POLİTİKA - 18 Ağustos 2018 Cumartesi 11:05

"Avrupasız bir Türkiye ve Türkiyesiz bir Avrupa olmaz"

A
A
A
"Avrupasız bir Türkiye ve Türkiyesiz bir Avrupa olmaz"

Eski AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, Türkiye’de yaşananların geçici bir kriz olmasını arzu ettiklerini söyleyerek, “ABD ile bir adım ileri iki adım geri halleri devam eder, ama tam da bu noktada AB-Türkiye ilişkileri beklenmedik bir seviyeye taşınabilir.

Eski AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, Türkiye’de yaşananların geçici bir kriz olmasını arzu ettiklerini söyleyerek, “ABD ile bir adım ileri iki adım geri halleri devam eder, ama tam da bu noktada AB-Türkiye ilişkileri beklenmedik bir seviyeye taşınabilir. Avrupasız bir Türkiye ve Türkiyesiz bir Avrupa’nın olmayacağı düşüncesi her geçen gün daha fazla taraftar bulan bir düşünce haline geliyor” dedi. Rahip Brunson hadisesini ABD ve Türkiye ilişkilerine zarar vermek isteyenlerin karanlık bir provokasyonu olarak değerlendiren Miroğlu, yeni provokasyonlara karşı duyarlı ve tedbirli olunması gerektiğini ve bunun her iki ülkenin çıkarına olacağını söyledi.


TBMM 25 ve 26. dönem AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, gündemdeki konulara ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Miroğlu, kurdaki yükselişin yakın tarih içinde yaşananların hatırlanmadan meselenin sanki bir gecede oluşmuş gibi görülen piyasa dinamikleriyle açıklamanın doğru olmayacağını söyledi. Miroğlu, "Dünya ekonomik krizi bile Türkiye’yi teğet geçerken bayram değil seyran değil, şimdi kurdaki bu yükselişin sebebi nedir? Dalgalanmalardan etkilenmeyecek, ekonomide daha sağlam altyapılar oluşturmak elbette çok önemli, ama 24 Haziran seçimlerinden hemen sonra, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kurulup, bakanlar kurulu ilan edildikten sonra, ABD harekete geçti ve ekonomik değer ve kurallarla açıklanamayacak tuhaf bir sürece girdik. ABD, hatırlanacağı gibi, Erdoğan’sız bir AK Parti söylemini uzun zamandır dillendiriyordu, yani AK Parti iyi, ama Erdoğansız iyi diyorlardı. Bunun mümkün olmayacağı girilen bütün seçimlerde görüldü. Hatta son seçimlerde Erdoğan, partisinden bile fazla oy aldı ki bu, O’nun, sadece AK Partinin değil, Türkiye lideri olduğunun açık ispatı oldu. Şimdi benzer bir gelişme veya söylemi tedavüle soktular, bu defa da, fısıltı gazetesi şunu yayıyor; kurdaki artış, Berat Albayrak ile alakalı, uluslararası piyasalar onu kabullenemedi. Oysa gerçekler başka. Siz Albayrak’ın nasıl bir ekonomik model öngördüğünü ortada tecrübe edilmiş bir şey yokken nasıl bilebildiniz de, daha başlangıçta mahkum ediyorsunuz?” dedi.



"Türkiye eski Türkiye değil"


