YEREL HABERLER - 27 Ağustos 2016 Cumartesi 16:36

MAGİDER’den gündeme ilişkin açıklama

A
A
A
MAGİDER’den gündeme ilişkin açıklama

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Manisa Girişimciler Derneği (MAGİDER) Başkanı Ayberk Aloğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı da kınadı.
Yayınladığı yazılı basın açıklamasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan MAGİDER Başkanı Ayberk Aloğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı kınayarak, “CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı 15 Temmuz kalkışmasının devamı kokusu veriyor. Bu tip dengesizlikler bu tür dengesizlerden beklenesi şeylerdir. Taşeron örgütlere iş bitirme ihalesi Karadeniz bölgesi için çokça tercih edilen metottur. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı tüm milletimize yapılmıştır. Kendisine geçmiş olsun diyor aynı yoldan yürüyenlere ise soğuk kanlı olmalarını öneriyorum. İçinde yaşadığı devletin rejimine, birliğine ve huzuruna silahlı mücadele yoluyla zarar vermeye, ortadan kaldırmaya yönelmiş her görüş-birey terördür-teröristtir” dedi.
İran ve Güney Kore’nin, 29 Ağustos’tan itibaren dolardan vazgeçip Avro üzerinden ticaret yapacak olmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Aloğlu, “Güney Kore ve İran’ın dolardan vazgeçip döviz olarak sadece Avroyu tanıması paraya karşı değil, tamamen ülkeye karşı vermiş olduğu bir tepkidir. Bundan başka bir sebebin olduğunu düşünmüyorum. Yani bundan sonra 3 ile çarpmayacaklar da 3.30 ile çarpacaklar. Amerika’ya tepkilerinde de haklı görüyorum. Çünkü ABD her zaman dünya üzerinde bir tekel güç olmayı hedefleyen, bu hedefi doğrultusunda birçok can alan, zalim davranışlarda bulunan bir ülkedir. Güney Kore’nin, Vietnam savaşında ne yapacağını bilmeyen bir Amerika’ya bu şekilde tepki vermesini haklı bir sebep olarak görüyorum. Bir de ABD’nin dünya üzerindeki gücünü çekmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir yere düzen vermek istiyorsa adaletle versin. Can alarak değil, entrikalar kurarak değil. Savaş boyutunda değil bunun ticari boyutunda arzusu varsa bu güdümde gitmesi gerekir. Savaşarak değil, ticaret yaparak ülkeler büyümelidir.. Türkiye bu konuda nasıl davranır. Türkiye tamamen apayrı bir ülkedir. Amerika gibi 200 yıllık değil de 5 bin yıllık mazisi olan bir ırkın eseridir. Onun için bizim için paranın adının önemi yok. Sterlin de olsa, avro da olsa, dolar da olsa paranın önemi yok. Türkiye’deki asıl amaç ticaretin sıfatının dürüst olmasıdır. Bizim hedefimiz daha fazla ihracattır. Ülkeye döviz kaynağı sağlamaktır. ABD’yi kendimize bir müttefik olarak görmüyoruz. Ama ticarette de kimseye kızılmaz, kimseye küsülmez. Onun için ticaretimizi yapmakta fayda görüyoruz” diye konuştu.
Ticaretin dostluklar üzerine kurulan dürüstlükle devam eden bir yapı olduğunu vurgulayan Aloğlu, “Tabi ki dostluklar sınırlandırılsa ticaret bitmez ama ticarete de bir sınır gelir. Son 2 aya kadar yapılan yanlış dış politikalar nedeniyle dostlarımızla küstük. Bunun düzeleceğine inanıyoruz” dedi.
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilere de değinen bahseden Aloğlu, Türkiye’nin sadece Rusya’ya, İran’a, Suriye’ye bel bağlamaması gerektiğinin altını çizdi. Üretilin ürünlerin dünya standartlarında olması gerektiğini ifade eden Aloğlu, şunları kaydetti: “Rusya bunu istiyor diye bu yapılmaz. Dünya ne istiyorsa onu yapmalıyız. Bizim tüm dünyaya hükmetmemiz lazım. Birileri güdümünde iş yapmamız bir hata boyutundadır. Türkiye üretken bir ülkedir. İsteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok. Ticarette öyle bir izlenimi verildi ki sanki Rusya bizden bir şey almazsa batacakmışız görümünde. Rusya ile yaşanan kriz sonrası domateslerimizi, ürünlerimizi çöpe atmak durumunda kalıyoruz. Dünyada yüzlerce ülke var. Rusya da güzel bir pazar. Ürettiğimiz ürünlerle ön planda olmalıyız. Biz üzümümüzü dünyanın her yerine götürmeliyiz. Şuan görüyoruz ki üzümü Slovenya’ya pazarlayan ülke Almanya’dır. Bunun dünyaya pazarlayan Türkiye olması lazım, Manisa olması lazım. Eğer hedefimiz gerçekten büyümekse”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."
