdi. 1 Kasım tarihine kadar bu yazının gönderilmesi gerekirdi ama geçtiğimiz 2016 yılı itibariyle bu yazı gönderilmedi. Şeker fabrikaları da kendilerine bir kota belirlemesi yapılmadığı için kotasız bir üretim yapmak durumunda kaldı. Şeker fabrikaları şuanda Türkiye’de geçen yılki kotalarına göre sözleşme yaptılar. Bizde Kayseri Şeker olarak bir önceki yıla tahsis edilen kotaya göre çiftçimizle sözleşme yaptık. Şeker kurulunun bu tahsisi yapmamış olması bazı çevreleri harekete geçirdi. ‘Acaba kota ortadan kalktı mı?’ gibi bir değerlendirmeye sebebiyet verdi. Bu çerçevede ‘İstenildiği kadar ekilebileceği’ mesajlar oluşturulmaya başlandı. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir" dedi.


Şeker pancarının verimli bölgelerde tercih edilmesi gerektiğini belirten Akay, “Örneğin Trakya bölgesinde şeker tarımı, çiftçinin tercih ettiği bir tarım değil. Buna benzer başka bölgelerde de aynı durumları gördük. Bunları biraz popülist yaklaşımlar olarak görüyorum. Şeker pancarı tarımının en iyi yapıldığı bölgelerde şeker pancarı tarımının yapılması gerek. Türkiye’de şeker sektörünün ayakta kalmasını öncelikle buradan geçiyor. Verimi ve şeker oranı yüksek olan bölgelerde bu tarım yapıldığı takdirde rekabet şansı ortaya çıkacak demektir ama biraz önce zikrettiğimiz bölgelerde şeker oranı düşük olduğu için zaten çiftçinin de tercih ettiği bir durum değil. Bunu zorlamanın ve popülist bir yaklaşım sergilemenin doğru olmadığını düşünüyoruz. O nedenle biz kendi bölgemizdeki çiftçimize bu boşluk nedeniyle bir yanlışlığa da düşmemek açısından bir önceki seneki kota çerçevesinde sözleşme yaptırdık. Biz bunu sürdürüyoruz ama aradan 8 ay geçmesine rağmen atama yapılmadığı için işin nereye gideceğini bilmiyoruz ve tedbirli davranmaya çalışıyoruz” diye konuştu.


Şeker kuruluna atama yapılmamasını değerlendiren Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Akay, kısa zaman da bir sonuç beklediklerini belirtti. Akay, “İnşallah kısa zamanda da bu işin sonuçlanmasını ümit ediyoruz. Bunu da siyasetçilerimizle paylaşıyoruz. Özellikle 16 Nisan referandumu öncesinde bu konuyu siyasetçilerimizle görüştük. Onlara bu sorunları anlattık. 16 Nisan referandumu da sonuçlandı. Çıkan sonucun vatanımıza ve milletimize de hayırlar getirmesini istiyoruz. Herkes bu referanduma odaklandığı için bu sorunlar çözümsüz kaldı. Şimdi artık bu sorunların üzerine gidilerek hızlı bir şekilde çözülmesini ümit ediyoruz “dedi.



"Piyasa denetimi Bakanlığa verilmeli"


Bu atamaların olmamasına art niyetli yaklaşmanın doğru olmadığını ifade eden Başkan Akay, "2001 yılında çeşitli kurullar kurulmuştu. Onlardan birisi de şeker kuruludur. Şeker kurulu şuanda işlevsiz hale geldi ama boşluk olmaması gerek. Bu görev mutlaka bir bakanlığa verilecektir diye düşünüyoruz. İnşallah kısa bir zaman içerisinde bu değerlendirmeler sonuçlanır ve şeker kurulunun piyasayı düzenleyen denetim görevi mutlaka bir bakanlığa verilir. Biz bu şekilde sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Bunun biran öncede olmasını bekliyoruz. Nişasta bazlı şeker üretimi yapan kuruluşların bu denetimin ortadan kalkması nedeniyle fazla üretim yaptıkları şeklinde bazı tespitler bize de intikal ediyor. Bunlar piyasada etkili noktaya gelince şeker pancarından şeker üreten kuruluşların satışlarında problemler yaşanmaya başlandı. Bunlar şeker sektörüne zarar verecek gelişmelerdir. Onun için biran önce şeker sektöründe boşluğun ortadan kaldırılması ve şeker kurulunun görevlerini ifa edecek görevlendirme yapılmasının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede siyasetçilerimize sorunlarımızı iletmiştik. İnşallah referandumdan sonra ekonomik konularda alınacak tedbirler hususunda buna da bir başlık açılacağını ve bu sorunun çözüleceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.