Miroğlu, Türkiye’nin Körfez savaşlarından bu yana son çeyrek yüzyılda, Özal’dan başlayarak, başta ABD olmak üzere, Batı’yla başının dertte olduğunu söyledi. Miroğlu, "Mart tezkeresi meclisten geçmeyince, Amerikalılar Kandil’e saldırıları arttırmasını teklif ettiler ve AB sürecinin en hassas döneminde, PKK’yı tekrar savaşa soktular. Ne Oslo ne çözüm süreci Amerikalıların hoşlandığı bir şey değildi, FETÖ ve PKK içindeki grupları kullanarak, bu meselenin çözümünü engellemeye çalıştılar. İyi zamanlar da olmadı değil tabi. AK Parti, bu dönemde AB sürecini çok önemsedi ve bu alanda ilerlemeye çalıştı, sonradan beyaz devrim olarak adlandırılacak demokratik reformlar Türkiye’ye rahat nefes aldırıyordu. Bilhassa Özal ve sonrasında Türkiye’nin içine kapanan bir ülke konumundan çıkıp, dünyaya açılan bir ülke haline gelmesinin sağladığı sonuçları Batı bir türlü içine sindiremedi. Eski Türkiye’yi özlemeye başladı. Arap ve İsrail sorununda, artık küresel bir boyut kazanan Kürt meselesinde, adil ve eşit ilişkiye dayanan bir stratejik ortaklık istenmiyor. Sınırların 1. ve 2. Dünya savaşı sonrasında olduğu gibi, bölgesel aktör ve dinamikleri hesaba katmadan değiştirilmek istendiği bu yeni yüzyılda Türkiye’nin masada olması istenmiyor. Oysa Türkiye’nin Ortadoğu’daki mirası ve tarihi bile, onun gelecek için masada olmasını zorunlu hale getiriyor. ABD ise sanki Türkiye eski Türkiye, sanki Rusya eski yani kendi iç sorunlarıyla meşgul bir Rusyaymış gibi, Çin’in devasa büyümesi yokmuş gibi, kısacası dünya tek kutuplu bir dünyaymış gibi hareket ediyor. Amerikalılar bugünün dünyasını okumaktan aciz ve sorun sadece Trump’ın attığı tweetler değil. Neo-liberalizmin, neo- oryantalizmle buluştuğu tarihin çok özel bir evresindeyiz. Türkiye gibi bir ülkenin, oturup gelişmelerin seyircisi olamayacağı açık, bunun bir maliyeti olmaz mı, elbette olur, ama bu maliyete de katlanır bu halk, gelişmeler bunu açıkça gösteriyor zaten, katlanır ve kenetlenir” diye konuştu.


Turizmde beklentinin 35 milyar dolar civarında olduğunu ifade eden Miroğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü:


“Bir kayıp olmayacak gibi görünüyor. Ama mesele sadece turizm değil. Türkiye’nin 2023 hedefleri ve bu hedeflere varmak için gerçekleştirmek istediği projeler, büyük yatırımları engellemeye çalışacaklar. Ve Türkiye’ye yönelik ekonomik ambargolar, kurla oynamalar muhtemelen devam ederken, işin siyasi yanını da ihmal etmeyecekler. Etnik ve mezhepsel fay hatlarıyla oynayabilirler. AB’den gelen olumlu sinyalleri ve desteği Türkiye karşılıksız bırakmamalı. Projelerimiz için eskiden dış kaynak bulmada zorlanmıyorduk ama şimdi dış kaynak bulmada zorluklar yaşayabiliriz, açıkçası bu ülkede üretmek ve dışarıya satmak dışında bir çaresi yok bu işin. Devlet, bilhassa doğu- güneydoğuda başlattığı ekonomik seferberliği hassasiyetle sürdürmelidir. Burada çalışan ve üreten iş adamlarımıza kolaylıklar sağlanmalıdır ki şimdi bu kolaylıklar epey var. Bunu niye söylüyorum? 1999’da terör olayları durduğu zaman, bölgeye dönük ekonomik kalkınma hamlesi başlatmak mümkündü. Olmadı, çünkü Türkiye’nin içine girdiği ekonomik kriz buna imkan vermedi, ta ki AK Parti iktidarına gelinceye kadar. Bizim iktidarımızda başlayan ve terör örgütlerinin adeta panzehiri haline gelen ekonomik kalkınma, bölgenin turizme açılması, kayyum belediyelerimizin bu sürece katkısı devam edecek, kimsenin endişesi olmasın”.



"Bir Kürt ancak HDP’de siyaset yapabilir fikriyle hareket ediliyor"


