GENEL - 12 Ekim 2017 Perşembe 15:46

Konya’da öğrenci kongresi başladı

A
A
A
Konya’da öğrenci kongresi başladı

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen I.

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen I. Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Öğrenci Kongresi, Konya’da başladı.


Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ay, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, kongrenin Türkiye’nin ekonomik ve beşeri gelişimine katkı sağlayacağını söyledi. Türkiye’nin en büyük zenginliğinin genç nüfusu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ay, Türkiye’nin beşeri ve sosyal kalkınmasının temel kaynaklarından birinin gençler olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ay, kongrenin temel amacının; belirlenen alanlarda çalışan genç araştırmacı, akademisyen fikirlerini, araştırma sonuçları ve tecrübelerini paylaşabilecekleri bir ortam oluşturmak ve güncel bilimsel gelişmeler üzerine kültürel bir tartışma platformu sağlamak olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ay, konuşmasının son bölümünde ise Selçuk Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve AKS Grup’a teşekkür ederek, kongrenin başarılı geçmesini diledi.



“Anadolu; tarihi, kültürel ve sosyal zenginliğe sahip bir veri hazinesi”


Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut da konuşmasında, Anadolu topraklarında 17 büyük medeniyetin kurulduğunu belirterek, “İlme ve marifete sahip çıkacağız. Hakikate sahip çıkacağız ve bu manada da belki en önemli yük sosyal bilimlerin üzerinde. Anadolu coğrafyası mükemmel bir tarihi zenginlik, kültürel zenginlik, sosyal zenginlik sağlıyor. Tam bir veri hazinesi. Bir zamanlar tüm bunların sorumluluğunu omuzlamış, hepsiyle birlikte bir ulvi dava uğrunda birlikte yürümüş bir medeniyetin torunları olarak üzerimizdeki sorumluluğu daha iyi hissetmemiz ve bu bağları da güzelce kurmamız gerekiyor. Biz dolayısıyla bu mesuliyeti yavaş yavaş sizlerin omuzlarına devretme noktasındayız. I. Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Öğrenci Kongresi’nin bu manada da çok önemli sonuçlara vesile olacağı inancındayım. Bu kongrede herkesin bilimsel birikimini birbiriyle paylaşmak suretiyle çok daha güzel çalışmalara kapılar aralamasını, bilgi alışverişinin daha nitelikli yayınlara dönüşmesini, kongremizin de bu vesileyle üniversitemiz, ülkemiz, mazlum coğrafyalar ve tüm dünya insanlığı için hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.



“İlim ve bilimin 2 temel şartı bulunuyor”


Antalya Akev Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayati Aktaş da, ilmin ve bilimin vazgeçilmez iki şartının olduğunu belirterek, “Birinci şartı doğruyu, gerçeği aramak ve bulmaktır. İkinci vazgeçilmez şartı ise bulunan bu gerçek ve doğrulardan elde edilen bulguların, kamuoyuyla bilim dünyasıyla ilim alemine paylaşılmasıdır. Yani sizlere sunulmasıdır, bilim dünyasına aktarılmasıdır. Doğruların ve gerçeklerin elde edilmesi araştırılması her bilim dalının kendine göre özellikleri var. İkinci vazgeçilmez şartı da elde edilen bu bulguların, kamuoyuyla bilim alemiyle paylaşılması. İşte bu da makaleler, kitaplar yazarak, derslerde anlatarak, gazete yazılarında, dergilerde, sempozyumlarda, kongrelerde paylaşma imkanı doğuyor. Gerçekleşmekte olan kongrenin iyi sonuçlar getireceğine inanıyorum. Kongrenin bilim dünyasına, ilim alemine faydalı olmasını diliyorum” diye konuştu.


Açılış konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Ay, Prof. Dr. Aktaş ve Prof. Dr. Karabulut’a plaket takdim etti. Açılışta, en iyi bildiri ödülleri de sahiplerini buldu. Açılış programının ardından, ilk oturuma geçildi.


İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda başlayan kongrenin açılışına Antalya Akev Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayati Aktaş, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ay, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Küçüködük, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Moritanyalıların gözdesi Türk ürünleri Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ya Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Sektörel Ticaret Heyeti düzenleyen Gaziantepli halıcıları Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu yalnız bırakmadı. Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ya Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Sektörel Ticaret Heyeti düzenleyen Gaziantepli halıcıları Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu yalnız bırakmadı. Büyükelçi Köroğlu, B2B görüşmelerinin gerçekleştirildiği salona kadar gelerek GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’dan bilgiler alırken kafilede yer alan firma temsilcileriyle de tek tek ilgilendi. Yoğun geçen B2B görüşmelerinden memnun olan Gaziantepli halıcılar, Moritanya’nın Türk halıcılar için önemli pazarlardan birisi olmaya aday ülkeler arasında yer aldığını ifade ettiler. Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Sektörel Ticaret Heyeti düzenleyen Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği, 29 kişilik heyetle Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ta Moritanyalı halı ithalatçılarıyla bir araya gelerek 2024 halı koleksiyonlarını tanıttı. Yoğun geçen görüşmelerde Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu Gaziantepli halıcıları yalnız bırakmadı. GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’dan çalışmalar hakkında bilgiler alan Büyükelçi Köroğlu, Moritanya’nın Türkiye’deki bütün sektörler için önemli potansiyele sahip bir pazar konumunda olduğunu ifade ederek ikili görüşmelerin başarılı geçmesini temenni etti. Başkan Zeynal Abidin Kaplan’da Moritanya’ya geldikleri ilk günden itibaren sektörleriyle ilgili ithalatçıların yoğun ilgisini gördüklerini ve heyette yer alan firmaların görüşmeler sonunda önemli sonuçlarla Türkiye’ye döneceğine inandığını sözlerine ekledi. “Moritanya’da öncelik Türkiye’den gelen markaların” Moritanya’nın büyük bir ülke olduğunu ve Türkiye’ye karşı özel bir ilgileri olduğunu ifade eden Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu yaptığı değerlendirmede, “Dünya makine halı üretiminin merkezi konumundaki ülkemizden üretici ve ihracatçılarımızı burada ağırlamaktan dolayı çok mutluyuz. Moritanya coğrafi olarak büyük bir ülke, her ne kadar nüfusu 5 milyon olsa da gelişmekte olan bir ülke. Özellikle son yıllarda dışarıdan çok ciddi yatırımlar almakta. Öncelikle Moritanya halkının Türkiye’ye özel bir ilgisi ve sevgisi var, Türkiye’den gelen her şeyi baş tacı yapıyorlar. Moritanyalılar güzel bir millet. Moritanya’yı üs olarak kullanıp Mali, Çad, Senegal ve Nijerya gibi ülkelere buradan ihracat yapılabilir. Moritanya şu anda ekonomik anlamda her ne kadar güçlü bir ülke olmasa da son zamanlarda yeni keşfedilen altın madenleri, demir madenleri ve yakında üretimine başlanacak olan doğal gaz tesisleriyle birlikte yakın zamanda bu bölgenin ekonomik anlamda en güçlü ülkeleri arasına girecektir. Buraya Türk yatırımcılarının ve Türk ihracatçılarının gelmesi çok önemli. Hem ülkemize döviz kazandırılması açısından bunu önemsiyoruz hem de Afrika’nın bizim gönül coğrafyamızda özel bir yeri var. Bu ilişkiler sadece ekonomik değil aynı zamanda manevi ilişkiler. Bundan dolayı Türk sanayici ve iş adamlarımızla ihracatçılarımız, buradan önemli gelirler elde edebilirler. Türk ürünleri burada çok makbul kabul ediliyor. Buranın halkı bir işi varsa onu Türk firmasına yaptırmak istiyor, bir ürün alacaksa onu Türk ürünü olarak almak istiyor. Dolayısıyla Türkiye’ye ve Türklere karşı böyle bir teveccüh de var. Şirketlerimizin buraya gelmesini ve gerek ürünlerini tanıtmalarını gerekse buradaki fırsatlardan yararlanmalarını