"Kotanın birden bire kaldırılması üreticiler için sorun çıkarır”


Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay Şeker üretiminin Türkiye’de 2001 yılından bu yana kanun çerçevesinde kotayla yapıldığını ifade ederek, "Çiftçi de, sektörde buna alışmış durumdadır. Bunun birden bire ortadan kaldırılması özellikle üreticiler açısından büyük sorunları beraberinde getirecek. Türkiye tüketeceği kadar şeker üreten bir ülkedir. Bunu da kotayla belirliyor. ‘Biz şu kadar şeker üretiriz’ diye şeker kurulu tespit yapıyor ve bunu da şeker üretecek fabrikalara bildiriyordu. Fabrikalarda o çerçevede üretim yapıyordu. Yani Türkiye’nin 2 bin 300 ton şeker ihtiyacı varsa, bu ihtiyacı şu fabrikalar üretebilir diye belirtiliyordu. Fabrikalarda bu kotaya göre çiftçilere üretim yaptırıyordu. Türkiye’ye yurtdışından şeker gelmesi bu şekilde önlenebildiği gibi yüksek vergide uygulandığı için kendi iç piyasamızda bir denge oluştu. Çiftçide buradan para kazanır hale geldi. Özellikle bizim bölgemizde son yıllarda Türkiye’nin en yüksek pancar fiyatını almaya başladı. Kotanın kalkması demek çiftçinin bu rahatlığını ortadan kalkması ve kontrolsüz bir üretim anlamına geliyor. Buda sonucunda farklı rekabetleri beraberinde getirir. Kota kalktığı takdirde Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike nişasta bazlı şekerin piyasada etkili olması demektir. Dünya da şekeri ucuza üreten Ülkeler var. AB’de son yıllarda bu konuda çok gelişme kaydetti. Yani, verimliliği artırdı ve fiyatlarını düşürdü. Fiyatlar ucuz olduğu için Türkiye’nin onlarla rekabet etme şansı şuanda yok. Birden bire kota serbestliğine yakın bir ortam ortaya piyasa sıkıntıya düşebilir. Bu konuyla ilgili bir geçiş süreci yaşanabilir. Yıllara göre bir plan belirlenebilirdi. ‘Şu kadar sene sonra Türkiye kotaları kaldıracak. Buna herkes hazırlıklı olsun’ denilebilirdi. Böyle bir program ortaya konulabilirdi ama bu konulmadı. Avrupa bunu yaptı. 2013 yılında ilan ederek ‘2017 yılında kotaları kaldıracağım’ dedi. Türkiye’de bu ilan edilmediği ve hazırlık yapılmadığı için Türkiye’deki şeker pancarı ve şeker sektörünün bunlarla rekabet etme şansı yok. Bu büyük bir tehlikedir. Bu sebeple kotaların devam ediyor olması öncelikle çiftçinin ve şeker fabrikalarının lehinedir. Fakat bunu devam etsin anlamında söylemiyorum. Bir geçiş süreci ve takvim belirlenerek bu takvim sürecinde bir takım tedbirlerde yanında alınarak bu uygulama Türkiye’de de yapılabilir ama birden bire bu sene böyle boşlukta kalıp da birden bire kotaların serbest bırakılıyor olması gibi bir sonucun ortaya çıkması bu şeker sektörüne ve pancar çiftçisine ciddi zarar verecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Onun için bu boşluğun biran önce ortadan kalkması gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.



