ASAYİŞ - 16 Aralık 2017 Cumartesi 11:39

(Özel haber) 51 gündür çocuklarının ’anne-baba’ demesini bekliyorlar

A
A
A
(Özel haber) 51 gündür çocuklarının ’anne-baba’ demesini bekliyorlar

Kocaeli’de 51 gün önce bir otomobilin çarpması sonucu ağır yaralanan 7 yaşındaki Muhammet Yusuf, yaşam savaşı veriyor.

Kocaeli’de 51 gün önce bir otomobilin çarpması sonucu ağır yaralanan 7 yaşındaki Muhammet Yusuf, yaşam savaşı veriyor. Gözyaşları içinde çocuklarının ’anne ve baba’ demesini bekleyen ailesi, 51 gündür yoğun bakımın kapısında bekliyor.


Özlem ve Halil Usanmaz çiftinin 7 yaşındaki oğulları Muhammet Yusuf’a Kocaeli’nin Darıca ilçesinde yoldan karşıdan karşıya geçmek isterken hızla gelen bir otomobil çarptı. Ağır yaralanan Muhammmet Yusuf Usanmaz, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Doktorların ’yaşamaz’ dediği Muhammet, hayata tutunarak 17 günlük yaşam savaşını kazandı. Ancak ardından geçen günler Muhammet ve ailesi için hiç kolay olmadı. Sadece gözlerini açan, ancak hiç tepki vermeyen Muhammet’i anne ve babası yoğun bakım ünitesinde, gözyaşları içinde seviyor. Muhammet Yusuf’u zor bir tedavi süreci beklerken, inşaat işçisi baba ve ev hanımı annesinin tek dilekleri ise çocuklarının iyileşerek tekrar ayağa kalkması.



"Baba yüreği dayanmıyor"


"Yaklaşık 50 gündür çocuğumu kucağıma alamadım, baba deyişini duyamadım" diyen Halil Usanmaz, "Gözünü açıp bize bakmasıyla yetiniyoruz. İlk 15 gün doktorlar Muhammed’in öleceğini söylediler, hiç umut vermediler. Ama yaşatan Allah yaşattı, çok şükür. Tek dileğim bunu yapanların karşılığını bulacağıdır. Çocuğuma çarpıp kaçan şahıs dışarıda hala. Tabii bir baba yüreği dayanmıyor. Ben 15 gün dışarıda, yoğun bakımın önünde sedyede yattım, 24 saat hiç ayrılmadım oradan 15 gün boyunca. Artık psikolojim bozuldu. Çünkü ölen insanlar götürülürken koşup bakmak zorunda kaldım, oğlumu mu götürüyorlar diye" dedi.



"’Baba’ deyişini duyamıyorum"


Yaşadıkları zorlu süreçte maddi ve manevi olarak ağır bir şekilde etkilendiklerini ifade eden Halil Usanmaz, "Ben Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuyu duyduğu zaman el atacağına inanıyorum. Çok kötü mağdur olduk. Benim maddi durumum belli. Ben inşaatlarda çalışarak geçimimi sağlıyorum. Ama bu durumda ne yapacağımı bilmiyorum. Çocuğum bitkisel hayatta gibi duruyor. Doktorlar ileri göremiyor, ne tepki vereceğini bilemiyorlar. Her ne kadar içime atsam da benim içim parçalanıyor. Bir ‘baba’ deyişini duyamıyorum. Gece gündüz, çalıştım. Boğazlarından helal lokma geçirmek için hep koşturdum. Ama Cenabı Hak, bizi böyle bir şey ile karşılaştırdı. Allah bu şerrin altından hakkıyla kalkmayı nasip etsin bize" diye konuştu.



"Tek dileğim, çocuğumu iyi bir doktora götürüp tekrar ayağa kalkmasını sağlamak"


Tek dileklerinin çocuklarının tekrar ayağa kalkması olduğunu söyleyen Halil Usanmaz, "Ben aç kalsam da hiç önemli değil. Ben 15 gün boyunca yemek yiyemedim. Yoğun bakım kapısından ayrılamadım. Ben kendim ve eşim için hiç kimseden bir kuruş para talep etmiyorum. Tek dileğim, şu yedi yaşındaki çocuğumu iyi bir doktora götürüp tekrar ayağa kalkmasını sağlamak, Muhammed’in ummedine katmaktır. Benim başka hiçbir dileğim yok Allah’tan. Ben devlet büyüklerimizin sırtını dönüp göz yummayacaklarını çok iyi biliyorum" ifadelerine yer verdi.