Kastamonu 1 milyarlık yatırım tersine göçü başlattı Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 5 yılda yapılan yatırımlar, tersine göçü başlattı. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, “Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırımı kazandırdık” dedi. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç’ın girişimleri neticesinde Devrekani Belediyesi’nin öz kaynakları ile bakanlıkların destekleri ile Kastamonu’nun Devrekani ilçesine son 5 yıllık süre zarfında 1 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldı. Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla içme suyu ve isale hattı başta olmak üzere diğer yatırımlarla 500 milyon liralık bir yatırım gerçekleşti. Son 5 yılda kazandırılan yatırımlar ve doğalgazın ilçeye gelmesiyle birlikte her yıl göç veren ilçeye tersine göç başladı. Geçtiğimiz yıllarda 11 bin ila 12 bin civarında olan Devrekani’nin nüfusu son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde (ADNKS) 13 bin 886’ya yükseldi. “Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla 500 milyon liralık yatırımı ilçemize kazandırdık” Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla çok önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Başkan Altıkulaç, “Bizler göreve geleli 5 yıl oldu. Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla bu süre zarfında 500 milyon lira civarında bir yatırımı ilçemize kazandırdık. Bunun yanı sıra, diğer kuruluşlar vesilesi ile ilçemize kazandırmış olduğumuz hibelerle 500 milyon lira civarında bir yatırım daha bulunuyor. Bunun zaten 268 milyon lira tutarında yatırımını Organize Hayvancılık Bölgesi oluşturuyor. 500 milyon lirada devletimizin diğer kurumlarından ilçemize yapmış oldukları hibe yatırımlarla ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler bulunuyor. Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde belediyemizin öz kaynakları ve diğer kurumlarımızın yatırımlarıyla ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırım gelmiş oldu. Bundan da son derece memnunuz” dedi. “Devrekanimiz göç veren bir ilçeyken yapılan yatırımlar sayesinde göçü tersine çevirdik” Devrekani’nin yıllardır hep göç verdiğini belirten Başkan Altıkulaç, “Sosyal projelerle birlikte ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler ekonomik anlamda Devrekanimizde ciddi bir hareketlenmeye vesile oldu. Devrekani, hakikaten göç veren bir ilçe konumunda. Geçmiş nüfus sayımlarına bakıldığında Devrekani, dörtte bir oranında bir nüfusu barındırıyordu. Görevde bulunduğumuz süre zarfında Devrekani’de göçü kesinlikle durdurduk, hatta göçü geri çevirdik diyebiliriz. Geçmiş dönemde ilçemize doğalgazında gelmesiyle birlikte yaşam kalitemizde bir hayli yükseldi. Doğalgazın etkisi ve Devrekani Belediyesi olarak bu süre zarfında ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler sayesinde ilçemize geri göçte başladı diyebilirim. Geri göçün başlaması başta esnaftaki hareketlenmeye ve mevcut olan tarım topraklarımızın daha fazla işler hale gelmesine bunun da ülkemize ekonomik anlamda önemli kazanımlara sebep oldu. Bunun yanı sıra ilçemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesinin arttığını kesinlikle söyleyebilirim. Bir takım hizmetlerle yakından buluşma fırsatını buldular. Bu da insanların daha mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şeklide yaşamlarını sürmelerine vesile oldu. Bu da çok güzel oldu” şeklinde konuştu.
Muş Muş’ta kar kalınlığının 7 metreyi bulduğu yolda çalışma Muş’ta kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için 7/24 esasına göre çalışmalar devam ediyor. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı ekiplerin mart ayının son günlerinde kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için başlattığı çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Zorlu coğrafyada çığ riskine rağmen 2 bin 500 rakımlı Çavuştepe mevkisinde 3 gündür görev yapan ekipler, yolu kısa sürede açmayı hedefliyor. 10 köy ve 21 mezraya ulaşımın sağlandığı ve köylülerin alternatif olarak kullandığı Üçevler grup köy yolunu açmak için gece gündüz çaba gösteren ekipler, yaklaşık 3 aydır kapalı olan ve kar tabakasının oldukça sertleştiği yolda ilerlemekte güçlük çekiyor. Karın iş makinesinin boyunu aştığı yolda çalışmalarını sürdüren iş makinesi operatörü Kerem Çakır, 25 yıldır karla mücadelede yer aldığını belirterek, "Ben 25 yıldır iş makinesi operatörlüğü yapıyorum. Burada çığ tehlikesi var. Geçen günlerde bir çığ tehlikesi geçirdik. Üçevler grup köy yolunun Çavuştepe mevkisinde karla mücadele çalışmasını yürütüyoruz. Şu anda ovada çiçekler açmış, biz de burada karla mücadelemize devam ediyoruz. Yer yer 6-7 metre kar var. Kar çok sert. Makine çok zorlanıyor. Günde 2-3 kilometre yol açabiliyoruz. Burası rampa. Gece gündüz çift vardiya çalışıyoruz. Biz saat 18.00’dan sonra işi bırakacağız, gece vardiyası gelecek. İki güne kadar yolu ulaşıma açmayı hedefliyoruz. Gördüğünüz gibi iş makinesine 4 zincir taktık. İş makinesi zincirli olmasa gidemeyiz. Aşırı bir rampamız var. Her yerde ilkbahar mevsimi yaşanırken biz karla mücadele ediyoruz. Muş’un en yüksek mevkilerinden biri" şeklinde konuştu.