YEREL HABERLER - 06 Ekim 2016 Perşembe 09:12

Ahi esnafı kendi söküğünü dikemedi

A
A
A
Ahi esnafı kendi söküğünü dikemedi

Kırşehir’de 1989 yılında eniştesi vasıtası ile ‘Eti Senin Kemiği Benim’ anlayışı ile terzilik mesleğine başlayan Burhan Sulu, mesleğinin itibar kaybına uğradığını söyledi.
27 yıldır terzilik yapmasına rağmen para kazanmak için ek iş yapmak zorunda kaldığını belirten Sulu, “Eti senin kemiği benim anlayışı ile zanaatımızı öğrenmek için bizler çaba gösterdik. Şimdilerde çırak bulamıyoruz. Çırak eğitimleri yerini, sadece para kazanmaya bıraktı. Çıraklar meslek öğrenmek yerine nasıl para kazanırım düşüncesine girmiş.” dedi.
Mesleğini devam ettirmek ve hayatını da devam ettirmek için ek iş yapmaya başladığını anlatan terzi Burhan Sulu, “Hayatıma aldığım zanaat eğitimle birlikte devam ettim. Hakkı-hak’a teslim ederek çalışma gayreti içerisinde oldum. Hem mesleğimi devam ettirmek hem de para kazanarak hayatımı sürdürmek adına ek iş yapmaya ben gibi bir çok meslektaşım da başladı. Normal bir banka sicilimle kredi verirken bağlı bulunduğum oda sicilimle birlikte kefil istiyor.Ödeyemeyeceğimiz borçların altına da girmekten korkmaktayız. Birliğimizle girdiğimiz toplantılarda sürekli sahiplenilmek istediğimizi söylemekteyiz. Kendi zanaatımızda ileri gitme atılımları yapmak için imkanların kısıtlılığı bizleri dar bir boğaza itiyor.”diye konuştu.
“Terzi olmasam terziye gider miydim? Sorusunu her sabah kendime soruyorum”
Mesleğinin itibarını kaybetmeye başlaması ile birlikte ehil olmayan kişilerin ehil işlere soyunması ile birlikte kendi hayatını ve mesleğini de sorguladığını anlatan Sulu yaşadıklarını şöyle anlattı:
“7 metre olan bir kumaştan 5 tane gömlek çıkar. Dikim atölyesi olan bir esnaf,aldığı beş liralık kumaşın maliyeti kurtarmak kadar çalıştırdığı personelinde parasını çıkarmak için kar koymalıdır. Ama terzi, marketlerde dahi gömlek satışını görünce yok olmaya mahkum olmaya başlar.
Bizler mesleğe başlarken ezildik. Ama şimdi insanlar ezilmeden kolay ve kalitesiz kazanca yöneliyor. 16 kişi yetiştirdim. Yetiştirdiğim kişilerinde tamamı terzilik dışında her işe yöneldi. Çıraklarım mesleği devam ettirememenin acısını geçim standartlarına bağlamakta, bizler ne yapmalıyız.
Vefa yerini paraya bıraktı. Değerli bir ustam acı biber yerdi bana ‘hayatın acısını görünce biberin acısını daima unutursun’ derdi. Şimdi ehil olmayan kişilere iş veriliyor. Pantolon paçasını dahi yapmayı unutur hale geldik.”
“Esnaf olacak her kişi ehliyet sınavına tabi tutulmalı”
Esnaf olmak kolay olmalı diyen terzi Burhan Sulu, “Ayakta kalmak için birikimlerimi kullanmaya başladım. Çünkü esnaf olmak çok kolay hale geldi. Mutlaka esnaf olmanın önemli standartları var. Ahi Çarşısı terziler olduğu için ayakta kalıyor. Kaybettikten sonra kıymet aramak yerine kaybetmeden meslek seçimlerinde ehillik aramak daha doğru, insanlar bizlere tamirat için değil işimizi düzgün ve hesaplı yaptığımız için gelebilmeli. Genel manada bakıldığında terzilik zanaatı bitme yoluna girdi. Hiç genç terziler görebiliyor musunuz?
Yenileşme çabaları çok önemli Ahi Evran Külliyesi çalışmasını çok önemsiyoruz. Mesleğe talep olması yenileşmede çok önemli yenileşmekteyiz ama talep yok. Ahi kutlamalarında dahi dikkat edilmeli esnaf yok. Sadece protokol kutlamaları yapılıyor. 3 günlük kazanç bazı şehirlerde 11 aylık kazanca bedel olurken bizler de 11 aylık kazanç için kılı kırk yarıyoruz. Zanaatı halk ta benimsemeli ve takdirini ona göre vermeli,yöneticilerimiz de kendi talepleri değil esnafın taleplerini çok iyi idrak edebilmeli.” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Venedik Bienali’nde Türkiye güncel sanatı ilgi görüyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, 20 Nisan-24 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin ön izlemesi 17, 18 ve 19 Nisan’da gerçekleşti. Bu yılki teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olan bienale çok sayıda seçkin isim katıldı. Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye Pavyonu, 21 destekçinin katkılarıyla Venedik Bienali’nin iki ana sergi alanından biri olan Arsenale’de 2014-2034 yılları arasında tahsis edilen mekânda yer alıyor. Adriano Pedrosa küratörlüğünde 20 Nisan-24 Kasım 2024 arasında (17, 18 ve 19 Nisan’da ön izleme) gerçekleştirilen Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi’nin teması “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” olarak açıklandı. 2022-2024 Danışma Kurulu’nda Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Nilüfer Ergin Doğruer, sanatçı İnci Eviner, küratör ve Fiorucci Art Trust Direktörü Milovan Farronato ve Sanat Dünyamız dergisi editörü, sanat yazarı Fisun Yalçınkaya yer alıyor. Seçkin isimler katıldı Dünyaca ünlü bu sanat etkinliğini takip eden pek çok seçkin isim bulunuyor. Kain Yapı A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Kain, “ Venedik Bienali’nde, Türkiye Pavyonu’nda Türkiye’deki güncel sanatın önde gelen isimlerinin muhteşem eserlerinin sergilendiğini görmek büyük gurur” dedi. Kain, “Dünyanın en önemli koleksiyonerleri ve sanatın gerçek anlamını bilenlerle birlikte burada bulunmak çok heyecan verici. Ayrıca ülkemizin de sanata ve sanatçılara yatırımının gün geçtikçe arttığını görmek de çok güzel. Benim için sanat, hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Bu sebeple burada olduğum için çok mutluyum” diye ekledi.
İstanbul "Kitap okuma alışkanlığını arttırmamız gerekiyor" Yazar Selcan Gür, Moderatör Mehmet Cemil eşliğinde yeni kitabı Plaza Sufisi’ni okuyucularına sundu. Söyleşi gerçekleştiren ikili kitap hakkında dinleyicilere bilgiler verdi. Yazar Gür ayrıca kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerektiğine dikkat çekti. Yazar Selcan Gür’ün, kişisel gelişim, felsefe, psikoloji ve tasavvuf ile harmanlanan “Plaza Sufisi” adlı kitabını bir söyleşi ile dinleyicilerine tanıttı. Ayrıca Gür günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla kitap okuma oranlarının düştüğünü belirtti. Kitap okumanın insanı rahatlattığını ve düzgün düşünmeye teşvik ettiğini belirten Gür insanın kendini tanıması ve bulması için kitap okumanın önemli olduğunu belirtti. “Haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı seçmeliyiz” Kitabı 3 yılda tamamladığını belirten Yazar Selcan Gür, “Bu kitabı yazma sürecim yaklaşık 3 yıl sürdü. Pandemi döneminde tasavvuf ile ilgili kitaplar okumaya başlamıştım. Pandemi döneminde hepimiz hayatımızı sorguladık. Hayatımızın ne kadar değerli olduğunu sorguladık. Günümüzde insanların bir mutsuzluk ve anlam krizi var. Depresyon oranları giderek artıyor. Yapılan araştırmalara göre geçmiş dönemde depresyona girme yaşı 29’lardayken şimdi 15 yaşlara kadar düştü. Depresyon oranları da tüm toplumlarda artmaya başladı. Bunun sebebi hem bir anlam krizi ve mutluluğu sürekli hazlar ve tüketim peşinde koşarak elde etme yanılgımız. Ben bu kitapta plaza ve sufi terimlerine yer vermemin amacı plaza günümüz insanını temsil ediyor. Metropollerde yaşayan betonlar arasına sıkışmış plaza insanını. Sufi de bildiğiniz gibi tasavvuf öğretisini temsil ediyor. Tasavvuf öğretisi günümüz insanına ne vadedebilir. Kitabımda Pozitif psikoloji ile tasavvuf öğretisinin buluştuğu yerler nelerdir, mutluluğu yanlış mı tarif ediyoruz, haz ve tüketim peşinde koşmak yerine anlamlı bir hayat yaşamayı önceliklersek bu bize neler kazandırır bu soruların cevaplarını aradık” dedi. “Kitap okumayı arttırmamız gerekiyor” Kitap okuma alışkanlığının artması gerektiğini belirten Yazar Gür, “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek haset duygumuzu tetikliyor. Haset duygumuz tetiklenince depresyona girme eğilimimiz artıyor. Günümüzde çoğumuz sosyal medyada ve ekran karşısında videolar izleyerek vakit geçirdiğimiz için bu bizi olumsuz yönde etkiliyor, bencilliğimiz artıyor, gereksiz tüketime yönleniyoruz. Bu anlamda kitaplara daha çok ihtiyacımız var. Yine araştırmalar gösteriyor ki sosyal medya ile aramıza mesafe koyduğumuzda en azından zaman zaman ara verdiğimizde tekrardan olumlu duygularımız uyanıyor. Kendimizi bulmak ve iyi hissetmek konusunda bu çok etkili bir yöntem. Bu yüzden kitap okuma alışkanlığını edinmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.