GENEL - 13 Mayıs 2018 Pazar 18:17

Mardin’de sağanak yağış caddeleri göle çevirdi

A
A
A
Mardin’de sağanak yağış caddeleri göle çevirdi

Mardin’de aniden bastıran sağanak ve dolu yağışı nedeniyle bir çok ev ve iş yerini su bastı, caddeler adeta göle döndü.

Mardin’de aniden bastıran sağanak ve dolu yağışı nedeniyle bir çok ev ve iş yerini su bastı, caddeler adeta göle döndü. Sokakta yağmura yakalanan çocuklar, su birikintilerinin içinde dans etti.


Mardin merkez ve Yeşilli ilçesinde saat 16.00 sıralarında etkili olan sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. Mardin birinci caddesinde şiddetli yağmur nedeniyle su baskınları meydanları geldi. Esnaf dükkan önündeki eşyalarını toplarken zor anlar yaşadı. Mardin merkezinde diz boyu oluşan sular nedeniyle araçlar mahsur kaldı, trafik uzun süre açılmadı. Birinci caddede tatil nedeniyle sokakta oynayan çocuklar yağmur sularından oluşan çamurlu sular içine de dans edip atlayıp zıpladı.


Mardin merkezinde ise bir çok caddede su baskınları oluştu. Yağmura trafikte yakalanan onlarca araç sürücüsü mahsur kaldı. Öte yandan Yeşilli ilçesinde yine sel oluştu, bir çok alanı su bastı. Yeşilli Belediye Başkanı Hayrettin Demir, ilçenin alt yapı ve üst yapısının büyük oranda zarar gördüğünü açıkladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Türkiye, 2030’da yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir” Türkiye’nin yüzde 55-60 oranında yenilenebilir enerjiye geçtiğini belirten Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bunun kısa sürede yüzde 100’e çıkabileceğini söyledi. Prof. Dr. Uyar, yapılacak çalışmalarla 2030’a kadar ‘yüzde 100 yenilenebilir enerji’ kullanabileceğini ifade etti. IRENEC 2024 14. Uluslararası Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, 17 Nisan’da İstanbul Beykent Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 3 gün sürecek olan konferansta; ulusal ve uluslararası birçok katılımcı yer alırken alanında uzman kişiler ‘yenilenebilir enerji’ hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulunuyor. Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar da konu hakkında çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor İlk olarak yüzde 100 yenilenen enerji hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Fosil yakıtlardan arınmış, sadece doğal olan güneş ışığı, rüzgârın kinetik enerjisi ve suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak bütün enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesidir. 14 yıldır bunu yapıyoruz. Çünkü diğer kullanılan yakıtlar hem atmosferi kirletiyor hem de her yıl 8,7 milyon kişi sadece hava kirliliğinden ölüyor. Bu sorunları halletmek için bütün dünya ülkeleri; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler 2015’ten beri bu sorunu gündeme aldılar. Dünyada bunun için çalışan alanında uzman hocalarımız ise burada konuşuyor. Fosil yakıtlar, temizmiş gibi her yerde. Üniversitemiz ise dünyada tek olan bu konferansa ev sahipliği yaparak sorunların çözümü için liderlik yapmış oluyor” şeklinde konuştu. Konferansa asıl belediyelerin katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Çünkü bu konuları bilmiyorlarsa enerji ve iklim alanlarında 30-40 yıl geride kalmışlar demektir. Şimdi burada belediyeden yetkililer var. Yenilenebilir enerji için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor” dedi. 1 trilyon euro ayırdılar Dünyada yapılan çalışmalar hakkında konuşan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar şunları söyledi: “Avrupa, 2019’da Yeşil Mutabakat ile ‘bütün bu sorunları’ aşalım dedi. 27 ülkenin parlamentolarından gelen, Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki ‘2050 yılında Avrupa’yı iklim nötr ilk kıta yapacağız.’ Bunun için bir trilyon euro ayırdılar. Çalışmaları sürüyor. Avrupa’da yaklaşık 112 şehir seçtiler. 