destekliyoruz. Bugün Türk halı sektörünün en önemli firmalarını ağırlıyoruz ve Moritanyalıların firmalarımıza olan ilgisi gerçekten dikkat çekici. Halı ihracatçılarımızın bu çalışmalarımızın olumlu sonuçlarla ülkemize bir kazanç olarak döneceğine inanıyorum” dedi. “Türk halı sektörü Moritanya pazarında liderliğe göz dikti” Moritanya’ya yönelik düzenledikleri Sektörel Ticaret Heyetinin ilk günden itibaren başarılı sonuçlara imza attığını ifade eden GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan burada kendilerini yalnız bırakmayan Türkiye’nin Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ve büyükelçilik çalışanlarına teşekkür ederek, “Ülkemizin ihracatta hedeflenen başarıları elde etmesinde elbette diğer ülkelerde bulunan büyükelçiliklerimiz ve özellikle ticaret müşavirlerimizin çabaları da çok önemli. Moritanya’ya geldiğimiz andan itibaren bizleri yalnız bırakmayan Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ve büyükelçilik görevlilerine çok teşekkür ediyoruz. Moritanya’da yeni yapılan geniş evler içerisinde yoğun bir halı kullanım kültürü var. Moritanya her geçen gün gelişen ve ekonomisi ile büyüyen önemli bir ülke bizim için. Türk ürünlerine yönelik talep de çok yüksek. Önümüzdeki süreçte Moritanya halı pazarının daha da büyüyeceğine inancımız sonsuz” diye konuştu. GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan, Moritanya ziyaretleri sırasında kendilerini yalnız bırakmayan Türkiye Moritanya Büyükelçisi Prof. Dr. Burhan Köroğlu’na günün anısına bir teşekkür plaketi takdim ederken GAHİB Yönetim Kurulu üyesi ve Milat Halı CEO’su İskender Kaplan da Büyükelçi Köroğlu’na üzerinde İstanbul manzarası bulunan bir halı pano ile özel üretilmiş bir seccade takdim etti. Ziyaretin ardından günün anısına toplu bir fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
İstanbul Bağcılar’da eczaneye silahlı saldırı Bağcılar’da maskeli motosikletli 2 şahıs eczaneye 5 el ateş edip kaçtı. Olay, Bağcılar Göztepe Mahallesi’nde gece saat 1.00 ile 3.00 arasında meydana geldi. İddiaya göre cadde üzerinde seyir halinde ve maskeli olan 2 motosikletli eczanenin önüne geldi. Henüz kimliği belirlenemeyen şahıslar peş peşe 5 el ateş ederek kaçtı. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Güvenlik kameralarını inceleyen polis ekipleri o saatlerde olayın yaşandığı civarda elektriğin olmadığını belirledi. Şüpheli şahısları arama çalışmaları devam ediyor. “Ezcane nöbetçi olmadığı için gece boşmuş” Cadde üzerinde esnaflık yapan İdris Kendir, “Gece 3.30 sıralarında komşumuzun eczanesine 5 tane kurşun sıkmışlar. Osman karıncayı bile incitmeyen, eczaneye giden herkese yardımcı olan bir komşumuz. Bizde çok şaşırdık. Ne olduğunu merak ediyoruz. İnşallah emniyet güçleri gerekli araştırmayı yapar da bu müptezelleri bulur. Ezcane nöbetçi olmadığı için gece boşmuş. 5 kurşun atmışlar. O saatte bitişiğinde bulunan fırında çalışanlar varmış sadece. Fırındakilerde korkmuşlar. Osman kendi halinde bir kardeşimizdi. Kimseyle husumeti olacağını zannetmiyorum. Senlerdir burada komşuyuz” dedi. “Maskeli şekilde ateş ederek basıp gitmişler” Saldırganların motosikletli olduğunu dile getiren esnaf Katip Daşdemir, “Saat 1 ile 3 arası elektrikler kesildi. Bende iş yerini kontrol ettim ama bir şey göremedim. 2 tane motosikletli arka arkaya ateş edip gitmişler. Komşumuzun yıllardır kimseyle bir kavgasını duymadık. Fırında çalışan arkadaş dedi. Maskeli şekilde ateş ederek basıp gitmişler. O saatte kameraların çalışmaması büyük bir aksilik. Elektriğin olmaması büyük bir engel. Devletimiz bulur İnşallah. Sadece gören bir fırıncı var. İki motorcu olarak görmüşler. Ateş edip gitmişler. Kepenk olmadığı için cama 5-6 yere ateş etmişler” şekilde konuştu.