"Ürettiğimiz şekeri satmakta sıkıntı yaşıyoruz”


Şeker piyasasında satışta yüzde 10-11 ıskonto kullanıldığını ve bu durumunda piyasada sıkıntıya yol açtığının altını çizen Akay, “Satışta sadece bizde değil bütün şeker fabrikalarında bu sorun yaşanıyor. Şeker fiyatları en son 2015 yılı Temmuz ayında arttı. 21 aydır şekere hiç zam gelmedi ama böyle olmasına rağmen Devletimizin kuruluşu Türk Şeker, şekeri satabilmek için 14 ay vadeli şeker satışı yapmak zorunda kaldı. 12-14 ay vadeli şeker satmak en az yüzde 10-11 ıskontoya tekamül ediyor. 21 aydır zammın gelmediği şekerde yüzde 10-11 ıskonto ile şeker satmak durumunda kalıyorsunuz. Bu ciddi bir problemdir. Bunun çözümlenmesi lazım. Bu şekilde fiyatların geriye gitmesi elbette istenilen bir şey ama önemli olan bunun tüketiciye yansımasıdır. Ülkemizdeki en büyük sorun ıskontoların tüketiciye yansımaması. Bunun tüketiciye yansıyacak şekilde düzenlenmesi gerek. Bu durumda tüketici maalesef yapılan iskontolardan istifade edememektedir. Belirli bir program çerçevesinde yapılması halinde zaman içerisinde fiyatlarında düşmesi beklenebilir” dedi.



"Kayseri Şeker’in borçları bitti”


Kayseri Şeker’in 2010 yılından devraldığı borçların bittiğini ve toplamda 790 milyon TL borç ödediklerini kaydeden Akay, şunları söyledi:


“Önümüzdeki günlerde geçmişteki borçlandırmalardan kalan son taksitte ödenecek. Kayseri Şeker daha önce borçlanmak mecburiyetinde kaldığı zaman ipotek veriyordu. Bütün mal varlığı rehinli ve ipotekliydi. Bunların tamamı ortadan kalktı. Bütün bankalar şuan Kayseri Şeker ile çalışmak istiyorlar. İpoteksiz, kefilsiz ve rehinsiz 1 milyar 375 milyon kredi limiti var. Daha başka bankalarda çalışmak istediğini söylüyorlar. Onlarda ayrıca limit belirleyecekler. İhtiyaç duyulduğu takdirde Kayseri Şeker’in bu kadar kullanabileceği bir kaynağı söz konusu. Sadece imza karşılığı kullanılabilecek krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıla göre sattığımız şekerin ancak 3’te 1’ini satabilmişiz. Bu bir gerçektir. Bunu da paylaşmak gerek. Ülkemiz genelindeki fabrikalarda maalesef benzer durumlar yaşanıyor. Bunun geçici olacağı kanaatindeyim. Türkiye’nin ihtiyacı kadar şeker üretildiğine göre eğer yasal olmayan yollardan bir takım uygulamalar yapılmıyorsa bu şekerin kampanya sonuna kadar tüketilmesi gerekecek. O yönüyle bizim bir finansal sıkıntımız yok ama diğer fabrikaların pozisyonunun ne olduğunu bizim değerlendirmemiz uygun olmaz."


