GENEL - 22 Ekim 2016 Cumartesi 19:36

Minik Irmak cinayetiyle ilgili Manisa Emniyet Müdürü’nden açıklama

A
A
A
Minik Irmak cinayetiyle ilgili Manisa Emniyet Müdürü’nden açıklama

MANİSA (İHA) – Manisa İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, 4 yaşındaki Irmak Kupal cinayetiyle ilgili 20 kişilik özel bir ekibin titizlikle çalıştığını ve olay gününe ait 32 ayrı kameranın kayıtlarının incelendiğini söyledi. Bilgiç, katil zanlısı Himmet A.’nın cezaevinde kendisine zarar verdiği iddialarının doğru olmadığını belirtti.
14 Ekim’de Manisa’nın Alaşehir ilçesindeki evlerinin önünde oynarken kaybolan 4 yaşındaki minik Irmak Kupal’ı canlı yayında öldürdüğünü itiraf eden hurdacı komşuları Himmet A.’nın verdiği ifade doğrultusunda 3 gündür bir üzüm bağında aranan minik kızın cansız bedenine ulaşıldı. Cenazeye ulaşılmasının ardından aile yakınlarının feryatları yürek dağlarken Alaşehir Kaymakamı Osman Bilgin, Manisa Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç ve arama çalışmalarına katılan ekip amirleri Alaşehir Emniyet Müdürlüğünde bir basın açıklaması düzenledi. Manisa İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, “Yaşanan olayı elim ve acı bir sonuç. Milletin huzurunu sağlamakla görevli teşkilatımız bu tip olaylardan sonra da neticesini bulmak, şüphelisini adli makamlara sevk etmek gibi bir görevimiz var. 20 kişilik özel bir ekibin koordinesini sağladık. Olay yeri ekibi, kayıp şahıslar büro amirliğinden bir ekip, aynı zamanda cinayet büro amirliğinden oluşan bir ekip ve yerel ilçe emniyet müdürlüğümüzden de oluşan 20 kişilik özel bir ekip oluşturduk. Bu özel ekibi oluşturduktan sonra olay yeri ve çevresinde yapmış olduğumuz incelemelerde acilen çevrede gördüğümü veya var olduğunu bildiğimiz çalışmalar neticesinde 32 değişik kameradan o güne ait görüntüler alındı. Faal durumdaki 32 kameradan değişik saatlerdeki görüntüler incelendi. Bu kamera kayıtlarının incelemesi devam ederken odak noktası olarak çocuğun kaybolduğu noktayı başlangıç almak suretiyle o bölgeyi dairenin merkezi olarak tespit edip genişleterek tamamen o bölgede yaşayan insanların ifadeleri, beyanları alındı. Bu süre içerisinde şüpheli şahısların GBT sorgulamaları yapıldı. Bu devam eden süreçte malum olan şüphelimiz bu yönde daha önce bir suç işlediği yönünde bilgi kaydına rastlamamız sonucunda bizim için öncelikli hedef olarak değerlendirmeye almıştık. Bunun akabinde İzmir’den getirmiş olduğumuz dedektör köpeğimiz ile çocuğun elbiselerine ve eşyalarını koklatıp köpeği bıraktığımızda ilk olarak bu şüpheli şahsın ikamet ettiği aynı zamanda hurda işlerini yaptığı noktaya götürdü. Bunun üzerine adli makamlardan almış olduğumuz kararlar neticesinde moleküler inceleme yapmak adına delil toplama yöntemiyle içeride bulmuş olduğumuz kan lekeleri, kıl örneklerini toparladık. Çok dağınık bir yerdi. Bu şahsın kullanmış olduğu mekanı 3 buçuk saatlik bir zaman dilimi içerisinde çok ince ayrıntılarına kadar inceledikten sonra elde ettiğimiz delilleri kurye yoluyla Ankara’ya kriminal laboratuarımıza gönderdik. Durumun hassasiyeti ve önemi hakkında bilgi verdik. Arkadaşlarımız hızlı bir şekilde buradan bize bir sonuç bildirdiler. Biz kaybolduğu günden sonraki pazartesi günü bu ekibimizle çalışmaya başladıktan sonra bölgedeki 132 vatandaşımızın ifadesini almıştık” dedi.
