GENEL - 03 Aralık 2016 Cumartesi 09:17

Depremde iki bacağını kaybetti dünya rekortmeni oldu

A
A
A
Depremde iki bacağını kaybetti dünya rekortmeni oldu

1999’da yaşanan Marmara depreminde, enkaz altında 3 gün kalarak 2 ayağını birden kaybeden Umut Koçak, Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekortmeni oldu. Koçak, denizin altında kesilen ayaklarını bulduğunu söyledi.
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yakalandığı 17 Ağustos 1999 depreminde enkaz altında kaldığı 3 günün ardından kendisine ulaşılan ve iki ayağı kangren olduğu için kesilen Umut Koçak, normal insanların yapabildiklerini başarmak için var gücüyle çalışıyor. Hayatta asla pes etmek gibi bir felsefesi olmadığını dile getiren Koçak, depremden sonra başladığı dalgıçlık eğitimiyle Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekortmenliği ve Türkiye’nin ilk engelli dalış eğitmeni olma başarısına ulaştı. Şimdilerde birçok macera sporunu hiç zorlanmadan yaptığını söyleyen Koçak, denizi neden bu kadar sevdiğini soranlara ise "Denizde iki ayağımı buluyorum" diye cevap verdiğini dile getirdi.

"Engelli değil engelleneniz"
Engelli değil engellenen olduğunu belirten Dünya Engelliler Dalış Rekortmeni Umut Koçak, "1999 depreminde enkaz altında kalarak iki bacağımı diz üzerinden kaybettim, kangren yüzünden. Engellilik, benim tabirimle engellenenlik durumuna geçişim 17 Ağustos 1999 depremiyle başladı. Engellenen diyorum çünkü engelli olan aslında yollar, mimari yapılar, kaldırımlar, ulaşım araçları gibi şeylerdir aslında. Biz bu engeller arkasında kaldığımızdan ben kendime engellenen olarak hitap ediyorum" dedi.

"Deprem sonrası hayatımı iğne oyası gibi işledim"
Depremde iki bacağını kaybettikten sonra kendine yeniden hayata başlaması konusunda istek oluştuğunu söyleyen Ufuk Koçak, "Durup düşündüm, ‘Ne yapacağız’ dedim. Daha 22 yaşında bir insanım ne yapacağım. Dedim ki, ‘Her şeye rağmen hayat devam ediyorsa yaşayacaksın’ dedim. Çünkü şükür, ağız ile söyleyecek bir şey değildir. Şükredebilmesi için insanın, başına gelen türlü felaketlere rağmen yaşamına kaldığı yerden devam edebilmesidir. Ve ben de bu yaşadığım olaylara rağmen hayatımı yeniden iğne oyası işler gibi işlemeye başladım. Yeniden kamp kurmaya, kaya tırmanışları yapmaya, su kayağı, yelken, rüzgar sörfü yapmaya başladım. Ve bunlar hep yaşantının içerisinde denizin bizimle bütünleşmesiydi" diye konuştu.

"Denizin altında ayaklarımı buluyorum"
Denizin, hayatında farklı bir anlamı olduğunu da dile getiren Koçak, "Daha sonra 2009 yılında Değirmendere Sualtı Topluluğu’nda Murat Kulakaç hocamla tanıştım. Onunla tanışmamla birlikte benim de su altı dünyam başladı. İlk dalışı yaptığım zaman engelli olduğum için bir yerden bir yere gideceğim zaman engellere takılıyorsunuz. Fakat deniz öyle değil. Deniz her zaman bağışlayıcı, kabullenici. Bana sorduklarında ‘Ufuk, denizde ne buluyorsun’ diye, ben de ‘Ben ayaklarımı buluyorum’ diyordum çünkü su altı dünyası anne karnı huzuru diyorum. Hani anne karnında da o suyun içerisindeydik. O huzuru yakalıyorsunuz" şeklinde konuştu.

