GENEL - 02 Ağustos 2018 Perşembe 11:14

(Özel) Antik kentteki 2 bin 800 yıllık su sistemi günümüze taş çıkartıyor

A
A
A
(Özel) Antik kentteki 2 bin 800 yıllık su sistemi günümüze taş çıkartıyor

Manisa’da 2004 yılından bu yana kazı çalışmalarının sürdüğü Aigai Antik Kenti’nde 2 bin 800 yıl önce insanların su ihtiyacını karşılamak ve şehirlerini sel baskınlarına karşı korumak için kurduğu su kanalı sistemi, günümüzde dahi bir mühendislik harikası olarak dikkat çekiyor.

Manisa’da 2004 yılından bu yana kazı çalışmalarının sürdüğü Aigai Antik Kenti’nde 2 bin 800 yıl önce insanların su ihtiyacını karşılamak ve şehirlerini sel baskınlarına karşı korumak için kurduğu su kanalı sistemi, günümüzde dahi bir mühendislik harikası olarak dikkat çekiyor.


Manisa’da tarihi M.Ö. 8. yüzyıla dayanan 12 Aiol kentinden biri olan Aigai Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları sonrasında ortaya çıkan su kanalı sistemi, şehri dolaşan ziyaretçilerde hayranlık uyandırıyor. Kayalara oyulmuş yaklaşık 100 adet sarnıcın bulunduğu kentte kurulan su kanalı sistemiyle şehir olası sel felaketlerine karşı korunurken, şehre düşen her damla yağmur suyunun ihtiyaç kadarının depolandığı tespit edildi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Aigai Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, günümüz belediyeciliğine taş çıkartan su kanalı sisteminin mühendislik harikası olduğunu söyledi.



“Künkler aracılığı ile evlere su getirilmiş”


Aigai Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, dağın en yüksek noktasına kurulan antik kentte içme suyu probleminin, yağmur suyu ile karşılandığını belirterek, “Aigai Antik Kenti’ndeki en önemli problem su. Kent dağın tepesinde. Kentin etrafında daha yüksek bir yer olmadığı için dışarıdan kente su getirmek mümkün değil. Buradaki temel su ihtiyacı yağmur suları ile giderilmiş. Kazısını yaptığımız alanda çok net görülüyor. Duvarların içerisinde künkler (boru) var. Bu künkler çatılara kadar çıkıyor. Yani yağan yağmur suyu çatıdan oluklara geliyor. Oluklar aracılığı ile künklere gelen su duvarın içerisinden avluya kadar getiriliyor. Künklerin üstü kırılmasın diye özel taşlarla kapatılıyor. Ayrıca künk ile duvar arasında boşluk bırakıyorlar. Çünkü zamanla bazı tortular ve yabancı maddeler bu künklerin içerisini tıkaması halinde, temizleme noktasında taş bağlantılar yapılmış” diye konuştu.



“Günümüzde çoğu şehirde böyle bir kanal sistemi yok”


Sezgin, kentte bulunan sarnıçların aile, sanayi ve herkesin ortak malı olan kamu sarnıçları şeklinde ayrıldığını dile getirdi. Sistemi kenti ziyarete gelen belediye yetkililerine örnek olarak anlattığını ifade eden Sezgin, “Yukarıdan gelen fazla suyun kentteki yapılara zarar vermemesi için kanallar yapılmış. Kanallar aracılığı ile kentte herhangi bir sel riskine izin vermek istemiyorlar. Ne kadar yağmur yağarsa yağsın, fazla suyu bu kanallarda taşımak mümkün. Yaklaşık 5 metre derinliğinde, 2 buçuk metre genişliğinde olan bu sarnıçların içerisinde depolanan sular ile insanlar bütün yaz su ihtiyacını gideriyor. Belki bugün günümüzde çoğu şehirde böyle bir kanal sistemi yok. Ben kenti ziyarete gelen belediye yetkililerine bunu örnek olarak veriyorum. Bu şehir kurulurken önce alt yapısıyla planlanıyor ve öyle kuruluyor” dedi.



“Kentin tamamı su yolları üzerine kurulmuş”


Ortaya çıkan su kanalı sistemin, Aigaililerin su mühendisliği konusunda harikalar oluşturduğunu belgelediğini kaydeden Sezgin, kentte yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan taş döşeli yolların tamamının altından su kanalları geçtiğini söyledi. Sezgin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aslında su çok büyük bir ihtiyaç, özellikle böyle dağlık bir noktada. Bir yandan da unutmayalım ki su çok büyük bir düşman. Eğer çok fazla yağmur suyu ve sel suyu gelirse, yapılar çok ciddi zarara uğrarlar. Bunun için Aigailer müthiş bir planlama yapmışlar. Yapıların hepsinin arkalarından ve altlarından geçirilen kanallarla yapılar, sudan tamamen uzaklaştırılmıştır. Çünkü yapının su ile beraber ne kadar tahrip olacağını hesaplamışlardır. Bu açıdan müthiş bir mühendislik olduğunu düşünüyoruz. Kentte neredeyse 100’ün üzerinde sarnıç var. O kadar fazla ki, biz bu kadar olduğunu tahmin etmiyorduk. Her kazdığımız alanda bir sarnıçla karşılaştık. Tabi ki bu çok normal büyük bir kentten bahsediyoruz. Burada yaşayan insanlar için en hayati şey su tabi. Gördüğümüz kadarıyla gökyüzünden düşen her damla yağmurun kanallarla beraber sarnıçlara yönlendirmişler ve herhalde hiçbir şekilde su sorunu çekmemişler diye düşünüyorum”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.
Bayburt Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı Bayburt’ta iki otomobilin çarpıştığı ve 4 kişinin yaralandığı trafik kazası, güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, Bayburt merkez Tuzcuzade Mahallesi, Sıla Kent Konutları önünde meydana geldi. Kazada ikisi sürücü olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Camları, aynaları paramparça olan, kaput kısmı tamamen hurdaya dönen iki aracın karıştığı kaza ise etrafta bulunan iş yeri güvenlik kameralarına yansıdı. Bayburt merkez Köprülü Kavşak yönüne seyir halinde bulunan 69 AG 003 plakalı otomobil, şehir merkezi istikametine gelen 69 AS 030 plakalı otomobile dönüş yaptığı esnada çarptı. Çarpmanın etkisiyle yoldan çıkan otomobil etrafta marketin, evlerin bulunduğu yola devrildi. 69 AS 030 plakalı otomobil içerisinde bulunan 1’i sürücü 3 kişi, 69 AG 003 plakalı otomobildeki sürücü yaralandı. Market çalışanlarının ve etraftan geçen vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Devrilen otomobilde sıkışan bir kişi ve diğer 2 yaralı araçtan çıkarıldı, sağlık ekiplerince yaralılara ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulanslarla Bayburt Devlet Hastanesine tedavileri yapılmak üzere götürüldü. Hurdaya dönen otomobil, olay yerine çağrılan çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. İş yeri güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerde, anayoldan gelen 69 AG 003 plakalı kırmızı aracın, hatalı dönüş yapan 69 AS 030 plakalı araca sert bir şekilde çarptığı görüldü.
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.