“Kaybolduğu günden bir gün sonra malumunuz bu şahsın da ifadesi alındı. Kendisiyle ilgili şüphelerimiz olduğu için ifadesine müracaat ettik” diyen Bilgiç, “Şahıs, öncellikle çocuğun kaybolduğu gün tecavüz ettikten sonra götürüp şuanda cesedin bulunduğu bölgeye yakın olan bir bölgede dere kenarına yüzeysel bir şekilde gömü yaptığını daha sonraki beyanlarından anladık. Biz emniyet müdürlüğünde ifadesini aldıktan bir gün sonra şahıs bulunabilme ihtimali endişesiyle bölgeye tekrar gidip çocuğu son bulmuş olduğumuz üzüm bağları içerisindeki alana gömdüğünü söyledi. Perşembe günü akşamı biz DNA testlerinin sonuçlarını öğrendikten sonra şahsın bu konuyla ilgili şüpheli olduğunu belirtmiştik. Zaten o gün akşamdan önceki programda da kendisi bunu itiraf etmişti. Bizim programla ilgili olarak da sürekli görüşmelerimiz olduğu için oradaki pozisyonunu da sürekli kontrol altında tutmaya çalıştık. Maalesef bu süre içerisinde yapmış olduğumuz çalışmalarda çocuğumuzun cansız bedenine ulaşmış olduk. Üzücü bir olay. Ben öncellikle Alaşehir’de yaşayan insanlarımıza ve tüm kamuoyuna başsağlığı diliyorum. Burada önemli bir konuyu da hassasiyetle dile getirmek istiyorum. Çocuklarımızın takibi konusunda ailelerimize daha çok sorumluluk düştüğünü vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
Zanlının kendine zarar verdiği iddiaları
Katil zanlısı Hikmet A.’nın cezaevinde kendisine zarar verdiğiyle ilgili iddialar hakkındaki soruyu yanıtlayan Bilgiç, “Buraya gelmeden 5 dakika önce görüştüm. Herhangi öyle bir konu yok. Zarar verdiğine dair şuana kadar bir amere yok. İlgili cezaevi görevlileriyle görüştük. Böyle bir durum söz konusu değil şuanda” diye konuştu.
Başta Alaşehirliler olmak üzere tüm Türkiye’ye başsağlığı dileyen Kaymakam Osman Bilgin de ailelere uyarılarda bulundu. Bilgin, “Çocuklarınızı lütfen özellikle yalnız başına sokaklarda gezmesine izin vermeyelim. Mutlaka başlarında bir büyüğünün olması gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda Müge Anlı hanımefendiye de şükranlarımı sunuyorum. Gerçekten kendisi bu manada bizim ve emniyetimizin yapmış olduğu bu değerli çalışmalara büyük bir ivme katarak olayın çözümlenmesine çok büyük emeği oldu” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Define paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşadıkları şahsı öldüren 5 sanıklı davada 1 sanığa 23 yıl hapis cezası Eyüpsultan’da define paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşadıkları Abdullah Koşar’ı plan yaparak çağırdıkları evde silahla öldürdükleri iddia edilen 5 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, 1 sanığı 23 yıl hapis cezasına çarptırırken, diğer 4 sanığın ise beraatına hükmetti. Eyüpsultan’da 19 Haziran 2022’de iddiaya göre 5 kişi, define paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşadıkları Abdullah Koşar’ı (39) öldürmeyi planladı. Bunun üzerine Koşar’ı, inşaat işleri bahanesiyle 5 şüpheliden biri olan Aslan İ.’nin evine çağırdılar. Şüpheli Aslan İ.’nin evine gelen Koşar, daha sonra silahla 3 yerinden şüpheli Aslan İ. tarafından vurularak hayatını kaybetti. ‘’Namussuzluğun