SAĞLIK - 17 Kasım 2017 Cuma 13:12

Prematüre bebekler mezun oldu

A
A
A
Prematüre bebekler mezun oldu

KONYA(İHA) – Konya’da Medova Hastanesinin Dünya Prematüre Günü dolayısıyla düzenlediği etkinlikte, hastanenin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gördükten sonra sağlıklı olarak taburcu olan prematüre bebeklere mezuniyet belgesi verildi.

KONYA(İHA) – Konya’da Medova Hastanesinin Dünya Prematüre Günü dolayısıyla düzenlediği etkinlikte, hastanenin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gördükten sonra sağlıklı olarak taburcu olan prematüre bebeklere mezuniyet belgesi verildi.


Medova Hastanesi tarafından prematüre, yani zamanından erken doğan bebekler ve onlarla birlikte bu süreçte en az onlar kadar sıkıntı yaşayan ailelerinin de sorunlarına dikkat çekmek amacıyla bu yıl 2’incisi düzenlenen 17 Kasım Dünya Prematüre Günü etkinliğinde, prematüre olarak dünyaya gelen bebekler ve aileleri bir araya geldi. Etkinlikte Medova Hastanesi yöneticileri, hekimleri ve Yenidoğan Yoğun Bakım ekibinin yanı sıra Konya Dr. Ali Kemal Belviranlı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Erkan Ataş, Başhemşiresi Serpil Arslanpınar ve Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi Reyhan Kılıç da hazır bulundu.


Etkinlikle ilgili bilgi veren Medova Hastanesi Medikal Direktörü ve Yenidoğan (Neonatoloji) Uzmanı Prof. Dr. Rahmi Örs, “Dünya Prematüre Günü, zamanından önce doğan bebeklerin problemlerine ve varlıklarına dikkat çekmek amacıyla ortaya konulmuş bir gün. Ancak bu, bizim hastanemizde bugün tam bir mezuniyet coşkusuna dönüştü. Gerçekten çok erken doğan, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde çok stresli günler yaşayan ailelerin çocuklarını sağlık içerisinde taburcu ettikten sonra onlara bir okuldan mezun olur gibi mezuniyet belgesi takdim etmek, aileler için çok büyük bir mutluluk oldu. Yenidoğan Yoğun Bakım Üniteleri, yıllar öncesiyle karşılaştırıldığı zaman, alt yapı donanımı açısında çok daha iyi yerlerde. Bugün sorunlardan çok mutluluklarımızı, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde ailelerin yaşadıklarını konuşuyoruz ve her geçen gün Yenidoğan Yoğun Bakım Üniteleri, prematüre bebeklere çok daha iyi hizmet verir konuma geliyor” şeklinde konuştu.



“Kısa bir sürede bine yakın mezun verdik”


Hastanelerinin gerek alt yapı donanımı, gerekse prematüre bebeklere hizmet verme standartları açısından oldukça iyi koşullara sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Rahmi Örs, “Aynı zamanda hastanemiz, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi içinde anne ve babaların ziyaretinin yanı sıra kardeş ziyaretlerini de başlatmasıyla ailelerdeki yoğun bakım stresini azaltmak açısından çok önemli bir adım atmış durumda. Bugün kısa sürede yaklaşık bine yakın mezun verdiğimiz bir ünitede ailelerimizi davet ettik ve onlarla beraber günü kutlamış olduk. Mezunlarımızın bir kısmı Türkiye’nin değişik yerlerindeler. Şu anda 24 haftalık bir bebeğimiz Sivas’ta, 25 haftalık başka bir bebeğimiz Edirne’de, başka bir 25 haftalık bebeğimiz ise Tokat’ta. Mezunlarımız, Türkiye’nin dört bir yanında halen hayatlarına devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.


Daha sonra söz alan prematüre bebeklerin aileleri de, bebeklerinin sağlıkla taburcu olmalarında emeği geçen Medova Hastanesi doktorlarına, yenidoğan yoğun bakım hemşirelerine ve etkinliği düzenleyen hastane yönetimine teşekkür etti.