Göreve geldikleri günden bu güne toplam ödenen borcun 790 milyon liraya ulaştığını ifade eden Akay, “Tabi bu borcun birde faizi var. Bu son taksitle beraber yaklaşık 260 milyon TL civarında bu kurum faiz ödemesi yapmak durumunda oldu. Faize 260 milyon TL ödeniyor olması çiftçinin hakkının ve emeğinin başka taraflara gidiyor olmasıdır. Bu geçmişten gelen ağır borcun hem fabrikaya hem de çiftçiye bir mirasıdır. İnşallah artık bunlar geride kaldı. İnşallah Kayseri Şeker bir daha bu sorunları ve sıkıntıları yaşamaz. Biz yaşamaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Sorunları çözmek için bütün gayreti gösterdik. Çiftçilerimizin bu işe sahip çıkıyor olmalarının çok anlamlı ve değerli olduğunu da düşünüyoruz. Onlar sahip çıktığı için biz bu başarıları birlikte gerçekleştirdik. İnşallah Kayseri Şeker bu istikamette yoluna devam eder ” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısı AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu ve AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, 31 Mart’ta halka "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısında bulundular. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, seçim sürecinde Kütahya merkezde 58 bin haneye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etti. Önsay, "Artık pazar günü sandığa gidiyoruz. Bir seçim kampanyası sürecinin daha sonuna geldik. Bu süreçte Kütahyalı hemşehrilerimize bizlere kapılarını açtığı için teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir kampanya süreci geçirdik. Tabii AK Parti seçimden seçime kampanya yapan bir parti değil, biz 28 Mayıs günü akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 31 Mart seçimleri için hazırlık yapmaya başladık. Bu süreçte, öncesinde henüz adayımız belli değilken ‘Mahallede gezek var’ programı ile 41 mahallemizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik, taleplerini aldık. Sonraki süreçte 18 Ocak’ta Sayın Kamil Saraçoğlu adayımızın Cumhurbaşkanımız tarafından Kütahya AK Parti belediye başkan adayı gösterilmesinden sonra da yine sahada olmaya gayret ettik. Bu süreçte pek çok faaliyet yürüttük. ‘Mahalle Bizim Kütahya Bizim’ programımızı gerçekleştirdik. Yine 41 mahallemizde, mahallelerimizin sorunlarına hakim olduğumuzu, önceki ziyaretlerimizde o mahalleye dair beklentileri Başkanımız vatandaşlarımıza izah etti, projelerini anlattı. Bütün bu sürecin devamında yine son 10-15 günden beri Ramazan akşamlarını bir fırsat olarak görerek kapıları çalmaya devam ettik. Bütün bu süreçte toplam 58 bin hane ziyareti gerçekleştirdik. Bu tabi Kütahya için önemli bir sayı. 100 bin civarında seçmene ulaşabildiğimiz anlamına geliyor. 100 bin insana ulaşmak 58 bin kapıyı çalmak çok kolay bir süreç değil. Bu süreçte vekalet gösteren kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza Merkez ilçedeki arkadaşlarımıza, ana kademedeki yönetim kurulu arkadaşlarıma, herkese teşekkür ediyorum. Tabi sadece 150 kişilik teşkilatımız değil, bunun dışında gönüllü olarak yine bu faaliyetlerde bize destek olan tüm gönüldaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnşallah hayırlısıyla pazar günü hep beraber sandıklara gidelim, reyimizi ortaya koyalım. Kütahya’mızın bundan sonraki 5 yılda ne olacağına hep birlikte karar verelim. AK Parti belediyecilik anlamında önemli bir marka. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bu hareketi 1994’ten itibaren belediyecilikle başlamış bir hareket ve hakikaten önemli başarılara imza atıldı. Biz son 5 yıldan beri AK Parti olmayan bir belediye ile yaşadık. Bunun neler getirdiğini hep beraber gördük. İnşallah 31 mart günü ben inanıyorum ki Kütahyalılar Sayın Cumhurbaşkanımıza bir vefa göstereceklerdir ve yine Ak Parti’ye Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kamil Saraçoğlu Başkanımıza destek vereceklerdir ve inşallah hep beraber bundan sonraki 2028 seçimlerine kadar Kütahya’da 3 vekilimizle, teşkilatımızla ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu ile beraber şehrimizi büyütmeye ve geliştirmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Kütahyalılar demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip" AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu, 31 Mart’ta Kütahya’nın tekrar AK Belediyecilikle tanışacağını dile getirdi. Saraçoğlu, "Süreç Cumhurbaşkanımızın AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı olarak 18 Ocak’ta bizi ilan etmesiyle başladı. O günden bugüne yaklaşık 70 günlük bir süreyi geride bıraktık. 