bedeli budur’’ notu bulundu Konuya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede ise ölen Koşar’ın cesedinin yanında ‘namussuzluğun bedeli budur’ yazılı not olduğu, şüpheli Aslan İ.’nin ifadesinde ise eşine tecavüz etmesi gerekçesiyle olayı gerçekleştirdiğini söylediği belirtildi ancak şüpheli Aslan İ.’nin aynı zamanda eşi olan diğer şüpheli Semanur İ. ile Koşar’ın herhangi bir telefon görüşmesinin olmadığı, cep telefonları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde herhangi bir irtibatlarının bulunmadığı ve Koşar’ın, eşine tecavüz ettiğine dair delil elde edilemeyerek olayın define paylaşımı konusunda yaşanan anlaşmazlık sonucu gerçekleştiği kanaatine varıldığı aktarıldı. Hazırlanan iddianamede, şüpheliler Aslan İ., Erdal İ., Nedim İ. ve Semanur İ.’nin ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüphelilerden Aslan İ.’nin ayrıca ‘ruhsatsız silah bulundurma’ suçundan da 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edilen iddianamede, şüpheli İlhan A.’nın ise ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle dava açıldı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında ise tutuklu sanık Aslan İ. ile 3 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmaya öldürülen Abdullah Koşar’ın babası Muhammed Şefik Koşar ve tarafların avukatları da katıldı. ‘’Tarihi eser yüzünden planlayarak eve çağırıp öldürdüler oğlumu’’ Duruşmada Abdullah Koşar’ın babası Muhammed Şefik Koşar, oğlunun sanıklar tarafından tasarlanarak öldürüldüğünü belirttiği beyanında “Gencecik oğlumu öldürdüler. Tarihi eser yüzünden planlayarak eve çağırıp öldürdüler oğlumu. Sanıktan şikayetçiyim. Cezalandırılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı. “Öldürme niyetim olsaydı ormana gider, onu yakar ve yurt dışına kaçardım” Duruşmada savunma yapan sanık Aslan İ., ‘’Tasarlayarak suç işlemiş olsaydım bu suçu evimde, çocuğumun gözünün önünde yapmazdım. Benim Abdullah Koşar’ı öldürme niyetim olsaydı ormana gider, onu yakar ve yurt dışına kaçardım. Ben Abdullah’ın yanına ‘onca iyiliğe rağmen bana bunu neden yaptın’ diye sormaya gittim. Abdullah’ın yanında silah olabileceğini düşündüğüm için üzerime geldiği an beni vuracak sandım” şeklinde konuştu. “Beni evlatlarımla sınadılar” Son sözü sorulan sanık Aslan İ. mahkemede, “Adaletinize inanıyorum. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. Diğer tutuksuz sanıklar ise son sözlerinde mahkeme heyetinden beraatlarını talep ettiler. 23 yıl hapis cezasına çarptırıldı Duruşmada kararını açıklayan mahkeme, sanık Aslan İ.’yi ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanığın eylemini haksız tahrik altında işlediğini belirten heyet, bu gerekçeyle bu cezayı 22 yıl hapis cezasına çevirdi. Sanık ayrıca ‘ruhsatsız silah bulundurma’ suçundan da 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı. Toplamda 23 yıl hapis cezasına çarptırılan sanığın tutukluluk halinin de devamına hükmedildi. 4 sanığa beraat Mahkemeye heyeti, sanıklar Erdal İ., Nedim İ., Semanur İ. ve İlhan A. hakkında ise üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlarına karar verdi.