Erken doğan bebeğinin ve onunla birlikte kendilerinin de bu süreçte yaşadığı zorlukları anlatan baba Adnan Parlak’ın konuşması etkinliğe katılanlara duygulu anlar yaşattı. Baba Adnan Parlak, "Medova Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım çalışanları şefkatini ve merhametini ustaca ve profesyonelce yaklaşımını görünce yüreğimiz ferahlamaktadır. Bu insanlardan Allah razı olsun" dedi.


Bir diğer prematüre bebek annesi Fatma Öztürk ise “Ben bir üçüz annesiyim. Acil olarak doğuma geldim. Burada sağ olsun, bütün ekip bana çok büyük fayda sağladı ve çok güzel günler geçirmemizi sağladı. Zor günlerdi ama mutlu günlerdi. Hepimizin bebeği çok şükür sağlıklıydı. Başta hocamız olmak üzere, zorlu günleri güzel geçirmemizi sağlayan bütün ekibe teşekkür ediyorum” diye konuştu.


Prematüre bir bebeğin doğduğunda vücudu mor olduğu için mor renk ile simgelenen Dünya Prematüre Günü’nde etkinliğe katılan herkes yakasına mor rozet taktı. Prematüre Günü pastasının kesilmesi sonrası program, minik bebeklerin sertifika töreni ile devam etti. Etkinliğin sonunda birbirlerine deneyimlerini, hüzünlerini ve sevinçlerini anlatarak sohbet eden aileler; bebekleri ve doktorlar ile günün anısına fotoğraf çektirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Eriyen kar suları Doğu’daki nehirlerin debisini yükseltti Doğu Anadolu Bölgesinde kış mevsiminde yeterli yağışın olmaması nedeniyle debisi düşen nehirlerde, baharla birlikte karların erimeye başlaması ile su seviyesi, yeniden yükselmeye başladı. Karların erimesiyle Erzincan’daki barajlarda doluluk oranı arttı. Bahar ayında Doğu’da dereler, nehirler coşkun akmaya başladı. Erzurum Dumlu Dağı’ndan doğan, Erzincan’dan geçerek Murat Nehriyle birleşip Fırat Nehri’ni oluşturan Karasu Nehrinin artan su seviyesi çiftçilerin yüzünü güldürdü. Kış mevsiminde su debisinin düşmesiyle ortaya çıkan nehir yatağındaki adacıklar da yeniden sular altında kalmaya başladı. Doğu Anadolu’daki arazilere can veren nehirlerin artan su seviyesi barajları da doldurdu. Ağrı Diyadin’den kaynayan Murat Nehri ve Erzurum Dumludağ’da kaynayan Karasu Nehri, Erzincan’dan sonra Elazığ il sınırlarında birleşerek Fırat Nehri’ni oluşturuyor. Fırat Nehri Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına akarak Irak’ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşip Şatt’ül-Arab’ı oluştup Basra Körfezi’ne dökülüyor. “Karların erimesiyle Erzincan’daki barajlarda doluluk oranı arttı” Havaların iyice ısınmasıyla doğanın yeşerdiği Erzincan’da dağlarının yüksek kesimlerindeki karın erimesi ve yağmur yağışıyla beraber barajların doluluk oranı arttı. Erzincan Barajı yüzde 60, Tercan Barajı da yüzde 65 su doluluk seviyesine ulaştı. Tarımın yaygın olduğu Erzincan’da barajlardaki su seviyesinin artması çiftçiyi mutlu etti.
Uşak Başkan Yalım’ın talimatıyla yabancı uyruklulara ait ruhsatsız işletmelere mühür vuruldu Uşak’ta yabancılara ait ruhsatı olmayan işletmeler, Belediye Başkanı Özkan Yalım’ın talimatıyla mühürlenerek kapatıldı. Uşak Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından kent genelinde yapılan denetimlerde sığınmacılarca açılmış ’iş yeri açma ve çalıştırma’ ruhsatı olmayan işletmeler tespit edildi. Ruhsatsız hizmet verdiği belirlenen 5 dükkân, zabıta ekipleri tarafından mühürlendi. Zabıta Müdürlüğüne