GENEL - 29 Nisan 2017 Cumartesi 11:52

Kadına şiddet sınır tanınmıyor

A
A
A
Kadına şiddet sınır tanınmıyor

Mardin’de kadın polis, saçını yaptırdığı kuaför tarafından darp edildi.

Mardin’de kadın polis, saçını yaptırdığı kuaför tarafından darp edildi.


Mardin’de kadın bir polis, saçını yaptırdığı kuaför tarafından Kuaförler Odası Başkanı İbrahim Porduğan’ın yanında darp edildi. Yüzüne darbeler alan kadın polis Seda Erdoğmuş tedavi altına alınırken, iki kişi gözaltına alındı. Olay, Yenişehir Mahallesi Esenler Caddesi üzerinde bulunan kuaförde meydana geldi. Mazıdağı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis Seda Erdoğmuş, geçen hafta saçını kuaför Onur D.’nin yanında yaptırdı. Saçı yanan Erdoğmuş, saçını kurtarmak için Mardin Kuaförler Odası’na gitti ve Başkan İbrahim Porduğan ile görüştü. İddiaya göre kuaför Onur D., şikayetçi olduğu için kadın polis Seda Erdoğmuş’u darp etti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, dövülen kadın meslektaşlarını tedavi için hastaneye kaldırırken, kuaför Onur D. ile olay sırasında yanında bulunan kardeşi Hasan Can D.’yi gözaltına aldı.


Hastanede tedavisi tamamlanan kadın polis, darp raporu aldı. 10 gün iş göremez raporu alan kadın polis Erdoğmuş, başından geçen olayı gazetecilere şu şekilde anlattı:


“Ayın 20’sinde kuaföre gittim, saçlarımı yaptırdım. Onur D. isimli kuaföre gittim. Bana saçlarımın yanacağını söylemedi. ‘Yaparız bir sıkıntı olmaz’ dedi. Görüşmede Mazıdağı’ndan geleceğimi ve polis olduğumu söyledim. Görüşmeden sonra gittim, önce saçlarıma boya yaptı, sonra perma yaptı ve saçlarım yandı. Saçlarımın yandığını orada fark ettim. Ama yine de sesimi çıkartmadım. Açıkçası çok moralim bozuldu, sadece parasını verip çıktım. Çok uzun sürdü, uzattı. Bir hafta boyunca saçlarım yanık haldeydi. Ben de buna bir çözüm bulmak istedim. Bunun üzerine bugün Kuaförler Odası Başkanı’na gittim. Saçlarımı nasıl kurtarabiliriz diye sordum, amacım buydu. Saçlarımı yapan kişi ile görüşme niyetim hiç yoktu. Zaten görüşmek isteseydim, onun yerine giderdim. Başkan bana dedi ki, ‘Bir dilekçe yazlım, şikayetçi olduğunu belirtelim. En azından önce paranı kurtaralım, sonra saçını kurtarmaya çalışalım’. Ben de tamam dedim. Başkan ‘ben gidip görüşeceğim, siz gelmeyin’ dedi. Görüştü, sonra başkan ‘bahçede bekleyin’ dedi. Demek ki psikopat biri olduğunu anladı ki görmesini istemedi. Sonra her halde camdan görmüş beni ve yanıma geldi. ‘Benden şikayetçi olacak mısın?’ diye tepkili bir sesle sordu. Ben ‘Olacağım, çünkü saçlarımı yaktınız’ dedim. ‘Ben sana söyledim’ dedi, öyle bir şey kesinlikle söylemedi. Eğer söylemiş olsaydı, zaten yaptırmazdım. İçeriye doğru giderken, üstüme doğru yürüdü. O an anlayamadım, ama ya tokat ya da yumruk bir şey yedim yüzüme. Kendimi kurtarmak amaçlı da sağ kolumla onu ittirdim. Boynunda hafif bir kızarıklık olmuş, karakola geldiğinde ‘Bana saldırdı’ diye bağırdı. Sonuçta yüzüm bu hale geldi. Sonra hemen 155’i aradım, bu şekilde mağdur oldum”.


Şikayetçi olduğunu aktaran Erdoğmuş, Mardin’in hoşgörü şehri olduğunu, ancak bu tür olayların yaşanmasının üzücü olduğunu, bu tür olayların bir daha yaşanmamasını temenni etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.