Üç yıl kadar bir zaman Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde partisini ve ülkeyi temsil etmeye çalıştığını belirten Miroğlu, bu sürede Avrupalılarla yoğun tartışmalarının olduğunu ifade etti. Miroğlu, "Avrupa kamuoyu ve devletleri, politikacılar, önde gelen entelektüeller, maalesef çok ön yargılı bakıyorlar. ‘Kürt’üm, birçok dilin ve kültürün yaşadığı Mardin’den geliyorum ve AK Parti milletvekiliyim’ dediğim zaman kafaları biraz karışıyordu. Çünkü bir Kürt ancak HDP’de siyaset yapabilir gibi sabit bir fikirle hareket ediyorlar. Bir oturumda, konuşurken son çıkan ’Yeni Yüzyıl, Kürtler ve Bağımsızlık’ kitabımı gösterdim ve Avrupa’da konuşulan dillerden birine çevrilmesi temennisinde bulundum. Olur mu bilmem, ama Batılıların, kafalarındaki soru işaretlerini, endişelerini mutlaka kötü niyete de yormamak lazım. Benim inandığım bir şey var o da şu, Avrupa’da da Amerika’da da iyi niyetli ve Türkiye’yi daha fazla bilmek, tanımak isteyen insanlara çok zaman harcamamız ve Batı’nın düşünce dünyasını etkileyecek faaliyetlere hız vermemiz iyi bir altyapı oluşturmamız lazım. Batı’nın aklına Türkiye deyince, FETÖ, Kürtler deyince PKK/PYD gelmeye devam ettikçe, bizim için oluşmuş ön yargıları kırmak mümkün olmaz. Türkiye etnik çeşitliliği ve mezhep farklılığı nedeniyle köşeye sıkıştırılan bir ülke konumundan artık çıkmak zorunda. Hepimizi kapsayan ve sadece bir tek hukukun ’vatandaşlık hukukunun’ geçerli olacağı bir demokrasi anlayışını güçlendirmek, 2023 Türkiye’sine giden yollarda emin adımlarla yürümemizi sağlayacak yegane çaredir" şeklinde konuştu.



"Bu kriz biter, yenisi başlar"


Türkiye’de yaşananların geçici bir kriz olmasını arzu ettiklerini söyleyen Miroğlu, “Ama bu kriz biter, yenisi başlar. Söylenmeye başladı zaten, ABD-Türkiye ilişkilerinde belirgin bir yorgunluk evresi yaşanıyor diye. Evet, bu doğru. Bu yorgunluğa sebep olan meselelere baktığınızda, geçen yüzyılın başına gidip tarihte ne oldu bitti, Ortadoğu’da sınırları kim ve nasıl çizdi gibi konulara bakmanız lazım. Önce İngilizlerin sonra da ikinci dünya savaşı bitiminde Amerikalıların çizdiği sınırlar ve oluşturduğu ulus- devletler bu yüzyılda birer birer çöküyor. Çünkü hem İngilizler hem Amerikalılar, bu devletleri kurarken, coğrafyanın çeşitliliğini, bir çatışma imkanı olarak tasarladılar. Buradaki halklar yüzyıllar boyunca çatışacak ve Batı’ya mahkum ve mecbur yaşayacaklardı. Şimdi bu mecburiyet ve mahkumiyet bir kere devlet dışı organizasyonların öncülüğünde sarsılıyor. Emperyal güçler bu defa bu güçleri birbiriyle çatıştırıyor, bir çeşit vekalet savaşları oluşturuyor. Düşünün ki, PYD, Suriye’de Amerikalılar ve Esad tarafından keşfedildiğinde sadece iki bin kadar militana sahipti, şimdi 70-80 bin silahlı bir güçten söz ediliyor. Suriye Kürtleri bilinçli bir şekilde PYD’ye teslim edildi. Peki DAİŞ bitti mi? Hayır bitmedi, bitmesi istenmedi ki bitsin. ABD- Türkiye ilişkilerinin geleceğini, şu jeopolitikte tahmin etmek kolay değil. Bu büyük ölçüde Amerikan gücünün bütün dünyada sınırlandırılmasıyla alakalı bir süreç, yani zor ve zahmetli. İngiliz hakimiyeti yarım asır sürdü bölgede ve bitti. ABD hakimiyetinin de ya biteceği ya da sınırlanacağı bir zamana evrilecek tarih, ama kolay olmayacak tabi. Lakin, Türkiye’nin 200 yıldır devam eden batılılaşma çabasında tarihin sonu yaşanıyor diye düşünmek de hiç bir şekilde doğru olmaz” dedi.



Provokasyon uyarısı


ABD ile bir adım ileri iki adım geri hallerinin devam edeceğini belirten Miroğlu, provokasyonlara karşı da uyarıda bulundu. Miroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:


"Ama tam da bu noktada AB- Türkiye ilişkileri beklenmedik bir seviyeye taşınabilir. Avrupasız bir Türkiye ve Türkiyesiz bir Avrupa’nın olmayacağı düşüncesi her geçen gün daha fazla taraftar bulan bir düşünce haline geliyor. Avrupa’dan gelen açıklamalar, Türkiye’yi yalnız bırakmamayı hedefliyor ve bu çok iyi bir gelişme. Öte yandan rahip Brunson olayı, birçok yönüyle provokatif bir rol oynuyor bu ilişkilerde. Provokasyonlar üzerinden ilişki tasarlamak ve kurmak geride kalmalı artık. Kimsenin aklına gelmiyor mu, ya da gelmedi mi, mesele misyonerlik faaliyetiyse, ’Kürtleri Hristiyanlaştırmak’ ve ’Hristiyan bir Kürdistan’ kurmak fikri, bu faaliyetin neresine yakışıyor Allah aşkına. Sen diyorsun ki, rahip misyonerlik faaliyeti sürdürüyordu, iyi de, bu faaliyetin kapsama alanında neden Kürtler var, Türkler niye yok, ya da var mı? Kürtlerin Müslüman olma halinden memnun olmadıklarını kim iddia edebilir, böyle bir inanç sorunu mu yaşanıyor ki, İzmir’de yirmi beş yıldır yaşayan bir din adamı her ne hikmetse, Kürtleri misyonerlik faaliyetinin hedefi haline getiriyor? Rahip için hazırlanan iddianameyi okuduğunuzda aklınıza ister istemez, 90’lı ve 2000’li yıllarda sık sık gündeme gelen !Yahudi Kürtler! söylemi geliyor. Aslı astarı yoktu tabi ama bu defa da birileri, bize Kürtlerin bir ’Yahudi Kürdistan’ kurmak istediklerini vaaz edip duruyordu. Hatırlayın, 15 Temmuz oldu bitti, bu defa birileri tv programlarına çıkıp, İngilizlerin, Kürt aşiret ağalarının bankalara olan borçlarını kapattığını ve aşiretlerin destekleyeceği ikinci bir darbe hazırlığının aynı yılın sonbaharında yapılacağını tarih vererek söylüyorlardı. Çıktım, mecliste bir basın toplantısı düzenledim ve bu bir provokasyon söylemi kimse inanmasın demiştim".