Antalya 15 metrelik uçurumdan uçtular, hayatlarını ağaç kurtardı Antalya’da yaklaşık 15 metrelik yükseklikten uçarak bir ağacın üzerine düşen otomobildeki karı koca emekli öğretmen, itfaiye ekiplerinin film gibi operasyonuyla kurtarıldı.Kaza, saat 19.30 sıralarında Kepez ilçesi Antalya Bulvarı üzerindeki seyir terası olarak bilinen noktada yaşandı. Alınan bilgiye göre, Hasan T. (68) idaresindeki 60 HF 563 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu önce demir bariyerlere çarptı ardından yaklaşık 15 metre yükseklikteki uçurumdan bir ağacın üzerine oradan da toprak zemine düştü. Kazayı gören vatandaşlar, araçta bulunan sürücü ile eşi Gülseren T.’yi (68) araçtan çıkardılar. Durumun 112 Acil Çağrı Merkezine bildirilmesinin ardından olay yerine itfaiye, sağlık ekipleri ve polis sevk edildi.Hastanede tedavi altına alındılarBelirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, kaşık sedyeye alıp halat yardımıyla yukarı çıkardı. Çifi, ambulansla kaldırıldıkları Antalya Şehir Hastanesinde tedavi altına alındı. Çiftin bilinçlerinin yerinde olduğu öğrenildi. Hurdaya dönen araç ise vinç yardımıyla bulunduğu noktadan alındı."Ağaç olmasaydı muhtemelen ölürlerdi"Kazanın görgü tanıklarından Burak Ürün, "Araba fren sıkarken aşağıya uçtuğunu gördüm. O anda yardıma gidip yaralıları çıkarmaya çalıştım. O ağaç olmasaydı araba aşağı yuvarlanacaktı. Ağaç sayesinde kurtuldular" dedi.Yaralı çifti araçtan çıkarmaya yardım eden bir vatandaş da, "Teyzeyle amcayı çıkardık sonrasında ambulans ekibi ile itfaiye ekibi geldi. Sedye ile buradan çıkarmak 2,5 saat sürdü. 5 metre ileriden uçmuş olsalardı muhtemelen ölürlerdi. Çünkü onları kurtaran ağaç oldu" diye konuştu.
Amasya Amasya’da hastanelerin temizlik malzemesi kimyacı liselilerden Amasya’da hastanelerin ihtiyacı olan temizlik malzemeleri, kimyacı lise öğrencilerinin üretimiyle karşılanıyor. Şehrin sembolü elmadan esinlenip “elma’s” markasıyla ürettikleri temizlik ile hijyen malzemelerini hastanelere ve fabrikalara satan Merzifon Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu yıl 3 milyon liranın üstünde gelir hedefliyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile protokol yapıldı Kimya teknolojisi eğitimi alan öğrenciler ve öğretmenleri, okulda oluşturulan atölyede dezenfektan, sıvı el sabunu, çamaşır suyu ile kolonya gibi 25 farklı malzemenin üretimi yapıyorlar. Bu ürünlerden 15’i Amasya İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan protokolle ildeki hastanelere gönderiliyor. Bakanlık üretimi destekliyor Amasya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Türkmen, Amasya’daki hastanelerin temizlik ve hijyen malzemelerinin tamamının öğrenciler ile öğretmenlerin emekleriyle hazırlandığını söyledi. Okulun yılsonuna kadar 3 milyon liranın üstünde satış yapmayı hedeflediğini anlatan Mehmet Türkmen, “Okulumuzdaki imalata Milli Eğitim Bakanlığımız gereken desteği sağlıyor. Artacak kapasiteyle birlikte satışların da büyümesini planlıyoruz” dedi. Okul müdürü Sadık Turan ve kimya teknolojisi alanı şefi Fatma Nakır’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan Türkmen, satış sonrası ürünlerden memnun kalınmasının da kaliteli bir iş çıkartıldığının kanıtı olduğunu vurguladı. “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” düşüncesiyle üretimde görev alan öğrencilerden 9. sınıf öğrencisi Hilal Bıcıl, çalışmalarının kozmetik alanında gelişeceğine inandığını anlatırken üniversite eğitimini kimya alanında sürdürmeyi hedeflediğini söyledi. Arkadaşı Mustafa Yusuf Töre de ürettikleri temizlik maddelerinin anneleri tarafından da beğenildiğine işaret etti.