"Engelsiz bir dünya için çalışıyoruz"
Su altı eğitimlerinin ardından engelliler için ‘Engelsiz Deniz Projesi’ni yazmaya başladıklarını belirten Koçak, "2010 yılından beri engelsiz deniz projesini burada devam ettiriyoruz. Burası bir dalış noktası bir dalış okulu. Ve biz burada öyle bir konsept oluşturduk ki, buraya sadece dalıcılar gelirler. Yaşlıymış, çocukmuş yada her hangi bir şekilde engellenen olup olmaması bizi ilgilendirmiyor. Burası dalış okulu ve tüm arkadaşlar buraya gelip dalışlarını yapabiliyorlar. Yaklaşık 8 yıldan beri bölgemizde ve bazen şehir dışından da getirdiğimiz arkadaşlarımızla DESAT olarak 60’a yakın kişiyi su altı dünyasıyla tanıştırdık. Bunların 10 tanesine de uluslararası geçerliliği olan sertifikalar verdik. Yeni projeler için çalışıyoruz. Engelsiz bir dünya oluşturabilmek için bizler burada çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"Engellerin altında sinerek ezilmedim"
Engelli bir insan olarak yaşantının her yerinde bir takım zorluklarla karşılaştığını belirten Koçak sözlerine şöyle devam etti:
"Benim ‘Asla pes etme’ gibi bir felsefem vardır. Elbette ki yaşam zorluklarla ve engellerle dolu. Engellerin arkasında kalıp sinerseniz, yada bir kenara çekilirseniz, sürekli şikayet ederseniz, evet bir takım şeylerin ülkemde rehabilite edilmesi gerekiyor, fakat sürekli şikayet ederek o engellerin arkasında kalmak gibi bir durum söz konusu değil. Benim böyle bir yaşam tarzım var. Evet çok fazla zorluklarla karşılaştım çünkü dalış malzemelerinin vücuda monte edilmesi bile vücut bütünlüğü tam olan bir insana göre ayarlanmış. Bele takılan bir ağırlık benim için biraz daha yukarı göğüs bölgesine takılması gerekti. İlk başta eğitimlerimde, hocalarım beni suyun altına indiriyorlardı. Bir topu su altında bir yerden bir yere fırlatır gibi beni oradan oraya atıyorlardı. Bakıyorlar yüzerliğim nasıl. Daha sonra bizim karadan denize transferimizde bir takım sıkıntılar yaşandı. Tabi ki engellerle ve zorluklarla karşılaşarak biraz da onlarla mücadele ederekten onların üstesinden gelerek başarabiliyoruz. Engellere takılıp kalmak, şikayet etmek ve sinmek gibi şeyler benim yaşam felsefemde yok. Diğer engellenen kardeşlerim için de olmaması gerektiğini düşünüyorum."

"Denizin altı engellenenliğe açılan özgürlük penceresi"
Koçak, "Yüzme, dalış, rüzgar sörfü eğitimleri ve seminerlerin hepsini burada engellilere ücretsiz olarak veriyoruz. Karadayken şehirler ve caddeler bizler için çok dar alanlar. Bir kafesin içinde gibiyiz biz. Birazcık olarak o kafese, o hapis psikolojisine küçük bir pencere açabilmek bizim için önemli olan şey. Tabi küçük ama ufku çok geniş olan bir pencere bu. Biz o pencereden dışarıya arkadaşlarımızın maviye bakmalarını istiyoruz. Bizim dalış eğitimlerimizden çıkardığımız arkadaşlarımızın hepsi biraz da sudan daha kabadayı çıkıyorlar. Engellenen kardeşlerimizin istihdamla ilgili ileriye dönük projelerimiz var. Umarım bununla ilgili alt yapıları oluşturabiliriz. Gitmiş olduğumuz dalış okullarında birer tane engelli dalış eğitmeninin olduğunu görmek de bizleri mutlu edecektir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.