bizzat talimat veren ve şehir genelinde ruhsat almadan işletme açan sığınmacı kişileri tespit ettiren Başkan Yalım, halkın huzurunu bozabilecek hiçbir duruma müsaade etmeyeceklerini söyledi. “Hemşehrilerimizin ve esnafımızın huzuru bizim için her şeyden önemli. Bu huzuru bozacak hiçbir duruma izin vermeyeceğiz” diyen Yalım, “Uygunsuz bir şekilde iş yeri açıp haksız kazanç elde eden Suriyeli ve Afgan vatandaşları yakından takip ederek, bu tarz kazançlara fırsat vermeyeceğiz. Seçim vaadimde de söylediğim gibi yeni dönemde sığınmacı vatandaşlara iş yeri ruhsatı vermeyecek, halihazırda bulananlara ise sıkı denetimler gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. İş yeri ruhsatı olmayan dükkanların mühürlenmesi sırasında çevrede bulunan esnaf ve vatandaşlar da Başkan Yalım’a teşekkür etti. Vatandaşlar, Yalım’ın belediye başkanlığı görevinin hayırlı ve uğurlu olmasını da diledi.
İstanbul Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi. 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta” Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı. “Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var” Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi. “Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun” Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu. “Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir” Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi. “30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın” Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı. Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu: “Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”
Mersin Kilosu 50 TL’ye kadar düştü: Çilekte açıkta hasat zamanı Çilek üretiminin önemli merkezlerinden Mersin Silifke’de açıkta hasat başlamasıyla birlikte 120 TL’ye ulaşan ürünün fiyatı 50 TL’ye kadar düştü. Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretiminde ilk sıralarda yer alan Mersin’de örtü altında turfanda birçok ürünün kış mevsiminde hasat edilmesinin ardından açıkta hasatlara başlandı. Özellikle 20 bin dönüm arazide yılda yaklaşık 80 bin ton çilek üretiminin gerçekleştirildiği Silifke ilçesinde ise açıkta hasada geçildi. Açıkta hasadın başlamasıyla fiyatlar da düştü. Yaklaşık 1 ay öncesinde kadar market ve pazarlarda 120 TL’ye kadar satılan çileğin fiyatı 50 TL’ye kadar geriledi. Yüzlerce kadına ekmek kapısı olan çilek hasadı, aynı zamanda üretici için iyi bir gelir kapısı oluyor. Üretilen çilekler Türkiye’nin her tarafına gönderilirken, bazı ülkelere de ihraç ediliyor. Geçen yıl Eylül ayında ekimin yapıldığını belirten işçi çavuşlarından Mevlüt Coşkun, "Bu ay itibarıyla da hasadını yapmaktayız. Zaten Silifke’miz çileği ile meşhur herkes bilir. Haziran’ın 15’ine kadar sürekli hasadımız devam edecek. Dönüm başına sezonda 4-5 ton hasat yapılıyor" dedi. İlçelerinde kışın topraksız tarım ve seralarda da çilek üretiminin yapıldığına dikkat çeken Coşkun, ilkbahar ve yazın ise açıkta üretimlerin sürdüğünü kaydetti. Açıkta çilek hasadına başladıklarını belirten üretici Rukiye Kuz, "Bahçemizi Ağustos ayında hazırladık, Eylül ayında diktik. Diktiğimiz günden itibaren de uğraşıyoruz. Şu anda 50-60 TL’den satıyoruz. Bizim yetiştirdiğimiz çilek hem yurt içine hem de yurt dışına gidiyor" ifadelerini kullandı.