33’ü bu işi yapabileceğini kanıtladı, belge aldılar. Hedeflerine ulaşmak için 5 görev belirlediler. Bunlardan birincisi iklim değişikliğine adaptasyon. İklim değişiyor ama ‘insan ölsün’ diyemeyiz. Sel, yangın gibi durumlara önlem almak gerekir. İkincisi, şehirler bir an önce fosil yakıtsız hale getirilmelidir. Üçüncüsü kanser misyonu, dördüncüsü toprakların korunmasıdır. Beşincisi ise deniz ve suların korunmasıdır. Birleşmiş Milletler de ise yenilenebilir enerji kuruluşu yoktu, kuruldu. O da bütün ülkelere yenilenebilir enerji konusunda nasıl daha çok adım atabileceklerini anlatıyor.” “Yenilenebilir enerjiyi kullanınca savaşmanıza gerek kalmıyor” Türkiye’nin bütün enerjisini rüzgârdan sağlamanın mümkün olduğunu da belirten Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Zaten herkes güneşlenmeye Türkiye’ye geliyor. Ama Almanya’nın bizden 5 misli fazla güneş paneli var. Yani Türkiye’nin bu konuda potansiyeli çok iyi. Yenilenebilir enerjiyi sınırsız, en ucuza, kimseyi öldürmeden kullanabiliyorsunuz. İnsanlar; doğal gaz, petrol, kömürle ilgili savaşıyor. Güneş enerjisini kullanmak için kimseyi öldürmeniz gerekmiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Samsun Tarım ilaçsız çekirdeksiz üzümler geliyor Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köse tarafından yürütülen proje ile hastalıklara dayanıklı, üzerinde tarım ilacı kalıntısı olmayan, çekirdeksiz üzümler geliştirilecek. Karadeniz’e özgü ‘kokulu üzüm’ de çekirdeksiz üzüm haline getirilerek ticarileştirilecek. OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştiriciliği ve Islahı Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köse’den alınan bilgilere göre; ’mildiyö’ ve ’külleme’ bağcılıkta ekonomik kayıplara yol açan en önemli iki hastalık olarak ön plana çıkıyor. Bu hastalıklar Türkiye’nin hemen her bağ bölgesinde sıklıkla görülüyor. Bu hastalıklarla mücadelede en yaygın yöntem ilaçlama olarak gösteriliyor. İlaçlama sıklığının artması beraberinde kalıntı problemlerini ve ilerleyen dönemlerde kanser vakalarında artışı getiriyor. Tarım ilaçlarının kullanımı insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor. İlaç masraflarının yüksek olması, üreticinin maliyet yükünü artıyor. Zaman zaman yurtdışına ihraç edilen tarım ürünlerinde kabul edilebilir seviyenin üzerinde tarımsal ilaç kalıntısı çıkması durumunda Türkiye’nin imajı kötü etkilendiği gibi, o ülke pazarına uzun süre ürün gönderilememe tehlikesi yaşanıyor. Bu tip sorunların yaşanmaması için proje yürüten Doç. Dr. Bülent Köse, TÜBİTAK destekli projesinde hem ilaç kalıntıları olmayan hem de hastalığa dayanıklı çekirdeksiz üzümler geliştirecek. "Çocuklarımızın severek tükettiği bu ürünlerde zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" “Külleme ve Mildiyö Hastalıklarına Dayanıklı, Çekirdeksiz Üzüm Geliştirme Projesi” hakkında bilgi veren Doç. Dr. Bülent Köse, "Projemizin asıl amacı özellikle külleme, mildiyö hastalıklarına dayanıklı ve çekirdeksiz özellikli üzüm çeşitlerinin geliştirme projesidir. Bu bağlamda biz Karadeniz Bölgesinde yetişen ve yöre halkınca sevilen, kokulu üzümlerden daha önceden tescil ettirdiğimiz 2 çeşidi ana ebeveyn olarak kullanıyoruz. Kokulu üzümler yapısı gereği mantari hastalıklara son derece dayanıklı. Bu yüzden Karadeniz Bölgesi sahil kuşağında ilaçlamaya gerek kalmadan rahatça yetişiyor. Ancak sofralık üzümlere göre yeme kalitesi oldukça düşük. Biz bu kokulu üzümleri ülkemizin milli çekirdeksiz çeşidi olan ‘sultani çekirdeksiz’, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilmiş olan ‘Tekirdağ çekirdeksizi’ ve uluslararası kaliteli bir çeşit olan ‘crimson seedless’ çeşitleri ile melezliyoruz. Melezleme ile elde edilen üzüm çekirdekleri çimlendiriliyor. Elde edilen melez bitkilerde daha sonra mantari hastalık gelişimini kontrol ediyoruz. Bitkilere külleme ve mildiyö etmenlerini bulaştırıyoruz. Hastalık gelişmeyen ya da zayıf gelişenleri biz dayanıklı ya da tolerant olarak kabul ediyoruz. Hassas olanları elemine ediyoruz. Hastalıklara