SAĞLIK - 18 Kasım 2017 Cumartesi 09:49

Türkiye’de yılda 140-150 bin arası prematüre bebek doğuyor

A
A
A
Türkiye’de yılda 140-150 bin arası prematüre bebek doğuyor

Medicana Konya Hastanesi, Dünya Prematüre Günü kapsamında düzenlediği etkinlikle prematüre bebekler ve aileleriyle bir araya geldi.

Medicana Konya Hastanesi, Dünya Prematüre Günü kapsamında düzenlediği etkinlikle prematüre bebekler ve aileleriyle bir araya geldi.


Medicana Konya Hastanesi’nin Konferans Salonunda düzenlenen etkinlikte konuşan Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Uzman Dr. Şit Uçar, “Ülkemizde yıllık olarak 140-150 bin arası prematüre bebek doğmakta. Bu gerçekten Avrupa ülkelerini düşündüğümüzde birçok Avrupa ülkesinin normal doğumundan daha fazla sayıya işaret ediyor. Hatta farklı bir örnek verecek olursak; Almanya ile Fransa’nın yıllık toplam prematüre doğumuna eşit bir sayıda. Ülkemizde yoğun bir prematüre bebek doğumu gerçekleşmekte. Dünyada baktığımızda yaklaşık 10 tane bebekten 1 tanesi prematüre olarak hayata gözlerini açmakta. Prematüre bebek bildiğiniz gibi annenin son adet tarihine göre 37 haftadan düşük olan tüm bebekleri kapsamakta. Bu genel olarak 22 hafta ile 37 hafta arasında. Bu arada yaklaşık 15 haftalık bir süreç var. Bu da şunu gösteriyor bize özellikle 34 haftadan sonra doğan bebeklerimizi herhangi bir müdahale yapmadan anne yanına verebildiğimiz gibi birçok bebeğimizi birkaç gün, bazen haftaları alan bazen ayları alan tedaviler uyguladığımızı hastanın haftası ne kadar büyükse sorunlarının da o kadar büyük olduğunu gözlemlemekteyiz. Tabi ki prematüre bebek dünyaya getirmek istemiyoruz. Planladığımız bir şey değil ama olduktan sonra uygun merkezlerde takibinin sağlanması gerekmekte. Farkındalığın artırılma çabalarının sarf edildiği, prematüre doğumları azaltmak ve prematüre bebekleri sağlıklı tutmak daha nelerin yapılabileceği tartışıldığı ortamlar oluşturmak için bugünler kutlanmakta” şeklinde konuştu.


Programda konuşan ve çocuğu hastanenin yeni doğan ünitesinde yatan Melis Ahsen bebeğin annesi Nuray Yıldırım ise duygusal anlar yaşanmasına sebep oldu. Anne Nuray Yıldırım, "Prematüre bebeğin tıbben adını biliyordum ama anne ve babanın yaşadıklarını bilmiyormuşum. Ameliyata girdim. Eşyaları hazırdı ve babası bekliyordu. Sürpriz yapmak adına kimseye haber vermedik. Babası geldiğinde korkma iyi dedim öptüm, kokladım, sıcacıktı dedim. Çok güçlü ağladı zaten. Sonra haber geldi. Ciddi bir rahatsızlığının olmadığını erken doğumdan kaynaklı akciğer ve solunum desteğine bağlanması gerektiği söylendi. Ama yine de idrak edemiyorsunuz duygusal olarak. Çocuklarımız bizim umudumuz. Güneş her zaman doğar diyoruz. Umarım hepimize Allah güç kudret verir ve kısa zamanda yavrumuzu kucağımıza almayı nasip eder” ifadelerini kullandı.


Etkinlik sonunda katılımcılar Dünya Prematüre Günü kapsamında özel olarak yaptırılan pastayla fotoğraf çekildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.