EKONOMİ - 27 Nisan 2018 Cuma 10:13

Çiftçinin yeni gözdesi: Kinoa

A
A
A
Çiftçinin yeni gözdesi: Kinoa

Manisa’nın Saruhanlı ilçesine bağlı Halitpaşa Mahallesi’nde farklı tarım ürünlerine yönelen çiftçilerin yeni gözdesi ’astronot’ bitkisi olarak da bilenen ve protein değeri yüksek olan kinoa bitkisi oldu.

Manisa’nın Saruhanlı ilçesine bağlı Halitpaşa Mahallesi’nde farklı tarım ürünlerine yönelen çiftçilerin yeni gözdesi ’astronot’ bitkisi olarak da bilenen ve protein değeri yüksek olan kinoa bitkisi oldu. Saruhanlı’da ilk defa 18 dönümlük araziye ekilen kinoa bitkisinin ekonomik değeriyle çiftçinin yüzünü güldürmesi bekleniyor.


Çiftçiler yükselen maliyetler ve düşen gelirler sonrası ürettikleri ürünleri bırakıp daha az masraf isteyen ve ekonomik getirisi yüksek olan ürünlere yönelmeye devam ediyor. Manisa’nın Saruhanlı ilçesi Halitpaşa Mahallesi’nde çiftçilikle uğraşan İbrahim Çıvgın oğlunun önerisiyle bölgede ilk defa kinoa bitkisini yetiştirmeye başladı. Her sene buğday ektiği araziye bu sene ilk defa yabancısı oldukları kinoa bitkisini ektiklerini belirten Çıvgın, bu bitkinin diğer mahsuller gibi çok fazla uğraş isteyen bir ürün olmadığını söyledi.


Bir zamanlar buğday ekilen tarlada ilk defa kinoa bitkisi yetiştirmeye başlayan Saruhanlılı çiftçi Çıvgın, güzel sonuç alması durumunda bundan sonra kinoa yetiştirmeye devam edeceğini ifade etti.



Oğlu internetten buldu


Saruhanlı’nın Halitpaşa Mahallesi’nde çiftçilik yapan ve bu sene bölgede ilk defa kinoa eken Çıvgın, "Bu kinoa bitkisini oğlum internetten öğrenmiş. Bana bunu önerdi ekmemiz için. Bu araziye sürekli buğday ekerdik önceden. Buğday verimi düşük olduğu için oğlum da kinoayı önerince bir de bunu deneyelim dedim ve ektim. Bu sene bunu ilk defa ektik. Mahsul hakkında bilgimiz olmamasına rağmen bayağı güzel oldu. Neredeyse bir insan boyuna yaklaştı ve verimi çok güzel görünüyor. Mahsulün kaldırılması Haziran ayında olacak. Eğer güzel bir sonuç alırsak ekmeye devam edeceğiz" dedi.



"Çok fazla uğraş isteyen bir ürün değil”


Toplamda 18 dönüm kinoa ektiğini belirten Çıvgın, "Bu mahsul sulanmadan da oluyor ama sulanırsa verim daha da artacak. Diğer çiftçilere tavsiye edebilmek için mahsulü kaldırıp sonucu görmemiz gerekiyor. Eğer mahsulün getirisi güzel olursa herkese tavsiye edebilirim. Bu bölgede benden başka kinoa eken yok. İlk ben ektim. Ekerken buğday mibzeri ile ektik. Kinoanın tohumu çok ince olduğu için gübre ile karıştırarak mibzere döktük ve o şekilde ektik. Çok fazla uğraş isteyen bir ürün değil ve fazla masraf da gerektirmiyor" diye konuştu.



Pazar sıkıntısı yaşamayacaklar


Taban fiyatının 5 lira olacağını ve pazar sıkıntısı yaşamayacaklarını ifade eden Çıvgın, "İstanbul’da Kinoa Yetiştiricileri Derneği varmış, biz tohumunu oradan temin ettik. Onlar mahsul hasat edildiğinde tarladan alacaklarını ve hemen ödemesini yapacaklarını söylediler. Taban fiyatı 5 lira tavan fiyatının ise 8 lira olduğunu söylediler. 18 dönüm arazi için 3 bin liralık tohum satın almıştık" şeklinde konuştu.



“Düşük maliyetli olduğu için çiftçilerimizden talep görebilir”


Kinoa tarlasında incelemelerde bulunan Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur ise önümüzdeki yıllarda kinoanın çiftçilerden yüksek talep görebileceğini belirtti. Okur, "Burada üreticimiz tarafından bir ilk gerçekleştirilmiş. Kinoa adında bir ürün yetiştirmekte. Tabi çiftçimiz arayış içinde. Bu arayış içinde kinoa bitkisinin de oluşması bizleri umutlandırdı. Çünkü girdi maliyetleri yüksek olduğu için çiftçimiz çeşitli ürünlere yönelmeye çalışıyor. Bildiğimiz kadarıyla bu kinoa bitkisi fazla maliyet gerektirmeyen bir ürün olduğundan dolayı çiftçimiz buna yönelmiş. Çiftçimize tebrik ediyorum. Böyle farklı ürün bularak ekmesi ve üretmesi çiftçilerimiz adına sevindirici bir durum. İnşallah ilçemizde bu daha da ilerler. Çünkü bunun maliyeti çok düşük olduğu için çiftçilerimizden talep görebilir. Bildiğimiz kadarıyla bu ürün Çin’e büyük oranda ihraç ediliyor. Bu da bizi sevindiriyor. Tabi ülkemiz açısından fazladan bir girdi sağlıyor. İnşallah başarılı olurlar. Bölgemiz ve ülkemiz içinde hayırlısı olur inşallah" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.