dayanıklı olarak tespit edilen genotiplerde DNA izolasyonu yapılarak, biyoteknolojik yöntemlerle markörle tarayarak henüz daha meyvelerini görmeden yaprağından bunların çekirdekli ya da çekirdeksiz olma durumuna belirleyebiliyoruz. Sonraki aşamada da bunların meyve özellikleri incelenecek ve ticari değer taşıyan adaylarda tescil çalışması başlatılacak. Hepimiz malumu üzerine tarım sektöründe tarım ilacı kullanımı çok yaygındır. Kullanmadığımız takdirde ürün alma şansı oldukça zordur. Külleme ve mildiyö hastalığı, bağcılıkta 2 önemli hastalık söz konusudur. Bu hastalıklara karşı biz ilaçlama yapmadığımız takdirde ürün almamız çok zordur. Özellikle gelişim yaşındaki çocuklar ve insan sağlığı yönünden daha az riskli olan ve sağlıklı üzümler elde edebilmek için bu projeyi önerdik” dedi. ‘Kokulu üzüm’ çekirdeksiz olacak Proje kapsamında kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm haline getireceklerini belirten Doç. Dr. Bülent Köse, “Projenin ana ürünü olan ‘kokulu üzüm’ Karadeniz Bölgesi sahil kesiminde yaygın olarak yetişmektedir. Nemli ve yüksek iklim şartlarına bağlı olmasına rağmen bu bölge mantar hastalıklarına karşı oldukça dayanıklıdır. Bu sebeple biz kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm çeşitleriyle melezleyerek daha iyi tüketilebilir, ticari değeri yüksek çeşit elde etmek istiyoruz. Çocuklar çekirdeksiz çeşitleri çok seviyor. Onların severek tükettiği bu ürünlerde biz zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" diye konuştu.
Düzce Sarıışık “Kolay elde edilen bir başarı yok” DÜZCE(İHA) – Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık, turizm mezunlarının tarih, coğrafya, muhasebe, spor ve diğer pek çok konu hakkında bilgi sahibi olmasının önemli olduğunu söyledi. Düzce Üniversitesi Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu tarafından düzenlenen etkinlikte Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık öğrencilerle buluştu. Düzce Üniversitesi Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Muammer Mesci’nin açılış konuşmasıyla başlayan programda Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Turizm Haftası’nı kutlayarak, Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu’nu akreditasyon belgesi almasından dolayı tekrar tebrik etti. Sakarya Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık, gastronominin gelişimi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Gastronomi öğrencisinin iyi bir aşçı olmasından ziyade çok yönlü bir mutfak yöneticisi olması gerektiğine dikkat çeken Sarıışık, turizm mezunlarının tarih, coğrafya, muhasebe, spor ve diğer pek çok konu hakkında bilgi sahibi olmasının önemine değindi. Gastronomi yazarlarının ağırlıklı olarak Fransızlardan oluştuğunu belirten Sarıışık, ancak Türklerin Osmanlı zamanında Fransızlardan 400-500 sene önce güzel işler çıkardığını sözlerine ekledi. Bugünün öğrencisinin eskiye göre daha şanslı olduğunu fakat bir o kadar da zorlu bir dönem yaşadığını dile getiren Mehmet Sarıışık, öğrencilerin her geçen gün kendilerine bir şeyler kalmaları gerektiğini söyledi. Rakipler karşısında öğrencilerin durmadan çalışmasının bir zorunluluk olduğunu ve kolay elde edilen bir başarının var olmadığını vurgulayan Sarıışık, Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu’nun bu konuda öğrencilere güzel imkanlar sunduğunun altını çizdi. Yüksekokulun tam teşekküllü bir uygulama mutfağı ve donanımlı bir akademik kadrosu olduğunu belirten Sarıışık, bunu öğrenciler tarafından değerlendirilmesi gereken bir fırsat şeklinde nitelendirdi. Programın sonunda Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir tarafından, Prof. Dr. Mehmet Sarıışık’a teşekkür belgesi ve hediye; Üniversite Düzeyi Aşçılar Modern Türk Mutfağı Yarışması Ana Yemek kategorisinde, Altın Madalya kazanan Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 3. sınıf öğrencisi Oğuzhan Çevik’e de teşekkür belgesi takdim edildi.