"Bir anne, bir baba bunu nasıl kaldırır"


Çocuğuna çarparak olay yerinden kaçan şahsın ve ailesinin hiçbir şey olmamış gibi davranmalarının kendilerini daha da üzdüğünü dile getiren baba Usanmaz, "Ben de araç kullanıyorum. Yoldan geçerken bir kedi, bir hayvana bile çarpsam vicdan azabı çekerim. Benim çocuğum onca gündür burada ölümle pençeleşirken bir gün arayıp sormadı. Bir gün çıksın annesi gelsin, babası gelsin. Bizim büyüklerimize saygısızlık edecek halimiz yok, el kaldıracak halimiz de yok. Bir hayvana bile çarpsa hayvan hakları dernekleri pankartları alıp sokaklara çıkar, o da candır. Burada da benim 7 yaşına kadar baktığım çocuğum var, bir gün arayıp sormadılar. Onun da çocuğu olacakmış. Bir anne, bir baba bunu nasıl kaldırır, vicdanları nasıl el verecek ve yataklarına girip nasıl huzurlu uyuyacaklar. Ben bir insan olarak anlamıyorum" şeklinde konuştu.



"Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir insanlık"


Oğluna arabanın çapma anını ve sonrasında yaşadıkları zorlukları anlatan anne Özlem Usanmaz, "Hastaydı okula göndermedim, sağlık ocağına götürdüm. Konuşa konuşa, sohbet ede ede giderken, hadi karşıya geçiyoruz, dedim. Fakat, dalgındım ben o esnada. Kızımın puseti ile karşıya geçerken oğlumun olmadığını fark edince bir irkilmeyle arkama döndüm. Önümüzden iki araç geçiyordu o sırada. ‘Çocuğa geçme’ diye el işareti yaptım. O an gelen arabanın süratini fark ettim. Elimi kaldırmasıyla çarpması bir oldu. Çarpınca ben hemen oğlumun üzerine kapandım, dua ettim Allah’a. Gözlerini kapattı o an. Karşıdan gelen bir abi hemen aracının kapısını açtı, bize hastaneye gitmemizde yardımcı oldu. Küçük kızımı orada bıraktım. Birinin derdine düşüp birini bıraktım. Aracın plakasını alıp, karakola giderek şikayetçi olduk. Çocuğuma çarpan adam adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Nezaretten çıktıktan bir saat sonra sosyal medya hesabından hanımı ile fotoğraf paylaşmış. Bir ay sonra hanımı ile çok mutlu, pozlar verebiliyor. Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir insanlık" dedi.



"Benim çocuğum kışın gelmesini çok istiyordu, kış geldi ama hala oğlum kalkmıyor"


Yaklaşık 50 gündür çocuklarını yoğun bakım camının arasında sevdiklerini ifade eden Anne Usanmaz, "Benim çocuğum 23 gün komada kaldı, 50 gündür de burada yatıyor. Hala durumu, akıbeti ne olacak belli değil. Sadece gözlerini açıyor. Bana anne demesini özledim. Benim çocuğum kışın gelmesini çok istiyordu. Kış geldi ama hala oğlum kalkmıyor, kar yağacak oğlum hala yatakta. Bu çok zor bir şey. Tarif edilemez bu duygu, Allah kimseye vermesin. Karşı tarafın da vicdanını ben Allah’a bıraktım. Vicdan olsa bizi orada bırakmazdı. Arardı, ’Haksızım ya da haklıyım, bilerek ya da bilmeyerek böyle bir suçu işledim” derdi, ama hiçbir şekilde umursamadı. Ya bir hayvana vurduğunuzda dahi vicdanınız sızlar. Onda o vicdan yoktu" şeklinde konuştu.