Samsun Uzm. Dr. Demirkan: “İş stresini yenmek için ‘hayır’ demeyi öğrenin” SAMSUN (İHA) – Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş stresini yenmek için ‘hayır’ demenin önemi olduğunu söyledi. Liv Hospital Samsun Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, sosyal yaşamda ve iş yerinde stres yönetimi ve öfkeyle başa çıkma konusunda bilgilendirmelerde bulundu. İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin stresi artırdığını belirten Uzm. Dr. Arda Kazım Demirkan, “Ofis çalışanları, haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi zaman kişisel stresler bireyi iş yerinde zorlayabilir. Ancak stres oluşturan en önemli sorunlardan biri de kişiye kaldırabileceğinden fazla iş yükü verilmesidir. Bu yüzden size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ‘hayır’ cevabını verebilmelisiniz” dedi. İş yerindeki çalışma sürelerinin de bir stres kaynağı olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzm. Dr. Demirkan, “Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre 38 ülke arasında Türkiye yıllık en uzun çalışma saatleri sıralamasında 14. sırada yer almaktadır” diye konuştu. Çalışma saatlerinin dışında aile ve sosyal yaşamda stres oluşturan farklı konu ve sorunların da söz konusu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Demirkan, “Yaşam şartları gereği insanlar gerçek hayatlarında kişisel ve çevresel birçok engelle karşılaşmaktadır. Örneğin, başarılı bir futbolcu sakatlanabilir, istediğimizden az paraya sahip olabiliriz veya evliliğimizde sorunlar olabilir. Bu ve benzeri durumlarda fiziksel ve duygusal sağlığımızı olumsuz etkileyen zorluklarla başa çıkmakta yetersiz kaldığımızda yaşadığımız psikolojik durum, ‘stres’ olarak tanımlanmaktadır” şeklinde konuştu. “Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk stres sebebi” Bireyin yaşadığı fiziksel ve sosyal çevresinde meydana gelen uyumsuz durumlar sebebiyle, bedensel ve psikolojik olarak sınırlarının ötesinde sarf ettiği gayretin stresi meydana getirdiğini ifade eden Uzm. Dr. Demirkan, “Bir stres oluşturucu durumun diğerinden daha önemli olmasının nedenini belirli ölçülerde sezgisel olarak anlayabilmemiz için bazı önemli faktörler bulunmaktadır. Bunlar; stres oluşturucusunun şiddeti, kronikliği (ne kadar sürdüğü), zamanlaması, yaşamlarımızı ne kadar etkilediği, ne kadar öngörülebilir olduğu ve stres oluşturucunun ne kadar denetlenebilir olduğudur. Stres kaynakları çok yoğun ve güçlü olduğunda bireylerin kullanmış oldukları başa çıkma yöntemleri yetersiz kalınca krizler ortaya çıkabilir. Stres ile krizi birbirinden ayıran bazı faktörler vardır. Krizde bireylerde travma ya da kriz oluşturan durum kişinin olaylarla başa çıkma kabiliyetini aşmaktadır. Streste ise bireyin başa çıkma kabiliyetinin aşılması şart değildir. Bireylerin yaşamlarındaki değişimler ne ölçüde hızlı gelişirse, yaşanacak stres de o kadar büyük olmaktadır. Rol ve görev tanımlarındaki belirsizlik, roller arası çatışma, bireyler arası çatışma, sorumluluk, katılım, iş güvenliği, yönetim şekli, iş stresi, bireyin iş ile ilgili olan durumları, iş süreçleri ve iş yerindeki diğer çalışanlarla etkileşim sonucu ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik dengenin bozulması olarak tanımlanmıştır” ifadelerini kullandı. “Hayır demeyi öğrenin” İş yaşamında çalışma ve yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi etmenlerin de stresi artırıcı unsurlar olarak belirtildiğini vurgulayan Demirkan, şunları söyledi: “Yoğun stres artışının üretkenliği azaltarak ekonomiye olan yükün artmasına, işe gelmeme ve hasta olduğu halde işinin başında olma durumuna neden olduğu, bunun da iş motivasyonu ve performansta azalmaya, sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma yaşantısına sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını iş yerlerinde geçirmektedir. Kimi bireyler haftanın ilk günü olan pazartesiye mutlu, heyecanlı başlarken kimileri de pazartesi gününe isteksiz başlamaktadır. Ancak bu konunun gün ile bir ilgisinin olmadığını kabullenerek, kişisel streslerimize çözüm arayışı getirmeliyiz. Bir diğer önemli husus da iş yerlerinde bazen çalışanlara kaldırabileceklerinden fazla iş yükü verilmesidir. Bu nedenle, size kapasitenizi ya da bilginizi aşacak düzeyde bir görev verildiğinde ‘hayır’ cevabını verebilmeniz önemlidir.”