70 günlük süre boyunca biz hem hemşehrilerimizle bir araya geldik, esnaflarımızla bir araya geldik. Onları tek tek ziyaret ettik. Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik ve bu süre zarfında da biz geçmiş dönemde yaptığımız tüm projeleri halkımızla paylaştık ve yeni dönemde de hangi projeleri hayata geçireceğiz, hangi çalışmaları Kütahya’da yapacağız anlattık. Kütahya’yı daha iyi yerlere götürmenin gayreti içerisinde olacağımızın sözlerini verdik. Tabii ki geçmişte yaptığımız projelerimizi gelecekte yapacağımızın teminatı olarak gösterdik. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ediyoruz. Artık seçim çalışmalarımızı noktalıyoruz. Bundan sonra 31 Mart’ta İnşallah tüm Kütahyalı seçmenlerimiz sandığa gidecek, biz susacağız onlar konuşacaklar ve tercihlerini gerçekleştirecekler. Tabi Kütahya halkı demokrasiye bağlı ve demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip. Geçmiş dönemde de belki Türkiye genelinde en yüksek seçime katılım oranları Kütahya’dadır. Bu dönemde de ben tüm seçmenlerimi özellikle AK Parti seçmenlerini sandığa davet ediyorum. Onlar da vatandaşlık görevlerini yapacak İnşallah 31 Mart’ta da biz tekrar AK Parti belediyeciliğini Kütahya Belediyesi’nde başlatmaya hemşehrilerimizle beraber hazır olduğumuzu dile getirmek istiyorum. Bir fetret dönemi yaşandı. Artık onun sonu geldi. İnşallah 31 Mart’ta sandıklar açılacak ve herkes bu çıkan sonuca razı olacak. Biz de hemşehrilerimizin kullanmış olduğu oyların başımızın üstünde yeri olduğunu beyan etmek istiyorum. İnşallah bu seçimi aldığımız andan itibaren de kollarımızı sıvayarak Kütahya halkına hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Seçimlerin hem Kütahya’mıza, hem ülkemize hem de İslam coğrafyasına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu süre zarfı boyunca, tüm teşkilatımızla beraber il teşkilatımız, Merkez ilçe teşkilatımız, Kadın Kolları, Gençlik Kollarıyla, Belediye Meclis üyelerimizle beraber, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadık ve bu nokta itibarıyla da tüm hemşehrilerimizle kucaklaşma imkanı bulduk. İnşallah seçimler hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı. "31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli" AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, AK Parti’nin 22 yılda yaptıklarının bundan sonra da yapacaklarının teminatı olduğunu belirtti. Kılıç, "Adaylık süreci 2 aya yakın bir süre önce belli oldu. Biz bu adaylık sürecinden beri merkez köylerimizin hemen hemen tamamını gezdik, vatandaşlarımızla hasbihal ettik, taleplerini aldık, beraber istişareler yaptık. Köylerimize yol, su, altyapı hizmetleri konusunda neler yapılabilir, yerinde gördük, gezdik, notlarımızı aldık. Tabi, malum iki gün kaldı seçimlere. 31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli, bu seçimde belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi, muhtar ve ihtiyar heyetini seçeceğiz ama sadece bu şekilde bir seçim olarak görülmemeli. Bu yaşadığımız bölgenin ve Türkiye’mizin önümüzdeki 5 yılını kapsayacak bir geleceğimizin oylamasıdır. Geçen yıl da milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerimizi yaptık. Bu seçim daha da önem arz ediyor çünkü 5 yıl bir seçimsizlik süreci olacak ve AK Parti’mizin 22 yılda yaptığı hizmetlerin artık doruk noktasında yapılabilecek olan hizmetleri yapmamız için vatandaşımızın oylarını daha dikkatli kullanmalarını ve küçük bazı olumsuzluklara bakarak kanmamalarını dolayısıyla AK Parti’yi oylarıyla ve dualarıyla desteklemelerini talep ediyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte yapılması gereken, eksik kalan hizmetleri son derece gayretli bir şekilde yapacağız çünkü AK Parti’nin 22 yılda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır ve bu şekilde bir çalışma gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.