Rahip Brunson hadisesini de ABD ve Türkiye ilişkilerine zarar vermek isteyenlerin karanlık bir provokasyonu olarak değerlendiren Miroğlu, yeni provokasyonlara karşı duyarlı ve tedbirli olunması gerektiğini ve bunun her iki ülkenin çıkarına olacağını sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Başkan Geçit koltuğunu Fatma Nazlı’ya devretti Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla makam koltuğunu Topsöğüt Yeşilkonak Erdem Okulu öğrencilerinden Fatma Nazlı’ya devretti. Fatma Nazlı’nın ilk talimatı Yeşilyurt’un yeniden ayağa kaldırılması olurken, “ Savaşsız bir dünya istiyoruz.” diye konuşup tüm dünyaya barış çağrısında bulundu. Yeşilyurt Belediyesi Topsöğüt Yeşilkonak Erdem Okulu öğretmenleri ve öğrencileri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit’i makamında ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında makamı öğrencilerden Fatma Nazlı’ya devreden Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, minik başkana bir talimatı olup olmadığını sordu. Kendisine makamı devreden Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’e teşekkürlerini sunan Fatma Nazlı, 6 Şubat depremlerinde büyük zarar gören Yeşilyurt’un en kısa sürede ayağa kaldırılması talimatını verdi. Tüm çocuklar olarak barışın olduğu, savaşsız bir dünya istediklerini ifade eden Fatma Nazlı, “İlk talimatım yıkılan Yeşilyurt’un tekrardan ayağa kaldırılmasıdır. Çocukların doyasıya eğlendiği park ve yeşil alanların artırılmasını, çocuklar için kitap kulübü kurulmasını istiyoruz. Çocuklar için savaşsız bir dünya diliyorum” şeklinde konuştu. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit ise, çocukların yüzünün güldüğü, geleceğe umutla baktığı bir dünyada barışın, huzurun ve refahın hakim olacağını söyledi. Tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını tebrik ederek kutlayan Başkan Geçit, “ Dünyada tek çocuk bayramına sahip olmak hepimiz adına en büyük mutluluk kaynağıdır.Çocuklarımız geleceğimiz ve umudumuzdur. Tüm çocuklarımızın bilgili, donanımlı ve güzel yetişmesi bizim için çok önemlidir. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın sağlığı, huzuru ve alacakları eğitimler ise ayrı bir önem taşımaktadır. Çocuklarımız ve gençlerimizin de alacakları bayrağı en güzel şekilde taşıyacaklarına, her birinin farklı alanlarda yapacakları çalışmalarla ülkemizin kaynaklarını en güzel şekilde değerlendireceklerine ve toplum yararına kullanacaklarına bizler yürekten inanıyoruz. Bu vesileyle tüm dünya çocuklarının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum. Tüm dünyaya birlik ve beraberlik getirmesini temenni ediyorum. Böylesine özel bir bayramı bizlere armağan eden ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve kahraman ecdadımızı saygı ve minnetle yâd ediyoruz" ifadelerini kullandı. Konuşmasının devamında Fatma Nazlı’nın talimatlarının önemine dikkat çeken Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit ise, “6 Şubat depremlerinde Antakya’dan sonra en fazla etkilenen ilçemizi iki yıl içerisinde ayağa kaldıracağımızı beyan etmiştik. Bu sözümüzün arkasındayız. Bu talebin Fatma Nazlı kızımızdan gelmiş olması da bizi ayrıca mutlu etti. Bununla birlikte çocuklar için Kitap Kulübü kurulması talimatını ise bizler daha ileri bir boyuta taşıyacağız ve 06-12 yaş arası Çocuk Kütüphanesi kuracağız. Aile fertlerinin de eğitim çalışmalarını yerinde takip edebilecekleri ortamlar oluşturacağız. Bu projeyi de en kısa sürede çocuklarımızla buluşturacağız. Çocuk Kitap Kulübü de bu projenin bir parçası olacak. Savaşın olmadığı, barışın ve huzurun hakim olduğu bir dünya herkesin ve hepimizin en büyük ihtiyacıdır. Fatma kızımızda konuşmasında bunu öne çıkarttı, kendisini tebrik ediyorum. Bir hekim olarak ta sağlığın ve hayatın ne kadar kıymetli olduğunu iyi biliyorum. Savaşlarda hayatını kaybeden başta Filistin’deki evlatlarımız olmak üzere tüm çocuklarımızı rahmetle anıyoruz. Hepimizin tek arzusu savaşın olmadığı bir dünyadır” diye konuştu. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit konuşmasından sonra tek tek ilgilendiği çocuklara çeşitli hediyeler dağıttı.
Denizli Honaz’da başkanlık koltuğuna minik Betül oturdu Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla başkanlık koltuğunu temsili olarak Cumhuriyet İlkokulu öğrencisi 7 yaşındaki Betül Yalçınkaya’ya bıraktı. Küçük Betül’ün başkan olarak ilk talimatı sokak hayvanları için barınak ve atıklar için geri dönüşüm çalışmaları oldu. Honaz’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu başladı. Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, kendisini ziyarete gelen Cumhuriyet İlkokulu öğrencisi Betül Yalçınkaya ve öğretmenlerini makamında ağırladı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayan Başkan Kepenek, başkanlık koltuğunu da temsili olarak 7 yaşındaki 1. sınıf öğrencisi Betül Yalçınkaya’ya bıraktı. Başkanlık koltuğuna oturan minik Betül’ün ilk iş olarak sokak hayvanları için mama ve barınak çalışmaları konusunda talimat verdi. Başkan Kepenek, küçük Betül’ün talebi doğrultusunda Zabıta Müdürlüğünce çalışmaların başlatılması bilgisini geçti. Küçük Betül konuşmasının devamında okullara değerlendirilebilir atıklar için geri dönüşüm kutuları konulması, çocuklar için kreşler, park ve bahçelerin temizliğinin düzenli olarak yapılması ve güvenliğinin sağlanması, ihtiyaç sahibi çocuklara gereken yardımların yapılması, okulların bakım ve onarımının yapılması olarak talimatlarını bir bir sıraladı. Betül başkanın talimatları birim müdürleri tarafından tek tek not alındı. “Enerjimizi çocuklarımızın daha güzel yarınlara ulaşması için harcayacağız” Tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayan Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek ;“Bugün Betül başkanımızı dinledik ve talepleri doğrultusunda notlarımızı aldık. İnşallah bütün makamları çocuk masumiyetiyle, vicdanıyla, güzelliğiyle, çıkarsız dostluk ve kardeşlik ilişkileriyle yöneten insanların sayısı daha da artar. Dünya daha güzel ve daha yaşanılabilir bir yer olur. Biliyorsunuz dünyada bir tane çocuk bayramı var. O da Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne hediye ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bizler de tüm enerjimizi çocuklarımızın daha güzel yarınlara ulaşması için harcayacağız” dedi. Başkan Kepenek, daha sonra Küçük Betül’e Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eseri olan Nutuk kitabını hediye etti.