"Artık ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu"


Muhammet’in kız kardeşinin de zeka geriliği ve epilepsi hastalığı ile mücadele ettiğini ifade eden anne Usanmaz, "Bizim ağlamadığımız saat mi var. Her gün her saat, her vakit ağlıyoruz. Artık ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu. Benim dışarıda 10 aylık bir bebeğim mağdur, benim 9 yaşındaki epilepsi hastası çocuğum mağdur, yatakta yatan çocuğum mağdur. Hız limitinin 30 olması gereken fabrika çıkış kapısı, okul yönü olmasına rağmen adam 100-120 kilometre sürat ile gidiyor. Frene bile basmıyor, korna bile çalmıyor. Bu kadar duyarsızlığın olmaması bir yana, arayıp sormaması da ayrı bir yana" ifadelerine yer verdi.



"Hastamız uzun süredir oksijensiz kaldığı için sağlık durumu istediğimiz düzeyde değil"


Muhammet Yusuf Usanmaz’ın sağlık durumu hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mustafa Güneş, "Çocuk yoğun bakımımızda. Hasta yaklaşık 51 gündür ciddi manada tedavi almaktadır. Hasta şu anda beyin kanamasının ve oksijensiz kalmadan dolayı sık sık nöbetleri olmaktadır. Bu manada da gerekli tedbirler alınmaktadır. Hastamızın şu andaki durumunu soracak olursanız; hastamız pek dediğimiz karın duvarından mideye bir tüp konularak beslenme yoluna gidilmiştir. Hastamız uzun süredir oksijensiz kaldığı için sağlık durumu istediğimiz düzeyde değil. Hastamız muhtemelen bu süreçten sonra eve gönderilecektir. Palyatif tedavi uygulanacaktır" açıklamasında bulundu.



"Hekimlerimiz canı gönülden destek vermişlerdir"


Olaya biraz da sosyal açılardan bakmak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Mustafa Güneş "Bir anne olarak, bir baba olarak bakmak, onların duygularını yaşayarak konuşmak gerek. Empati yapmak gerekiyor. Gerçekten kolay bir şey değil. Siz canınız, ciğeriniz saydığınız çocuğunuzu her gün pencerenin arkasından seyrediyorsunuz. O duyguları yaşıyorsunuz, sıkıntıları yaşıyorsunuz. Allah sabırlar versin. Bu manada bizim çocuk servisindeki hekimlerimiz, özellikle yoğun bakımdan sorumlu hekimimiz Kezban Hanım, çocuk için canı gönülden destek vermiştir. Aslında buradaki hekimlerimiz o çocuğa dokunurken bir şefkatle, kendi öz çocuğuymuş gibi yaklaşıyor. Çocuğu için ne yapması gerekiyorsa veya bir yeğenine, bir yakınına ne yapması gerekiyorsa o ciddiyetle, o şuurla, o duygularla bu çocuğumuza da tedavisini uygulamıştır" dedi.


