GENEL - 12 Temmuz 2018 Perşembe 13:51

Sağlıklı yaşam için yüzme önerisi

A
A
A
Sağlıklı yaşam için yüzme önerisi

Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.

Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Gündoğdu, sağlıklı yaşam için yüzme önerisinde bulundu.


Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Gündoğdu yüzme sporunun ve yüzme tesislerinin önemi hakkında konuştu.


Toplumların temel amaçlarının başında fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler yetiştirmek olduğunu ifade eden Gündoğdu “Bireylerin dengeli ve sağlıklı gelişimi için düzenli spor yapmasının önemi büyüktür. Bu spor etkinlikleri sayesinde sağlıklı bir fizik yapının gelişmesi sağlanır. Su içinde yapılan egzersizlerin karada yapılanlara göre sakatlanma ihtimali daha azdır. Suyun kaldırma kuvvetinden yararlanarak su içinde hareket etmenin vücuttaki büyük kas gruplarını tamamını çalıştırmasından ötürü yüzme, organizmanın solunum ve dolaşım sistemini en iyi destekleyen bir spor dalıdır. Ancak insanların emniyeti bakımından yüzmeyi doğru öğrenmek önemlidir. Yüzmeyi doğru ve iyi öğrenmenin yolu ise eğitimden geçer. Bu ve benzeri sebeplerle birçok ülkede okul müfredat programları içinde yüzme öğretimi yer almaktadır. Yüzme eğitiminin ise en emniyetli verileceği yerler özel yapılmış, açık - kapalı havuzlardır” şeklinde konuştu.


Sanayileşme ve kentleşmenin insanları spora ve yüzmeye yönlendirdiğini ifade eden Gündoğdu, yüzmenin faydaları hakkında şunları söyledi: “Yüzme sporunun sağlığa olan katkılarının yanı sıra, yüzme sırasında alınan zevk de bu sporun yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Böylece gerek şehir merkezlerinde ve gerekse turistik yörelerde spor, sağlık, eğlence amaçlı yüzme tesislerinin sayısı gün geçtikçe çoğalmaktadır. Spor tesislerinin yaygınlaşması, kişilerin spor yapma alışkanlıklarının gelişmesine ve süreklilik kazanmasına neden olurken, bu mekanların sağlıklı ve güvenli koşullara sahip olup olmaması da alışkanlıkların geliştirilmesi kadar önemlidir. Sağlıksız ve güvensiz mekanlarda yapılan bu tür etkinlikler kişileri olumsuz etkileyecek; belki de bu alışkanlıklardan uzaklaşmalarına neden olacaktır.”


Boğulma istatistikleri hakkında bilgi veren Gündoğdu, “Acil Tıp Derneği Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu’nun yaptığı açıklamaya göre, ülkemizde son 20 yılda boğulma olayları sürekli artış göstermekte, her yıl yaklaşık 900 kişi suda boğulmakta, genellikle 10-19 yaş arası gençler suda boğulma riskiyle daha çok karşılaşmaktadır. Bu tür kazalar genellikle deniz, göl ve akarsularda meydana gelmekle birlikte, Türkiye’de her yıl gerek spor amaçlı, gerekse eğlence amaçlı havuzlarda yeterli güvenlik önlemleri alınmadığından ve işletmeden kaynaklanan problemlerden dolayı kazalar da olmaktadır. Ancak “kaza raporu” tutulmadığından bunların sayı ve cins olarak tasnifini yapmak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.


Yüzme havuzlarının standartlarının önemine değinen Gündoğdu, “İnsan sağlığı ve can güvenliği ile yakından ilgili olan yüzme havuzları, tasarımından yapımına, işletmesine kadar tüm aşamalarında uygun yapılmalıdır. Standartlara uygun havuz yapmak teknik ve etik vazgeçilmez bir zorunluluktur. Yüzme havuzları uzun süreli bir yatırım olduğundan havuz yapımında yapılacak hatalı bir uygulama hem işletme maliyetini artıracak hem de sonradan düzeltilmesi istense bile büyük güvenlik problemlerine neden olacaktır. Öyleyse, yüzme havuzlarının sağlık ve güvenlik açısından da değerlendirilmeleri önemlidir” dedi.


Türkiye’de yüzme bilen insanların az olduğunu söyleyen Gündoğdu, profesyonel düzeyde de yüzmede sporcu sayısının az olduğunu ifade ederek “Bunun nedenleri arasında her ne kadar tesislerin sayıca yetersizliği ön plana çıkmakta ise de, daha tesisin planlama ve yapım aşamalarındaki bariz hatalar ile kalitesiz inşası ve var olan tesislerin yetkin yönetici ve eğiticilerden yoksun oluşu sebebiyle etkin ve verimli bir şekilde işletilememesi de bulunmaktadır. Öte taraftan, mevcut mevzuat arasında yüzme havuzlarına özgü bir işletme yönetmeliğinin bulunmayışı, spor tesisleri için yürürlükteki genel işletme mevzuatının havuzlara uygun olmayışından dolayı spor ve/veya rekreasyonel amaçlı su alanlarında sağlık ve güvenlik sorunları ile sıklıkla karşılaşılabilmektedir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.