Muhammet’in hastaneden taburcu olması durumunda ise evde yine makineye bağlı olarak yaşama ihtimalinin olduğunu ifade eden doktorlar bu konuda aileye destek verilmesi gerektiğini de belirtti. Taburcu olmasının ardından bir çok masraf ile karşı karşıya kalacak aile kendilerine uzatılacak bir yardım elini bekliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Tarihçi-yazar Turan: “Atalarımıza layık torunlar, nesiller olalım” SUBÜ Mekatronik Topluluğu’nun 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle düzenlediği konferansta konuşan Tarihçi-Yazar Mustafa Turan, “Çanakkale Savaşları milletimizin vatanseverlik ve cesaret gibi yüksek faziletlerinin sergilendiği büyük bir kahramanlık destanıdır” dedi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Mekatronik Topluluğu, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle Tarihçi-Yazar Mustafa Turan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Destanlaşan Çanakkale’ başlıklı bir konferans düzenledi. Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Türkay, Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Tatlı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Türklerin tarihinin şanlı zaferlerle dolu olduğunu belirten Tarihçi-Yazar Mustafa Turan, “Atalarımız, İslam’ın yayılması, Müslümanların haysiyeti ve mukaddes değerlerin korunması için eşinden, anasından, babasından ve çocuklarından kısacası her şeyinden vazgeçmiştir. Çanakkale Savaşları milletimizin vatanseverlik ve cesaret gibi yüksek faziletlerinin sergilendiği büyük bir kahramanlık destanıdır. Çanakkale’de imanlı yüreklerin karşısında dünyanın en güçlü orduları hüsrana uğrayarak yenilmişlerdir. Bugün bize ve size düşen görev, Çanakkale’deki bu ruhu sonsuza kadar yaşatmaktır. Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi korumaktır. Milli ve manevi değerlerimize sımsıkı sarılalım. Atalarımızın aziz hatırasına, şehit ve gazilerimizin emanetine sahip çıkalım. Onlara layık torunlar, nesiller olalım. Sizden kıymetli gençlerden ricam; vatanını, milletini, ezanı, bayrağını seven nesiller olun” diye konuştu.
Denizli Pamukkale Belediyespor Süper Lig yolunda Türkiye Basketbol Federasyonu Tekerlekli Sandalye Basketbol 1. Lig Play-off Grubu Yarı final 1.maçında Pamukkale Belediyespor, Cumartesi günü Şanlıurfa Bedensel Engelliler ile mücadele edecek. Mavi-beyazlı takım Süper Lig yolundaki bu engeli de aşmak istiyor. Pamukkale Belediyespor Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, 2023-2024 sezonunu şampiyonlukla tamamlamak istiyor. Bu sezon 1. Lig’de oynadığı 16 maçın 15’ini kazanan mavi-beyazlı takım, grubunu lider olarak tamamlamıştı. Play-off’a adını yazdıran Pamukkale Belediyespor, çeyrek finalde Diyarbakır Amed Sportif ile karşılaşmıştı. Mavi-beyazlı takım ilk maçta Denizli’de 74-39 yendiği rakibini deplasmanda da 77-41’lik skorla geçerek adını yarı finale yazdırdı. İlk Maç Cumartesi Günü Pamukkale Belediyespor Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, 1. Lig Play-off Yarı Final ilk maçında 30 Mart 2024 Cumartesi günü Şanlıurfa Bedensel Engelliler’i ağırlayacak. Hasan Güngör Spor Salonu’nda saat 12.00’de başlayacak olan maçı kazanmak isteyen Pamukkale Belediyespor, 1 hafta sonra deplasmanda yapılacak olan rövanş maçına rahat çıkmayı planlıyor. Antrenör Erol Kayhan gözetiminde çalışmalarına devam eden mavi-beyazlı takım bu turu geçtiği takdirde 2024-2025 sezonunda Süper Lig’e yükselmiş olacak. Mavi-beyazlı takım Play-off finalinde ise Batman Engelliler – Beta Enerji Adana Engelliler eşleşmesinin galibiyle sıralama maçı oynayacak. Pamukkale Belediyespor Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı Antrenörü Erol Kayhan, takımın sezonun ilk haftasında İzmir RSK ile oynadığı maçı kaybettikten sonra oynadığı tüm maçları kazandığını ifade ederek, “Sezona şampiyonluk hedefiyle çıkmıştık. Grup maçlarını lider olarak tamamladık. Çeyrek finalde Diyarbakır Amed Sportif’i eleyip yarı finale çıktık. Yarı finalde de Cumartesi günü Şanlıurfa Engelliler ile 2 maç oynayacağız. Hedefimiz bu maçları kazanarak Süper Lig biletini almak. Bize ilk günden bu yana destek veren Pamukkale Belediyespor Onursal Başkanı ve Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki’ye ve yönetim kuruluna çok teşekkür ediyoruz. Cumartesi günü saat 12.00’de başlayacak olan maça tüm Denizli halkını davet ediyoruz” dedi.
İstanbul Gençlik ve Spor Bakanı Bak: "Türkiye, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde spor devrimi yaşamaktadır" Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Ataşehir’de Özel Eğitim Okullarına spor malzemesi sağlanmasını amaçlayan ’Spor Aşkı Engel Tanımaz’ projesinin programına katıldı. Programda konuşan Bakan Bak, “Türkiye, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde spor devrimi yaşamaktadır“ dedi. Ataşehir’de Yunus Emre Spor Salonu’nda düzenlenen törene Bakan Bak’ın yanı sıra İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü Muhittin Özbay ile öğretmenler ve salonda eğitim gören çok sayıda engelli çocuklar ve aileleri katıldı. Açılış konuşmasının ardından salonda çocuklarla ilgilenen Bakan Osman Aşkın Bak, çocuklarla basketbol oynadı. “Türkiye, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde spor devrimi yaşamaktadır” Programdan konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “Türkiye özellikle paralimpik ve engelli sporlarında önemli hamleler yaptı. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde spor devrimi yaşamaktadır. Yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında yapılan stadyumlar, salonlar, engelli bireylerimiz için özel yapılan tesislerde olmak üzere çok Türk sporunda önemli hamleler yapıldı. Spor aşkı engel tanımaz, projemizin ilk etabının lansmanı yapılmıştı, dağıtımlar tamamlanmıştı. Bizden ikinci etabı için çalışmalara devam ediyoruz. İlk etapta 81 ilde 500 okula malzemeler tahsis edilmişti. Özel olarak üretilen bu malzemelerin 27 bin 259 adetini ilk etapta dağıtmışız. Öte yandan 81 ilde bin tane özel eğitim kurumu olan okullarımıza 30 bin adet malzeme dağıtıldı.” diye konuştu. “1500 okulumuza 57 bine yakın malzeme dağıtılmış olacak” Gençlik ve Spor Bakanı Bak konuşmasının sonunda, “AK Parti iktidarı öncesi özel çocuklar evlerde tutulurlardı. Engelli bireyleri işin devrim niteliğinde yapılan bu çalışmalar ile önemli adımlar atıldı. Bugün bu lansmanla birlikte Bakanlığımızın desteğiyle 1500 okulumuza 57 bine yakın malzeme dağıtılmış olacak. Engelli bireylerimizde spor alanında önemli başarılarımız var. Biz sporu teşvik ediyoruz. Sporun içinden gelen Cumhurbaşkanımız bu teşviklerin artırılmasını istiyor. Bu anlamda malzeme desteğiyle başladık. Engelli bireylerimizin, sporcularımızın her zaman yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum“ diye konuştu.
Giresun Mikro çoğaltımla yılda 50 bin adet sertifikalı fındık fidanı üretilebilecek Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) tarafından desteklenen mikro çoğaltım yöntemi ile yılda 50 bin adet fındık fidanı üretimi gerçekleştirileceği belirtildi. Mikro Çoğaltımla Fındık Fidan Üretiminde İklimlendirme Serası Modernizasyonu Projesiyle ilgili DOKAP tarafından yapılan açıklamada, “Projenin amacı doku kültürü ile kitlesel sertifikalı fındık fidan üretimidir. Mikro çoğaltım genetik olarak birbirinin aynı olan çok fazla sayıda bitki üretimi için kullanılan önemli bir tekniktir. Fakat sera veya bahçe gibi ex vitro koşullara aktarıldıktan sonra bitkilerin zarar görmesinden veya fazla oranda bitki kayıplarından dolayı mikro çoğaltımın kullanımı geniş oranda sınırlı olmaktadır. Bu proje kapsamında mevcut Fındık Araştırma Enstitüsü Doku Kültürü Laboratuvarı Serası’na çelik malzeme rafı, evye lavabo, sirkülasyon fanı, ısıtma ve su arıtma sistemlerinin yapılması ve fidanların iklimlendirilmesi aşamasında meydana gelen zarar ve kayıpların en aza gelmesi hedeflenmektedir” denildi. Proje maliyeti 2 milyon 722 bin lira Projenin maliyeti ve üretim kapasitesiyle ilgili de bilgi verilen açıklamada, ”Mikro çoğaltımla Fındık Fidan Üretiminde İklimlendirme Projesi ile yapılan seraya belirtilen alt yapının kazandırılması durumunda enstitünün yılda 50 bin adet sertifikalı fidan üretim kapasitesine ulaşılabilecektir. Doku kültürü laboratuvarından çıkacak fidanların iklimlendirileceği mevcut seraya 1 adet sirkülasyon fanı, doğalgaz yakıtlı ısıtma sistemi, yaklaşık 5 ton kapasiteli su arıtma sistemi, 1 adet çelik malzeme rafı, 1 adet UV/VIS Nano spektrofotometre, 1 adet Elektroforez görüntüleme sistemi, 1 adet Santrifüj ve 1 adet evye lavabo yapılacaktır. Proje tutarı ise 2 milyon 722 bin 520 lira’dır” bilgisi paylaşıldı.